7026
gerçeklerden uzaklaşınca, istikrarsızlığa prim verince daha da kötüye giden kulübüm. şimdi aşağıda gerçekleri tek tek sıralayacağım.
1- türkiye 20 senedir aynı kişi tarafından yönetiliyor. keza muhalefet partisi de aynı sayılır. bu kurulması gereken sistemi gösterir. şunu diyebilirsiniz hemen, "biz galatasarayız, sistemin dışındayız, tek adamlık bizde yoktur ". cevap sistemin dışında filan değilsiniz sisteme ters davranıp sonuç almayı bekliyorsunuz. o yüzden istikrarsızlıktan kıvranıyoruz. dönemleri okumak önemlidir. 90'ların türkiyesi ile 2000 lerin türkiyesi aynı değil.
2- bütün iş adamları devlete bağlıdır. ister muhalif olsun ister iktidara yakın olsun hepsi devletin kontrolündedir, sistem içerisindedir. galatasaray başkanları da iş adamlarıdır ve sisteme dahildir. yani adnan polat, ünal aysal, dursun özbek, burak elmas, rahmetli mustafa cengiz ve özhan canaydın hepsi pırlanta gibi isimlerdi. hepsi tecrübeli ve başarılı kişilerdi ve galatasaray'ı menfaatsiz seven kişilerdi. gönderilme sebepleri başarısızlık veya sisteme bağlı olmaları olarak gösterildi. oysa kimi getirisen getir sisteme bağlı olacaklardı. yani yok yere hepsi yollandı.
3- gidenin yeri dolmaz. atatürk'ün yerini doldurabilir misin? asla dolduramazsın. kulüpleri de böyle düşüneceksiniz. hele hele galatasaray gibi başkanlık havuzu dar olan bir kulüp için bu imkansıza yakın. tecrübeli, işi bilen isimleri gönderdikçe yeni gelenler daha güçsüz ve tecrübesiz olacaklar. yani burak elmas sonrası burak elmas'tan daha güçsüz ve tecrübesiz bir isim gelecek. (umarım yanılırım).
4- tüketim kültürü en tehlikeli yaşam biçimidir. sadece tüketmeye odaklı, transfer isteyen, transfer olmazsa başkan gitsin demeler kulübü istikrarsızlığa sürükler.
5- tff, pfdk, mhk, tahkim sistemin kontrolü altındadır. onları seçtiğiniz başkanla yenemezsiniz (madde-2). taraftar inisiyatif almalı.
sözün kısası başkanlıkta istikrar sağlayamazsak önümüzdeki seneler bile zindan olur. bunu farkedemeyip başarısızlık geldi, transfer yapılmadı diye başkan yollamaya devam edersek iç bölünmelerle 90'ların fenerbahçesine döneriz. aman dikkat.
1- türkiye 20 senedir aynı kişi tarafından yönetiliyor. keza muhalefet partisi de aynı sayılır. bu kurulması gereken sistemi gösterir. şunu diyebilirsiniz hemen, "biz galatasarayız, sistemin dışındayız, tek adamlık bizde yoktur ". cevap sistemin dışında filan değilsiniz sisteme ters davranıp sonuç almayı bekliyorsunuz. o yüzden istikrarsızlıktan kıvranıyoruz. dönemleri okumak önemlidir. 90'ların türkiyesi ile 2000 lerin türkiyesi aynı değil.
2- bütün iş adamları devlete bağlıdır. ister muhalif olsun ister iktidara yakın olsun hepsi devletin kontrolündedir, sistem içerisindedir. galatasaray başkanları da iş adamlarıdır ve sisteme dahildir. yani adnan polat, ünal aysal, dursun özbek, burak elmas, rahmetli mustafa cengiz ve özhan canaydın hepsi pırlanta gibi isimlerdi. hepsi tecrübeli ve başarılı kişilerdi ve galatasaray'ı menfaatsiz seven kişilerdi. gönderilme sebepleri başarısızlık veya sisteme bağlı olmaları olarak gösterildi. oysa kimi getirisen getir sisteme bağlı olacaklardı. yani yok yere hepsi yollandı.
3- gidenin yeri dolmaz. atatürk'ün yerini doldurabilir misin? asla dolduramazsın. kulüpleri de böyle düşüneceksiniz. hele hele galatasaray gibi başkanlık havuzu dar olan bir kulüp için bu imkansıza yakın. tecrübeli, işi bilen isimleri gönderdikçe yeni gelenler daha güçsüz ve tecrübesiz olacaklar. yani burak elmas sonrası burak elmas'tan daha güçsüz ve tecrübesiz bir isim gelecek. (umarım yanılırım).
4- tüketim kültürü en tehlikeli yaşam biçimidir. sadece tüketmeye odaklı, transfer isteyen, transfer olmazsa başkan gitsin demeler kulübü istikrarsızlığa sürükler.
5- tff, pfdk, mhk, tahkim sistemin kontrolü altındadır. onları seçtiğiniz başkanla yenemezsiniz (madde-2). taraftar inisiyatif almalı.
sözün kısası başkanlıkta istikrar sağlayamazsak önümüzdeki seneler bile zindan olur. bunu farkedemeyip başarısızlık geldi, transfer yapılmadı diye başkan yollamaya devam edersek iç bölünmelerle 90'ların fenerbahçesine döneriz. aman dikkat.