• 226
    büyük çoğunluğunun kafası çalışıyor bence.

    diego ribas ve wesley sneijder ikilisiyle başlayalım.
    diego benim bildiğim 4 milyon euro garanti ücret, en az 15 bin euro da maç başı ücret alıyor. diego'nun maaşını tam olarak bilemiyorum çünkü fenerbahçe bu tip konularda hiç şeffaf değil. ben diego'nun geldiğinden beri ne bir avrupa maçını, ne bir derbiyi aldığını görmedim. diego bugüne kadar hiçbir comeback olayında fitili yakmadı veya son darbeyi de vurmadı. hatta hatırlayın, fenerbahçeliler defansif orta saha oynadığında aman ne güzel pas dağıtıyor demişti. prandelli sneijder'i aynı yerde oynayınca biz çok küfür etmiştik. neden ? çünkü biliyoruz ki wesley sneijder geriden oyunu harika kurar. harika paslar atar. takımı yönlendirir. ama bu adamın asist-gol yeteneği var. kaleye yakın oynaması lazım. yılların diego'sunu defansif orta saha oynatıp, pas veriyor diye övmüştü fenerbahçe taraftarı. yine hatırlayın, dandik bir kupa maçında ya gol atmıştı ya asist yapmıştı diego. işte şimdi parlıyor diye goygoy yapmışlardı da hiçbir şey olmamıştı.

    diego ribas 2014/2015 sezonunda 26 maçta 3 gol 6 asist ile oynamış.
    2015/2016 sezonunda ise şu an 15 maçta 1 gol 3 asist ile oynuyor.

    wesley sneijder'e gelelim. sneijder, bana kalırsa tam bir modern 10 numara. benim öncelikli tercihim bir takımda daima yaya toure, arturo vidal, paul pogba, sami khedira gibi adamlarla orta sahayı kurmaktır. önlerine de sneijder gibi modern bir 10 numara koyarsan, takımın bir şeyler oynayabilir. wesley bizi sevdi. biz de wesley'i. bunun mantıklı nedenleri var. 25 şubat 2013 galatasaray orduspor maçı ile aha dedik. sonra, kendisini çok sevdirdi bize. comeback olacaksa ya fitili yaktı, ya son sözü söyledi ya da takımı havaya soktu. olayın hep içindeydi. yeri geldi şampiyonlar ligi'nde buffon'u avladı, yeri geldi derbide rezil prandelli'ye rağmen maçı aldı, yeri geldi baskı yediğimiz ve sıkıntılı geçen derbilerde günay'ı ve beşiktaş'ı avladı. bunların hepsini bu adam yaptı. irili ufaklı maçlarda fark yarattı. kötü zamanları da oldu ama iyi niyetinden asla şüphe etmedik. biz bu adamı sevdik. çünkü o da bizi sevdi. ve bize saygı duydu, bizim için mücadele etti. bizim için mücadele ediyor. koşuyor, atıyor, attırıyor, deniyor, yanılıyor, başarılı oluyor. sonunda mücadele etti derken içimiz rahat ama.

    wesley sneijder, 2014/2015 sezonunda 10 gol attı, 3 asist yaptı.
    2015/2016 sezonunda 17 maçta 5 golü, 6 asisti var şimdiden.

    fenerbahçeli 15-20 kişiye diego'yu sorun. bir yerinden tutup övmeye çalışacaklardır. aldığı maaş 4 küsür.
    galatasaraylılara da jem karacan'ı sorun. diego'ya oranla aldığı para, kuş kadar. ama edilecek küfürlere de hazır olun.
    fenerbahçelinin övdüğü diego. verimsiz. galatasaraylının övdüğü sneijder. sağladığı katkı tartışılmaz.
    onlar 4 milyon euro alan adamın kuş kadar bile olmayan katkısını överken, biz 700.000 euro kadar alan jem'i, 700.000 türk lirası alan eray işcan'ı tartışıyoruz.

    farkımız bu.

    aklı başında çoğu taraftarımızın. sabricileri, burakçıları, evlatçıları, ultraslancıları geçiniz.
    bana şu ıslıkçı güzel adamları getirin.
  • 229
    para veriyom, galibiyet istiyom'dur meali.

    yillik 3 milyon aliyo, cikip essek gibi iyi oynuycak, gol atcak, paramin karsiligini alcam, kazandiginin hakkini vercek! sisko nurinin torunlari bunlar.

    esgal vereyim:
    http://youtu.be/zxb6OuFjPZk

    asil tartisilmasi gereken mevzu, sporcu bilhassa mevzubahis futbolcularin neden bu kadar kazandigidir.

    taraftar dedigin galibiyette degil, kara günde de takimini, futbolcusunun yaninda olur!

    son olarak:
    http://galeri.uludagsozluk.com/...lmas%C4%B1_31265.jpg
  • 231
    bu taraftarin kara gun taraftari olmadigini soylemek icin 10 yasinda falan olmak gerekir herhalde. gerets donemini nasil unutursunuz? ben artik bu tamlamalarda samimiyet sorgulamaya basliyorum arkadas.

    bu takim 30 yilda en az 9 10 kere bu duruma dusmustur. gerets donemi haric pek cogunda da isliklanmistir. ha isliklanmayi haketmedigi donemlerde de isliklanmistir o ayri mesela. hic bu kadar hele hele burak ve sabri kadar isliklanmayi hakedecek bir galatasaray gormedim. bamli servetli takim dahil.

    kimse kusura bakmasin. hoca secen futbolcular burada, laubali futbolcular burada, ben oldumcuklar burada. arada yabanci dusmanlari bile var. bunlari oynatabilmek icin capsiza bile katlandik. adamciligin kralini yapanlar burada. taraftara el kol yapan, karsimda titrerler cekenler burada.

    bu adamlari isliklayanlara iyi gun taraftari demek neyin kafasi gercekten merak ediyorum.

    bu yonetim tipki gerets doneminde oldugu gibi cikip erkek gibi paramiz yok deseydi sneijder'in satilmasini bile kabul etmese de en azindan tartisir duruma gelmis taraftar tribunleri hinca hinc doldururdu.

    ama hayir.

    caka satildi.

    cok onemi adamlar icin sali gunleri beklendi. ibrahimovic neredeyse 1 ay boyunca yalanlanmadi. bunlari nasil unutacagiz?

    bas bas yetersiziz diye bagiranlara transfer taraftari diyenlerle bugun iyi gun taraftari diyenler ayni zihniyetin urunudur.

    ne o bir taraflari atmosferi gecen yetenek fukarasi terbiyesiz furbolculari ne de capsizi bize layik gorerek vizyonsuzlugun dibini gerceklestiren, ustelik ders almayarak, gelecegi planlamak yerine gunu kurtarmak icin bir baska yanlis hoca transferi yapan yonetimleri kurtaramayacaksiniz.

    bizim en sevdigimiz tezahurat yenilsen de yensen de taraftarin senle tezahuratidir, ultraslan seninle degil.

    bu taraftar daha meshur denizli maci oncesinde takimini sampiyon ilan etmis onurlu gururlu galatasaray taraftaridir. kombinesini de parasiyla almistir. bu da boyle biline.
  • 234
    bu başlıkta olayları bütün sadeliği ve gerçekliği ile, asla kişiselleştirmeden ortaya koyduğuma inanıyorum.
    aksi görüşlerden de aynı özveri ve titizliği beklemek en doğal hakkım; çünkü üşenmeksizin çalışarak bir tez ortaya koymaya gayret ettim. çünkü karşımdaki insanlar, bu satırlara değerli zamanlarını ayıran, aynı görüşlerde olayım veya olmayayım sizler, yani hitap ettiğim insanlar galatasaray'a gönül vermiş insanlarsınız.

    ama madem kişiselleştiriyoruz; anlatayım.
    passolig şerefsizliği çıktığından beri maçlara gitmeyen bir insanım. benim tercihim. kimse almasaydı bu boktan derhal kurtulabilirdik. benimsemediler arkadaşlar bu tercihi. saygı duymuyorum aslında ama bununla insanları yargılamanın da çok da doğru olmadığını düşünüyorum. sonuçta ortada bir sevda var ve onlar kendilerince doğruyu yaptıklarını düşünüyorlardı, benim gibi almayanlar, bu oruca katlananlar da kendimizce doğru olanı yaptığımızı düşünüyorduk. hepsi sevdamız içindi.

    neyse. maçlara gitmiyorum velhasıl. hatta bugün, sinan çıkıp da umut girdiğinde maçı dahi izlemeyi bıraktım. eşim geldi sonra. ne oldu niye üzgünsün, bir değişik üzgünsün diye sordu. dedim ki hani hayal kırıklığına uğrarsın, bir şey söyleyesin bile gelmez ya; öyleyim işte. stadyumda olsam, ıslıklamazdım bile. değmez çünkü. bunu bile anlamazlar, bunu bile anlamıyorsunuz. öyle bir tükenmişlik, öyle bir başkası adına utanma hasıl oldu artık. hadi ben 33 yaşında adamım. biz ne günler gördük bu renklerle. ne inişler çıkışlar yaşadık. ne ihanetler ne kahramanlıklar gördük. biz biliyoruz böyle günler olur. gelir yaşarsın ve geçer. peşinden yine sarı kırmızının hükümdarlığı gelir. sıkıntı yok. sabır var bizde. inanç var. var ama metin oktay ruhuna var, gheorghe hagi ruhuna var, kalli deliliğine, gerets inadına, lucescu tevazusuna var. burak yılmaz aymazlığına, selçuk inan rahatlığına, dursun özbek silikliğine, hamza hamzaoğlu çapsızlığına, semih kaya ırkçılığına, yasin öztekin ben oldumculuğuna değil. sinan gümüş sakinliğine var. sneijder sinirine var. muslera sabrına efendiliğine var. melo'nun adamışlığına var. gerisi galatasaray değil işte. bir galatasaray için uğraşanlar var bir de kendileri için. kendileri için uğraşanları 20li yaşlarındaki canavar gibi galatasaraylı kardeşlerime anlatamazsın. onlardan saygı bekleme hakkın da yok çünkü ıslıkladıkları adamların ne kendilerine ne armaya ne de işlerine saygıları var.

    o yüzden, bu çocuklara buralarda "ama onlar bu formayı giyiyor", "ama onlar bu kulüp için şunları yaptı", "ama takımı desteklemek gerek" falan filan diye olmadık şeyler anlatmanın alemi yok. aslında o ıslık, bu armaya, bu değerlere destektir. işte tam olarak bunu anlamıyorsunuz.
  • 235
    artık bıkkınlık gelen bir konu bu.
    uzun uzun anlatıyoruz, ille de anlamicaz diye dayatıyolar.
    bak yukarda bi milyon kişi tane tane anlatmış ama yok, nuh diyor peygamber demiyor adamlar.
    anneye anlatır gibi anlatıyorum:

    - yuhalanan şey arma, forma değil, o formaya layık olmayan topçular.
    - yani yuhalayanlar teknik olarak takımı, armayı, formayı, senden daha çok seviyor.
    - bizim için galatasaray futbolculardan daha önemli. galatasaray daha iyi olsun istendiği için oluyor bunlar.

    tam olarak ne istiyor bir grup taraftar anlamıyorum.
    şampiyonlar ligine katılalım istiyorsun, şampiyon olalım istiyorsun, ama bu futbolcularla olmayacağını göremiyor musun? yoksa bizimle billur mu geçiyorsun?
    yenildiğin zaman niye üzülüyorsun? üzülme o zaman. üzülüyorsun, çünkü kazanmasını istiyorsun takımının. peki bu topçularla olmadığını göremiyor musun? yoksa bizimle billur mu geçiyorsun?

    bi de ellerinde bi argüman, neymiş efendim futbolcunun aldığı parayı konuşuyormuşuz.
    evet abicim konuşuyoruz...

    çünkü bizim ıslıkladığımız adamlar bizim takımımızın parasını harcıyorlar. çaktın mı köfteyi?
    bu heriflere 3er milyon öro verildiği için transfer yasakları, 2 sene avrupa kupalarından men cezası ile tehdit ediliyorsun.

    demek ki neymiş? aldıkları parayı konuşurken de zenginliklerini kıskandığımız için değil, takımımızın parası boşa gittiği için konuşuyoruz.

    eboue, hamit, selçuk, burak, hatta yekta'giller familyasını eklediğinde yıllık 15-20 milyon öro gidiyor bu adamlara. yıllık zararından bu adamların maaşını düşünce, ffp kriterlerine uyuyorsun. yani şampiyonlar ligine katılabiliyorsun bebişkom.

    bak gördün mü, yine aldıkları paraları konuşuyorum, çünkü benim takımıma maddi olarak zarar veriyor.

    sen mayıs'lar görmek istiyorsun di mi? niye göremiyorsun peki?

    fenere laf sokmaya gelince "mayıslar bizim" yazmasını biliyorsun ama.

    şampiyonlar liginde final istiyoruz diyor yöneticilerin her sene, bak bakalım hangisinin forveti burak kalitesinde?

    ya takımın yenildiği zaman üzülmeyeceksin ya da takımın yenilme sebebini konuşacaksın. başka yolu yok bu işin.

    her maçtan sonra "kader böyleymiş" diyin o zaman. sonra bu taraftarlık olsun.
  • 236
    yanlış yapıyosunuz abi, niye ıslıklıyosunuz? bırakın burak rahat rahat oynasın, bırakmadınız ki çocuk gönlünce bir top ezsin, eliyle koluyla faul yapsın, gol kaçırıp ellerini başının arkasında birleştirsin. hata yapa yapa öğrenecek işte, aceleniz ne sizin? çocukcağızın bir türlü kendine güveni gelmedi işte sizin yüzünüzden. bak yine ıslıklayıp moralini bozdunuz ya! bırakın sabri oynasın, yediğimiz golleri rakip yarısahadan doya doya bir izlesin, dağa taşa top şişirsin. niye ıslıklayıp rahatlarını bozuyorsunuz? nasıl taraftarsınız siz lan? utanın kendinizden!

    size kaç zamandır taraftarın görevi her şartta desteklemektir demiyor muyuz? çobanı önüne ne koyarsa yiyen koyun misali her durumda takımına destek vereceksin, bunu hala anlayamadınız mı? daha iyi bir takım olmayı istemek, futbolcular hakkında yorum yapıp yetersiz bulmak, futbolcuları dünya futbolundaki muadilleriyle kıyaslamak falan nasıl sözler bunlar? ne haddineymiş taraftarın, siz ne zannediyorsunuz kendinizi? taraftar dediğin zincirsiz köledir, maça gelir, sesi kısılsa bile 90 dakika bağırır, karnı açken bile store'dan alışverişini yapar, yenilsek bile ertesi hafta hiçbir şey olmamış gibi kaldığı yerden devam eder, yeri geldi mi mutfakta aşçı dairede sekreter sokakta hanımefendi olur.

    en önemlisi, verdiği paraların nereye gittiğini asla sorgulamadan her şartta destek olur! siz taraftar değil, şişko nuri'nin torunlarısınız! yazıklar olsun!

    (bu her şartta destek olma lafını kim çıkardıysa anneannesinin gıdısını öpeyim)
  • 237
    yapmadığım olay. 4 senedir kombine sahibiyim. son olan olaylar ışığında bir şeyler yazmak istiyorum, uyku falan tutmuyor zaten. şimdi; takımdaki malum ekipten gram hoşlanmıyorum. başkan olsam sözleşmelerini fesheder, antrenör olsam kadro dışı bırakırım. taraftar olarak ta zaten görmek istemiyorum adamları. etik mi değil mi tartışılacak bir şey kendi oyuncunu ıslıklamak ama şu var: tepkini nasıl dile getireceksin? basın her şeyin üstünü örtüyor zaten, garip garip savunma mekanizmaları var. sen maç içinde oyuncuyu yuhalayarak tepkini açık açık dile getiriyorsun ve bu sessiz arkadaşları konuşmaya mecbur bıraktırıyorsun. yoksa sittin sene konuşulmaz. en fazla ufaktan hadi aslanım temalı konuşmalarla geçilir.

    daha medeni yolu bence tepki göstermek için. beynim evet diyor bu olaya çünkü taraftar ses çıkarmazsa kimsenin ses çıkaracağı yok. sulu derbi sayesinde gelen 08 şampiyonluğu, tarihimizin en kötü sezonunun ardından gelen müthiş periyot hep örnek olarak gösterilebilir. taraftar tepkisini gösterirse yönetimler ve antrenörler taraftarı mutlu etmek zorunda zaten.
  • 239
    hepimiz galatasaraylı değil miyiz? hepimiz galatasaray'ın iyiliğini düşünmüyor muyuz? sahada ki futbolcular bizi temsil etmiyor mu? ben de ıslıklayarak tepkimi koyuyorum, bu benim hakkım değil mi? o topçular kazandığı para için o kadar yaygara koparıp benim rızkım diye ortalıkta dolaşmıyor mu? onların ki rızıkta benim maça gitmek için aldığım bilet, lisanslı ürün benim rızkım değil mi? madem endüstriyel futbol, profesyonellik diyorlar buna bende diyorum ki paranı ben ödüyorum ya adam akıllı işini yaparsın ya defolup gidersin. vay arkadaş ya. kendileri bu kadar düşünmüyor ıslıklanmayı, derdini yine biz çekiyoruz.
  • 241
    öfkeyle kalkıp zararla oturacak olandır.

    maç içerisinde ıslıkla tepki göstermenin hiç bir oyuncuyu o anki performansından daha iyisini yapmak konusunda bir faydası olacağını düşünmüyorum. kötü günde, maçtan sonra, ya da koptuğu kesin olan bir maç sırasında yapılan protestoyu anlayabilirim. fakat galatasaray olduğu sürece umut vardır, gösterilecek tepki maç sonrasında gösterilmeli, oyuncuların da zaten kötü oynamaları ile düşen motivasyonları daha da düşürülmemelidir.
  • 242
    adam gibi adamdir.

    ayar oluyorum soyle oyuncu isliklanmaz yhaa diyen tiplere. bir adam 4 yildir yatip yilda 15 trilyon para kazanacak, bir digeri bir bok beceremeden mayis ayinda ligin formalite maclarinda 1-2 gol atti diye kendini messi zannedip ayrilmak isteyecek, sonra avrupa maclarinda takimi satacak ama bizim pasamiz buna tepki gosteren taraftara sallayacak, gercek taraftar degil falan diyecek. gol ortalamasi 1in ustunde olan ronaldo'nun bile isliklandigi dunyada formsuzlugunu form haline getiren herkes isliklanir kardesim, lami cimi yok.
  • 244
    protesto hakkını kullanan taraftardır. bunda kızacak bir şey yok. insanlar paralarını zamanlarını harcıyorsa karşılığında makul bir hizmet görmek ister. bu hizmeti karşılayamayan adama bir yere kadar sabreder. ama sorumlu kişiler taraftarla alay edercesine hizmeti aksatan kişiyi kullanmaya devam ederse taraftar da bu durumu protesto eder.

    esasında o ıslıklar kişiye değil o kişiyi kullanmaya devam eden sorumluyadır. dünkü maçı takip edemedim maalesef ama latovlevici'nin ıslıklanmasını ben normal karşıladım. yani bu iş böyle. adam oynadığı her maçta ölümcül hatalar yapan çok basit görevleri dahi yerine getirmekte zorlanan bir adam. ısrar etmenin hiçbir mantığı yok.

    nasıl ki korkudan selçuk'a veya sinan'a özellikle ç saha maçlarında forma veremiyordu biz de burada bu durumu olumlu karşıladık bu da böyle. latovlevici galatasaray oyuncusu falan değil. yanından geçmez. yalan yok. alındığında çok da karşı değildim. iş görür diye düşünüyordum ama herif ağır sıçtı. tamam arkasında marcelo yok ama onun oynadığı topu kıçıyla oynayacak linnes var. hatta rodrigues bile latovlevici'den iyi sol bek performansı verebilir. o kadar yani.

    dolayısıyla bu tepkiyi burada "ihanet, hainlik" olarak değerlendirmeyi ben saygıyla karşılamam. kimsenin hayatına veya kişiliğine tecavüz olmadığı müddetçe taraftarın protesto hakkı vardır, istediği yerde de bu hakkı kullanır.

    (bkz: 25 kasım 2017 galatasaray alanyaspor maçı)
  • 245
    futbolcu isliklama konusunda fikirlerim bu baslikta aranabilir. gel gelelim latolevici ayagina her topu aldiginda isliklanacak ne yapmistir? asamoah alinamayinca sol ayakli diye alinmis bir sol bekten ne beklenmektedir? 20 senedir arkasina adam mi kacirdi bu adam? yattigi yerden para alan savunma bakani mi bu adam? taraftar bu adami ya da tudoru isliklayarak ne yapmak istemektedir nereye varmak istemektedir? insan gercekten hayret ediyor.
  • 246
    yanlış yapan taraftardır. şimdi burada kaçan pozisyonlardan sonra oyunculara küfür etmeyen bağırmayan ıslıklamayan yoktur herhalde gereksiz duyar kasmaya gerek yok . fakat top ne zaman belli bir oyuncuya gelse onu ıslıklamak kadar yanlış bir şey yok. örneğin en yakın örnek lato. hani klasik bir tabir var ya metin oktaylar yuhlandı hakan şükürler yuhlandı sen kimsin diye. şimdi lato'ya sorsak sen kimsin diye galatasaray'ın futbolcusuyum diyecek. tamam o kalibrede bir oyuncu değil ama her fırsatta üstünde ki armanın formanın büyüklüğünden bahsettiğimiz sen galatasaray'ın futbolcususun diye övdüğümüz insanlardan biri latovlevici ve en önemlisi takımımız adına maç esnasında efor sarfeden bir adam.

    maç öncesi maç sonrası ölçülü bir protesto olabilir ve ya kaçırdığı bir pozisyondan sonra uğultular daha gür çıkabilir bunda sorun yok ama topla her buluştuğunda bir oyuncuyu eğer maç satmamış ve ya buna benzer bir şey yapmamış ise ıslıklamak son derece yanlış bir şey. latovlevici'nin iyi niyetle oynadığını düşünüyorum sürekli bir şeyler deniyor ama seviyesi malasef bizim için yetersiz. ayrıca linnes'den de kahraman yaratmaya çalışan taraftar 2 hafta sonra linnes'i de ıslıklayacaktır bana göre çünkü linnes de en az latovlevici kadar yararsız bir futbolcu bizim için.
  • 247
    nasıl ki işini iyi yaptığı zaman alkışlanıyor, hatta yeri geldiğinde baş tacı bile ediliyorsa işini kötü zaman yaptığı zamanda da ıslıklanabilir. hele ki bu sektörde artık iyiden iyiye "müşteri" yerine konuluyorsak alkışlamak da ıslıklamak da müşterinin hakkıdır.

    bir de unutmayın bu adamlar kazandığı paraları sizler, bizler sayesinde kazanıyor. hakaret etmedikten sonra, şiddet uygulamadıktan sonra, alkışlamak da ıslıklamak da bizim hakkımız.
  • 249
    ali sami yen arena'da son yıllarda iyice birikmiş taraftar topluluğu. taraftar diyoruz gerçi de, kelimenin anlamına uymuyor aslında. maç 0-0 giderken, kendi takımın lehine ne bir tezahurat ne bir ses çıkarırken, top rakipteyken dahi sus pus oturuyorken, oyuncunun ayağına top gelince tüm gücünü harcıyor paşalar. kimin tarafı oluyor bu durumda ben anlamıyorum.

    saçma sapan argümanlar gelmesin diye de belirtelim, ıslıklanan oyuncu rezalet bir solbek, ama maç devam ederken, bu ıslıktan sonra iyice dağıldı adam, eli ayağına dolaştı iyice. onlardan birinde gol yedirse ceremesini gene sen ben çekeceğiz zaten. tamam anlıyorum takımı düşünüyorsun da, top rakipteyen çeneni açmıyorsan, burada da tutabilirsin...
App Store'dan indirin Google Play'den alın