resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 2476
    türkiye liginin kalitesizligi ve bu kalitesizligin basin tarafindan "bizim lig serttir, fizik mücadele ister" yalaniyla soslanmasi cercevesinde elindeki futbol mantalitesiyle cok bir degisim katabilecegini ben de düsünmüyorum. ha bir degisim baslatabilecek olsaydi su söyle olurdu:

    ilk geldigi sezonda eger as oyunculari uzun süre sakat kalmasa veya buna mukabil derin bir kadrosu olsa bence galatasaray gecen sezonun sampiyonu olurdu ve uefa avrupa liginde de rahatlikla finali görürdü. elindeki sakatlarla dolu, forvetsiz takimla neler yaptigini gözümüzle gördük. yani bu adama bu sözlükte seyrek de olsa rastlanan, basinda ise girla giden "takim yönetmeyi bilmiyor, esnek degil" vb. söylemler tamamen mesnetsiz yargilardir. rijkaard takimi gerektiginde 4-1-4-1, gerektiginde 4-2-4, gerektiginde 4-5-1 gerektiginde de klasik 4-3-3 oynatmistir. ve hatta 4-4-2 oynadigimiz maclar bile oldu (hatirladigim kadariyla sanirim bir tanesi baris özbek'in sag kanat oynadigi bir kupa maciydi). her neyse diyelim ki sampiyon olmustuk gecen sezon. buna mukabil öncelikle istanbul kulüplerinde, hele ki gecen sezon herkesin icinden gectigi "hoca krizi" atmosferinde bir arayisa gidilecegi muhakkakti. buna mukabil belki fenerbahce ve besiktas da galatasaray modelini kopyalamak isteyecek (örnegin derwall örneginde böyle olmustur), hollandali hocalara yöneleceklerdi. bu sekilde parca parca da olsa bir genel "mantalite" degisimi istanbul'dan baslayabilirdi. bu tabii bir varsayim, olmayabilirdi de. ama imkansiz degildi. degisimler de genelde böyle basliyor zaten. is dünyasinda da böyledir. bir üretici basarili bir ürün üretir ve pazarda bununla bir pozisyon edinir. diger baska üreticiler de bu basariyi birebir kopyalamasalar da "takip" ederler ve benzeri ürünlerle pazarda pozisyon almaya calisirlar. o yüzden isletmecilikte de leaders & followers (liderler ve takipciler) kavrami vardir.

    rijkaard ve sistem tartismasina dönersek... yani rijkaard gerektiginde dizilimden taviz veren bir teknik adam. zaten genelde yaptigimiz hata sistem kavrami ve dizilim kavramlarini birbirlerine karistirmak oluyor. sistem bir "üst kavramdir". icinde oyuna yaklasim (approach), taktik anlayis (oyun bazli - kisa vadeli) ve stratejik anlayisi (sezon bazli - uzun vadeli) barindirir. dizilim ise dizilimdir. yani bir sistemi farkli dizilimlerle uygulama özgürlügünüz vardir, bazi dizilimler ise belli bir taktik anlayista daha verimlidirler. rijkaard'in yaptigi da bu.

    bana sorarsaniz eger kendisine gerekli kadro derinligi saglanirsa rijkaard bu ligde hala basarili olabilir. derinlikten kastim nedir? bu sadece her oyuncunun bir yedegi olmasi anlamina gelmiyor. ayni zamanda bazi kilit mevkilerde "farkli özelliklere sahip" bir de alternatif olmasi anlamina geliyor.

    örnek verelim:

    bugün rijkaard'a en cok yöneltilen (kanimca oldukca temelsiz ve gözlemsiz) bir elestiri, 4-3-3'ten vazgecmemesi ve santrforlari ciftlememesi. bu önerme belki hakan sükür kalitesinde bir pivot santrforumuz olsaydi cok anlam kazanabilirdi. pivot santrfor almancada "ballverteiler im sturm" diye adlandirilir, yani "hücumda top dagitici". orta saha maestrosunun ceza sahasinda is yapani olarak bakabiliriz yani. birincil görevi fizigini ve boyunu kullanarak top indirmek ya da rakip savunmayi mesgul ederek gene almanca "torschütze" (kale nisancisi) forvete alan acmak, eger firsat bulursa da kendisi sut cekmektir.

    gecen sezon kadromuzda böyle bir durum var miydi? kismen. nonda bu tarife uyuyordu ama pili 20 dakikalikti. bunu cokca ifade etmistim. hem yasi hem de sakatligindan ötürü son 20 dakikada oyuna aliniyor, baros, kewell ve keita tarafindan hirpalanip yorulmus defanslara karsi ceza sahasi icinde ölümcül oluyordu. gelgelelim baros'un yaninda 90 dakika is yapacak gücü yoktu. zaten tek forvet oynadigi dönemlerde de top aldigi zaman kosamamasinda, ceza sahasi disinda tamamen etkisiz kalisinda bunlari gördük.

    ayni durumun benzeri orta sahada da gecerliydi. öyle ki elano, ön libero gibi oynamak zorunda kalip kendi isini yapamaz duruma gelmisti. oysa, rijkaard'in elinde elano tipinde 1 oyuncu daha olsa, yahut 2 güclü dmc olsaydi, orada da mac gidisatina göre degisik varyasyonlar deneyebilirdi, tek dmc cift aml/r veya cift dmc tek amc gibi varyasyonlar, hep mümkün olurdu. bu zenginlige sahip degildi kadromuz. bir de isin icine sakatliklar girince külliyen hapi yuttuk.

    hasili, gecen sene rijkaard'in elinde mac icinde degisik "taktiksel varyasyonlar" deneyecegi türden bir derinlik yoktu. aslinda normal bir kadro derinligi de yoktu. yani düz rotasyona yetecek kadro da yoktu. birkac sakatlik üst üste gelince takim elde patlayivermisti. bu sene ise gectim böyle bir derinligi, yorulan oyuncuyu taktiksel degisime gitmeden degistirebilecegi türden yüzeysel bir alternatifi bile yok. bunun da sorumlusu rijkaard degil, pek tabii transfer yapamayan veya yapmayan yönetim.

    diyecegim, su kadro yapisiyla bu takimin basina kimi getirirseniz getirin, bir basari yakalayamaz. (takim atmosferi ve birilerinin kuyu kazmasi hakkinda cok konustum, tekrar etmiyorum onlari). ancak belki bir yerli hoca gelirse, bir süre "haydi aslanlar, 11 metin, türk gücü" gibi gazlamalarla biraz bir seyler olur takimda, sonra gene sürünmeye baslar.

    galatasaray'in su anda en ciddi problemi kadro yapisi ve bu kadro icindeki bazi futbolcularin mantaliteleri + kulüp yönetiminin mantalitesidir. bu sorunlar asilmadan teknik direktörün yapabilecegi bir sey yoktur.

    dünya stari alin getirin demiyoruz yönetime taraftar olarak. ama en azindan isini yapmasini bilen, sahadaki star arkadaslarinin üzerine "ek yük" binmesini engelleyecek kadar islerini yapabilen adamlar olsa, rijkaard bu ekibi sampiyon yapar. cok zor degil gercekten. gecen sene tüm eksiklere ragmen, tüm sabotajlara ragmen resmen kapisindan döndük. bunlari unutmamak gerekli.

    devrim ise zaten cok uzun vadeli bir plan. evet bence de türkiye sartlarini degerlendirdigimizde cok kücük bir ihtimal. ama zaten galatasaray önce kendi icinde bir devrim yapmadikca zaten türkiye'ye hicbir hayri olmayacaktir. kendi kicini toplayamayan takim bir lige nasil amiral gemiligi yapsin? yapamiyor da zaten.
  • 2477
    sakat futbolcular geri geldiğinde, takıma katkı yapıcak 1,2 adam transfer edildiğinde ve kendisine tüm bunlar gerçekleştikten sonra devre arasına kadar sabredilip de hiç bi şey değişmediği görülürse ıslak odunla döve döve yollanması gereken adamdır. şayet bu koşullar gerçekleşmezse kusura bakmayın ama bu adama atıp tutanlar harbiden geri zekalıdır
  • 2478
    --- alıntı ---
    sakat futbolcular geri geldiğinde, takıma katkı yapıcak 1,2 adam transfer edildiğinde ve kendisine tüm bunlar gerçekleştikten sonra devre arasına kadar sabredilip de hiç bi şey değişmediği görülürse ıslak odunla döve döve yollanması gereken adamdır.
    --- alıntı ---

    denmis. oysa yeni transferler hemen bugün yapilsa bile an itibariyle ligin ilk yarisi zaten %90 ihtimalle kaybedilmis bir yaridir. yeni gelen oyuncularin takima isinmasi, fizik yüklemeleri, arkadaslarina alismasi, lige alismasi derken zaten haftalar gececek. elano örnegini hatirlayin. adam ilk geldiginde resmen taraftarin küfretmedigi kalmisti. kadroya en gec katilanlardandi elano, daha ciktigi 3. macta gönderin gitsin diyordu binlerce insan (acin bu sözlükteki basligini okuyun, göreceksiniz). yeni gelen transferlerin de asagi yukari durumu bu olacak. ayrica takim icinde bazi yerli oyuncularin alenen cikardiklari ikiliklere cözüm bulunmazsa, yönetim bu oyuncularin hocayi ve yabanci oyunculari sabote etmesini engelleyecek uygulamalara gecmezse bu gemi batmaya devam edecek. yani gecen sezon da elestiriyordum ama bu sezon, galatasaray kulüp yönetiminin günahi ve suclari o kadar büyük ki, yaptiklari o kadar büyük bir amatörlük ki, galatasaray kalibinda bir kulübün yönetiminin bunlari yapmasi en sade haliyle utanc kaynagidir.
  • 2479
    sisteminden neden vazgecmemekte israr ediyor anlamiyorum, resmen bu inadiyla galatasarayi rezil ediyor. oysa simdilik elindeki kadroya gore bir sistem yapsa, galatasaray su 2 lig macinda 2 hadi biraz sansa 4 puan almis olsa guzel olmazmiydi. kendisinin de eli guclenirdi, boyle sinirsiz ve seviyesiz elestrilere maruz kalmazdi. baska bir sistem bilmiyor olmasina imkan yok hadi o bilmese yanindaki neeskens biliyordur. e o zaman bu ne perhis bu ne lahana tursusu arkadas. sen bu sene sistemi degistir takimi belli bir seviyede tut, rezil etme ve kendin de rezil olma. transferler yapildikca yine zamanla kendi sistemine donersin. bu nasil bir inattir..
  • 2481
    sistemine göre imkanları olmayan hoca.

    az önce james bond u izledim. adam boşuna dünyanın bir numaralı ajanı değil. tabi en iyi olmasında kendi zeka ve becerisinin yanında alttan aldığı destek var. devlet sürekli adamı besliyor. altında aston martin, belinde tabanca, cebinde 10 milyon euro. kıyafetleri çok afilli. arabasında ölüm halinde kalbini çalıştıracağı mekanizma, elektroşok bile var. teknolojinin son nimetlerini kullanıyor. aradığı bilgiye anında ulaşıyor. tabi zor durumda danışacağı ekibi ve patronu da 24 saat telefonun ucunda bekliyor. ee adamdan da imkansızı istiyorlar, başarıyor. sistemi bu şekilde. haa battal gazi daha iyi diyenler olabilir. daha masrafsız, eline bir kılıç ver bütün orduyu yok etsin. evet doğru. battal gazinin tek masrafı bir kılıç olur. aston martin yerine de bir tane at verin. bütün orduyu yok eder. onun sistemi de o şekilde. ama ondan imkansızı isteyemezsin. imparatoru zekasıyla yenemez. kumarbazları poker oynayarak yenemez. yatağa kız atamaz.

    sonuç olarak james bond a kılıç ve at verirsen o da senin suratına bön bön bakar ve 'ben gider adamı bulur öldürürüm. daha fazlasını yapmam.' der. eğer james bond u getiriyorsan başına istediklerini ver. o da sana imkansızı verir.

    anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az...
  • 2482
    ------alıntı-----

    yine servet ile neill'i geride bırakıp 8 tane cengaveri ileri yolladık. elin oğlu yermi. onlarda savunma futbolu nasıl oynanır gösterdi. 17 tane futbolcu 35 metreye sıkışınca vurduk geri geldi, vurduk geri geldi. kalecileri de kaleci. ondan sonra çok güzel oynadık teraneleri. heee, çok sevişiyoruz ama çocuğumuz olmuyor tohtur bey. 18 korner kullanmışız. eee, adamlar attı yav kornere taca topu. katı defans yapıyorlardı ondan. sen muhteşem oynadığın için olmadı bunlar. adamlar topu sana verdiler, karşıladılar ve buldukları 5 fırsatta da uzun toplarla çıkıp gol aradılar. sen iyi filan değilsin, enayisin.

    ondört aydır yazıyoruz bu 2-4-4'ü. yemezler bunu. üç büyüklere karşı savunma futbolu oynanır bu ligde. oyun 40 metreye sıkışır ve rakip uzun toplarla çıkıp ebeni sker diye. anlayan kim. hala yok rijkaard yok sistem, yok transfer. bir de transfer yapılınca sorunun çözüleceğine inanalar var ki, ne diyem. hayır, beni delirten şu; galatasaray'ın orta sahası yokmuş ta bilmem neymiş. ulan bursaspor ile sivasspor'un orta sahasında kimler var ki! sorguya çeksen bi hüseyin cimşir'i bilirler. sivasspor'dan isim bile söyleyemezler. hüseyin cimşir de şu bizim bildiğimiz hüseyin cimşir. hüseyin cimşir ile sivasspor'lu isimsiz kahramanlara karşı elimizde xavi ile iniesta yok diye yırtınıyorlar sırf frank rijkaard'ın kıçını kurtarmak için. zamanında frank rijkaard loy loy loy dendi ya, şimdi saçma sapan mazeretler bulacaklar ki egoları erozyona uğramasın.

    transfer yapılsa da fark etmez. istersen on tane xavi iniesta getir. artık rijkaard'ı çözdüler. geçen sene biraz olsun korkuyorlardı ama bu sezon o korkuları da kalmadı. zamanında söyledik. galatasaray'ı en kolay yenilen takım haline getirdi. iş bitti artık. ancak üçüncü sınıf takımları yenebiliriz. ikinci sınıf takımlarla berabere kalırız. diğer maçlar kayıp. alışın buna. yok adnan sezgin istifa, yok transfer yapılsın gibi saçma sapan argümanlarla yalpalamayın. en azından kendinize karşı mert olun.

    bu maçta gol atsaydık bile yine maç berabere biterdi. geçen sezondan beri bu takımı ve rijkaard'ı takip eden herkes biliyor zaten bunu. sen bu tahmini yapmayı beceremiyorsan o da senin eksikliğin. bu eksikliğinin farkına var ve ona göre fikir yürüt hiç olmazsa.

    ------alıntı------

    (bkz: 22 agustos 2010 galatasaray bursaspor maci/@zizonkovac)
  • 2483
    --- alıntı ---
    galatasaray'ın orta sahası yokmuş ta bilmem neymiş. ulan bursaspor ile sivasspor'un orta sahasında kimler var ki! sorguya çeksen bi hüseyin cimşir'i bilirler. sivasspor'dan isim bile söyleyemezler. hüseyin cimşir de şu bizim bildiğimiz hüseyin cimşir. hüseyin cimşir ile sivasspor'lu isimsiz kahramanlara karşı elimizde xavi ile iniesta yok diye yırtınıyorlar sırf frank rijkaard'ın kıçını kurtarmak için. zamanında frank rijkaard loy loy loy dendi ya, şimdi saçma sapan mazeretler bulacaklar ki egoları erozyona uğramasın.

    transfer yapılsa da fark etmez. istersen on tane xavi iniesta getir. artık rijkaard'ı çözdüler. geçen sene biraz olsun korkuyorlardı ama bu sezon o korkuları da kalmadı. zamanında söyledik. galatasaray'ı en kolay yenilen takım haline getirdi. iş bitti artık. ancak üçüncü sınıf takımları yenebiliriz. ikinci sınıf takımlarla berabere kalırız. diğer maçlar kayıp. alışın buna. yok adnan sezgin istifa, yok transfer yapılsın gibi saçma sapan argümanlarla yalpalamayın. en azından kendinize karşı mert olun.
    --- alıntı ---

    (bkz: okumayi bilmiyorum ama yazmaya bayiliyorum sendromu)
  • 2484
    --- alıntı ---
    mustafa sarp baris ozbek ve ayhan akman uclusuyle top oynatamadigi iddialari icin, lucescu bu takimi victorialar , florquinler batistalarla sampiyon yapmisti.
    --- alıntı ---

    mustafa sarp barış özbek'in fleurquin, victoria, batista, perez ayarında olmadığının göstergesidir sanırım buda..

    ayrıca.. mondragon- capone-emre-bülent-victoria-fleurquin- ayhan-ergün-hasan-arif-umit karan takımındaki kaleci sağbek, sol bek, ortasaha üçlüsü bu takımda var mı? sorarım.. ayrıca hasan sas gibi canını dişine takan yerli topçu oldugunu hiç sanmıyorum. hatta ben son dönem sakat oldugundan sergen'i yazmadım.. o ayarda bir adam katiyen bu takımda yok..

    takımda bir tek kewell, baros ve neill oynuyor.. ayhan ise vucudu el verdiğince koşuyor. bu kadar..
  • 2488
    sahiplenilecek çok az oyuncusu olan teknik direktördür. kimi sahiplensin adam, servet'i mi, pozisyon almayı bilmeyen barış'ı mı, yer tutmayı bilmeyen aykut'u mu? siz olsanız emimin sahiplenirsiniz. siz olsanız eminim dersiniz ki: "aykut çok iyi kaleci, bugün iki şanssız gol yedi, ama sezon boyunca kaleyi ona emanet edeceğim, kaleci transferi istemiyorum. servet çetin harika bir stoper. belki pas veremiyor, ama çok mücadeleci. bugün rakibini kaçırdı gol yedik, ama olsuni bence yeterli. ali turan'ın alışması gerek. girdiği hiçbir çalım denemesi başarılı olamasa da yeterli bir sağ bek. orta sahamızsa elinden geleni yaptı. bence barış, ayhan, mustafa üçlüsü türkiye'nin en iyi orta sahalarından biri. her teknik direktör böyle oyuncular görmek ister kadrosunda"

    rijkaard böyle konuşursa bu sözlükte onu itin götüne sokmayan yazar kalmaz. ne ayaksınız siz böyle, ayık mısınız?
  • 2491
    karalama kampanyasında 2. aya girmiş bulunuyoruz ve kampanyamızın önde giden yayın organlarından (v)atan gazetesi, kendisini güldüğü için de eleştirmiş durumdadır. açık ve net olarak rijkaard'ın yapabilecekleri geçen yılın ilk 8 haftasından baz alınarak ortada ve bundan çekinilmesi çok doğal. yapılmaması gereken ise bu değerli adamı mama gibi milletin önüne atmak ve onu günah keçisi ilan etmek. özellikle de fenerbahce'nin aykut kocaman ile bir yerlere gelemeyeceği bu kadar açık netken galatasaray'ın yürüyüp gitmesi, fenerbahçe medyası tarafından sindirilebilecek bir durum değil. bir de geçen yılki anons ve trabzonspor maçı skandallarını hatırlayın. fenerbahçe camiası 10 yıl boyunca toparlanamayacak bir hale gelebilir eğer bu yıl galatasaray kopup giderse. eh durum bu olunca, üzerine yönetimimiz de basiretsiz olunca, milletin diline düşülür bu şekilde. asıl dillere pelesenk olması berbat oyunuyla fenerbahçe olması gerekirken gayet güzel bir oyunla şampiyon bursaspor'u yarı sahasına hapsedip, şanssızlıktan yenilmiş olmamız bile medyanın saldırısı için bir sebep oluveriyor. ama bekleyin ve görün, kral çıplak denecek günler yakındır.
  • 2492
    "kendisine sorulmadan futbolcuları satılan, istemediği futbolcular transfer edilen, istediği futbolcular alınmayan, istifaya zorlanan, futbolcularının kuyusunu kazdığı" gibi cümlelerle de tanımlanan dünyanın en tanınmış, büyük başarılar kazanmış, takımın başına geçmesiyle galatasaraylıları en çok heyecanlandırmış bir kaç adamdan biri.

    normal şartlarda yukarıdaki iddialarda bulunan arkadaşları kaale alıp da bir şey yazmam ama bunlar koskoca rijkaard'ı koruma amaçlı yazılınca bir şeyler söylemek gereğini hissettim.

    burada çelişki yok mu? hem adama toz kondurmayacaksın hem de yönetim ve futbolcular adamı takmıyorlar iddiasında bulunacaksın. bu fikirler hocayı basiretsiz, dirayetsiz olmakla itham etmek değil midir? değildir, çünkü bunlara verilmesi gereken tepkiyi vermiyor. söz konusu iddialarda bulunan yazar arkadaşlar sanmıyorum ki hoca gibi yüce gönüllü olsun böyle bir durumla karşılaşınca.
    eğer bunlar doğruysa, yani rijkaard bu kadar etkisiz, basiretsiz ve dirayetsizse, yönetime istediklerini yaptıramıyor hatta istemedikleri yapılıyorsa çok ama çok önce gitmeliydi.

    ya bu iddialar hikaye ya da hoca. karar vermeniz lazım.

    bence, bütün bunlar komplo teorisi. hepsi hikaye. haldun üstünel için söylenen transferleri kötü yaptığı da bir yalan. hocaya hem de rijkaard gibi bir hocaya sormadan, onayı alınmadan bir tek topçu alamazsınız.
  • 2494
    kendisi basiretsiz ve dirayetsiz oldugu icin bunlara katlanmamaktadir. (transferlere onay konusuna iliskin ayrica bir soru sormustum, cevabi zaten gelmedi) bunun aciklamasi önceden yapilmistir. elimizdeki durum "alaturka" kurnazliklarla karsinizdaki profesyoneli oyalamak durumudur. tarihte ilk defa görülmemektedir. ayni durum türkiye diplomasisinde bile onlarca yildir görülen bir seydir.

    sürekli olarak "su anda elimizden gelen bu, biraz kemer sikacagiz, su zamana kadar sunlar yapilacak söz, ah yapamadik, 2 ay daha ver, olmadi 3 ay" söylemleriyle bir profesyonelin sabrinin sinirinin zorlanmasidir. bu konudaki görüslerimi de pek cok platformda ve arkadas meclisinde eylül 2009'dan beri hep dile getirdim. her sey yolunda giderken bile bunlari söylüyordum gecen sezon. özellikle s3th ve nkfvas sahidimdir bu konuda.

    yahu sanki ülkede her sey düzgün ve tikirinda gidiyormus, bu ülkede islerin nasil yürüdügünden habersizmis gibi konusuyorsunuz. inanilir gibi degil. duyan da sanacak ki bu ülkede bürokrasi insanlari süründürmez, türkiye'nin yerel sirketleri dünyada ilk 10 icinde, en rekabetci sirketler falan, iletisim binbir dereden su getirerek, lafi dolandirarak degil, en etkili, en sade bicimiyle yapiliyor, herkes dogrudan konusuyor, aciktan catismalari göze aliyor, fikrinin ve ettigi lafin arkasinda duruyor. o denli gelismis bir is ve devlet kültürümüz var sanki.

    sanki bu ülkede herkes, her konuyu dosdogru muhatabinin yüzüne konusuyor "hic kivirmadan, lafi dolandirmadan", sanki "direkt iletisim" bizim iletisim kültürümüzün entegral bir parcasi, sanki bugüne kadar ne bu ülkede ne de bu kulüpte hic ayak oyunu yapilmamis, sanki adnanlar kalkip rijkaard'in yüzüne karsi "arkadas biz transfer falan yapmayacagiz, sana verecegimiz en fazla battal'dir, ona göre kal veya git" diye dogruca konusmuslar gibi "ideal" bir cerceveden dem vurup bu adam bu kadar bilmem ne mi diyorsunuz.

    degil abi. maalesef degil. bu ülke de, bu kulüp de sizin düsündügünüz ya da olmasini istediginiz gibi degil zaten. bu ülke de bu kulüp de siyasetinden, endüstriye koyun alip satan iki tüccarin gidim gidim pazarlik yapip bir türlü sadede gelememesi üzerine kurulu bir anlayisla yapiyor, yapmistir ve yapar. bu kati ve aci gercekler üzerinden tabloyu degerlendirirsek sanirim her sey daha acik ve secik görünecek.

    ha siz türkiye'nin kendi kendini besleyebilen 7 ülkeden biri ve bir cennet vatan olduguna dair milli güvenlik ve vatandaslik bilgisi kitabi cümleleriyle bakiyorsaniz tabloya, kendi bileceginiz is. ama yok böyle bir olay.

    burada rijkaard'i koruma amacli bir sey yazmiyoruz. burada bu ülkenin ve kurumlarinin ne kadar yamuk oldugunu ve düzgün insanlari yerli yabanci, bilim adami, sporcu, sanatci demeden harcadigini, buna bir son verilmesi gerektigini yaziyoruz. rijkaard sadece halihazirdaki kurbandir. bu gidisata dur denmedigi sürece de son olmayacaktir. anlatilmaya calisilan budur.

    sonra diyorlar ki, abi sen niye böyle isyan eder gibi entryler giriyorsun. cünkü isyan ediyorum. bu tablonun oldugu yerde isyan yoksa sorun vardir zaten.
  • 2495
    sanki yönetimi eleştiren her yazı rijkaard'ı aklamaya çalışmakmış gibi çarpıtılan görüşlerle endirekt yoldan da yıpratılan teknik adamdır. ya kimseler ne yazıldığını okumuyor, ya yazılanları anlayamıyor ya da aynı memlekette yaşamıyoruz, ingiltere ya da amerika'da yaşayan ama sözlükte yazan bireyler yazılarımızın eleştirisini yapıyor. ülkemizde patronlar, göze batan ve iyi çalışan, potansiyel içeren ya da kendinden daha egolu çalışanlarını tehdit olarak görürler. bunu daha önce politikada da spor ve hatta müzik alanında bile onlarca defa gördük. üstünel'in gönderilmesi ve rijkaard'ın tukaka edilmesinin başlıca sebeplerinden bir kısmı yukarıdaki yazılarımdakiyse bir kısmı da budur: ego çatışması. tüm bunlar bir araya geldiğinde ise zaten sürekli bahsettiğimiz basiretsiz yönetim ortaya çıkıyor. rijkaard'ın istemediği adam alınamaz sözü ise ülkemizde yöneticilik yapmamış insanların söyleyebileceği bir sözdür. en basitinden 6 yıl önce çalıştığım şirkette kendi kadrom olacağı sözüyle işe girmiş ama bir ay içinde yanımda dört adet işe yaramaz ve işten anlamaz adamla kalakalmıştım. çalıştığım işin formatı gereği kalifiye olmayan adamların işlerini de bir şekilde toparlayıp sorun yaşamamayı başarıyordum ama galatasaray durumunda işler değişik. servet çetin afedersiniz bir yerlerini sıkmadığında rijkaard ve neeskens ikilisi mi girip toparlayacaklar oyunu nedir? bal gibi de teknik adamın istemediği oyuncular önüne konur, al bundan bana takım kur denir. o zaman da rijkaard ağlanacak haline güler. biz bile gülüyoruz artık rijkaard ne yapsın? lütfen memleketimizin çirkefler, arkadan vurucular, art niyetliler ve beceriksizler ülkesi olduğunu hatırlayalım...
  • 2496
    taraftarları dünyanın en tutarsız adamlarıdır. rotil kırmış plymouth gibi yalpalamaktan bi hale geldiler sözlükte. transfer yapılmıyormuş ta ondan böyleymiş. gitsin o zaman, tutkalla mı yapıştırdılar bu herifi oraya. diyemiyorlar 4 milyon yuro datlı geliyo bırakamıyo emicemin oğlu diye. veya yönetim bu orostopolluğu yapıyorsa frank rijkaard başlığının altında saçmalayacağınıza doldursanız ya adnan polat veya adnan polat'a mektuplar başlığının altını da görelim hikmet_i hüdanızı. zamanında car car ötüyordunuz yönetim, adnan polat, galatasaray da devrim, total futbol diye. ne oldu şimdi!

    (bkz: mars olmak nasıl bir duygu abidin)
  • 2498
    kendisinin taraftari falan yoktur, bu bir. ikincisi "zamanında car car ötüyordunuz yönetim, adnan polat, galatasaray da devrim, total futbol diye. ne oldu şimdi!" deniyor madem, zamaninda adnan polat diye "öten" birileri varsa bu onlarin problemidir. buradaki tartisma öznesi rijkaard oldugu icin kendisine iliskin denecek bir sey varsa denmelidir. rijkaard'a ayak oyunu yapildigini düsünen herkesin zamaninda adnan polat destekcisi olmasi gibi bir sey söz konusu degildir. zaten su sözlük halinden gördügümüz kadariyla kendisine desteksiz sallayanlarin da tek siginaklari "toptancilik" ve "indirgemecilik" üzerinden konusup, insanlari yapmadiklari, söylemedikleri seyler üzerinden yargilayarak demagoji yapmaktir.

    eger frank rijkaard basligi altinda bugün adnan polat'a elestiri yönelten birileri var ise, onu zamaninda da yapmislardi. anladik, okumaniz yok, ama yazmaya bayiliyorsunuz, ve fakat bu isin sirasi böyle degil. önce okumayi ögrenin.
  • 2500
    üzerinden dönen tartışmaya bende katılmak istiyordum, çok atarlı cümleler, uzun tespitler yazacaktım madde madde, nasip olmadı.

    bilen bilir ben pis çakma katalanımdır. barcelona'yı neredeyse galatasaray kadar severim, ama tabii uzun mesafe ilişkisi bir yere kadar yürüyor. galatasaray kadar canım ciğerim olamaz asla. ama neyse, severim işte. dün ilk kez bir barcelona maçına gitmek üzere bilet almak için sıradayım, barcelona'nın ortasındaki store'da. heyecan dorukta tabii. bir yandan da ıvır zıvır karıştırıyorum, kalemler, anahtarlıklar, "ayyy barcelona forması şeklinde küçük köpek giysisiiii çok şekeeeer alsam mııaa?" (köpeğim yok.) falan. zaten galatasaray'a da kızgınım bu ara, tamamen kendimi barcelona'ya vermişim yani.

    birden yanımda birinin "rijkaard" dediğini duydum. önce onlara, sonra baktıkları televizyona döndüm. dönen barcelona'nın über fantastik başarıları ve harika futbolcuları temalı videoda 5 dakika rijkaard'a maruz kaldım. kitlendim tabii. birden sarı kırmızı oldu her şey yine. insanın aklına gelince kolay mı. suç üstü yakalanmış gibi. eşime sevgilimle basılmış gibiyim, anahtarlıkları bıraktım yerine falan. baktım iyice şizofrene bağlıyorum, yandaki biri katalan biri ingiliz olan adamları dinleyeyim dedim bari, ve kabaca çeviriyle şunu konuşuyorlardı, "yazık oldu lan adama gitti o ülkeye. türk ligi zaten boktan, takımdan iş çıkar belki diyorduk harry kewell, arda turan* falan ama baktım bu sene transfer bile yapmamışlar. adamın son halini gördün mü? gönderdiğimiz halinden 10 yıl yaşlanmış lan n'apıyolarsa artık."

    n'apıyosak artık.

    başka yer, başka zaman olsa "boktan sensin, türk ligi de sana girsin" diyeceğim yerde ağzım açık kaldım tabii. sonra arkadaşım geldi, "küçük köpekler için forma yapmışlar, çok şeker, hemen alıyoruz" dedi. (arkadaşımın köpeği yok.)

    bilet falan almadan çıktım bir sigara içtim. rijkaard'ı neden ve ne kadar sevdiğimi düşündüm. tezleri siktir ettim. az önce official barcelona store'da göz göze gelişimi düşündüm. ondan sonra takımın başına gelmesi istenen adamları düşündüm. bir sigara daha içtim.

    küçük köpek forması ve biletleri alan arkadaşım elimden almasa sigara elimi yakacaktı. öyle yani.

    ve rijkaard üzerine tek kelime daha söylememeye karar verdim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın