futbolcuları tek tek değerlendirmeyi sevmem, takım bütünlüğü içinde maçta ne yapıp yapamadıklarına, saha içindeki etkileşimlere göre bakarım genelde. şimdi de takımı ayırmayıp hepsini toplu olarak değerlendiriyorum.
aykut erçetin : ilk izlediğim günden beri iyi kaleci olacağını düşünmemiştim. efsane mondragon’un arkasında yedek kaldıktan sonra orkun, de sanctis, leo franco ve ufuk’un arkasında da yedek bekledi. olmadı, olmayacak ta. bu sezon pek görmedik, bundan sonra da görmeyiz.
lucas neill : son yıllardaki başarılı nokta transferlerimizden biri. muhteşem bir libero, asla bir stoper değil, karıştırmamak lazım. zaman zaman çok basit hatalar yapsa da pek çoğu golle sonuçlanmadı. ne derler, şans çalışanın yanındadır. sahadaki duruşu ve gerektiğinde sert yüzünü göstermesiyle keşke servet’le değil de kendisinden bir şeyler öğrenebilecek bir gençle yan yana oynasa.
çağlar birinci : henüz forma giyemedi. ben sol bek sorunumuzu kesin olarak çözeceğini düşünüyorum ama ne zaman oynayacak bakalım.
ali turan : alındığı zaman da istememiştim, fikrim değişmedi.hiç gereği yokken, bundan sonraki hayatına galatasaraylı ali olarak devam edecek.
gökhan zan : iyi bir gökhan, efendim? öyle bir şey hiç olmadı, sağlığı açısından değil sadece. milli takımda nasıl oynadığına, beşiktaş gibi galatasaray gibi kalbur üstü takımlarda iş bulabildiğine her zaman hayret ettim.
emiliano insua : neden kadroya giremiyor hiç anlamıyorum. biraz ağır olmasının dışında hakan balta’nın bir sezon boyunca yaptığı bindirmeyi bir maçta yapıyor. kademe bilgisi, oyun bilgisi iyi. güçlü ki takımda güçlü futbolcu sayısı çok az.
aydın yılmaz : hala kurtarıcı olarak oyuna giriyor. hem rijkaard hem de hagi aynı şekilde faydalanmak istiyor kendisinden, ama kendisi bile inanmıyor sanırım. bence futboldan kazandığı paraları iyi değerlendirsin, ne iş yapıyorsa o işe iyice sarılsın. patlama olmayacak kendisinden. bir de milan baros olmasını önermiştim. ama canı tatlı olduğundan sanırım tekmeye kafa atamıyor.
barış özbek : hala her takımın kadrosunda olması gerektiğini düşünüyorum. hocaları, artık döverek mi öğretir nasıl yaparlar bilmem sıkışsa bile kaleye şut atmaması hele ki sol ayakla kaleye şut atmaması gerektiğini öğretmeli.
elano blumer : soğuk nevale. bizim oralarda böyle derler, yüzünden hisleri belli olmayan insanlara. ama tipinden ve kafamızdaki imajın tersine maç boyu en çok çalışan oyunculardan. güçsüzlüğü son vuruşlarda başarılı olmasına engel oluyor. bir de geldiğinden beri frikik golü göremedik. arda ve baros’lu bir takımda hagi ile oynadığı mevkide çok yararlı olacaktır, gitmeyi aklına koymadıysa.
arda turan : ileride top tutamayan, top taşıyamayıp rakip sahaya yerleşemeyen takımımızın en büyük ihtiyacı. birlikte oynadığında pino, elano, baros, kewell hatta ayhan ve mustafa sarp bile başka türlü oynuyor. bir an önce güçlü bir şekilde dönmesini bekliyorum. bir daha hatırlatayım, rakibe götünü dayaması takım için hayati önemde.
mehmet batdal : yeni hakan şükür hatta ibrahimoviç diyen de vardı, bir şey olmaz diyen de. en oynaması gereken maçlarda ne rijkaard ne de hagi düşünmedi oynatmayı. boyuna posuna bakıp, sırtı dönük santrafor oynar diyen ben fena halde yanıldım. duvar gibi. topu göğsüyle veya ayağıyla stop etmek istediğinde 2 metreye açılıyor. benim için hala soru işaretleri var.
milan baros : geçen sezon olduğu gibi bu sezon da sakatlandıktan sonra takım gol pozisyonuna giremez oldu. her yere dalan, tekmeye kafa vuran santrafor ekolünden. fiziği ile ezilmesi gerekirken, inadı ve cesareti sayesinde büyük bir golcüye dönüşüyor. bir an önce güçlü bir şekilde dönmesi takımın renginin değişmesine sebep olacak. özlemle bekliyorum, aynı arda gibi.
mustafa sarp : galatasaraylı futbolcuya küfür etmem, mustafa’ya da etmeyeceğim. merak etmeyin servet’e de küfür yok bende. 23 kişilik bir kadroda her zaman bulunabilecek bir oyuncudur. neye göre, tabii ki bana göre. hem unutmamak lazım ülkemizde yabancı sınırı var. alsan alsan 10 tane yabancı alıp 6’sını sahaya çıkarabiliyorsun. kulağınıza küpe olsun, rijkaard da hagi de hep ilk 11 oynattılar mustafa’yı.
ayhan akman : orta sahada topla en çok oynamak zorundaki adam. hem de ilerlemiş yaşına rağmen. istiyoruz ki, ileri top taşısın, araya ince oynayabilsin, savunmaya yardıma gelsin, arada sırada kaleyi yoklayıp gol atsın. oldu canım. ayhan gençliğinde, en iyi zamanlarında bile bunları çok başarılı yapamıyordu. saidou’nun orta sahayı tek başına çevirdiği sezon sol çizgide beklerdi top gelsin diye. adım hıdır elimden gelen budur hesabı elinden geleni yapıyor, eh bu kadar oluyor.
lorik cana : bu kadar geç form tutmasını bir türlü anlayamadığım oyuncu. ama orta sahada alan kapatmayı, aldığı topları risksiz bir şekilde uygun arkadaşına vermenin örneklerini gösteriyor. genellikle yana ve geriye oynuyor ama zaten öncelikli görevi orta sahada alanı kapatmak. hep ilk 11 ve doksan dakika oynaması gerek. neill ile birlikte savunmada oynamaları anlamsız. iki aynı tip adamdan birini orta saha oynaması şart.
pino : takımın oyun şekli değiştikten sonra forvette topla en buluşan oyuncumuz. ama tamamen topu kaleye vurmaya programlanmış. bütün düşüncesi nasıl yapsam da topu kaleye vursam, genelde topu çekip kaleye vuruyor. fena da vurmuyor aslında ama kaleye bakmadan, yaradana sığınıp vuruyor. baros geldiğinde sanırım sağ çizgide oynayacak. takımın fizik olarak ezilmeyen oyuncularından.
misimoviç : zaafım olan oyuncu tiplerinden. top ayağına yakışan, araya ince paslar atabilen bir adam. ama her nedense hagi ile sorun yaşadı. umursamaz tavırları hagi’yi kızdırdı. belki, yani inşallah, hadi be oğlum, konuş hocanla da dön takıma. lazımsın bize.
hakan balta : ne oldu bu çocuğa? hep vasat oynayan, hiç 9luk ya da 2lik olamayan hep 6lık oynayan adama ne oldu? iki sezondur nerelerde? inanılır gibi değil hakikaten. nasıl olur da orta sahada kaybettiği topun peşinden bile koşamaz hale gelir? sigaradan demeyin, kalbinizi kırarım. galatasaraylı olduğu için küfürden muaf olanlardan.
serkan kurtuluş : tam da bu sezon artık olmuştur, bizi ali turan’dan kurtarır diyorduk ki sakatlandı. öyle büyük bir fırsat var ki elinde uzun yıllar galatasaray’da kalmak için. iyileşir iyileşmez bunun farkına varmalı.
musa çağıran : geçen sezon bank asya ligindeki en iyi oyunculardan olduğu söyleniyor. kimsi 17 yaşında olduğunu kimisi yaş küçültme yapıldığı için aslında 19 yaşında olduğunu söylüyor. çok umutluydum musa’dan. ama hazırlık maçları dışında göremedik bir türlü. hem de galatasaray orta sahası bu kadar kötüyken. iki şey var burada. ya hocaların kabahati, görmezden geliyorlar ya da kendi kabahati, kendini gösteremiyor. her ikisi de olabilir. fiziği iyi, güçlü bir futbolcu. sabırla bekliyorum.
emre çolak : bu sezon a takımdaki ikinci senesi. önünde iki önemli örnek var. ya arda turan olacak ya da aydın yılmaz. çok çalışmalı, ama daha çok düşünmeli. idmanlardan sonra da kalıp şut, frikik, korner atmaya çalışırken, salonda da uzmanlarla birlikte ağırlık çalışmalı. bunlardan başka bir sürü maç izlemeli, önce kendi oynadığı maçları. işi bilen birileriyle pozisyonları incelemeli. hagi ya da tugay bile kendisine özel zaman ayıracaktır bu durumda sanırım. her iki hocası da pozisyon bilgisi üst düzey futbolculardı.
sabri sarıoğlu : kalbiyle oynayan bir galatasaraylı. taraftar içinde bu yönüyle çok sevenler olduğu kadar heba ettiği toplar yüzünden çok kızanı da var. sağ önde oynarken bir anda sağ bek oldu ve türkiye’nin en iyi beklerinden biri. bütün bunlara rağmen takıma çok fazla katkısı yok. kademe anlayışı biraz gelişse de hala çok hata yapıyor. orta ve pas konusunda hala çok eksikleri var. kendisinden çok daha yeteneksiz rıza çalımbay senelerce idmanlardan sonra kalıp ekstra çalışarak türkiye’nin en çok gol pası atan adamlarından olmuştu. çalış abicim sen.
servet çetin : işte taraftarın en sevmediği adam. çoğunluk rijkaard gitsin diye takımı sabote ettiğini düşünüyor. ben onlardan değilim. servet, rijkaard gittikten sonra da devam ettiği hatalarıyla bile sabotaj değil, yeteneksizlik olduğunu kanıtlayamadı. olur öyle. bu tip kuvvetiyle oynayan oyuncuların başındaki en büyük dert yaşlanmaktır. pozisyon bilgisi çok az, ayakları iyi değil, sezgileri zayıf. ama halı sahada oynatmam falan demeyin, ayıp olur. özellikle kalecisi bile pas yapmak isteyen bir takımda en çok sırıtacak futbolcudur. nitekim öyle de oldu. galatasaray’da oynamaya devam edecektir, alternatifi gökhan zan olduğu müddetçe. bence gidebilir, ama yerine hakikaten iyi bir stoper alınması durumunda. italya ve ingiltere’den stoper olsun, taştan olsun.
serdar özkan : daha takımla idmana çıkmadan önce sağ bek olmasını önermiştim. dinlemedi beni. halbuki hem kendisi hem takım kazanabilirdi. ama “forvet oynarım, bir orta yaparım, bir gol atarım günü kurtarırım, kim uğraşacak şimdi rakip sol açıkla” diye düşündü sanırım. şimdi nerededir, ne yapar kimse bilmiyor. bu kötü durumdaki takımda yıldız olabilecek potansiyeli var aslında. ama artık olduğunu düşünüyor sanırım. bu gidişler sonu okan koç gibi, fatih akyel gibi olacak. genç emekliler kervanına katılacak.
ufuk ceylan : bu sezon kendisi için çok önemli. ya yıldız bir kaleci olacak ya da sıradan bir kaleci. bu durumdaki takımlarda kaleci yenecek golleri yerse çok sorun olmaz ama yenecekleri yemezse yıldız olur, yoksa sıradan kalır. geçen sezon leo franco fenerbahçe maçı hariç hatalı gol yemedi ama hiç ekstra kurtaramadı da, gitti. ufuk’un da aynı emre çolak gibi hem idmanlarda hem de video başında çalışması lazım. önündeki abilerini yeri geldiğinde saha içinde fırçalaması lazım. topa çıktığında önünde kim varsa devirmesi lazım, bizden ya da rakiplerden. o top onu geçmeyecek. bir de arada sırada hakan arıkan’ı izlesin, arada bir de rüştü’nün feneri şampiyon yaptığı zamanlarda takım üzerindeki etkisine baksın.
harry kewell : taraftarın sevgilisi. dünyanın en saygın futbolcularından biri. geçen sezon devre arasında nonda yerine takımdan gönderilmesi gerekiyordu, yönetim ve rijkaard cesaret edemedi. sakatlığının düzeleceği tahmin ediliyordu olmadı, bütün bir ikinci yarıyı futbol oynamadan geçirdi. kuvvetli olduğunda takımın en etkili futbolcularından biri kuşkusuz. ama güçsüzken hiç çekilmiyor. o müthiş hırsını da bir türlü sahada etkili kılamıyor. önündeki adamı geçemiyor, gözlerimin önünde bir efsanenin eridiğini görüyorum. devre arasında iyi çalışırsa belki yararlı olur. +2’den biri olmasında sakınca yok, her takıma lazım.
http://3.bp.blogspot.com/...600/GS+2010-2011.JPG