• 327
    oynanmaya başladığından beri en keyifli günlerinden birini bugün yaşıyor bu spor.

    önce 19 ocak 2019 wolverhampton leicester city maçı, sonra 19 ocak 2019 liverpool crystal palace maçı ve tabii ki sonunda kavuştuğumuz galatasaray'ın harika ilk yarısı*...

    bizim maçtan sonra da 19 ocak 2019 arsenal chelsea maçı var. o maç da bugüne ayak uydurursa futbolu özlediğimize fazlasıyla değecek.
  • 329
    haftasonlarini beklemem icin ek bir neden olan, sinirimi stresimi atan, sadece izlerken degil üzerinde konusurken ya da okurken de keyif aldigim en büyük hobim.

    herseyi bok etmeyi beceren ülkemdeki insanlarin da, özellikle erkek kesiminin büyük cogunlugunun hobisidir kendisi.

    bok gibi bir ortamda, pek cok sey kötüye giderken, insanlar günden güne karamsar olurken, kitleleri yöneten insanlarin futbolumuzun da icine etmek icin adimlar atmasini anlamak cok zor. taraftarlar, insanlar kimsenin umrunda degil, herkes bir cikar pesinde, sadece kendisini ve sadece 1 gün sonrasini düsünerek kararlar veriyorlar.

    3 temmuz süreci olarak da adlandirilan sike sürecinin örtbas edilmesi, hükümet destekli kasimpasadir, basaksehirdir, erzurumdur sudur budur takimlarin ligde gereginden fazla aktif duruma getirilmeye calisilmasi vs derken ciddi anlamda futboldan sogudum ve en büyük hobim dedigim konu artik beni mutlu eden bir konu olmaktan gün gectikce uzaklasmaya basladi.

    yine de galatasarayimizi takibe devam ettim tabi. sonra yükseleni asagi cekme cabalari; fatih terimin milli takima alinmasi, ki o sirada gün itibariyle basa getirilen senol günes bostaydi, ünal aysalin istifasi, sonra milli takimdaki krizler en son da 2018 2019 sezonunda tekrar yükselise gecmekte olan galatasarayimiz üzerine oynanan oyunlar iyiden iyiye futbolu hobim olarak degil de bir mücadelem gibi görmeme neden oldu.

    bugün ise tekrar yabanci oyuncu sayisi gündeme geldi ve ciddi kisitlamalar konusulmaya baslandi.

    yabanci takimlarla oynanan maclarda ebedi rakibini destekleyen kültürden gelen insanlariz. ülkece cogunlukla futbolumuz daha iyi duruma gelsin derdimiz var cünkü herkes bu konuda birseyler basarildigini görmek istiyor. böyle bir kültürde, üstüne üstük tarihinde olmadigi kadar altyapidan futbolcu cikarilan bir ligde, hali hazirda futbolcularimiz (yerli-yabanci) yurtdisina satilmaya baslamisken, ülke futbolunu geriye götürecegi kesin olan böyle bir kararin tartisilmasi daha nasil mümkün olur ciddi anlamda anlayamiyorum.

    kisisel cikarlarin en azindan pek cogumuzun eglence alani olan futboldan uzak tutulacagi bir ülke hayal ediyorum. umarim bu kararlar sadece tartismada kalir ve mevcut düzen bundan sonraki sürecte standart olur.
  • 330
    neden sevdiğimi bir türlü anlamadığım şey. niye milyarlarca insanı peşinden koşturuyor oğlum bu spor? tarihi var, simgelediği değerler var falan filan da en nihayetinde belli renkleri giyen milyonerlerin bir topun arkasında koşması değil mi bu iş en anneanne tabiriyle. hadi sen oynuyorsun eğleniyorsun diyelim, e niye elin adamının oynadığı futbolu hipnotize olmuş gibi izliyorsun her hafta? hadi sadece messi'yi izliyor olsan anlayacağım da lecce-cagliari maçını da izliyorsun denk gelince. kim kurdu oğlum bu düzeni? bütün enerjini kusuyorsun, deşarj oluyorsun. sakın bu iş biz fakirler zenginlere saldırmayalım, enerjimizi sembolik takımlar üzerinden boşaltalım diye bizi oyalamak için organize edilmiş olmasın? ya da zaten bunu fark etsek de bi halt değiştiremeyeceğimiz gerçeği genlerimize kodlanmış olduğu için görmezden mi geliyoruz? ne ayak lan bu futbol?
  • 331
    youtube da bir kanal vardı adını hatırlamıyorum şimdi. adam sadece farklı renklerdeki misketleri bir parkur kurup hepsini aynı yerden serbest bırakıp yarıştırıyordu. herkes "hadi sarı misket" "hadi mavi yapmaa!" gibi yorumlarla takip ediyor.
    rekabet, insanlık tarihinin doğuşundan beri var. futbol taraftarlığı da, herkesin tek bir takım seçerek bu duyguyu daha da güçlü hissetmesini sağlıyor. dikkat ederseniz takip eden hemen herkesin "tutmayı seçtiği" bir takım var. ya bir aile bir arkadaş hikayesiyle ya da tamamen bambaşka bir sebep uydurup yabancı liglerden bile bir takım seçiyor kendine. bireysel sporlarda fanatiklik pek olmaz çünkü o adam bir kaç sene oynar anca tenis, boks vs. gibi. peki neden o kadar takım sporu varken futbol bu kadar yaygın dersek ise benim yorumum, hemen hemen her sporda bir ekipman, aksesuar bir şey gerekiyor. voleybol filesiz, basketbol potasız oynanmaz gibi. ama futbol öyle mi ? gerekirse top bile olmasın şişeyi ezip onunla bile oynanıyor. iki nokta belirlediğin zaman al sana kale.
    sonuç olarak, bana da ne kadar saçma gelirse gelsin insan takip etmek istiyor. özellikle galatasaray söz konusu olunca hayatın öncelikler sıralamasında önlere bile konuyor.
  • 332
    bugün ki konumuz futbol. öncelikle bu i$ten büyük paralar kazanan, bu i$in merkezinde olan futbolculara deginmek istiyorum.

    öncelikle ne yapiyor bu adamlar:
    -haftalik 4-5 gün antrenman, haftasonu 1 maç ve + olarak eklenen uluslararasi arenada oynanan ve prestij açisindan önemli olan kupa maçlari

    futbolcu ya$i:
    - öncelikle bu i$i sevmeniz lazim, hatta tutku ile baglanmaniz lazim ve özverili çali$manin yani sira allah vergisi bir yeteneginiz olmasi gerekiyor. yani çocuk ya$ta ba$liyor genelikle bu serüven ve ortalama 17-18 ya$inda elininiz ilk defa büyük para görüyor. bu i$in en verimli çagi 20-30 arasi olmakla birlikte, 30'dan sonra mütemadiyen geriye gidiyor. lakin bu ya$in son yillarda git gide yukari çiktigini belirtmekte de fayda var. burada form geçici, klas kalici sözünü dogrular gibiyiz.

    other pay and benefits:
    sponsorluklar, sosyal medyada takipçi kasarak elde edilen reklam gelirleri, ünlü olmanin sundugu bazi avantajlar

    maa$ ko$ullari:
    - fix + maç ba$ilar + bonuslar, primler vs.

    maa$ endeksi:
    - ba$ari

    i$te can alici nokta da bu. burada bir dengesizlik var ve sorumlusu fifa, uefa gibi kurulu$lar. aslinda bir spor olan futbolu bir meslek olarak icra etmekten ziyade, zengin olma kapisi olarak yeniden tanimlayan örgütler.

    popülaritesi arttikça, bu i$te ba$arili olmanin maddi kazanci da artti. kulübler daha fazla kazaninca, daha fazla ödemeye ba$ladilar ve futbol bilhassa 80lerden sonra bir endüstriye dönü$tü. hatta belki de dünyanin en büyük endüstrilerinden bir tanesi haline geldi. öyle bir endüstri oldu ki, küresel ekonomik krizlere bile aldiri$ etmeden büyümeye devam eden bir endüstri.

    ba$inda da bahsettik ya. bu i$te tutku çok önemli. oynayan ile izleyen ayni tutkuyu payla$iyorsa, 90 dakikaligina hayat duruyor. futbol böyle bir $ey i$te. bir din, bir mezhep gibi bir $ey bazi insanlar için. bazen bir insanin hayatindaki tek tesellisi olabiliyor veya bazen de insani hayatindan edebiliyor. bu da bu i$in popülaritesini arttiyor.

    futbolcu'da bu i$in merkezinde oluyor. hayat onlarin etrafinda oluyor. bazen hak etmediklerinden fazla ilgi görüyorlar, bazen de bunun aksi olup, ayarsiz tepkilere maruz kaliyorlar.

    ancak ortada bir gerçek var ki, bu da haddinden fazla para kazandiklari ve bunu sorumlusu da uefa ve fifa gibi $irketler.

    ancak çok merak ediyorum, ne zaman patlayacak bu endüstri. illaki günün birinde bu düzende çökecek. çökmese de eskisi gibi ragbet görmeyecek. i$te o zaman ne olacak. veya ne buna sebep olacak.

    80lerde maradona 13 milyon'a transfer olmu$tu barça'dan napoliye. 80lerin en pahali transferiydi. sonra yine ba$ka bir yildiz olan gerçek ronaldo barça'dan inter'e transfer oldu 28 milyon'a. 90larin en yüksek bedeli idi ve kim bilebilirdi 2002 de tekrardan 45 milyon'a inter'den real madrid'e transfer olacagini. ancak transer bedeli olarak çoktan geçilmi$ti bile.

    peki transfer dünyasinin enleri kimlerdi, gelin bir göz atalim:

    1. neymar 222 milyon €
    2. mbappé 135 milyon €
    3. paul pogba 105 milyon €
    4. gareth bale 101 milyon €
    5. cr7 94 milyon €
    6. zidane 77 milyon €
    7. figo 60 milyon €
    8. vieri 46 milyon €

    liste daha da uzar ancak bu akimin maradona ile ba$ladigini söyleyebiliriz.

    peki 8-10 tane adam saydim. bunlarin kaç tanesi bu bedellerin hakkini veriyor? pogba, neymar, bale? bu listede olmaya hak ediyorlar mi? sana göre evet bana göre hayir.

    yarin mbappé 300 milyon'a barça'ya transfer olsa, kim kari$ir?

    anlatmak istedigim bu. bu i$ nereye kadar devam edecek. illaki bir yerde patlak verecek. 80lerin en yüksek transferi 13 milyon'a yapilmi$ ve 2019 a kadar çe$itli ekonomik krizler ya$anmasina ragmen bu sayi halihazirda 222 milyonu bulmu$.

    adil mi bu? dünyada o kadar aç varken. adil mi? kimsenin vicdani sizlamiyor mu?

    ben cevap vereyim. hayir. kimse bunun farkinda degil ve bizler de aptal gibi 90 dakikalik bir zevk ugruna cigeri 5 kuru$ etmeyecek insanlari daha da zengin etmek için birbirimize giriyoruz. aklima süper finalde kalpten giden insanlar geliyor veya derbi ugruna biçaklanan gençler.

    i$te beni futboldan sogutan sebepler bunlar. ba$ariya giden her yolun mübah olmasi. $ikenin, kumpasin, çiftestandardin girla oldugu bir ortamdan sogudum. evimde lig tv’im yok. ho$ televizyonum da yok, o ayri dava. dizilere hiç deginmeyecegim. sevmiyor muyum? tabii ki seviyorum ama kararinda. çocuklarimda benim gibi olsunlar mi? hayir, asla! akillari varsa futboldan uzak dursunlar. bize bula$ti bu illet, kurtulmak için çirpiniyoruz.

    ya bir dü$ün. futbolcu var, dogrudürüst okuyup yazamiyor. ilk okulu belki zor bitirmi$ ama gel gelelim, sirf topa iyi vuruyor ve hizli ko$uyor diye milyonlari cukkaliyor. sonra instagramda kezban kezban hareketler.

    anacagimin sesi hala kulaklarimda. oglum, onlar üzülmüyor inan senin kadar*.

    haklisin anacigim, haklisin..
  • 336
    giderek sıkıcılaşan oyun. bunun sebebi neredeyse her takımın iyi kötü defans yapmayı ögrenmesi ile maclar çok daha golsüz ve pozisyonsuz maclar geçiyor. en kaliteli takımlar bile rölantide oynamanın turnuva maçlarında etkisini anladılar. ben son yıllardaki kötü oyunumuzun etkilerinden birinin de bu olduğunu düşünüyorum. böyle giderse yakın dönemse bu popülerliğini kaybedeceğini düşünüyorum. 2016 avrupa şampiyonasında portekiz galibiyet almadan şampiyon oldu. fransa defansta kalarak dünya kupasını kazandı.
  • 337
    formula 1,moto gp,voleybol,hentbol gibi spor dallarından nefret etmeme sebebiyet veren spor dalı.

    çocukken ntv'de okay karacan avrupadan futbol programını sunması gerekirken formula 1'de ruben barrichello ya da ne bileyim kimi raikkonenin pit stopa girmesini yorumluyordu. halbuki ben kendisinden beyaz saçlı ravanelli'nin golünü yorumlamasını, mustafa izzet'in leicester city ile nasıl performans sergilediğini duymak istiyordum.

    şimdi seneler geçti youtube twitter gibi sosyal medya opsiyonları çoğaldı. istediğimiz maçın özetini rahatlıkla bulup izleyebiliyoruz ama ben küçük bir çocukken cumartesi günü öğle vakti yayınlanan şampiyonlar ligi özel programından aldığım hazzı başka herhangi bir programdan alamıyorum. buna ister romantiklik diyelim ister nostalji,futbol az keşfedilmiş bir ada iken çok daha keyifliydi.
  • 341
    entrylerde bahsedilse de profesyonal tarafinin radikal ve hizli bir sekilde degistigini gormemiz gereken spor dali. gunumuzde makas ve makas acildi gibi sozlerin aslinda anlatmaya calistigi kavram tam olarak da bu. ozellikle bati avrupa'da profesyonel futbol butcelerin de buyumesiyle antrenman metodlari, fiziksel kapasite ve taktik esneklik gibi konular cag atladi. en gec iki seneye ben futbolun ozellikle bati avrupa'da basketbol gibi guclu olan takimin zayif olan rakibine hic bir sekilde kaybetmeyecegi bir spor haline gelecegini dusunuyorum. bu oyunda artik duygulara ve insanlara yer yok maalesef. artik figo'nun 60 dakika efsane oynayip 10 dakika dinlendigi, hierro'nun merhamet gosterdigi donemlerde degiliz maalesef. neredeyse android gucunde yer alan genc futbolcular ve matematik destekli taktik analizler hazirlayan genc hocalar cok onemli yerlere geldi. ingiltere'de universiteler yapay zeka teknik direktorler yetistirip alt liglerde pilot denemeler yapiyor. belki de bu acidan dusununce psg veya real madrid deplasmanina neden bazi algisi acik taraftarlarimizin hadi aslanim cekmedigini anlayabiliriz. turk futbolu icin ise durum zaten icler acisi. vasat teknik direktorlerin cirit attigi, yoneticilerin sike yaptigi, futbolu pr araci olarak kullandigi ve amator futbolcularla dolu bir karanlik lig.
  • 342
    60 lı yıllarda şirketleşmeye başlayan, 70 lı yıllarda endüstriyelleşme sürecine giren , 80 li yıllarda tadından yenmeyen , 90 lı yıllarda zirvesini yaşayan, 2000 li yılların ortasına doğru piyasası fırlayan ve 2010 lu yıllardan itibaren tamamen arap piyasasının eline düşen ve güç farkları yüzünden içine sıçılan bir spor dalıdır.

    2019 itibariyle bakarsak en önde gelen 2 takım;
    (bkz: psg)
    (bkz: manchester city)
  • 344
    hayat, fena halde futbola benzer. ya da; futbol, fena halde hayata benzer. hangisinin doğru olduğundan emin değilim. mantıkla düşününce, futbol hayattan daha sonra ortaya çıktığı için ikincisini tercih edersin. bu soruya benzer olarak bir de şunu sorayım. dil mi önce gelir, yoksa düşünce mi? insan dil olmadan düşünebilir mi? bu sorulara da kolaylıkla düşünce önce gelir diye cevap verilebilir. ama dil öncesi hakkında nasıl düşünebiliriz? dilin olmayışını hiç deneyimlemedik ki? dilin içine doğduk. hatta ünlü psikoanalist lacan "bilinç dışı bir dil gibi yapılandırılmıştır" demiştir. bilinç dışı dediğimiz alanda bile aslında dilin hüküm sürdüğünü, kendiliğinden var olan doğal bir şeyler olmadığını söylemiştir. kendiliğinden var olan, doğal olan, gerçek olan zaten ulaşılamaz olandır. ben de bu noktadan hareketle futbolu daha öne koyuyorum ve hayat, fena halde futbola benzer diyorum. hayat hakkında konuşmak istiyorsak futbol hakkında konuşabiliriz.
  • 346
    fırsat buldukça zaman zaman entry girdim. aşağı yukarı 2000 adet entry girdim. fakat bugün bana futbol, futbolcu, kupa konuşmak çok saçma geliyor. müzemizde o tenekelerden 98 tane var. dünya yanarken saçımı tarayacak değilim. biz ne italyanlar gibi akdeniz insanı ve dayanıklıyız, ne fransa gibi milliyetçiyiz bilinçliyiz, ne de almanya gibi güçlü ve disiplinliyiz. almanya gibi şak diye 500 milyar euro finans edemeyiz. evet şuanda onlardan iyi durumdayız ama sadece şimdi. çok uzak olmayan bir tarihte avrupa'nın en kötü durumda olan ülkesi olacağımızdan hiç şüphem yok. çünkü bu hastalık yavaş ölüm. yani öldürmese bile kaos yaratacak. biz ekonomisi, tıpı, bilinci yüksek bir ülke değiliz. okuma yazma bilmeyen bile halen çok insan var. maalesef yakında her şey ortaya çıkacak. ve her şey çok geç olacak. allah yüzümüze güldü ve bu belayı bize onlardan sonra gönderdi fakat biz ise bunun değerini bilemedik. şuanda yapılması gereken ülkenin %95'nin 2 hafta boyunca ev hapsi yaşaması ve milletçe yapılması gereken bir seferberlik. %5'lik kesim ise sağlık ve beslenme gibi birinci temel ihtiyaçları karşılaması gereken sektör. onun dışında herkesin ama herkesin evde kendini karantinaya alması gerekiyor. ama biz yapmadık ve çok pişman olacağız. çünkü bu hastalığın yayılması çok sesiz ve çok hızlı.
  • 349
    "yahu ne buluyorsun şu futbolda?", "22 kişi bir topun peşinden koşuyor." minvalinde haksız ithamlara maruz kalan güzel oyun.
    ben futbol da ne mi buluyorum, kendimi buluyorum!
    yetmez mi? futbolun, izlerken mutlu olduğum bir spor dalı olduğunu söylemem oldukça doyurucu bir cevap değil mi?
    küçükken futbol topumu yanıma alır, öyle girerdim yatağa.
    çok seviyorum futbolu çocukluğumdan beri.
    galatasaray kadar olmasa da ona yakın bir düzeyde seviyorum. :)
  • 350
    gün itibariyle 33 yaşına girmiştir. en sevdiğimiz spor gözümüzün önünde yaşlanıyor ve bizim elimizden bunu durdurmak için hiçbir şey gelmiyor.

    (bkz: lionel messi)

    bunu engelleyemeyen insanlık; bilim, teknoloji, medeniyet anlatmasın kimseye. 33 ne lan? saçmalamayın. 25 falandır o olsa olsa. hala saçları sallanıyordur hatta topu alıp rosario sokaklarında oynuyormuş gibi oynarken. 33 değildir, iyi bakın.

    durdurun lan zamanı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın