• 35301
    takım oyunlarında her bir unsurun aidiyet hissetmesi çok önemli. aidiyet hisseden oyuncu sayısı düştükçe girdiğin yarıştan verim alma oranın da düşer.
    zaha, ziyech, ndombele, tete vesair bunlar bir şekilde formamızı giyiyorlar ama asla bu takımın parçası değiller. alayını berkan' ın tırnağına değişmem vallahi. her takımda bunun gibi bir iki örnek olabilir ama bizde sayıları fazla ne yazık ki.
    umarım önümüzdeki sene daha diri, aidiyeti ve haliyle mücadele gücü yüksek bir takım kurarız.
  • 35302
    hoca, takım, yönetim hepsini desteklediğim noktalar daha fazla. suyun ötesi 10 yıldır şampiyon olamıyor. lider takıma saldırmanın manası yok. fakat endişeleri dile getirmek lazım. kadro planlamasından herkes bahsediyor ama bence takımda fazla kazanmaya alışmış, biz yine kazanırız modunda oyuncu sayısı fazla. kırmızıdan sonrasına birşey demiyorum. fakat 1-1 iken boşvermişlik, pozisyonların boşa harcanması inanılır gibi değil. bu tamamen ciddiyetsizlik. 1-1 giderken tek bir gol atsan, adamların uzatma için 2 kazanmak için 3 gol atması gerekiyor. o kadar bize geldi tur yani. rehavet mi dersiniz, şımarıklık mı dersiniz. atamadık o 2. golü.

    kazanma alışkanlığı belli noktalarda iyi fakat belli noktalarda da kötü. molde maçında şöyle bir şey yazmıştım. molde, maçında zorlandık çünkü o maça kadar oynadığımız en iyi takımdı diye. bizim ligimizde güçlü takım vs. yok. beksiz de yeniyorsun, orta sahasız da yeniyorsun. 3. takımın 2 katı puanın var nerdeyse. o kadar kopmuş bir lig burası. fizik kaliten, oyun kaliten hepsi düşük. yani galatasaray senede 60 maç oynuyorsa, bunun 10 tanesi gerçek manada maç. 50 tane maçı kazanan oyuncu grubunda gereksiz bir özgüven oluyor.

    oyun olarak bakıldığı için avrupada fena değiliz diyoruz ama aslında çok ama çok yanlış işler yaptık. molde maçını tamamen icardi ve muslera sayesinde geçtik. bayern maçında puan alamamak skandal. sadece bayern isminden dolayı normalleştiriyoruz. o kadar ataktan puan çıkaramamak skandal. sen istediğin kadar pozisyona gir. kopenhag aldığı 1 puan sayesinde, avantajla defans yaptı sana karşı.

    zaten kopenhag maçı komple skandal. gruptan çıkma maçına çıkıyorsun. 90 dakika boyunca, 1 dakika gruptan galiba çıkıyoruz hissi verdiremedi takım. tek bir an 'aha oldu galiba' dedirtmedi.

    son olarak prag maçı. kadro kalitesi olarak molde, kopenhag ve prag hepsinin fersah fersah önündesin. sadece molde'yi bireysel oyuncu kalitesiyle geçebildin. 3 finalin 2 sini kaybettik. buradan çıkarılacak çok ders var.

    avrupa düşük fizik kaliteyi kaldırmıyor. bizim lig kaldırıyor. bizim ligde oyun planı olan takım sayısı çok az. futbol oynanmıyor zaten. zeminlerin hali ortada, hakemlerin hali ortada. bunlar sebep olabilir ama mazeret olamaz. lige yetiyor diye, oyuncun lige göre hazırlanmayacak. barış nasıl fizik olarak düşmüyor. çünkü ligin üstünde bir fizik kaliteye sahip. belli bir oyuncu grubu, kazanmaya başladıysa ve kazanmak için fiziksel olarak çok efor sarfetmek zorunda kalmıyorsa, orada takım bozulmaya başlıyor. kolej havası iyidir ama fazlası papazlık oluyor maalesef.

    net biri ya da bir grup için yazmıyorum. böyle direkt bir gözlemim yok. söylemek istediğim biraz daha lige yetmek ve buna yetinmekle alakalı. kişisel kavgası, gelecek beklentisi çok insan sayısının kadroda artması lazım. yoksa günün sonunda dediğim gibi lider takım hakkında konuşuyoruz. fakat bu kadar üstün olduğun ligde bile, avrupa'ya gidince hedef maçlarında birşey yapamadın. yine diyorum pozisyona girdik, münih ismi vs. diye üstünü örtüyoruz ama sen puan alamadın, kopenhag aldı. prag'da fişi çekemedin, adamlar çekti. 3 tane final takımı geldi karşına. sadece 1'ini geçebildin. bunların üstünde daha çok düşünmek lazım.

    onun dışında hocanın oyuncu değişikliklerinde bazen isimlerin elini kolunu bağladığını düşünüyorum. fizik olarak oyuna birşey vermeyen kim olursa olsun bence devam edilmemeli. hocaya tamamen sisteme dayalı bir takım kurma imkanı vermeliyiz. gerekirse kadronun yarısı gitsin. futbolu isimler ve transfermarkt geçmişleri değil, oyuncular ve onların form durumu belirliyor. ziyech değil ronaldo olsa ne fayda. şu maçta gelip, barış kadar mücadele etmedikten sonra.

    avrupa'da 6 tane oyuncusu kazma olup ilerleyen takım vardır. fakat 3 tane fizik olarak bitik oyuncuyla ilerleyen takım yoktur. fizik modern futbolun, avrupa futbolunun en önemli konusu. bugün takımında bek yok hadi onu geçtim. maaş verdiğin, bonservis verdiğin, katkı beklediğin oyunculara bakalım.

    oliveria, zaha, icardi, ziyech, ndombele bunlarin hangisinden fiziksel mücadele katkısı alıyorsun. ki kadronda 36 yaşında mertens var. allah var, kendini parçalıyor diye yazmadım. yukarıda saydığım oyuncular en fazla kazanan 8 oyuncunun 5'i bu arada. sanchez, mertens, tete var bunların dışında.

    bonservis konusu çok konuşuluyor, maaaş konuşulmuyor diye ayrıca muhtemelen başka hukuki sebeplerden ötürü de farklı bir yola gidildi. belli nedenlerden dolayı, avrupa'da tutunamamış oyunculara gidildi. bu avrupa'da patladı kardeşim. çünkü bir oyuncu avrupa'da tutunamıyorsa, fiziken de çökmesi başlıyor. burada icardi'yi istisna tutabiliriz. onun avrupa'da tutunamaması tamamen kişisel nedenlerden dolayı oldu. futboluyla alakalı bir sorun olduğu için değil. fakat bugün o da fizik olarak ligimize ayak uydurdu sağolsun. bize geldiği halden bile geri halde. sakatlık konusuna insanlar çok yoruyor. bence sakatlıktan önce de fizik olarak düşüşteydi.

    yani tam bir yumurta tavuk durumu var. en başında yazdığım şeyi tekrar ediyorum. hoca, yönetim ve oyuncular hepsi hakkında olumlu düşüncelerim daha fazla. fakat bazı şeylerin farkına varıp, yanlış konularda ısrar edilmemesi gerekiyor. hoca bir maç şapkadan tavşan çıkardı, berkan, kaan, barış başka mevkide idare etti diye, hep bunu beklememek gerekiyor.

    çok çok ilgili değilse, kimse molde'nin, kopenhag'ın bekinin adını söyleyemez google'a bakmadan. illa yıldız olsun, illa isimli olsun, illa fırsat transferi olsun diye beklemek yerine, ortalama 2 bek çekebilseydik, buıgün turu biz geçmiş olabilirdik.

    iyi bir hocaya, iyi bir yönetime sahibiz. aynı hataları yapmadan, hocaya daha sistematik bir takım kurma imkanı vererek önümüze bakmalıyız. dediğim gibi anahtar kelime, öğrenmek, hataları tekrarlamamak.
  • 35303
    sezonun kalanında tek önemli hedefi kalan takımımız, şampiyon olmak. uzun vadeli hedefi düzenli olarak şampiyonlar ligine katılmak olmalıdır. şuanda avrupa'dan elenmiş olarak odaklanacağımız tek şey ligdeki şampiyonluğu elde etmek. önümüzdeki yaz gerçekleştirmemiz gereken hedeflerimiz;
    -şampiyonluk
    -şampiyonlar liginde gruplara kalmak, ilerleyebildiğimiz kadar ilerlemek.
    -kulübün borçlarını ödemek
    -okan hocamızın sözleşmesini uzatmak
    -güzel bir transfer dönemi geçirerek eksik bölgelerimizi paraya kıyarak katkı vermesi garanti, kaliteli isimlerle doldurmak.(10 numara, sağ bek, 8 numara, yedek snt)
    -aldığımız oyuncuları önümüzdeki sezon da şampiyonlar liginde parlatıp daha fazla gelir elde ederek maddi olarak güçlenmek
    -maddi olarak güçlenerek başta diğer istanbul takımlarıyla ekonomik olarak makası açmak, lige uzun vadede ambargo koyacak temelleri atmak.
  • 35304
    https://x.com/...IPYJeUJNrgBb4GYvI0hw

    milyonlarca euro/dolar/tl/japon yeni kazanan beyfendilere profesyonel olarak yaptıkları işlerini ciddiyetle yapmaları için sürekli video editleri, sosyal medya sevgileri veya mektuplar falan yazıyoruz, ponçik yürekleri kırılmasın da para aldıkları işlerini yapsınlar diye ama sonuç işte yukarıdaki tweet!

    şimdi bu takım türkiye liginde şampiyon olana kadar kadrodaki tüm futbolculara bunu izletmeli öyle 1-2 kere veya 1 hafta değil her antrenman öncesi, her antrenman sonrası, her florya’ya girdiklerinde, her florya’dan çıkarken, her duşa girdiklerinde, her duştan çıktıklarında, her maç önünde, her maç sonrasında o chris hemsworth’ün her saç telinin, o taş canavarın her taşının şeklinin gözlerinin önünden gitmeyecek hale gelene kadar!

    şu videoyu izlerken benim kadar sinirlenmeyen, bu video bana koyduğu kadar ona ağır gelmeyen, bunu sindirebilen tüm futbolcular da siktirsin gitsin bu kulüpten gerekmez galatasaray’a böyle kansız, ruhsuz tipler!
  • 35306
    bir günde her şeyi başarması istenen, beklenen takımım.
    bu takımı tuttuğum günden beri beklentilerimi arşa çıkarmadım.
    evet avrupa’da kupa kazacak bu takım. bunu her galatasaray taraftarı gibi biliyorum. ama bu bir iki sezonda olacak işler değil. önce hocamız sonra takım avrupa maçı oynama alışkanlığını kazacak. seviye seviye gideceğiz bu açık. okan hocanın galatasaray’la ilk avrupa serüveninde şl finali beklentisine girenler iki gündür toksiklik saçıyor. ne takımın maç satmadığı kaldı ne hocanın futbol bilgisizliği. bu takım üzerine koya koya gidecek.
    bu sene elinde üç hedef var hala. süper kupa, türkiye kupası, süper lig. şimdi kalkıp trip atacak zaman değil. ya bu takıma sahip çıkıp seneye de şampiyonlar liginde boy göstereceğiz ya da her dakika çemkirip herkesi mutsuzluğa sürükleyeceğiz.
    kusura bakmayın ama sizin arabesk, toksik, hayat hep mutsuz geçsin tripleriniz yüzünden ben şampiyonluk yolundaki takıma laf söyleyip mayıs ayındaki keyfimden olamam.
  • 35307
    22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı sonrası enseyi karartacak bir durum yok. 1-1 ken 3-4 pozisyonumuz var net geldiğimiz. kaan oyun dışı kalmasa biz yine maçı beraberliğe bağlardık. ama avrupa'da devam etmek bizim için iyi olur muydu emin değilim. rotasyonumuz çok dar, sol bekimiz avrupa'da yok. berkan özveri gösterse de temaslı oyun oynayamadığı için asla orayı idare dahi edemez. sadece demirbay-torreira orta sahası 3 kulvarı kaldıramaz. bu da sonraki turlar için heves kırıcı bir durum. yoksa ben ual’de bir yarı finali süper lig şampiyonluğuna tercih ederim, ama görünen köy, kadronun 3 kulvarı kaldıramayacağı. okan hoca’nın bu sene avrupa serüvenimizle alakalı en fazla kopenhag ve prag deplasmanlarını analiz etmesi gerekiyor ki seneye bunları yaşamayalım.
  • 35308
    bu sene ligde ne kadar başarılıysa avrupa da o kadar başarısız oldu. en azından benim beklentimi sonuç olarak vermedi. camianın beklentisini de verdiğni sanmıyorum. oyun anlamında çok büyük işler yapmış olmamız hepimizi aldattı. bazen de skora oynamamız gerekiyor. aynı taktikle puan kaybettiğimiz herhalde 5. avrupa maçı oldu, bu da bize en sonunda avrupada havlu attırdı. her ne kadar hezimet yaşasakta ben bunun lige olumsuz yansıyacağını düşünmüyorum.
  • 35309
    bu seneki avrupa maceramızın çok uzun sürmeyeceği, kadroya orjinal bekler yazılmadığı zaman belliydi aslında. ama üzücü olan kısım şu ki, bizim beksiz de olsak prag seviyesinde bir takımı eleyebilmemiz gerekirdi. ama gerek kırmızı kartlar olsun, gerek bek olmayan oyuncuların üzerinden yediğimiz kafa golleri olsun, gerekse de erken oyuncu değişiklikleri olsun olmadı. şu an tek diyeceğimiz şey, ha 1 tur ha 2 tur bu yolda sonuna kadar gidemeyecektik zaten.

    bu saatten sonra benim takımdan en büyük beklentim lig maçlarında ayağımızı gazdan çekmemek olacak. maçları kazanıp 3 mü attık artık 5 i kovalamalıyız. fenerbahçe ile olan gol averajını kapatıp, ligin final maçına en kötü senaryoda beraberlik de bizim cebimizde olacak bir şekilde çıkmalıyız. artık rotasyonluk ya da dinlenmelik bir durumumuz yok çünkü.
  • 35311
    eğri oturup doğru konuşma vakti. güzel oyun, akıllı oyun hepsinin sınırı var. şu anda en gerçekçi ve akıllı hedef lig şampiyonluğudur.

    avrupa olunca gözü başka bir şey görmeyen ben diyorum bunu. iki bekimiz birden yok. oyun aklı en yüksek oyuncumuz sakat. on numara pozisyonunu rotasyonsuz yaşı gelmiş bir oyuncuya bıraktık. bu kadro mühendisliği ile hayalimiz gerçekleşmeyecekti.

    şimdi akıllı olma zamanıdır. teknik ekibi de oyuncu kadromuzu da süründürmeyelim. ligin sonu görünüyor. lig için bir bekimiz var. kadro da yeterli. şampiyonluğu bunlara bırakıp bütün emeklerimizi yok etmenin anlamı yok.

    galatasaray biraz düşse de kalkmasını bilir. bize ihtiyacı var. kol kırılır yen içinde kalır. kötüyü güldürmeyin. yolumuz açık olsun.
  • 35312
    takımdaki bitik yıldızlardan, mücadeleden kaçan tiplerden uzaklaşıp fizik kalitesi yüksek isimler ile anlaşması gereken takımım. şu an futbolda fizik kalite en önemli parametre. kalitesi düşük ama fizik gücü yüksek takımlar beklenmedik başarılar elde edebiliyor. biz avrupa'nın en büyük takımları gibi hem fizikli hem de teknik isimleri alamayacağımıza göre bitik yıldızlarla uğraşmak yerine genç dinamik isimlere yönelelim. yetenek+fizik kalite karışımı ile başarıya ulaşmaya çalışalım.
  • 35313
    ön not ile başlamak istiyorum. uzunca bir yazı olacak, 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçından sonra eğer hala sakinleşememiş ya da sezonu bir veya bir kaç kişinin üstüne yıkmaya çalışan taraftar yazarlar, sayfayı aşağıya kaydırıp direk ofa basabilirler. hem onlar hayatlarından belli bir vakit kaybetmemiş olurlar hem de fikirlerimin onlara ulaşmaması mutlu eder, ulaşıp da düzgün yorumlayamamalarındansa.

    2023-2024 yaz transfer sezonunda yaşananlar sadece fırsat transferi, transfer çalımı vesaire değildi. malesef ki öncelikle kafada bunu oturtmak gerekiyor. o günün şartlarında yapılabilecek transferlerin en iyileri yapıldı. sonucu iyi mi oldu ? hayır. ama bu o günün şartları için yanlış hareket edildiğinin göstergesi değildir. hiçbir şey garanti olmuyor hayatta, ki bunu da futbol dışı bir olayla herkes tecrübe etti yakın zamanda.* adam belki 20 senesini harcayıp, sonunda hayaline kavuştu ama bir virüs çıktı dağıttı her şeyi. bunun bilincinde olabilmeliyiz. ya da taraftar mantığıyla anlatayım, şampiyonluğa giden seriyi yakalamışken, şampiyonluğu kaybettik bu virüsle beraber. çok da iyi gitmediğimiz bir sezonda ligin ikinci yarısı şampiyonluk modunu açmış 17. hafta itibariyle üst üste 8 maçlık seri yakalamıştık ve 6. sıradan lider ile eşit puana gelmiştik. sonrasında ise aslında kasım 2019 gibi yayılmaya başlayan virüs salgını, mart 2020 itibariyle tüm dünya ile birlikte en üst seviyelerine erişti. marttaki 2 maçta yaşanan puan kayıplarından sonra lig ertelendi. neyse konumuza döneyim.

    bizim en büyük sorunumuz, sıkıntımız sistem. sistem için de dört organın da uyumlu çalışabilmesi gerekiyor. nedir bunlar ? teknik direktör, scout ekibi, yönetim ve transfer komitesi.

    açıkçası çok uzun zaman sonra sistem odaklı, ne istediğini bilen, kimsenin görmediği noktalarda futbolculardan verim alabilen bir teknik direktörümüz var. eğer böyle bir teknik direktörümüz olmasaydı bugün, ne boey’i bu bonservise satabilirdi yönetim ne de barış milyonlarca euroluk bir futbolcuya dönüşmüş olurdu. sistemi ve stili kendisinin de baş aktörlerinden olduğu uefa kupası ve dört senelik dominasyon dönemi futbolunun bir varyasyonu. fakat arada şöyle bir fark var. ülkede gazetecisinden yorumcusuna, taraftarından spikerine kadar çok çabuk gaza geliyoruz. bahsettiğim efsane kadro, senelerce beraber oynadı o başarılar gelmeden önce. sadece dört sene beraber oynamadı. 7, 8, hatta 10 senedir beraber oynayan adamlar vardı o kadroda. ana kadro oluştukça her sene üstüne bir şeyler eklendi. ve en sonunda biraz şans biraz da uyumun etkisiyle, hagi katıldı 96’da kadroya ve durdurulamayacak yükseliş başladı.
    linkten sezon seçilerek yapılan transferler, takımdan ayrılanlar görülebilir.
    https://www.transfermarkt.com.tr/...;detailpos=&w_s=

    yalnız yine hatırlatmak gerekiyor, uefa kazanılana kadar bir çok yenilgi de alındı avrupa arenasında.

    97/98 şampiyonlar ligi gruplarında dün hakkında köy takımı diye saçma sapan birçok entry gördüğümüz sparta prag evinde 3-0 yendi efsane kadroyu.

    98/99 şampiyonlar ligi gruplarında bu sefer rosenborg yine 3-0 yendi kendi evinde.

    99/00 uefa’yı aldığımız sene şampiyonlar ligi grubunda chelsea 5-0 yendi ali sami yen’de. bölükbaşı-zola iş birliğiyle rezil bir gece yaşamıştık.
    hatırlamayan ya da hiç izlememiş gençler için;
    https://youtu.be/wjYj4_N4x70?feature=shared

    kısacası avrupa’da başarı, sistem, uyum ve zaman istiyor. elimizde okan buruk gibi bir cevher varken, hem yönetimin hem taraftarın kendisini rahat bırakması ve takımı yavaş yavaş işlemesine müsade etmesi gerekiyor. takımın başında henüz daha ikinci sezonu bile bitmemişken lokal arenada kırılmadık rekor bırakmayan bir teknik direktörümüz var. biraz anlayış biraz zamanla avrupa’da başarı da gelecektir. sosyal medyanın herkesi ele geçirmesiyle hızlı tüketim günümüzün bir alışkanlığı haline gelse de, hayatta sonuçlar her zaman hızlı, bir parmak şıklatmayla alınamayabiliyor.

    uyum demiştik. takımımızda birbiriyle uyum içinde olduğunu düşündüğüm ikili teknik ekip ve scout ekibi. fakat ne yönetimin transfer komitesiyle ne de transfer komitesinin teknik ekiple uyum içinde olduğunu düşünmüyorum. en azından pratikte. teorik olarak birbirlerini anlasalar da iş pratiğe geldiğinde birçok sebepten doğru uyum sağlanamıyor. ister maddi olarak görülebilir, ister yıldız transferi olarak düşünülebilir, ister de çalım transferleri olarak.

    yönetim kısmına girerken şunu belirtmem gerekiyor, ben bankalar birliği anlaşmasından çıkılmasını destekleyen taraftayım. kimse başarısızlık istemez. ama borçla bu gemi yürümüyor malesef. şampiyonluğu sattınız, avrupa’yı sattınız olarak burada delirip duracağınıza biraz galatasaray tarihini araştırın, spor başarıları olarak değil. maddi olarak neler dönmüş. burada efsane başkan diye methiyeler düzdüğünüz insanların aslında başarıların yanında galatasaray’a ne kadar büyük zararlar verdiğini, sırf sportif başarısı olmadığı için, utanmasalar ölüsünün arkasından taraftarın kına yakacağı başkanların galatasaray’ı kurtarmak için nasıl uğraştığını öğrenin. (faruk süren, ünal aysal, özhan canaydın)

    şimdi bir şekilde bu borcun bitmesinin, galatasaray’ın maddi olarak ipleri eline almasının arkasındayım. aşağıdaki bakınızda anlattım, şampiyonlar liginden elendiğimiz anda bütün planların değişeceğini ve avrupa ligi’nden bir şey beklenmemesi gerektiğini, hatta transfer yapmamamız gerektiğini. çünkü tek bir plan vardı, o da gruptan çıkarak bir daha ayak bastı parası almak ve maddi rahatlamayı sağlamak. hedef çeyrek final falan değildi yani. ki elendikten sonra dedikodu kazanında başkanın bonservis harcamak istemediği döndü bayağı.
    (bkz: galatasaray futbol takımı/#3797176)

    benim bonservis harcama ya da maddi israf kısımlarına hiçbir itirazım bulunmamakta çünkü aynı noktadayız. ama madem bonservissiz oyuncu katacağız bünyemize ve eksiklerimiz var. o zaman daha önce de yazmıştım burada, bu arkadaşları neden düşünmediler. isimler sadece örnek, fakat adana demirspor’un sıkıntıda olduğunu biliyorsun, birçok futbolcusuyla daha devre arası gelmeden sözleşmeler feshedilmiş, birçoğuyla da edilecek. daha dün sakatlıktan dönmüş sergio ile maça çıkmak yerine ya da sakat olsa daha az tepki alacak ndombele ile takımı yedeklemeye çalışmak yerine, stambouli çok daha güvenilir olmaz mıydı son 20 dakika maçı tutmak ya da oyun kurulumu için ? ya da kevin rodrigues, tamam süper bir bek değil uçmaz kaçmaz, ama orijinal bir bek sonuçta, senelerdir süper ligde ne alacağın belli, verim alamayacağın şeyler istemezsen sırıtmazdı, getirirdin dönemin açıldığı ilk gün, yazardın da avrupa kadrosuna bitti gitti. ben ki takımdayken kendisini en sevmeyenlerdendim, belhanda bile düşünülebilirdi, mertens yoruldu mu al son 20 dakika pres yapsın, ortalığı karıştırsın.
    (bkz: benjamin stambouli/#3792805)
    (bkz: kevin rodrigues/#3807396)

    bu iki futbolcuyu 6 ay artı 1 sene tek taraflı opsiyonlu katarsın kadroya, avrupa’ya yazacağız diye ikna da edersin, sonra baktın köhn mü çıktı önüne fırsat, alırsın transfer kapandıktan sonra ligde oynatır, önümüzdeki sene için hazırlarsın.

    vinicius transferi ise tamamen tete’yi kazanmak için yapılmış bir transfer gibi duruyor benim gözümde şimdilik. ne deli gibi presçi bir futbolcu, ne pivot santrafor. top saklama ve top dağıtma özellikleri de çok kötü. muhtemelen sezonun geri kalanında ancak boş kaleye ya da şans golleri attığını izleyebileceğiz. yousef poulsen vardı leipzig’de net kazmaydı ama kimse on birden kesemezdi, çünkü leipzig’in sisteminin temel taşlarından biriydi presiyle. bazı oyuncuları anlayabiliyorum mesela kaan ayhan, hiçbir şey tam değil ama her şey vasatın üstü, doğru bir hoca ile mükemmel bir jokere dönüştü fakat vinicius’da hiçbir şey tam değil ve her şey vasatın altında gibi gözüküyor şimdilik.

    aurier transferine ise malesef bir şey diyemiyorum. kendisi sakat transfer edilmedi, transfer edildikten sonra sakatlandı. siz bir futbolcuya 100m euro da verebilirsiniz ve sakatlanabilir bu her transferde olan bir risktir. (bkz: eden hazard)

    neticede yapılan transferlerin köhn dışında hiçbir katkısı olmadı, olma ihtimali de çok sınırlı görünüyor. köhn ise potansiyeliyle gelecek vaad ediyor. fakat kendisinin de bir menajer önerisi ve şans transferi olduğunu unutmamak gerekiyor.

    buradan sekmek istediğim konu ise okan buruk’un sözleşmesi. acilen ne lig ne de seçim beklenmeden yenilenmesi gerektiğini düşünüyorum. ribery’i izledik hep beraber ve saçma bir maaş ödemesi sorunu yüzünden kaçan balık nasıl büyük olduysa, okan hoca’da da sözleşme uzatma işini nasıl olsa camianın çocuğu mantığıyla hazirana bırakırsak bir anda dört büyük ligden birinde görebiliriz kendisini. avrupa’da performansıyla tek dikkat çeken boey değildi malesef.

    okan hocayla şözleşme yenilendi, lig bitti, yeni yönetim geldi. yapılması gerek en önemli şey başkan, transfer komitesi ve okan hoca’nın bir araya gelip bir plan hazırlamaları. okan hoca’nın aynı bundesliga ya da premier lig’de bir iş görüşmesindeymişçesine takımın ana ve yedek planlarını anlatması ve belirlenen bu planlar dahilinde hareket edilmesi gerekiyor bundan sonra. boey mi satıldı ? tamam, hemen yerine takip ettiğimiz, potansiyelli 3 aday ile görüşülüp içerisinden uygun olanı hızlıca bitirebilmeliyiz. buna dair barış alper’in üstünden bir yazı yazmıştım.

    (bkz: jota silva/#3855352)

    bu isim jota silva olmayabilir elbette, fakat barış alper gidecek ve biz de onun yerine ikamesini koyacaksak, benzer stillere yönelmemiz gerekiyor. sistem takımlarının tamamı bu şekilde ilerliyor ve malesef ki biz bunu hiçbir dönemde hayata geçiremedik. sistemin ne olduğu önemli değil, bir sistem var ve ona uygun oyuncularla ilerlenirse eğer, bir şekilde sonucun geldiğini bu sene tekrardan acı da olsa, kopenhagen ve sparta prag maçlarında en derinden yaşadık ve öğrendik. hatta molde’yi de buraya ekleyebiliriz.

    mesela başka bir örnek alanya maçlarında dikkat çeken oyuncu oğuz aydın, sisteme uyabileceğini mi düşünüyorsun, barış alper’e alternatif yaratabileceğini mi düşünüyorsun hemen hazırlanmaya başla alternatif olarak.

    görüyorum 75 tane gurbetçi yazılıyor şimdilerde sene sonu için. mesela can uzun, çok izlemedim oyuncu hakkında bir yorum yapmayacağım. 10 numara için olduğu söyleniyor. sağ kanat ve santraforu da yedekleyebiliyor anladığım kadarıyla. skor katkısı güzel fakat benim değinmek istediğim nokta, biz mertens vari bir on numara mı arıyoruz yoksa talisca vari skorer mi ? şimdi arkadaşın pres oyunu hakkında bir bilgim yok, bu sadece bir örnekleme x kişisi olarak da düşünebilirsiniz can yerine. eğer biz yine gidip skorer bir on numaraya yatırım yaparsak ve onunla pres oyunu oynamaya çalışırsak sonuç yine hüsran olacaktır, 1 sene öncesinden belirtmek istiyorum.

    yukarıda bahsettiğim görüşme işte bu tarz durumların önüne geçmek için yapılmalı, bütün plan netleştirilmeli. galatasaray’ın geleceği için ilk feda 2024 yaz transfer dönemi ile birlikte yapıldı, bunun karşılığı olarak avrupa ligi’nden elenildi. çok daha planlı olup, avrupa’yı feda etmeden de geçiştirilebilirdi bu durum, fakat iç kısmını bilemiyoruz. ndiaye’nin istendiği ama maaş olarak 2.5m euro civarı bir talebi olduğu söyleniyordu. belki böyle durumlar da mevcuttur diğer oyuncular için de.

    önümüzdeki dönemde fedaların daha da yapılacağını düşünüyorum. umarım fedalar boşa gitmez ve ileride borçsuz(ya da minimal borçlarla), zengin, kendi ayakları üstünde duran bir galatasaray’ın olduğu geleceğe doğru yol alabiliriz.
  • 35314
    yabanci siniri uygulanan ve cok ciddi ekonomik zorluklar yasanan bir ligde hem kontenjanini hem de parani cok dikkatli harcaman gerekirken, adeta bile isteye baltalanir gibi isler yapilan takimimiz. rakiplerimizde falan gormuyoruz boyle luks harcamalari, ama kenarda hic kullanmadan adam oturtma ve takimin en yuksek maaslarini verme gibi lukslerimiz var. ndombele ve ziyech ortada yok, tete var ama katki yok, zaha zaman zaman katki verse de takim oyununa uyumlu degil ve bu uyumsuzluk zarar da yaziyor yarar veremedigi gun, angelino kagit ustunde yanlis veya riskli transfer degildi ama tutmadi, onu da oturttun haftalarca kenarda. sergio'yu zaten gozden cikarmistik, bir de ustune sakatlandi, dondugu hal de malesef yine farkli degil. takiminin en iyilerinden boey'i sattin, yerine aldigin adami guya kisa donem hazir adam kullanalim diye dusundun, afrika kupasindan gec geldi ve sakat geldi, aldigin solbeki de avrupa'ya yetistiremedin. bunlarin hepsi ayri ayri fiyasko, ayri ayri kovulma sebebi. bir takim bu kadar hatayi tasiyamaz normalde, hata olur hadi ama duzeltirsin madem, o da yok. 3-4 tane ekstra oyuncu katkisi alabildigimiz icin (baris ve kaan ozellikle) saha icinde aksamadik ve oynayan takim ve teknik heyetin ozverileriyle hala ligde lidersin, avrupada da bazi isler yaptin. kopenhag'i prag'i bile sadece dsiplin ve fizik gucuyle belli basli isler basarabiliyor gordugumuz uzere, bunlara karsilik verebilmek icin diri bir takim olmak lazim. kenardan oyuna sokacak bir midtsjo'muz bile yok anasini satiyim malesef, bitik halde bir sergio'yu atabiliyorsun anca. gercekten yazik gunah, sampiyon takima yapilacak 3-5 hamle vardi sadece, guclendirecegin yerde elini kolunu bagladin kendi takiminin...
  • 35315
    dün eşimle maç başlamadan önce her zaman yaptığımız gibi skor tahminleri yaptık ( o da fanatik galatasaraylıdır :) )

    ben dedim ki 3-0 yeniliriz ve avrupa macerası bu gece biter bu sezon için. tabi epey tepki aldık "bu nasıl karamsarlık, gamlı baykuş, kötümserlik, şom ağızlılık" tahmin edersiniz..

    ama tabi kendisi enerjisinin çoğunu bebeğimizi büyütmek için harcadığından benim kadar takip edemiyor maçları, youtube analiz videolarını, sözlükteki twitterdaki muhabbetleri falan.

    artık 41 yaşında bir galatasaraylı olarak bazı şeyleri çok daha net görebiliyorum, bu maçı kaybedeceğimiz ilk maçtan çok belliydi adamlar bencilce oynamasalar (ve şanssız olmasalar) ilk maç 1-2 gol daha fazla bulabilirlerdi zaten derslerine çalışmışlar ve muslerayla karşı karşı kalınca ya aşırtma ya da yerden plase tercihleri ile bu sefer golleri attılar.

    tabi ki hakem kötü maç yönetti bence bay'ın pozisyonu penaltıydı mesela. ayrıca kaan'ın kartı da %100 doğru adamın ayağı bile kırılabilirdi, tekmeliği havaya uçtu.. ama bu bahane değil çünkü maçı kopartacak kadar oynamadık; golü duran toptan bulduk ve ikinci yarı etkisizdik. saçma sapan top kaybettik, pas yapamadık vs. neyse fazla da analiz yapmaya gerek yok ben başka şeyler yazmak için geldim.

    bu galatarasaray'ın avrupadan ilk elenişi değil son da olmayacak. sözlüğe, twitter'a bakıyorum da sanki finalde portekiz 2. lig takımına yenildik bir yaygara bir abartma.. noluyor arkadaşlar..

    bu sezonu 3 kupayla kapatma ihtimali hala devam ediyor, yönetim verdiği sözü tutarsa bankalar birliği borcu kapatılacak deniyor (ki bence bunun için avrupa hatta lig şampiyonluğu bile feda edilebilir)
    fazla gaza gelmeye gerek var mı..

    borçsuz, finansal yapısı güçlü ve istikrarlı bir galatasarayı herseye tercih ederim gerekirse 2 sezon feda etsinler ama 100+ senelik klüp artık her sene yüksek karlara futbolcu satan, avrupada 2. tur/çeyrek final yapan istikrarlı bir yapıya kavuşsun.

    tabi ki demiyorum ki seçim kazanmak için yönetim başarıyı feda etsin, biraz sabredelim sezon sonunu ve seçim vaatlerinin ne kadarının gerçekleştiğini görelim.

    bizde taraftar olarak üstümüze düşeni yapalım; ben bu sezon 3 tane forma satın aldım, youtube üyeliğim var vs.

    kısacası olur böyle şeyler, yaşı daha genç olan arkadaşlar sanırım uefa kupasını fatih terim in takımı ilk senesinde aldı sanıyor. o kadro çok uzun yıllar birarada oynadı, birbirlerini ezberlediler, tek vücut olmuşlardı. bakın bakalım ilk 3 sene avrupada neler olmuş.

    okan hocaya ve bu kadroya sabır gösterelim, yine 4 sene üst üste şampiyon olsunlar yine kupa gelir. zamana ve tecrübeye ihtiyaç var. sosyal medyanın gazına gelmeyin.
  • 35317
    kaç sezondur adam akıllı bir yapılanma yapamıyor olmamızın en büyük nedeni sanırım finansal fair play kısıtlaması.

    yönetime ben de kızıyorum düzgün transferler yapmıyorlar diye ama bir süredir oyuncu satmadan oyuncu alamıyor olmamız nedeniyle hep bonservisi elinde olan veteran adamlara sözleşme vermek durumunda kaldık.

    avrupa ile aramızdaki makasın açılması diye konuşuyoruz ancak bütçesi bizden kat be kat düşük olan sparta prag'a bile eleniyoruz.
    tabi bunun sebebi de kadromuzdaki yanlış yapılanma.

    ne yazık ki bonservis ödeyerek genç ve potansiyelli oyuncular alamıyoruz.
    belki kalite olarak değil ama fiziksel anlamda hep eziliyoruz avrupa'da.

    o kadar oyuncu sattık, sponsorluklar yaptık, artık önümüzdeki sezon para yetersizliği kaynaklı böyle bir durum olmayacağını varsayıyorum.

    florya'nın suyu bahsini de işitmek istemiyorum, burası huzur evi değil kardeşim.
    30 yaş üstü nazlı adamları da, psikolojisi bozuk, kırılgan futbolcuları da, zirve noktasını yıllar önce görüp düşme evresindeki eski yıldızları da görmek istemiyorum takımda.

    bu takımda 30 yaş üstü olup, yüksek maaşlı ve varsa ufak tefek zaafları, kaprisleri göz ardı edilebilecek en fazla 1-2 oyuncu olmalı.
    elimizde zaten mauro icardi var (ki ona asla kızgın değilim, elinden geleni yapıyor) hadi bir tane daha böyle oyuncumuz olsun ama gerisini gönderin allah aşkına.

    ne wilfried zaha, ne hakim ziyech, ne tanguy ndombele, ne sergio oliveira...
    ve hatta tete...

    artık hiçbirisini sahada görmeye tahammülüm yok.
    bir an önce sezon bitsin de gönderelim şu adamları.

    ve ben şunu anladım, koşup mücadele eden, kendini paralayan yerli oyuncumuzlar kalite olarak yetersiz olsa da her türlü bu yukarıda adını saydığım oyunculardan daha fazla katkı veriyor.
    (bkz: barış alper yılmaz)

    dolayısıyla ben artık yedekte tete ve wilfried zaha olmasındansa yunus akgün olmasını tercih ederim.

    özetle kaprisli ve takımı sahiplenmeyen, kendini takımımıza adamayan, koşmayan gamsız adam istemiyorum abi.

    yabancı oyuncu alacaksak da bu lucas torreira gibi, davinson sanchez mina gibi orta yaş sınırını aşmamış adamlar olmalı.
    30 yaş üstü adam almayın yahu, almayın.
    binde bir dries mertens gibi adam çıkıyor ama geneli vasat kalıyor.

    para harcayacaksak sacha boey gibi henüz büyük takım transferi yapmamış potansiyelli oyuncuların bonservisine harcayalım.
    en azından parlatıp satıp kar etme şansımız oluyor.

    neyse.
    allah'tan başımızda okan buruk hocamız var, yoksa bu yönetim ile işimiz zor.
  • 35320
    canimiz ciğerimiz kulübümüz. allah muhammed aşkına veya neye inanıyorsanız onun aşkına şu takım için gidin almanya, fransa ne varsa görüşün lig değiştirelim. bakın çöpün içinde futbol oynamaya çalışıyoruz. böyle bir rezillik olamaz. gidin gizliden gizliye anlaşmayı yapin sezon sonu da banka borçları sıfırlaninca da açıklamayı yapin. allah belasını blversin böyle düzenin!
  • 35321
    bu sene fenerbahce isimli organize bir örgütle mücadele eden canım takımım. şampiyon olursa ki olmaması için her şey yapılıyor, tarihin en özel şampiyonluklarından biri olacak bu şampiyonluk. cok inançlı biri değilim ama karma, tanrı artık her ne varsa ondan ve taraftarından başka kimsesi yok bu takımın.

    kenetlenelim, koşulsuz destek verelim.
  • 35324
    bu sezon da yine taraftarıyla birlikte bu düzende yalnız bırakılan takım.

    taraftarıyla sırt sırta verip varını yoğunu ortaya koyup elinden ne gerekiyorsa yapmalı artık. ben bu takımın mevcut kadroyla her şeye rağmen şampiyonluğu kazanabileceğine inanıyorum yeter ki daha konsantre daha mücadeleci kendini bilen bir oyun ortaya koyalım. söz artık kendisinde ve okan hocada. gerisinden bir şey beklemek maalesef hayalperestlik olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın