1
türkiye'de yapılabilecek en basit iştir. bir de bundan para kazanıyorsanız demeyin keyfinize. bir örnekle açıklayalım.
misal bir teknik direktörü eleştireceksiniz.
yenilmişse zaten çok kolay. ali ve veli'yi bu takımda nasıl oynatmadınız, ilk onbirdeki oyuncular yorgun anlamıyor musunuz dersiniz. ali ve veli oynadı mı? o zaman da ali ve veli bu takımda nasıl oynar! onlar bu takımda oynayacak kapasitede değil dersiniz. 3 hafta önce tersini mi söylemiştiniz? hiç mühim değil. 3 hafta önce söylediğinizin tam aksini söyleyebilirsiniz. taraftar teknik direktöre sinirli olduğu için manevi olarak desteğini sizden yana koyacaktır.
diyelim ki teknik direktörün çalıştırdığı takım yendi. rakibe çamur atın. bu skor kimseyi kandırmasın, rakip çok kötüydü deyin. takım şampiyon oluncaya kadar bunu savunabilirsiniz. güzel galibiyetlerde payeyi oyunculara verin. teknik direktöre hiç değinmeyin bile. şampiyon olunca da bir müddet ekranlarda fazla görünmezsiniz, yorum yapmazsınız. seneye kaldığınız yerden devam edersiniz. hiç sorun olmaz.
takım aylar sonra ilk kez topluca hakeme itiraz mı etti? hemen disiplinsizlikten dem vurun. teknik direktör takımın ağırlığını kaldıramıyor deyin. mesela fatih terim'in müthiş disiplinli takımı asla hakeme itiraz etmezdi! çünkü fatih hoca disiplinliydi. şaka yaptım sakın böyle bir örnek vermeyin*. yoksa kendi kendinizi bozmuş olursunuz. fatih hoca'ya değinmeyin en iyisi. birisi size böyle birşey hatırlatırsa suratına çemkirin, bağırıp çağırıp konuyu değiştirin. sen x takımı küçük bir takım mı sanıyorsun diye de ekleyin, zeytinyağı gibi üste çıkın. bakarsınız karşınızdaki sizden haksız(!) olduğu için özür bile diler.
takım az gol yeyip, az gol mü atıyor? takımın çok savunmacı olduğundan bahsedin. teknik direktörün x takımın büyüklüğünü kavrayamadığını anlatın. takım çok gol atıp, çok gol mü yiyor? bu takım türkiye'de iş yapar ama bu savunmayla avrupa'da acımazlar deyin. çok gol atıp, az gol mü yiyor? merak etmeyin bunun da çaresi var. türkiye ligi çok kalitesiz, takımlar arasında büyük kalite farkı var deyin gitsin. nasıl olsa sizi eleştiren yok, her zaman haklısınız.*
takımın kadrosu çok mu geniş? ahmet'le mehmet'i oynatmayarak küstürdüğünü söyleyin, futbolcularla arasının kötü olduğunu belirtin. devamlı farklı kadrolar kullanılıyorsa takımın istikrarsızlığından, yok aynı kadroyla gidiliyorsa oyuncuların yorulduğundan ve form düşüklüğünden bahsedin. diğer oyuncuların teknik direktöre karşı cephe aldığını söylemeyi de unutmayın.
yönetimle arasının açık olduğunu yeterince etki yapamadıysanız opsiyonel olarak ekleyebilirsiniz.
bu kılavuzu takip edersiniz aşağıdaki teknik direktörlerin hepsini gönderebilme kabiliyetine sahip olursunuz.
fatih terim*, mircea lucescu, gheorghe hagi, eric gerets, zico vs.
saymakla bitmez.
yeni yorumcuların takip etmesi gereken bir kılavuz.
sözlüğümüzün ücretsiz hediyesidir, para ile satılamaz.
misal bir teknik direktörü eleştireceksiniz.
yenilmişse zaten çok kolay. ali ve veli'yi bu takımda nasıl oynatmadınız, ilk onbirdeki oyuncular yorgun anlamıyor musunuz dersiniz. ali ve veli oynadı mı? o zaman da ali ve veli bu takımda nasıl oynar! onlar bu takımda oynayacak kapasitede değil dersiniz. 3 hafta önce tersini mi söylemiştiniz? hiç mühim değil. 3 hafta önce söylediğinizin tam aksini söyleyebilirsiniz. taraftar teknik direktöre sinirli olduğu için manevi olarak desteğini sizden yana koyacaktır.
diyelim ki teknik direktörün çalıştırdığı takım yendi. rakibe çamur atın. bu skor kimseyi kandırmasın, rakip çok kötüydü deyin. takım şampiyon oluncaya kadar bunu savunabilirsiniz. güzel galibiyetlerde payeyi oyunculara verin. teknik direktöre hiç değinmeyin bile. şampiyon olunca da bir müddet ekranlarda fazla görünmezsiniz, yorum yapmazsınız. seneye kaldığınız yerden devam edersiniz. hiç sorun olmaz.
takım aylar sonra ilk kez topluca hakeme itiraz mı etti? hemen disiplinsizlikten dem vurun. teknik direktör takımın ağırlığını kaldıramıyor deyin. mesela fatih terim'in müthiş disiplinli takımı asla hakeme itiraz etmezdi! çünkü fatih hoca disiplinliydi. şaka yaptım sakın böyle bir örnek vermeyin*. yoksa kendi kendinizi bozmuş olursunuz. fatih hoca'ya değinmeyin en iyisi. birisi size böyle birşey hatırlatırsa suratına çemkirin, bağırıp çağırıp konuyu değiştirin. sen x takımı küçük bir takım mı sanıyorsun diye de ekleyin, zeytinyağı gibi üste çıkın. bakarsınız karşınızdaki sizden haksız(!) olduğu için özür bile diler.
takım az gol yeyip, az gol mü atıyor? takımın çok savunmacı olduğundan bahsedin. teknik direktörün x takımın büyüklüğünü kavrayamadığını anlatın. takım çok gol atıp, çok gol mü yiyor? bu takım türkiye'de iş yapar ama bu savunmayla avrupa'da acımazlar deyin. çok gol atıp, az gol mü yiyor? merak etmeyin bunun da çaresi var. türkiye ligi çok kalitesiz, takımlar arasında büyük kalite farkı var deyin gitsin. nasıl olsa sizi eleştiren yok, her zaman haklısınız.*
takımın kadrosu çok mu geniş? ahmet'le mehmet'i oynatmayarak küstürdüğünü söyleyin, futbolcularla arasının kötü olduğunu belirtin. devamlı farklı kadrolar kullanılıyorsa takımın istikrarsızlığından, yok aynı kadroyla gidiliyorsa oyuncuların yorulduğundan ve form düşüklüğünden bahsedin. diğer oyuncuların teknik direktöre karşı cephe aldığını söylemeyi de unutmayın.
yönetimle arasının açık olduğunu yeterince etki yapamadıysanız opsiyonel olarak ekleyebilirsiniz.
bu kılavuzu takip edersiniz aşağıdaki teknik direktörlerin hepsini gönderebilme kabiliyetine sahip olursunuz.
fatih terim*, mircea lucescu, gheorghe hagi, eric gerets, zico vs.
saymakla bitmez.
yeni yorumcuların takip etmesi gereken bir kılavuz.
sözlüğümüzün ücretsiz hediyesidir, para ile satılamaz.