• 1228
    öncelikle; aşığım.

    11 ocak 2011 galatasaray beypazarı şekerspor maçı'nda aralıksız 6 saat ayakta dikilip, böğürerek ağlamaktan helak olan bünyem,
    15 ocak 2011 galatasaray ajax maçı'nda sevinç ve öfkeyi aynı anda haykırmamın etkisiyle helak olan ses tellerim,
    sürekli medya'da saldırya uğrayan galatasaray'ıma yönelik hassasiyetimi arttırmış durumda.
    sanki ne kadar köşeye sıkıştırmaya çalışsalar, ben o kadar hayatımın merkezine oturtuyorum onu.
    yanına ne kadar lacivert bulaştırmaya çalışsalar, ben bi o kadar kırmızılığını arttıyorum.
    sanki ne kadar sessizlik varsa taraftarının dilinde, ben bi o kadar yükses sesli söylüyorum adını;
    galatasaray..

    sen yenil bize inat, biz sevelim sana inat..

    zor günlerin, zor günlerimin takımı.. seviyorum be seni. çok seviyorum lan.
  • 1232
    yine zor günler geçiriyor benim ebedi sevdam.. ama zor günlerin takım değil mi zaten? galatasaray bugünleride aşacaktır.14 yıl şampiyon olmadığı günler vardır.şampiyonlukların kaçtığı zamanlar vardır.maddi açıdan zor geçen zamanlar vardır.ama herşeye rağmen hep kırmızı bir yürek ve güneş gibi ışıldayan sarı umutlar vardır.bu kulüp kurulduğundan beri çok sancılar geçirmiştir.bugünlerde yine bir sancı geçiriyor. evet.. bu kulüp dünyanın köşe gönderine kadar taşımıştır ülkemizin ismini.. türkiye dünya 3.sü olurken galatasaraylılar 2 kat daha fazla sevinmişlerdir.omurga galatasaraydır milli takımda... bu ülkede galatasaray çok yukarı konumlardadır.çünkü galatasaray söz konusuysa konu ülkeyi ilgilendirir. 1998'deki juventus maçı daha sonraları leeds maçı bunlar politik ve siyasi tartışmalar neden olurken söz konusu yine galatasaraydır..bu takım bu ülkenin yadsınamaz bir gerçeğidir. bu takım bir staddan daha fazla şeyi hak etmişir. keşke ali sami yen'e geri dönülse ama şunu söyleyeyim bu takım elbet bir gün yeniden ülkenin adını zirveye taşıyacaktır.. o zaman galatasaray'a laf yapanlar nerde olurlar bilemem ama galatasaray yaşadıkça zaferlerin peşindedir. yılmadan usanmadan saldır galatasaray..
  • 1233
    son derece manipülatif, tek düze giden ve her zaman iktidar yancısı olan türk medyasını iki gündür dansöz gibi kıvırtan, türkiye'nin en büyük camiası.

    malum 15 ocak 2011 protestosundan hemen ertesi günkü tablo ile, bugünkü tabloyu karşılaştırdığımızda bu açıkça görülüyor. ilk önce olayın iç yüzünü bilmeden "başbakanı yuhaladılar, haksızlar, görgüsüzler, nankörler" diye taraftarı suçlayan tonla yazar, taraftara hakaret hatta küfür boyutuna gelen ithamlarda bulunan siyasiler, taraftarına "galatasaraylı değil, provakatör bunlar" diyen başkan, "taraftar ayıp etti" diyen camiadan çıkan isimler ve ultraslan; ertesi gün ortadan kayboldu ve aklı selim, olayı doğru analiz etmiş, galatasaray'ın değerlerini iyi bilen isimler çıktı ortaya. kim bunlar?

    (bkz: hayri kozak)
    (bkz: kanat atkaya)
    (bkz: melih şabanoğlu)

    başta olmak üzere bazı isimler. taraftarın ilk günden bu yana gösterdiği onurlu ve kararlı duruşa destek veren, söylemek için uğraştığımız şeyleri basın önünde en iyi aktaran bu isimler sayesinde, hiçbir şey bilmeden kralcılık oynayıp, galatasaray taraftarının gücünü hesaba katamayan adamlar sustu. bildiğin sustu. yakında susmakla kalmayıp pek çoğu özür dilemek zorunda kalacak.

    galatasaray, bu ülkede rantçılıktan da, iki yüzlü politikalardan da, politikacılardan da, göze hoş gelen bir mimariden de daha büyüktür. bütün bu adamlar gidecek, değişecek ama;

    herkes gider, biz kalırız
    biz galatasaraylıyız.
  • 1235
    --- alıntı ---

    sonuna kadar desteklediğim, takdir ettiğim taraftara sahip takım. takımları var eden taraftarlarıdır. o sebeple şahsen yönetimi, oyuncuları falan umrumda bile değil.

    ben bir fenerbahçeliyim. formasını giyip maça gidemese bile mutlaka oturup izleyen, yeri geldiğinde sesi kısılacak, sinirden kuduracak ve uykum kaçacak kadar fanatik olabilen bir fenerbahçeliyim hem de. nasıl fenerbahçeli olduğumu bilmiyorum, hatırlamıyorum. zaten bize göre "fenerbahçeli olunmaz, fenerbahçeli doğulur." ama birkaç gündür bir yanım da biraz sarı-kırmızı, biraz galatasaray taraftarı. bundan sonra hiçbir derbide sizi yenmesek de olur diyesim var mesela ya da bir uefa kupası daha alsanız ne hoş olur da diyebilirim. hatta binlerce galatasaray taraftarı arasına sarı-lacivert formamla girip, elimde sarı-kırmızı bayrakla destek veresim de var.

    çünkü onlar "tribünlere oynayanlara" en güzel dersi verdiler. biz koyun sürüsü değiliz dediler. birileri bir çuval kömüre susarken, onlar bilmem kaç trilyonluk rüşvete kanmadılar. sessiz kalmadılar, tepki vermekten korkmadılar. o gönül verdikleri renk uğruna olsa bile türkiye'de olanlara göz yummadılar. sporcunun ahlaklısının olmadığı yerde, taraftarın ahlaklısı oldular.

    yalan yok, artık bir yanım biraz da sarı-kırmızı.
    (carriye roxalina, 19.01.2011 13:18)

    --- alıntı ---

    ekşisözlük.
  • 1238
    --- alıntı ---

    sen benim sarhoşluğumsun
    ne ayıldım
    ne ayılabilirim
    ne ayılmak isterim
    başım ağır
    dizlerim parçalanmış
    üstüm başım çamur içinde
    yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.

    --- alıntı ---

    ne sen piraye'sin,ne de ben nazım hikmet.
    ama sen de sevgilisisin bu gönlün.
    cansın,gönlümdeki sarı kırmızısın.
    sen benim aşk sarhoşluğumsun.ayılmak istemediğim...
  • 1239
    dün çalıştığım mekana ecnebi arkadaşlar geldi. içiyorlar sıçıyorlar vs vs. iş çıkışı da halı saha maçı var (gitmez olaydım ölüyorum hastalıktan amk) neyse maç için üzerimde tottenham forması var öyle çalışıyorum. bir ara bahçeye çıktım, içmekten göt gibi olmuş ecnebi arkadaş formama dokunarak. -ge-lea-tea-se-raayy dedi. halbuki forma beyaz alakası da yok bizim renklerle.

    neyse işte. sen böyle bir takımsın galatasarayım.
  • 1240
    öyle büyüktür ki* adana'ya bir yıllığına gelmiş yabancı* öğrencileri de etkisi altına almıştır.

    sınıfa geldiler.
    ''galatasaray'ı biliyor musunuz?'' dedim.*
    yalan yok ''bilmiyoruz'' dediler.

    galatasaray'ımdan mahrum kalmasınlar diye anlattım,sevdirdim elimden geldiğince.

    öyle ki kaldıkları ailelerden galatasaraylı olmayanlar vardı yine de bırakmadılar,okulda hadi gel seni şu takımlı yapalım bu takımlı yapalım diyenlere
    azıcık türkçeleriyle ''hayir bis ge-la-ta-se-ray-li-yis'' dediler.

    her hafta maçlardan sonra yendik,yenildik,berabere kaldık,puan kaybettik diye bilgilendirirken aa,oo,sick dude :( vb. duruma göre tepki verirlerdi.

    sarıııııı derdim,
    kırmızııııı derlerdi.
    en büyüüüüük derdim,
    cimboooom derlerdi.

    25 ekim 2009 fenerbahçe galatasaray maçı'ndan sonra bile bırakmadılar,kötü oynadığımız yetmiyormuş gibi 3-1 yenilmiştik.*

    bunlar da olay kahramanları* :
    http://img401.imageshack.us/i/60168196.png/

    galatasaray sözlük aracılığı ile onlara sesleniyorum :
    saat farkıydı,şuydu,buydu görüşemiyoruz sizinle olur da günün birinde bu satırları okursanız ben çok sevdim sizi doğuştan galatasaraylı olmasalar da olanlar kadar galatasaraylı aslanlarım benim.

    (u: okurlarsa bilirler kim olduğumu belirtmiyorum(: )
  • 1248
    --- alıntı ---
    07 eylül 2010 tarihinde şirketimiz ile birleşmesi tescil edilen galatarasay spor ve futbol işletmeciliği ticaret a.ş.'ye tebliğ edilen vergi inceleme raporlarına istinaden; 2005-2009 hesap dönemleri için 29,30 milyon tl vergi aslı ve 43,95 milyon tl vergi ziyaı cezası talep edildiği ve şirketimizce bu tutarlara ilişkin olarak uzlaşma başvurusunda bulunulduğu" 31 aralık 2010 tarihinde özel durum açıklamasıyla kamuya duyurulmuştur. şirketimizce başvurulan uzlaşma sonuçlanmış olup, ödenecek vergi tutarı 2.93 milyon tl olarak belirlenmiş, vergi ziyaı cezası ise kaldırılmıştır.

    kap.gov.tr
    --- alıntı ---
  • 1249
    taraftarları arasında oldukça fazla yönetim kurulu başkanı, sportif direktör, sağlık ekibi üyesi, teknik direktör, yardımcı antrenör, kaleci antrenörü, malzemeci ve en nihayetinde futbolcu barındırdığını görmemizi sağlayan sevgili kulübümüz. bu işten anlayan amma da çok insan varmış.

    iki kere menajerlik oynayınca futbol uleması kesilen kişilerin, hayatında -doğal olarak- yüzbin euroyu birarada görmemiş kişilerin, klavye başında onlarca milyon euroluk transferler hakkında "o gelsin, bu gitsin" şeklinde kolayca ahkam kesebildiği, iki sene önce "skibbe istifa" diye bağıranların daha sonra "o zamanlar fena da oynamıyorduk" dediği, rijkaard'ı omuzlarda taşıyanların sonrasında sparta rotterdam'ı küme düşürmesinden tutun da barcelona'yı masör mehmet akpençe'nin de şampiyon yapacağını dillendirmeleri, nihayetinde istifaya çağırmaları, gönderildikten üç ay sonra " onun zamanında en azından hücum yapabiliyorduk" diyerek yüzsüzleşmeleri, tugay'ı tenekelerle kovaladıklarını hatırlamadan, o'nun galatasaray'dan daha çok bir blackburn efsanesine dönüştüğünü bilmeden "efsane kaptan" diye bağrına basmaları, hagi'yi gelirken göklere çıkartıp sonra "rakip onsekize bile giremiyoruz yea" diye yakınmaları v.s. garip garip tavırları görmemizi sağlayan asırlık çınardır kendisi. sonrasında ne olacağı az çok kestirilebilir tabi. sezon sonunda hagi gönderilir. bir sezon da öz evladımız tugay'a bir şans verelim denir. ne de olsa bizim guardiolamız olabilir kendisi. sezon bitmeden ya da maksimum sezon sonu o da gider. artık 2012 kriterlerinden yırtmanın vakti geldiğinden şöhret sahibi bir teknik direktör ile anlaşılır. sonra yine başa döneriz...

    ne zaman bitecek peki bu? adnanlar gidince mi? takım, bam ve türevlerinden temizlenince mi? stadyumdan gelir bakımdan tam randıman almaya başladığımız da mı? hepsi mi? ya da hiçbiri mi?

    taraftar olarak bizim gücümüzün tam olarak farkında mıyız? bizi ciddi ciddi bu takımı idare ediyoruz. normalde bize düşen paydan fazlası bu. rol çalıyoruz yani. taraftar; bir oluşumun yanında yer alır, ona taraf olur destek olur, eleştirir ama yönetmez, zaten yönetmek gibi bir amacı yoktur ki, o haliyle sevmiştir, sadece masumane desteğini verir. ama biz ilk seçimde yönetime talibiz. kocaelispor maçından sonra istifa yerine destek sesi yükselse skibbe kovulur muydu sizce? ya da rijkaard? adnan polat'ın on göndermek gibi bir niyeti olmadığı zaten klasik fatih terim, hakan şükür, hagi gibi planlı tercihlerden ziyade reflakslerine dayanan hareketler sergilemesinden belli. biz gönderilmesini istemesek, gönderir miydi? gönderebilir miydi?

    son 20 yıldır popülist politikalar neticesinde taraftar kulübün gizli yöneticisi haline gelmiş durumda. sadece başarı odaklı düşünüyoruz. tabi hepimiz kupalar kazanalım, özellikle de büyük maçlarda galip gelelim istiyoruz ama bizim taraftarı olduğumuz kulüp böyle bir amaç için mi kuruldu? adamlar açık açık yazmış "ingilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak. türk olmayan takımları yenmek." son cümleyi tekrarlayalım "türk olmayan takımları yenmek". ama biz fenerbahçe bizden fazla şampiyon olmasın, beşiktaş'ın yıldızları bizden iyi mi, kötü mü? gibi amacımıza uygun olmayan işlere düştük. madem teknik direktör değiştirecek kadar gücümüz var, bu işi de bir yoluna koysak fena olmaz mı? amaçlarımıza uygun hareket etsek, insanlara bildikleri gibi çalışmaları için müsaade etsek, zırt pırt ihaleyi birilerine bırakmasak, eleştirsek ama hakaret etmesek, taraftar olsak, sadece taraftar olsak...
  • 1250
    futbol takımı ve futbol a takımının yapılanması hakkında diyeceklerim vardır her bu armaya sevdalı bir genç gibi. 90' ların sonu 2000 lerin başlangıç yıllarıydı efendim. babam, ablamın eşi ve eşinin babası, birkaç aile dostu her hafta bir evde toplanır maç izlerdik. büyük keyifti babam ve aile dostlarımız için... viskiler açılır, purolar yakılır, bacak bacak üstüne atılır alabildiğince keyifle izlenirdi maçlar. ne gerek vardı hoplayıp zıplamaya. orta sahanda yok mu tugay suat okan. yok mu? ee var. maç mı kilitlendi? yok mu hagi'n? vaar. defansta... sanki kayadan yaratılmış bir cesur yürek yok mu? var. kalende taffin yok mu taffin? keline kurban olduğumun... var. kralın var mı? var. var oğlu var. keyifle izlerdik maçları. yenildiler mi? canları sağolsun. niye? çünkü sahada ruh vardı. görmesen de, işitmesen de hissedebileceğin bir ruh vardı savaşan. maçların devre arasında babam ve dünürü tavla atarken zarların numaralarını söylemez oyuncuların taşıdığı formalara göre isimlerini söylerlerdi. babam hagi hayranıydı. eğer iki zarın toplamı 10 olursa o iki oyuncunun ismini söylemez direkt '' hagi geldi '' derdi.
    maçtan sonra biz çocuklar evin koridorunda maç yapar ve hep bu efsane futbolcuların isimlerini söylerdik. '' ben ümit in ben ümit im '' derdim. 22 sayısını çok severdim. fakat bana hep '' sen hakan şükür sün çünkü uzun boylusun '' derlerdi. mahalle maçlarında bilhassa inanılmaz keyif alıyordum. şimdi dönüp baktığımda galatasarayımın bu hallerini gördükçe içim kan ağlıyor. veletlerin mahalle maçlarını izliyorum pencereden '' ben messiyim, ben ronaldoyum '' diyorlar. biz ise '' ben okan ım, ben arif im, ben hagi yim '' derdik. fenerlisi de derdi beşiktaşlısı da böyle derdi. inanıyorum ki uyuyan dev uyanacak. bu bir şekilde olacak. ve biz o gün yine her zamanki gibi destekliyor olacağız tıpkı kötü gününde olduğu gibi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın