resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:62
Uyruk:Hollanda
  • 2452
    22 agustos 2010 galatasaray bursaspor maci ile ne oynandığı belli olmayan futbol anlayışımızı devam ettirmiştir. oturmakta olan meçhul sistemin, yine herhangi bir emaresi görülmedi. pasla savunmadan çıkar gibiydik bir ara, lakin servet'in 50 metrelik diagonal paslarıyla o da yersiz çıktı.

    oyuncularımızın kalibresi baş bahane olarak sürülmekte. barış-sarp-ayhan üçlüsünden dolayı takımın bu halde olduğunu düşünmek geçici bir rahatlamadan ibaret. takımın genel olarak ileriye dönük sunduğu hiçbir pırıltı yok. en ideal adamlar transfer edilmedikçe; ki o kalibrede adamları şu zamanda alıp takıma getirmek de hayli zor, o zaman insan direksiyondaki kişiden "hamle" yapmasını bekliyor. hoş, barış-sarp-ayhan üçlüsüne mahkum olduğu için böyle denen hocamızın geçen sene elinde topal-elano-keita-dos santos gibi adamlar varkenki halini görmemiş olsak belki geçiştirirdik biz de.

    yönetimin hatalı olduğu doğrudur, ki yönetimi kutsayan herhangi bir yorumumu hatırlamıyorum. ama yönetim yanlış yaptı diye, alttaki herkesin "bırakıvermesini" beklemek neden? yönetimin hocasına yardımcı olması şart ama, olmuyorsa ya da olamıyorsa hoca herşeyi bırakmalı mı?

    rijkaard'ın oyuncularla iletişimsizliği, neeskens ile karmaşık şekilde lanse ettiği otorite, maç gidişatlarında pek fazla hamlelerde bulunmuyor olması, duran toplardan sürekli gol yemek ve buna karşılık çok az sayıda duran top golü bulmak gibi artık kemikleşen sorunlara takımın ruhsuzluğu da artık iyice yerleşerek eklenmiş durumda.

    tamam cemiyetin sandığı gibi sırf gaz ile bu işler yürür demiyoruz ama, en azından takımı motive tutmak da teknik direktörün görevleri arasındadır. 18-19 yıl aradan sonra bursaspor'a ali sami yen galibiyeti sunmak, 2 maçta sıfır çekmek gibi olaylar dikkat çekici ama çok büyültülebilecek türden değil. ama takımda herhangi bir futbol anlayışının olmaması ve herhangi bir umut sergilememesi de, sadece 2 transferle sünger çekilebilecek gibi değil.

    bir takım 1,5 senede bu kadar kötü bir hale düştüyse, buradan çıkışın sadece 2-3 oyuncu ile olacağını sanmak çok büyük iyimserlik, hem de çok.
  • 2454
    kendisi hakkinda sürekli bir takim dayanaksiz yargilarda bulunuldugunu düsündügüm ve hakkinda sordugum sorulara cevap alamadigim teknik adamdir.

    --- alıntı ---
    22 agustos 2010 galatasaray bursaspor maci ile ne oynandığı belli olmayan futbol anlayışımızı devam ettirmiştir.
    --- alıntı ---

    bu yargiya neye, hangi somut kritere göre varilmistir? örnegin ben bugün elinden geldigince pas yapmaya calisan, oldukca baskili oynayan bir takim gördüm. bu takim gecen sezon lig basladiginda da gayet karakteri belli, paslasarak ilerleyen ve gol bulan bir takim hüviyetindeydi. ta ki elano takima alinip, arda turan maestro pozisyonundan sol kanada cekilene kadar. o günden beri de parca parca desteklenen ve bugün hasan sas'in da dudaklarindan dökülerek iyice somutlasan bir teorim vardi: "bazi yerli oyuncular bilincli olarak takimi sabote etmektedirler". yani bu "22 agustos 2010 galatasaray bursaspor maci ile ne oynandığı belli olmayan futbol anlayışımızı devam ettirmiştir." tamamen subjektiftir ve herhangi bir nesnel kriteri baz almamaktadir. dedigim gibi, siz öyle dediniz diye öyle olmuyor.

    --- alıntı ---
    oyuncularımızın kalibresi baş bahane olarak sürülmekte. barış-sarp-ayhan üçlüsünden dolayı takımın bu halde olduğunu düşünmek geçici bir rahatlamadan ibaret.
    --- alıntı ---

    bunun böyle olup olmadigi ancak bu kadro degistikten sonra ortaya cikabilir. o yüzden bu da tamamen subjektif ve dayanaksiz bir yargi. neden gecici bir rahatlama? "zamaninda yapilan" (yani lig basladiktan sonra degil) transferlerden sonra da gidisatin ayni sekilde olacagi nasil bu kadar emin bicimde iddia edilebiliyor?

    --- alıntı ---
    takımın genel olarak ileriye dönük sunduğu hiçbir pırıltı yok.
    --- alıntı ---

    neye göre, kime göre yok? burada piriltinin nesnel kriteri nedir? ne kolay böyle yargilarda bulunmak yahu. rijkaard 1 yil icinde sunu sunu yapacagim demistir, söz vermistir ama söz verdigini yapamamistir deyin, anlayalim. ne demis bu adam, neyi yapamamis, neyi taahhüt etmis, neyde eksik kalmis? kendi kafaniza göre koydugunuz kriterlere göre pirilti sizi ilgilendirir, futbolu degil. bu durumda da nesnel degil öznel bir yargida bulunacaksaniz "bence" demeyi ögreneceksiniz. "bence takımın genel olarak ileriye dönük sunduğu hiçbir pırıltı yok." dediginiz zaman, adamin kisisel görüsü buymus, eyvallah diyecegiz. ama somut kriterleriniz olmadan futbol otoritesi tonuyla konusunca alacaginiz cevap bu oluyor.

    --- alıntı ---
    ki o kalibrede adamları şu zamanda alıp takıma getirmek de hayli zor, o zaman insan direksiyondaki kişiden "hamle" yapmasını bekliyor.
    --- alıntı ---

    ne hamlesi yapacak? neeskens'le soyunup kendileri mi inecekler sahaya? somut öneriniz nedir, hamleden kastiniz nedir? forveti ciftlesinler demeyin, artik takimda zaten 2 forvet var biri de sakat, yeri gelince bu adam bu takimi 4-2-4 oynatti diyoruz. ne hamlesi yapsinlar?

    --- alıntı ---
    rijkaard'ın oyuncularla iletişimsizliği, neeskens ile karmaşık şekilde lanse ettiği otorite, maç gidişatlarında pek fazla hamlelerde bulunmuyor olması, duran toplardan sürekli gol yemek ve buna karşılık çok az sayıda duran top golü bulmak gibi artık kemikleşen sorunlara takımın ruhsuzluğu da artık iyice yerleşerek eklenmiş durumda.
    --- alıntı ---

    acaba burada gercekten rijkaard'in oyuncularla bir iletisimsizligi mi var, yoksa bazi oyuncularin takimda otorite olma hirsi ve hocalarin arkasindan kuyu kazmalari, yönetimin de buna seyirci olmasi mi yatiyor? gecen sezon bir takim yerli oyuncularin "hayalledigi" nizam kurulmusken tozu dumana katan takim neden tökezlemeye basliyor? neden bazi "yerli" oyuncular alenen "oynamiyorlar" da, iletisimsiz rijkaard'in takimindaki "yabanci" oyuncular yirtinircasina oynuyorlar? bu sorulari 1 yildir soruyoruz. hala cevap alamadik. ama sanirim hasan sas bu aksam bir cevap vermis buna, cogu kisinin vermek ve duymak istemedigi bir cevap.

    --- alıntı ---
    hoş, barış-sarp-ayhan üçlüsüne mahkum olduğu için böyle denen hocamızın geçen sene elinde topal-elano-keita-dos santos gibi adamlar varkenki halini görmemiş olsak belki geçiştirirdik biz de.
    --- alıntı ---

    mehmet topal'a gecen sezon bireysel performansiyla ilgili sirf bu sozlukte yazilan olumsuz entrylerin sayisi kactir? kör ölünce badem gözlü mü olmustur? dos santos galatasaray'da kac mac yapmistir? yaptigi maclarin kacinda partnerinden (cogunlukla caner) pas alabilmistir, kac defa arda turan'dan pas almistir? bu durum kac kisi tarafindan "ama zaten pozisyon almayi bilmiyodu" gibi bir argümanla cocuk kandirir gibi savunulmustur? gio toplamda kac maca cikmistir? elano'ya kac kisi oynamayi bilmiyor gönderilsin diye saldirmistir? elano kac maci asil mevkiinde oynayabilmistir? takim icinde kendisine verilen sorumluluk yerli oyuncular tarafindan ne derece kabullenilmistir? elano dmc oynamasi gereken yerli arkadaslarinin tabiri yerindeyse kicini toplamaya calismaktan asil isini yapabilmis midir? keita her zamanki oyununu oynamis isini yapmistir ama takimdaki bütün yerli oyuncularin alenen "oynamadiklari" ve zombi gibi gezindikleri bir sahada bireysel performansi nereye kadar götürmüstür? gecen sene kewell ve baros'un sakatliklari olmasa keita'li bu takimin sampiyon olmayacaginin ve atletico madrid'i de elemeyeceginin garantisi nasil, neye dayanarak verilmektedir?

    --- alıntı ---
    tamam cemiyetin sandığı gibi sırf gaz ile bu işler yürür demiyoruz ama, en azından takımı motive tutmak da teknik direktörün görevleri arasındadır.
    --- alıntı ---

    eger takimdaki bazi "unsurlar" alenen takim motivasyonunu zehirleyecek ve sabote edecek hareketlerde bulunuyorlarsa, orada ise yönetimin el atmasi ve disipliner uygulamalara gecmesi gerekir. bu yapilmiyorsa, hoca oyunculara yem ediliyor demektir. bu sorgulanmadiktan sonra her sene yeni gelen hocanin kalitesini sorgulamaya devam edebilirsiniz. oysa yukarida bir soru sormustuk. frank'in keyfi yok ise, neden digerlerinin de bu takima gelince keyfi olmuyordu? skibbe? kalli? bunlar da mi kötü hoca. dünyada 1 tane bile iyi hoca mi yok? yoksa siz problemi inatla yanlis yerde mi ariyorsunuz?

    --- alıntı ---
    bir takım 1,5 senede bu kadar kötü bir hale düştüyse, buradan çıkışın sadece 2-3 oyuncu ile olacağını sanmak çok büyük iyimserlik, hem de çok.
    --- alıntı ---

    bu takim rijkaard gelmeden önce de bu kadar kötü bir haldeydi ve bu camiada, bu kulüpte bazi zihniyetler degismedikce bu kötü gidisat, degismeden devam edecektir. asil bu gidisatin sorumlusunun 1 yildir bu takimin basinda olan ve alenen sabote edilen bir teknik adamda oldugunu düsünmek cok büyük iyimserliktir. belki de aymazliktir. adini siz koyun.
  • 2458
    bu akşam maç bittiğinde aklımdaki tek isimdi. tek üzüldüğüm şeydi rijkaard. 2. golü yediğimizde millet sinirlenip, küfürler eşliğinde mekanı terk etmeye başladığında ben bekledim. hiç de kalkmak istemedim. benim galatasaray'ın kazanıp kaybetmesiyle derdim zaten yok. umrumda değil. ben o takımı sadece seviyorum, görmek istiyorum. ve bence bu akşam, özellikle ilk yarıda galatasaray oldukça iyi ve umut veren bir futbol oynadı. kaçan sayısız pozisyona karşı verdiğimiz tek pozisyonda golü yedik. futbol böyle bir şey. her zaman gününüzde olmazsınız. işte üzülme nedenim de buydu.

    son zamanlarda açıkça gördüğümüz, özellikle türk futbolcularda, kimse kusura bakmasın ama bu ruhsuz, teslimiyetçi, maçı satan karakterdeki görüntüyü biraz kafası çalışan herkes görüyor. hepimiz de ne yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. ulan sizin hiç mi şerefiniz yok? yazıklar olsun ya. böyle bıkkın, -buraya sansürlü bir kelime geliyor- gibi ortalıkta dolaşan birkaç ruhsuz yüzünden bu adamın kellesi isteniyor. arkadaş 2 sezondur 90 dakika maç oynamamış harry kewell 90 dakika çatır çatır top oynuyor, son dakikalarda hâlâ depar atıyor nerdeyse. bu arda turan, hakan balta 60. dakikada yürüyemeyecek hale geliyor, kayboluyor. arkadaş bu kondüsyonerler, bu rijkaard sadece kewell'i mi çalıştırdı? yeni sakatlıktan çıkan baros çatır çatır oynuyor. hiç de yıkılmadan. sadece bu adam mı çalıştırıldı yaz kampında. yok efendim takımın kondüsyonu kötüymüş. kardeşim bu adamlar evde baklava mı yiyor koca gece, oruç mu tutuyor nerden biliyorsunuz? rijkaard'la ne ilgisi var.

    ki bu yazıyı "rijkaard'ın eleştirilemezliği"ni anlatmak için yazmıyorum. elbet eleştirilebilir. 4-3-3 ısrarı deyin, klasik bir savunma ama iniesta varken, ayhan akman tercihini sorgulayın. ama bu takımdaki ruhsuzluğu, bu takımdaki yeteneksizlerin hatalarını bu adama yıkmayın. tamam kellesini istiyorsunuz ama bi bakın sahaya. galatasaray bu akşam iyi oynadı arkadaş. karşınızda son şampiyon var, pozisyona girdik, atamadık. adamlar attı bu kadar basit. galatasaray'da 1.5 senedir orta saha ihtiyacı var. yeni bir şey değil bu. bunu son 1 haftaya bırakanlar hala "galatasaray'da transfer bitmez" edebiyatı yaparken, rakiplerimiz robinho'yu alıyor. siz hala rijkaard'ın kellesindesiniz. alın işte, bi maç sonra gelir imparatorunuz. ya allah bismillah allahu ekber sesleri eşliğinde ne güzel motive olur o kewell'lar, baros'lar görürüz.

    rijkaard dünyanın en iyi hocası değilsin, oyunu iyi de okumuyorsun ama dünyanın en güzel insanlarından birisin. bu ülkedeki kaypaklıklar için fazla iyi, güzel bir adamsın. benim senden ricam kaçıp kendini kurtarman değil. kal abi. biraz daha kal. inat et. et ki bizde kimlerin yüzüne tükürmemiz gerektiğini, kimlerin hangi oyunları oynadığını iyice görelim. gittikten sonra değil, şimdi de badem gözlüsün sen. zamanın ötesine burdan selam olsun. ilerde diyeceksiniz ya öyle. bakın 23 ağustos 2010 itibariyle söylüyorum, hepiniz rijkaard'ın kudretli hayalarını yiyin.

    bu arada bahsettiğimiz maç;

    (bkz: 22 agustos 2010 galatasaray bursaspor maci)
  • 2459
    bu ülkenin tarihinde bizans'ı yıkıp "oyunlarını" devam ettirmek günümüze kadar geldiyse,

    bu ülkenin tarihinde yeniçeriler istedi diye "kellesi" uçurulan paşa sayısının haddi hesabı yoksa,

    bu ülkenin tarihinde ülkeyi kurtaran ve kuran kişiye bile "ali-cengiz" oyunları yapıldıysa,

    bu ülkenin tarihinde şiirler yazılar nedeniyle insanlar aforoz edildiyse ve "yakıldıysa",

    bu ülkenin tarihinde doğru bir şekilde işini yapmaya çalışan hep "enayi" konumuna sokulduysa...

    sanmayın ki sporda da geçmişi yaşatmıyoruz..

    "parantez"lerin içini şimdiye kadar ki medya-takım-yönetim üçgeninde görmediğimizi kim iddia edebilir ?

    galatasaray türkiyedir ! evet biliyoruz bunu zaten,

    ve şimdi rijkaardla beraber bir şansı var galatasarayımızın ve ülkemizin..

    ya bu kokuşmuş düzenin "parantez"leri içerisinde

    küçük olsun benim olsun diyerek debelenip durucaz..

    ya da devrimi rijkaardın gerçekleştirmesine destek olucaz !
  • 2463
    uğur uçar ve emre güngörü gönderip onlardan daha iyi diye ali turanı transfer eden,oynadığı oyunla futbolcudan çok güreşçiyi andıran bu oyuncuyu ısrarla ilk 11 oynatan, yerine çetin güngör gibi en azından ali turan dan daha iyi koşabilen bi oyuncuya hiç şans vermeyen,sağ ayaklı serkan kurtuluşu sol bek oynatan,takımın başında olduğu hemen hemen 1,5 yıllık süreçte, takıma karakteristik anlamda hiçbişey katamayan, gençlere çok önem verdiği söylenmesine rağmen altyapıdan hiçbir oyuncuyu takıma monte edemeyen vs. vs. vs. gibi nedenlerle, artık ciddi anlamda sorgulanması gerektiğini düşündüğüm teknik direktörümüzdür.
  • 2467
    sorgulamanın tam vaktidir ama rijkaard'ı körü körüne savunmanın futbolun doğrularını ve modern anlayışı savunmak oldugunu sanan yazarcıklardan fırsat bulunursa .tartışmaya açılacak bu konu kimlerinin tartışma adabını bilmemesinden ,kendi savundukları görüşleri dikte ettirmek için ,karşı düşünceyi savunanlara belden aşağıda vurarak susturmaya çalışması çok ilginçtir. buradaki insanlar tek bir ortak payda da birleşmiştir bu şartlarda altında bile ortamda çok sesliliğe tahammülü olmayan bu yazarcıklar insanlara hakaret ederek kendi doğrularını kabul ettirebileceklerini sanmaktadır kaldı ki bu psikoloji içindeki insanların normal hayatlarında şiddete meyilli oldukları ve faşizmden beslendikleri rahatlıkla söyelenbilinir.

    bu sorgulamanın iş işten geçmeden yapılması gerekiyor yoksa bu gidişle ligi tarihin en kötü derecesiyle bitirmemiz çok olası.
  • 2469
    olay çoktan bitmiştir. buraya artık ne yazılsa boştur. herşey hazırdır. üstünel gitmiştir, gitmeden tam evvel nedense (!) bir lincoln'ü tokatlama mevzusu basına sızdırılmıştır ve üstünelin gönderilmesi haklı hale getirilmiştir, keita topal satılmış para gelmiştir. yerlerine hiçbir adam alınmayıp zaten kalitesiz olan kadro sabit kalmıştır. rijkaard'ın eline hiçbir kayda değer adam verilmemiştir. takımın ön tarafı ne kadar iyi ise, arka tarafı ve ortasahası da bir o kadar kötüdür.

    herşey hazırdır.

    rijkaard gider, taraftarı susturacak transfer ve teknik direktör gelir.

    kaç hafta bilemem, ama yakın.
  • 2472
    --- alıntı ---
    mustafa sarp baris ozbek ve ayhan akman uclusuyle top oynatamadigi iddialari icin, lucescu bu takimi victorialar , florquinler batistalarla sampiyon yapmisti.
    --- alıntı ---

    kendisini elestirmek icin kullanilan en klise, en copy/paste argümanlardan biridir bu. bu cümleyi kurana abi "lucescu'nun oynatmaya calistigi futbol sistemi ve anlayisi neydi? rijkaard'inki nedir? bu sistemlerin oyunculara sart kostuklari seyler nedir?" sorusu sorulur. ve pek tabii cevap falan hak getire.
  • 2473
    --- alıntı ---
    sorgulamanın tam vaktidir ama rijkaard'ı körü körüne savunmanın futbolun doğrularını ve modern anlayışı savunmak oldugunu sanan yazarcıklardan fırsat bulunursa .tartışmaya açılacak bu konu kimlerinin tartışma adabını bilmemesinden ,kendi savundukları görüşleri dikte ettirmek için ,karşı düşünceyi savunanlara belden aşağıda vurarak susturmaya çalışması çok ilginçtir. buradaki insanlar tek bir ortak payda da birleşmiştir bu şartlarda altında bile ortamda çok sesliliğe tahammülü olmayan bu yazarcıklar insanlara hakaret ederek kendi doğrularını kabul ettirebileceklerini sanmaktadır kaldı ki bu psikoloji içindeki insanların normal hayatlarında şiddete meyilli oldukları ve faşizmden beslendikleri rahatlıkla söyelenbilinir.

    bu sorgulamanın iş işten geçmeden yapılması gerekiyor yoksa bu gidişle ligi tarihin en kötü derecesiyle bitirmemiz çok olası.
    --- alıntı ---

    baska yazarlara serzeniste bulunmak icin kullanilan hocadir. abi sorgulayalim da neyini sorgulayalim onu yaz? sen sana ayar verenleri sikayet etmissin, zirlamissin o kadar? neyini sorgulayalim? argüman? ama gecerli argüman? 12 aydir gevelenen ve cürütülmüs kliseler disinda bir argüman? cümle kur? de ki "su ve su somut ve net sebeplerden ötürü" sorgulamamiz gerekir. nerde bu? yok. ne var? kendisini savunanlar fasisttir, siddete egilimlidir vikvik var.

    sen onu savunanlari birak, cok istiyorsan frank rijkaard'i savunanlar basligi ac, ne istiyorsan yaz oraya da, frank rijkaard'in sorgulanmasi gerektigini düsünüyorsan bunu onu savunanlarin fasist oldugunu söyleyerek degil, neden sorgulanmasi gerektigini belirterek tartis. bu nasil bir tartisma kültürü yahu? bir konu öznesi var, o özne disinda mesnetsiz, dayanaksiz birtakim yargilarda bulunmak disinda özne haric her seye dair bir sey söylenmis.

    niye sorgulayalim? nesini sorgulayalim? kim körü körüne savunuyor? körü körüne savunmanin tanimi nedir? koca baslikta belki 1-2 kisi disinda "nolursa olsun arkasindayiz" diyen biri var mi? körü körüne savunmak budur. savunan insanlar catir catir argüman yaziyor, neden sonuc iliskileri kuruyor. sen ne yapiyorsun, "sorgulanmasi gerekir, savunanlar da fasist" diyorsun? körü körüne "camur atiyorsun" (elestiri falan degil bu).

    cümle kuramayan, elinde argümani olmayanlarin dönüp dolasip mesnetsizce camur attigi, söylediklerinin altini doldurmadan "serbest sallama" yaptiklari, söylediklerinin dayanagi soruldugunda da susup karsilarindakileri fasist ilan etmekte kullandiklari bir teknik adamdir rijkaard. bu ülkenin kalitesizligini gösteren bir aynadir.
  • 2474
    kendisi için adam değil diyenin saçmalamış olacağı teknik adam.
    kendisi için futboldan anlamıyor diyenin saçmalamış olacağı teknik adam.
    kendisine saygı duymayanın terbiyesizlik etmiş olacağı teknik adam.

    kendisi hakkında bizzat kendim de saçmaladığım, yani sadece rijkaard'a b.k atmak için birşeyler yazdığım zamanlar olmuştur.kabul. ki aykut erçetin tercihi ile ilgili olanların hala arkasındayım.

    ama gel gör ki galatasaray'da devrim yapacak kişi değildir. aslında gayet güzel bir ideali var. 4-3-3'te başarı. sürekli topa sahip olmak, sürekli olarak 11 kişiyle maçın içinde olmak. saygı duyulmayacak gibi değil. ama devrim diyor bazıları. evrim-devrim. galatasaray futbolunun evrimleşmesini istiyoruz değil mi? fakat bu evrimin çevrenin etkisinden bağımsız gerçekleşemeyeceği konusunda sanırım herkes aynı görüştedir. çevre.

    la liga (barca örneği açısından)

    futbolun temelinin pasa, futbolcunun top tekniğine, takım oyununa (barca dışında da) dayalı olduğu lig. la liga'da son sıradaki takım bile yaptığı organize ataklarla saygı değerdir. bu temel üzerine topsuz alandayken de oyunun içinde olma , sahanın her yerini kullanma gibi yetenekleride kazanabilirseniz barca olabilirsiniz. yani günümüz barcelona'sı ispanyol'ların topa hakimiyetiyle hollandalı'ların felsefi yaklaşımlarının bir sentezidir. yani barcelona gibi oynamak eğer bir ispanyol takımıysanız, sezonun büyük bölümünü ispanya'da geçiriyorsanız mümkün olabilecek bir durumdur.

    ispanya dışında yüksek pas isabetinin, futbol kültürünün önemli bir parçası olduğu coğrafyalar da var. ingiltere ,fransa. frank rijkaard'ın sıradan bir takımı alıp bir dev haline getirebileceği.

    ve bir de defansif anlamda zihniyet meselesi de var ki, sonra ki paragrafta biraz değineceğim.

    süper toto türkiye ligi

    ismail güldüren, sedat bayrak, fabio bilica,sedat ağçay.
    (bkz: jo'yu bitirdik)

    ''adamın ayağını eline vermek'' üstün bir nitelikse bir lig'de, ve siz bu lig'de mücadele ediyorsanız, yani şampiyonlar ligi finalini isterken futbolunuzu besleyebileceğiniz, geliştirebileceğiniz ya da evrimleştirebileceğiniz futbol kültürü oysa, futbolun gerçekleri varsa, hiç hoşunuza gitmese bile o gerçeğe ayak uydurmak zorundasınız.

    evet. elinde türkiye ligi'nin en kalitesiz orta saha'sı var. ama onun idealine ulaşmak, onun istediği gibi oynayıp başarıya ulaşmak için orta saha gerrard-xavi-schweinsteiger'den oluşmalı.

    şahsi görüşümdür. frank rijkaard büyük teknik adamdır, adamdır, futboldan anlar. ama büyük galatasaray devrimi'ni yapacak kişi o değildir.

    **
  • 2475
    türkiye liginin kalitesizligi ve bu kalitesizligin basin tarafindan "bizim lig serttir, fizik mücadele ister" yalaniyla soslanmasi cercevesinde elindeki futbol mantalitesiyle cok bir degisim katabilecegini ben de düsünmüyorum. ha bir degisim baslatabilecek olsaydi su söyle olurdu:

    ilk geldigi sezonda eger as oyunculari uzun süre sakat kalmasa veya buna mukabil derin bir kadrosu olsa bence galatasaray gecen sezonun sampiyonu olurdu ve uefa avrupa liginde de rahatlikla finali görürdü. elindeki sakatlarla dolu, forvetsiz takimla neler yaptigini gözümüzle gördük. yani bu adama bu sözlükte seyrek de olsa rastlanan, basinda ise girla giden "takim yönetmeyi bilmiyor, esnek degil" vb. söylemler tamamen mesnetsiz yargilardir. rijkaard takimi gerektiginde 4-1-4-1, gerektiginde 4-2-4, gerektiginde 4-5-1 gerektiginde de klasik 4-3-3 oynatmistir. ve hatta 4-4-2 oynadigimiz maclar bile oldu (hatirladigim kadariyla sanirim bir tanesi baris özbek'in sag kanat oynadigi bir kupa maciydi). her neyse diyelim ki sampiyon olmustuk gecen sezon. buna mukabil öncelikle istanbul kulüplerinde, hele ki gecen sezon herkesin icinden gectigi "hoca krizi" atmosferinde bir arayisa gidilecegi muhakkakti. buna mukabil belki fenerbahce ve besiktas da galatasaray modelini kopyalamak isteyecek (örnegin derwall örneginde böyle olmustur), hollandali hocalara yöneleceklerdi. bu sekilde parca parca da olsa bir genel "mantalite" degisimi istanbul'dan baslayabilirdi. bu tabii bir varsayim, olmayabilirdi de. ama imkansiz degildi. degisimler de genelde böyle basliyor zaten. is dünyasinda da böyledir. bir üretici basarili bir ürün üretir ve pazarda bununla bir pozisyon edinir. diger baska üreticiler de bu basariyi birebir kopyalamasalar da "takip" ederler ve benzeri ürünlerle pazarda pozisyon almaya calisirlar. o yüzden isletmecilikte de leaders & followers (liderler ve takipciler) kavrami vardir.

    rijkaard ve sistem tartismasina dönersek... yani rijkaard gerektiginde dizilimden taviz veren bir teknik adam. zaten genelde yaptigimiz hata sistem kavrami ve dizilim kavramlarini birbirlerine karistirmak oluyor. sistem bir "üst kavramdir". icinde oyuna yaklasim (approach), taktik anlayis (oyun bazli - kisa vadeli) ve stratejik anlayisi (sezon bazli - uzun vadeli) barindirir. dizilim ise dizilimdir. yani bir sistemi farkli dizilimlerle uygulama özgürlügünüz vardir, bazi dizilimler ise belli bir taktik anlayista daha verimlidirler. rijkaard'in yaptigi da bu.

    bana sorarsaniz eger kendisine gerekli kadro derinligi saglanirsa rijkaard bu ligde hala basarili olabilir. derinlikten kastim nedir? bu sadece her oyuncunun bir yedegi olmasi anlamina gelmiyor. ayni zamanda bazi kilit mevkilerde "farkli özelliklere sahip" bir de alternatif olmasi anlamina geliyor.

    örnek verelim:

    bugün rijkaard'a en cok yöneltilen (kanimca oldukca temelsiz ve gözlemsiz) bir elestiri, 4-3-3'ten vazgecmemesi ve santrforlari ciftlememesi. bu önerme belki hakan sükür kalitesinde bir pivot santrforumuz olsaydi cok anlam kazanabilirdi. pivot santrfor almancada "ballverteiler im sturm" diye adlandirilir, yani "hücumda top dagitici". orta saha maestrosunun ceza sahasinda is yapani olarak bakabiliriz yani. birincil görevi fizigini ve boyunu kullanarak top indirmek ya da rakip savunmayi mesgul ederek gene almanca "torschütze" (kale nisancisi) forvete alan acmak, eger firsat bulursa da kendisi sut cekmektir.

    gecen sezon kadromuzda böyle bir durum var miydi? kismen. nonda bu tarife uyuyordu ama pili 20 dakikalikti. bunu cokca ifade etmistim. hem yasi hem de sakatligindan ötürü son 20 dakikada oyuna aliniyor, baros, kewell ve keita tarafindan hirpalanip yorulmus defanslara karsi ceza sahasi icinde ölümcül oluyordu. gelgelelim baros'un yaninda 90 dakika is yapacak gücü yoktu. zaten tek forvet oynadigi dönemlerde de top aldigi zaman kosamamasinda, ceza sahasi disinda tamamen etkisiz kalisinda bunlari gördük.

    ayni durumun benzeri orta sahada da gecerliydi. öyle ki elano, ön libero gibi oynamak zorunda kalip kendi isini yapamaz duruma gelmisti. oysa, rijkaard'in elinde elano tipinde 1 oyuncu daha olsa, yahut 2 güclü dmc olsaydi, orada da mac gidisatina göre degisik varyasyonlar deneyebilirdi, tek dmc cift aml/r veya cift dmc tek amc gibi varyasyonlar, hep mümkün olurdu. bu zenginlige sahip degildi kadromuz. bir de isin icine sakatliklar girince külliyen hapi yuttuk.

    hasili, gecen sene rijkaard'in elinde mac icinde degisik "taktiksel varyasyonlar" deneyecegi türden bir derinlik yoktu. aslinda normal bir kadro derinligi de yoktu. yani düz rotasyona yetecek kadro da yoktu. birkac sakatlik üst üste gelince takim elde patlayivermisti. bu sene ise gectim böyle bir derinligi, yorulan oyuncuyu taktiksel degisime gitmeden degistirebilecegi türden yüzeysel bir alternatifi bile yok. bunun da sorumlusu rijkaard degil, pek tabii transfer yapamayan veya yapmayan yönetim.

    diyecegim, su kadro yapisiyla bu takimin basina kimi getirirseniz getirin, bir basari yakalayamaz. (takim atmosferi ve birilerinin kuyu kazmasi hakkinda cok konustum, tekrar etmiyorum onlari). ancak belki bir yerli hoca gelirse, bir süre "haydi aslanlar, 11 metin, türk gücü" gibi gazlamalarla biraz bir seyler olur takimda, sonra gene sürünmeye baslar.

    galatasaray'in su anda en ciddi problemi kadro yapisi ve bu kadro icindeki bazi futbolcularin mantaliteleri + kulüp yönetiminin mantalitesidir. bu sorunlar asilmadan teknik direktörün yapabilecegi bir sey yoktur.

    dünya stari alin getirin demiyoruz yönetime taraftar olarak. ama en azindan isini yapmasini bilen, sahadaki star arkadaslarinin üzerine "ek yük" binmesini engelleyecek kadar islerini yapabilen adamlar olsa, rijkaard bu ekibi sampiyon yapar. cok zor degil gercekten. gecen sene tüm eksiklere ragmen, tüm sabotajlara ragmen resmen kapisindan döndük. bunlari unutmamak gerekli.

    devrim ise zaten cok uzun vadeli bir plan. evet bence de türkiye sartlarini degerlendirdigimizde cok kücük bir ihtimal. ama zaten galatasaray önce kendi icinde bir devrim yapmadikca zaten türkiye'ye hicbir hayri olmayacaktir. kendi kicini toplayamayan takim bir lige nasil amiral gemiligi yapsin? yapamiyor da zaten.
App Store'dan indirin Google Play'den alın