37337
bu takımın bir hocası vardı. ismi fatih terim'di. takımı bir gün liderden 8 puan geri düşmüştü. basın toplantısında sordular: ''8 puan kapanır mı'' diye.
o da biraz sinirle cevap verdi: ''siz 8 puan böyle giderse kapanır mı diye mi soruyorsunuz yoksa daha iyi oynarsanız kapanır mı diye mi anlaşılmıyor, doğru sormadınız, böyle oynarsak kapanmaz, ama biz galatasaray gibi oynarsak 8 de kapanır 18 de, ortada 30 puan var, yeter ki biz kazanalım'' demişti. galatasaray ondan sonra galatasaray gibi oynadı, 8 kapandı, şampiyon oldu. bu sözler de tarihe geçti.
şimdi aynı soruyu bu kulübün rekabette 15 yıldır ezim ezim ezdiği rakip futbol takımının hocası jose morinho'ya sordular. ortada neredeyse tam 60 puan varken sordular. ''8 puan kapanır mı'' diye sordular. o da cevap verdi. ''siz 8 puanın sahada oynanan futboldan kaynaklı mı olduğunu düşünüyorsunuz?'' diye saçma sapan bir cevap.
aslında aradaki 8 puan fark tam olarak sahada oynan futboldan kaynaklanıyordu. tüm futbolseverler de bunu biliyordu. aslında puan farkı sahadaki oyun göz önüne alındığında 8'den bile fazla olmalıydı. ama jose ''biz böyle oynarsak kapanmaz, iyi oynarsak kapanır'' demedi, diyemedi.
çünkü iki camia arasında bir sürü fark var, onlardan bir tanesi de şu:
biri şampiyonluğa kafayı koyarsa inanır, bayrağa kadar son nefesini verecek şekilde koşar, inanmadığında, haketmediğinde ise sahneden çekilir, bayrağa koşanları izler.
öbürü ise inansa da inanmasa da tek bir tavır takınır. koşana iftira atar, koşanı aşağıya çekmeye çalışır. bu yüzdendir ki camialardan biri bayrağa koşarsa neredeyse hep kaldırır, öbürü ise genelde koşar ama neredeyse hiç kaldıramaz.
çünkü hiçbir zaman asıl derdi bayrağı kaldırmak için daha hızlı koşmak olmamıştır, onun asıl derdi bayrağa başka koşanları yavaşlatmaktır. bu dert yıllardır derman bulmadığındandır ki, artık acıları çok büyük. başlıkta adı yazılı rakibinin şanı kadar olmasa da...
o da biraz sinirle cevap verdi: ''siz 8 puan böyle giderse kapanır mı diye mi soruyorsunuz yoksa daha iyi oynarsanız kapanır mı diye mi anlaşılmıyor, doğru sormadınız, böyle oynarsak kapanmaz, ama biz galatasaray gibi oynarsak 8 de kapanır 18 de, ortada 30 puan var, yeter ki biz kazanalım'' demişti. galatasaray ondan sonra galatasaray gibi oynadı, 8 kapandı, şampiyon oldu. bu sözler de tarihe geçti.
şimdi aynı soruyu bu kulübün rekabette 15 yıldır ezim ezim ezdiği rakip futbol takımının hocası jose morinho'ya sordular. ortada neredeyse tam 60 puan varken sordular. ''8 puan kapanır mı'' diye sordular. o da cevap verdi. ''siz 8 puanın sahada oynanan futboldan kaynaklı mı olduğunu düşünüyorsunuz?'' diye saçma sapan bir cevap.
aslında aradaki 8 puan fark tam olarak sahada oynan futboldan kaynaklanıyordu. tüm futbolseverler de bunu biliyordu. aslında puan farkı sahadaki oyun göz önüne alındığında 8'den bile fazla olmalıydı. ama jose ''biz böyle oynarsak kapanmaz, iyi oynarsak kapanır'' demedi, diyemedi.
çünkü iki camia arasında bir sürü fark var, onlardan bir tanesi de şu:
biri şampiyonluğa kafayı koyarsa inanır, bayrağa kadar son nefesini verecek şekilde koşar, inanmadığında, haketmediğinde ise sahneden çekilir, bayrağa koşanları izler.
öbürü ise inansa da inanmasa da tek bir tavır takınır. koşana iftira atar, koşanı aşağıya çekmeye çalışır. bu yüzdendir ki camialardan biri bayrağa koşarsa neredeyse hep kaldırır, öbürü ise genelde koşar ama neredeyse hiç kaldıramaz.
çünkü hiçbir zaman asıl derdi bayrağı kaldırmak için daha hızlı koşmak olmamıştır, onun asıl derdi bayrağa başka koşanları yavaşlatmaktır. bu dert yıllardır derman bulmadığındandır ki, artık acıları çok büyük. başlıkta adı yazılı rakibinin şanı kadar olmasa da...