• 7026
    sahipsiz kalmış kulübüm. bunca çalkantı içinde hala 2011'de olduğu gibi güçlü bir listeyle ortak aday çıkaramamaktadır. iki başkan adayı var; biri popülizm kokan söylemler ve yönetime aldığı kişilerle umut vermiyor. diğeri lisecileri mutlu edecek, küçülmekten bahseden, bağlantıları ve gücü olmayan bir aday.
    çatı bir aday çıkarıp güçlü bir yönetim ve sağlam bir teknik direktörle sezona girmek varken şimdi yine bölünmüşlüklerle yola çıkacaktır. galatasaray bu durumlarda dibe vurur ama sonra çıkmasını çok iyi bilir. karanlığa en yaklaştığı an, aydınlığa en yakın olduğu andır. ama bu sefer görünen o ki öyle olmayacak. zaten insanı üzen bu. kötü geçecek, çok sönük birkaç sene kulübümü bekliyor.
  • 7027
    *renklerine, tarihine ve asaletine aşık olduğum kulübüm. kendimi bildim bileli galatasaray taraftarıyım.
    takip ettiğim branşlar itibariyle seçim öncesi, bu sezonki durumumuzu ve geleceğimizi genel olarak değerlendirmek istedim.

    1) galatasaray futbol takımı:
    rahmetli mustafa cengiz dönemi sonrası, gerek yanlış transferler, gerekse ffp yüzünden çok kötü bir kadroyla sezona başladık. takımda ilk 11 için ideal sağ bek, sol bek, merkez orta sahalar yoktu. işin kötü tarafı elde düzgün rotasyon oyuncuları da yoktu.
    bunun için hemen 5-1 biten psv maç kadrosuna bakalım.

    kaleciler: muslera - okan - fatih - ismail - berk
    sağ bek: yedlin - zorunluluktan sekidika - talihsiz omar
    stoperler: marcao - luyindama - alpaslan - ozornwafor - ışık kaan
    sol bekler: ömer - emre taşdemir
    ön libero: taylan/aytaç
    merkez orta saha: ?
    ofansif orta saha: emre akbaba
    sol kanat: kerem - babel - arda
    sağ kanat: feghouli- emre kılınç - yunus
    santrafor: muhammed - diagne - falcao

    sonrasında burak elmas sezona transferlerle başladı. yedlin - boey, ömer - pva, luyindama - nelson, ? - berkan, ? - cicaldau , feghouli- morutan, muhammed - halil değişiklikleri ile genç bir takım oluşturduk. geleceğe yönelik de barış alper geldi. falcao'nun astronomik ücretinden kurtulundu. sekidika, ozornwafor, emre taşdemir, okan kocuk, yunus ve emre akbaba kiralandı. assuncao kiralık olarak denendi. ekonomik açıdan takdir ettiğim bu değişiklikler sonucunda, avrupa'da çok başarılı bir dönem geçirirken, ligde de bir o kadar başarısız bir dönem geçirdik.

    sonrasında teknik direktör değişikliği yaşadık. muslera'nın sakatlığı sonrası kiralık olarak pena geldi. yedlin gönderildi, luyindama kiralandı. assuncao gönderildi. taraftarın gazını almak için, 13 milyon euro bonservis ödeyip, yıllık 2.25 milyon euro bağladığımız diagne'nin sözleşmesi açığa alındı, 1.5 yıllığına 37 yaşındaki gomis'e para bağlandı.* gedson'u kaptırdık, pulgarı aldık.

    performans açısından değişen hiçbir şey olmadı. yine avrupa'da iyi oynayıp, ligde sallanmaya devam ettik.

    sonuç olarak;
    - hoca'nın gönderilme şekli
    - torrent'in gelme sürecinde yaşanan ve birbiriyle çelişen yönetici ifadeleri
    - torrent'e verilen maaş belirsizliği
    - gençlik aşısından vazgeçip, gomis ve pulgar gibi yaşlı oyunculara yönelmemiz
    - gedsona 1.5 milyon euro bulamayıp, 6 aylık ücret olarak pulgar ve gomise toplamda 1.5 milyon euro vermemiz
    - seçim döneminde verilen vaatlerin gerçekleşememesi
    - tff'ye karşı hakkın savunulamaması
    - burak elmas'ın ilk gün göndermesi gereken yöneticiyi anlamsız şekilde savunması
    - anlamsız ceo ataması
    - mehir vakfı
    başkanın da sonunu getirdi.
    gelecek sezon için umudumuz ise, nokta atışı 2-3 transfer ve 2-3 tane altyapı oyuncusunun takıma kazandırılması. erkek basketbol takımı haricinde yazacaklarım arasında, en umutlu olduğumuz branş.*

    2) galatasaray erkek basketbol takımı:
    erden timur, sen bir tanesin. turgay zeytingöz geldikten sonra, kümede zar zor kalmış olan takımı anında ayağa kaldırdı. emir sadık kabaca, rıdvan öncel, okben ulubay, canberk kuş ile yerli rotasyonu güçlendirildi. ege arar ve göksenin köksal ile sözleşme yenilendi. çift sözleşme ile, haktan yavaş ve ege tan yıldızoğlu* gibi iyi oyuncular altyapıya kazandırıldı. yabancı transferleri ile uzun süre sonra çok iyi bir kadro oluşturuldu. dee bost- melo trimble- akoon purcell - kerry blackshear - david kravish* gibi bizim seviyemiz için inanılmaz bir yabancı çekirdeği ile lige başladık. sonrasında, rotasyona pusika eklendi. ayrıca beğenilmeye kravish yerine n'dour da alındı. ancak, sezon başında duygusal bir karar alınarak ekrem memnun ile başlanmıştı. en nihayetinde bu birlikteliğin iki tarafa da zarar verdiği görüldü ve yollar ayrıldı. yerine turgay zeytingöz'ün banvitten de tanıdığı andreas pistolis geldi. takıma isaiah canaan getirildi, oyuncuyu çok beğensem de, melo ve dee bost varken neden diye düşündürdü.* inşallah, bir şekilde çeyrek finalde veya yarı finalde fenerbahçe ile eşleşiriz, maçı alırsak iç savaş çıkar.*
    sonuç olarak, genel anlamda çok doğru yönetiliyor bu şube. biz de erden timur'un emeklerine, bu şubeye ilgi göstererek karşılık veririz.

    3) galatasaray kadın basketbol takımı:
    biraz ara vermiştim bu şubeye ama, görülen şey tam bir curcuna. sezona riquna williams ile başlıyorsun, her türlü rotasyon yokluğuna rağmen, takım euroleague'de gayet iyi bir performans gösteriyor. bir bakıyorum, riquna williams yok. şimdi, kimse bana şöyle çatlak, böyle manyak anlatmasın. elindeki kısalar, pelin derya bilgiç, merve aydın, gizem yavuz, altyapıdan çıkan eda şahin, mısra albayrak. elinde böyle kısalar varken, git adam akıllı bir oyuncu al en başta, çatlak alma.

    bunu da geçelim, şimdi yılın başı kadroya baktım. bütçem de belli olsun. euroleague oynuyorum. 5 tane yabancı alacağım. elimdeki oyunculara baktım. melis, meltem forvet olarak elimde en iyileri. pelin, merve de elimdeki en iyi gardlar. biz meltemi, ne akla hizmet kiralık gönderdik? sakatlıklar kariyerini baltalamasa, bu kızın türk kadın basketboluna damga vurması bekleniyordu. bu takımın yabancıları neden 1 gard, 3 forvet, 1 tane pivot. elindeki en iyi yerli, açık ara melis gülcan o da forvet, bu nasıl planlama? gizem başaran'ın daha yaşlı olması ve dışarıdan gelmesi dışında inci'den ne farkı var? kim yönetiyor bu şubeyi?

    4) galatasaray kadın voleybol takımı:
    gelecek yıl için ayçin akyol ve idil naz kanbur ile anlaşılmış, anthi ve ilkinle de sözleşme uzatılmıştı. umarım o iş, bu ibra yüzünden bozulmaz.

    şimdi kusura bakmasınlar ama en sert başlangıcı bu şubeye yapacağım. sevgili orkun darnel ve ataman güneyligil, sezonun başında bize kışkırtma çekmek için mi kurdunuz bu kadroyu? takımın iki pasörü de ** doğum sonrası voleybola bizimle geri döndüler. nilay yine ehven-i şer olan, sezon sonunda bırakacak zaten. ama gamze alikaya kılıç, resmen pasa tepki olarak doğmuş gibi oynuyor. kötü paslara vurulmasını izlemekten biz yorulduk, anthi vurmaktan yorulmadı. yani alexia gibi bir pasör çaprazını kiralamışsın. elinde ligin üzerinde olan anthi ve ilkin gibi smaçörler var. bu 3'lünün ligde ses getirmesi için ne lazım? pasör. yılın başında bakmışlar kim lohusa, onları pasör yapmışlar.
    neyse hücum konusunda bu takım çok kuvvetli diyerek, orta blokçuların en kötüleri hangileri ise onlar seçilmiş. ne takım sıkıştığında sayı yapıyorlar, ne de büyük maçlarda blok yapıyorlar. sasa planinsec büyük hayal kırıklığı. ara veren oyuncuları almayı seviyorsanız, gidin milena rasici alın sezon sonu.* fatma beyaz, su zent ve zeynep sude demirelden bir beklentim olmadığı için bir şey diyemiyorum.

    olan emektar gizem güreşen, ilkin ve anthi'ye oluyor savunmada. sürekli bomboş smaçları çıkarmakla uğraşıyorlar orta oyuncular yüzünden. hücumda da, orta oyuncular yetersiz olduğu için hızlı hücum yapamıyoruz. hoş yeterli olsalar da öyle bir pasör var ki, evlerden ırak, zaten yapamayız. rakiplerin bütün odağı anthi ve alexia üzerinde. üstüne bir de, sürekli kötü paslara vurmakla uğraşıyorlar. hadi alexia ve anthi, bir şekilde sayı alabiliyor. ilkin için depresyon an meselesi.

    işte böyle, kadın basketbol dışında, diğerleri için gelecekten ümitliyim. galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır.
  • 7028
    genel kurullarda devrimcilik oynamaya çalışan üyeler tarafından oyuncağa dönmüş canım spor kulübü. 10 nisan 2022 fenerbahçe galatasaray maçı başlığında görüleceği üzere ertesi günü derbi olan bir gecede sözlük dahil sosyal medya ve taraftarlarda üç kuruşluk heyecan dahi kalmadı. ibra mevzusunda kürsüye çıkıp takipçi kasanlar, 5 dakikalığına da olsa ünlü olanlar, kişisel şovlarını yaptılar ve geri çekildiler.

    bu kadar kavga dövüşten ve kişisel şovlardan sonra eşref hamamcıoğlu ve metin öztürk gibi 10 sene önce olsa başkan adaylıkları söz konusu dahi olamayacak tecrübe ve nitelikte başkan adayları kaldı elimizde.

    galatasaray'ın önümüzdeki sene ve akabindeki senelerde yaşayacağı potansiyel başarısızlıklar bu üyelerin işledikleri günahların vebalidir. önümüzdeki 3 senede yaşanacak her türlü başarısızlıktan galatasaray lisesi'nin domine ettiği kibirli ve hamasi genel kurul sorumludur.
  • 7029
    sahipsiz camia. 10 nisan 2022 fenerbahçe galatasaray maçının sonucuna üzülen bir futbolcu, teknik ekip üyesi, yönetim kurulu veya genel kurul üyesi varsa şerefsizim. bunları sorgulayacak hesabını soracak kimse de yok. hepiniz iyi günde galatasaraylı olursunuz anca o zaman cemiyette re re re diye şov yaparsınız, o zaman sosyal medyada futbolcular paylaşım yapar, o zaman teknik heyetten bir kişi çıkıp şöyle oynadık böyle analiz yaptık der. şu an takım 14. ve buna sebep olan herkes kafasını yatağa hiçbir şey olmamış gibi koyacak. maalesef bizim gibi amatör ruhlu taraftarlar için çok acımasız bir camiaya sahip galatasaray.
  • 7030
    kendimi bildim bileli hayatımda olan, isminin geçtiği her yerde sahiplenme duygusu hissettiğim, harcadığım tüm mesailer için pişmanlık duymadığım, başarılı olsa da olmasa da her daim desteklediğim, kendimle özdeşleştirdiğim büyük bir değer benim için. ama bir o kadar da taraftarı olanlar için çok yorucu bir camia.

    adı çok büyük ama ülke gerçeğinden çok uzakta yönetildiğimiz gerçeği değişmiyor maalesef. camia içinde hep elitlik, soyluluk vs. gibi bir hava var. evet demokrasi var ama konu liseli olunca esnek demokrasi var sanki. zümre yönetimi gibi. taraftar aynı, ülke aynı, kurumlar aynı ama camia da aynı. hiç burundan kıl aldırmayan tipler. sanki hep bizim olsun da çamurdan olsun havasındalar.

    nadiren güçlü başkan çıkarsak da( güçsüz daha çok çıkıyor. ), onlarda hep kısıtlı hareket alanı buluyorlar gibi. zaten gideceğiz düşüncesiyle etliye sütlüye karışmadan, genelde fatih terim denk gelirse güçlü, denk gelmezse de nadiren ıkınarak başarı alabiliyorlar. yani benim gözlemim bu. çoğunun dışarı da örneğin, bir trabzon vs. benzeri yönetimi kadar bile ağırlığı olmuyor çoğu kez.

    sonucunda, medyada, federasyonda, siyasi çevrede hep yalnız kalan; büyüklüğüne rağmen çok kolay üstüne gelinebilen, hele bir de galatasaray ağırlığının çok altında başkanı olursa sıradanlaşan bir camiaya dönüşen ülkenin en başarılı kulübü, en güçlü kulubü gibi ilginçlikler olabiliyor. zaten taraftarını kontrol edemez seviyedeyken bir de bu durum taraftarı iyice bölüyor. efsanelerimiz ile hiç iyi ayrılamamamız konusuna girmek istemiyorum bile. son dönemde bu durum gözüme iyice kötü görünmeye başladı diyebilirim.

    türk siyasi, sosyal yapısı ortadayken, futbol sistemsizliği belliyken, rakiplerin tavrı bıktırmışken ve taraftarın aşırılaşması ve bitmeyen hayalci yaklaşımlarına yönetimlerin vasatlığı, ekonominin kısıtlayıcılığı vs. de eklenince iyice karamsar tablo ile karşı karşıya kalan bir camia olmaktan korkuyorum açıkçası. amatör sporların varlığından haberimiz bile yok ki zaten orada başarı kavramına uzak oluşumuz ayrı bir tartışma konusu olur.
  • 7031
    kendi içinde "büyük reset" yaşamadığı ve bu büyük reseti doğru kişiler yapmadığı takdirde sonu kötü olan camia. gitgide vasatlaşıyoruz. eskiden ne zaman vasatlaşsak fatih terim gelip bizi kurtarırdı. fakat bu sefer farklı. bu seferki vasatlaşmada onun da büyük payı var.

    nasıl olur, kim yapar bilmem ama gidişat iyi değil. 14 yıl şampiyonluk bekleyen nesle dönüşeceğiz bu gidişle.
  • 7032
    hiç bir braşında başarılı olamayan camia. senelerdir camiaların demirbaşı olan futbolda başarılı olamayan fenerbahçe futbol dışındaki her branşta bir şekilde iddaalı olabiliyor, yatırım yapabiliyor. borçları bizden fazla ancak yine de amatör şubelere yatırım yapmaktan çekinmiyorlar. biz ise sağolsun nef yada dinçer azaphan olmasa her branşta küme düşeceğiz heralde. bu kadar tarihi ve başarıları olan bir camiadaki bu boşvermişlik ve kimsenin sorumluluk almayışı fazlasıyla can sıkıcı.

    ek olarak senelerdir futbolda gelmeyen başarıyı da hesaba katarsak iyice kaybeden bir imaja doğru ilerliyoruz. uzun süre kaybetmek hoş değil, bu parasızlık sadece bizi etkiliyor heralde!
  • 7033
    her anlamda fetret devrinde olan canım kulübüm. gerek her branştaki sportif başarısızlık, gerek mali durumun günden güne kötüye gitmesi ve galatasaray'ın saha dışında tarihinin belki de en zayıf günlerini geçirmesi derken çok karanlık bir dönemdeyiz. ve açıkçası ilerisi için ışık da göremiyorum mevcut başkan adaylarına ve taraftardaki kutuplaşmaya bakınca. sonumuz hayır olsun.
  • 7035
    “kendini gerçekleştiren kehanet” diye bir kavram var. yanlış bir beklenti veya düşüncenin, tetiklediği davranışlar nedeniyle doğruya dönüşmesi durumu.

    en tipik örneklerinden biri şudur: dünyanın ekonomik olarak en güçlü ülkesini düşünün. bu ülkede bir adam, bir meydanda “ey halkım! seni kandırıyorlar! bütün bankalar batacak ve paran uçup gidecek! paranı bankadan çek!” diye bağırmaya başlasın. esas itibariyle bu önermenin hiçbir temeli yok, ülkenin bankaları çok iyi durumda. ama eğer bu adam, bu yanlış fikrini yeterince insana aşılar, yeterince insanı inandırır ve bankadan paralarını çekmeye ikna ederse, oluşacak panik ortamı insanların bir çığ gibi banka kapılarına yığılıp paralarını çekmesine, ve bankacılık sisteminin iflasına sebep olacaktır. adamın (aslında saçma olan) kehaneti de böylece kendini gerçekleştirmiş olur.

    konuyu ilgi alanımıza, galatasaray’a getireyim. biz zengin bir kulüp değiliz. ligimiz de çekici bir lig değil. süperstar futbolcu ve teknik direktörün, her şeyiyle “olmuş” adamın burada işi yok. buraya gelen adamlar 2. sınıf olacak, hala öğreniyor olacak (aralarından bazıları kaliteli, bazıları kof çıkacak ve biz bunu önceden bilemeyeceğiz). öğrenme sürecindeki adam hata yapacak. bazı şeyleri deneyip batıracak. başka ihtimal yok. haliyle bu adamlar zamana, ve bizim desteğimize muhtaç olacak. yani bir başarıya ulaşılacaksa, bu bizim desteğimiz ve sabrımız olmadan mümkün olmayacak. biz gerekli desteği vermezsek, aksine ilk günden köstek olursak, adamı yerin dibine sokarsak nihayetinde kehanetimiz kaçınılmaz olarak gerçekleşecek.

    bu yazıyı torrent’i desteklemek için yazmıyorum. kendisi bir isim, ve bizim isimlerden çok daha büyük sorunlarımız var. kaldı ki kendisi, iddia edildiği gibi berbat bir teknik direktör de olabilir. fakat mevcut kafa yapımızla zamanı geri döndürüp nagelsmann’ı, klopp’u henüz ünlü olmadan, büyük takımlarda çalışmadan bulup getirip takımın başına koysak, kendilerine davranışımızın farklı olacağını zannetmiyorum. biz “destek” ve “sabır” konularında müthiş zayıfız, üzerine de önyargılarımızın esiri oluyoruz. bir isim gündeme geldiği an, hiç tanımasak dahi sadece cv’sine birkaç saniye bakarak çok keskin fikirler oluşturuyoruz (birkaç gündür gündeme gelen teknik direktörlerle ilgili yazılanlar da bunun kanıtı). bu şekilde davranarak mütemadiyen kendi topuklarımıza sıkıyoruz. böyle devam edersek kehanetlerimiz tutmaya, cimbomumuz da bir ileri bir geri olduğu yerde saymaya devam edecek.
  • 7037
    geleceği an itibariyle çağlayan adliyesinde tartışılan, kulübümüz

    gelecek için çok önemli ihtiyadi tedbir davası bugün görülüyor.

    dava 22 nisan 2022 saat 11'de başladı, buradan çıkacak karara göre ya normal seçim takvimi işleyecek ya da kaos başlayacak.

    seçimin ileri ertelenmesi tüm branşlarda yeni sezon hazırlık treninin kaçırılması demek.
  • 7039
    önümüzdeki senelerin galatasaray için maalesef çok zor geçeceğini düşünüyorum. öyle ki, uzunca bi süre bırakın şampiyon olmayı ilk 3'e bile girmekte zorlanabilir.

    böyle düşünmemin bi kaç sebebi var. öncelikle başkan adayı olan kişilerin hiç bir şekilde kalibresini yeterli bulmuyorum. ne maddi olarak kulübe katkı sağlayacak güçleri var, ne de profil olarak sağlam bi duruşları.

    ikinci konu hoca konusu. seneler sonra ilk defa futbolun teknik, taktik kısmından anlayan bi hoca geldi kulübeye. gel gör ki eline fatih terim'in kurduğu galatasaray tarihinin belki de en kötü kadrosu verildi. ona rağmen takımı belli bi düzen içinde oynatmayı başardı. yanındaki yardımcılarıyla iş birliği içinde çalıştı. taylan ve berkay yetenek fakirlerleriyle barcelona'ya kafa tuttu. yani bana göre, elindeki bu boktan kadrodan maksimum verimi almayı başardı. buna rağmen başkan adaylarının hepsi seçilmesi halinde yeni bi hocayla devam edeceklerini açıkladı. çok merak ediyorum euro'nun 15 lira olduğu bi ülkeye hangi kariyerli hocayı getirecekler. kaldı ki bi tanesi( metin öztürk) türk hocayla çalışmak istediğini söylüyor. adayları da nuri şahin ya da okan buruk'muş. şimdi soruyorum, bu sezon futbolculuktan teknik direktörlüğe geçmiş nuri şahin mi yıllarca avrupa'nın en büyük kulüplerinde görev almış domenec'ten daha kariyerli bi hoca?

    yani demem o ki, domenec'i gönderecekseniz yerine zidane ya da marcelo bielsa gibi birini getirmeniz lazım ki bu hareketiniz anlamlı olsun. yoksa nuriyle muriyle olmaz bu iş.

    son olarak en büyük sıkıntı kadroda. takımın yüzde 70'i çöp. orta sahanın sıfırdan kurulması gerekiyor. forvet desen 1 maç var, 3 maç yok. bekler kötünün iyisi. yani kadronun baştan kurulması gerekiyor( thanks to imparator). fakat kulübün de ya da başkan adaylarının da güçlü bi kadro kuracak bi kaynağı olduğunu düşünmüyorum. büyük ihtimal, yine romanya'dan, arap ülkelerinden topladıkları üçüncü sınıf oyuncularla kadro kurmaya çalışacaklar. izle sonra curcunayı.

    velhasıl kelam, durumumuz kötüden de kötü. takım uzunca bi süre beşiktaş, trabzonspor ve fenerbahçe'nin arkasında kalabilir. çünkü bu takımların da maddi durumları kötü olsa da kadrolarında bizden daha kaliteli oyuncuları var. biz taylanlarla berkaylarla uğraşırken bu takımlar bi kaç sene mevcut kadrolarının ekmeğini yiyebilirler.

    peki bu durumda ne yapılabilir?

    bi kere şu bi gerçek ki, artık bu döviz kuruyla yabancı ve kaliteli oyuncu bulup getirmek çok zor. onun yerine en başta yapılacak iş takımın başına, alt yapı oyuncularını geliştirmeyi bilen, kariyerli bi hoca getirmek olmalı. fakat yukarda da dediğim gibi, eğer yeni gelen hoca böyle bi biri olmayacaksa, gelecek sezon domenec torrent'le yola devam edilmeli. en azından iş ahlakı olan, efendi, taktik, teknik biren bili. ha ille işin içine türk hoca sokacaksanız, okan ya da nuri'yi yardımcı olarak kulübeye sokun, olsun bitsin.

    ikinci olarak, artık şu diğer branşlarla ilgili ciddi bi karar alınmalı diye düşünüyorum. örneğin erkekler basketbol takımı da, kadınlar basketbol takımı da yıllardır yokları oynuyolar. voleybol takımları keza öyle. bence artık bu branşlarda iddialı hedefler ve kadrolar kurulmayacaksa kapatılmalı. en azından bu ekonomik kriz geçinceye kadar böyle bi karar alınabilir. zaten ortada ne bi başarı ne de altyapılarından çıkan oyuncu var. biz taraftarlar için çok bi şey farkettirmeyecek yani bu branşların kapatılması.

    son olarak, kulübün uyanık olması lazım. eğer avrupa ligi kurulma girişimi tekrar gündeme gelirse balıklama üzerine atlamalı. çünkü zaten mevcut tabloda belki de yıllarca şampiyonlar ligine gidemeyeceğiz. böyle bi durumda avrupa ligi bizim için müthiş bir fırsat olur.

    neyse uzatmayım daha fazla. şimdiden önümüzdeki seçimin kulüp için hayırlı olmasını diliyorum . ne diyelim, gazamız mübarek olsun galatasaraylı dostlarım.
  • 7041
    dahili ve harici bedhahları çok kulüp.
    haricisi normal de dahilinin bu kadar çok olması çok saçma.
    geçen sene bir halt yendi ve büyük kayıplar yaşandı karar süreçlerinde, daha senesi dolmadan aynı haltı yemek çok garip.
    hakkaten türkiye'dir galatasaray, aynı çürümüşlük, aynı vasıfsızlık ve bencillik. maalesef bu çürümüş ülkeyi bu karanlığından sıyırıp kurtarması gereken eğitimli kitle ortalamadan çok da ileride değil.
    ciddi satışların olabileceği bir tarnsfer sezonuna sahipsiz çıkacak futbol takımı.
  • 7044
    ne polat-albayrak ikilisine ve ardıllarına, ne özbek-lise ve şürekasına ne de aysal-süren-elmas üçlüsüne bırakılmayacak kadar büyük bir kurumdur. aynı zamanda bunların hiçbirinin de peşini bırakmayacağı kadar büyüktür. iç hesaplaşmalar beni çok yordu, çok sıktı, çok uzaklaştırdı. benim 16 dakika tırnak yiyerek beklediğim galatasaray da bu değil, karanlıkta kupasını beklediğim de. sami yen’de kocaeli’den 5 yiyen galatasarayım da bu değildi, basketbolda küme düşen de…

    bir ışıtan gün’e bile istifa ettiremeyen biz galatasaray taraftarı umuyorum artık bu adamların gözünde ne olduğumuzu iyice anlamışızdır. galatasaray’a küsülmez belki ama uzaktan da sevilir.
  • 7047
    yordu, üzdü belki parça parça etti bizi. kalbimizi kirik da hissettik yalnız da. ama ertesi sabaha uyandığımızda yine vardı galatasaray. kalbimin attığını en çok hissettiren hep bu sevgi oldu, yaşadığımdan şüphe duymadan tereddüt etmeden bir bu renklere bir bu kulübe aşık oldum ben.

    her ne yaşayacaksak şu ahir ömrümde sana dair hakkım helal. yönetenler, idareciler, hocalar, futbolcular hepsi geçici ben sana aşık oldum ve bir senle mesudum bu dünyada. bu kadar bunalmisken yine sende buldum ya kendimi daha ne diyeyim. bir tek sen varsın galatasaray.
  • 7048
    dün bir kere daha gündeme geldiği üzere 4 büyükler içinde şampiyonluk sayısını doğru yazan tek kulüptür. fenerbahçe biri şikeli olmak üzere 19 şampiyonluğu olmasına rağmen 28 şampiyonluk illüzyonu yaşıyor, jimnastik kulübü'nün süper lig kurulduğundan bu yana 14 şampiyonluğu olmasına rağmen lig kurulmadan öncesinden 2 tane ekleyip 16 diyor, trabzonspor ise resmiyette 7 olmasına rağmen 8 şampiyonluğum var diyor. galatasaray ise lig kurulduğundan beri neyse onu söylüyor yani net şekilde 22. iyi ki galatasaraylıyız dedim bir kere daha.
  • 7050
    sanırım sona yaklaşan kulüp. dibi görüp uzunca bir süre orada kalacak gibi duruyor.

    adnan oktar’ın mehdi olduğuna inanan bir adam tarafından seçimi iptal edilebiliyor ki bu adamın bu zamana kadar ihraç edilmemesi ayrı bir rezalet konusu. efendime söyleyeyim 3 kuruşluk gazeteciler dizayn edebiliyor kulübü.

    2 tane aday çıkıyor ikisi de birbirinden beter, dursun özbek’e yalvaran bir kesim var aday olsun diye falan filan. kepazelikleri yazmaya kalksak paragraf paragraf yazı çıkar. o çok övünülen lisenin maharetleri işte hep bunlar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın