resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:62
Uyruk:Hollanda
  • 1451
    aldığım duyumlara göre her gece girip burayı okuyan hocamız. aslında bilmediğimiz bir teknoloji ile sözlük entryleri ingilizceye çevrilip rijkaard'a sunuluyormuş. bak şimdi burada sana yüzlerce akıl veriliyor. bir de ben vereyim canım;

    --- x kişisi --- elano ---
    ----------arda-----------
    gio------------------keita
    ---------y kişisi----------

    şu taktiği veya

    -------- x kişisi----------
    -----elano-----arda----
    gio------------------keita
    ---------y kişisi----------

    şu taktiği bi ara düşün yavrum.

    öpt kib aeo sçc.
  • 1452
    mağlubiyetlerden sonra bile kendisini savunan bir çok yazar var sözlükte. o "bile"yi oraya eklememem lazım aslında. "bile" ne demek yani, mağlup olduk diye neden hemen birilerini aşırı derecede suçlama, asma, kesme, kötü giden herşeyin tek sorumlusu gösterme ihtiyacı hissediyoruz? bu ayrı bir mesele, benim şu anda anlatmak istediğim bu değil.

    kendisinin yanında olduğu, ona çemkirmediği için galatasaraylılıkları sorgulanan yazarlar var sözlükte. ben bu ithamı kendi üzerime aldım. belki rijkaard'ı suçlayan, eleştiren her entrye cevap niteliğinde yazılar yazmıyorum ama okudukça kendi beynimde cevaplar veriyorum. malum her yazara laf yetiştirmek, rijkaard'ı bu kadar kesmeye çalışan varken, zor mesele, baya fazla enerji ister.

    niye rijkaard'a tutunuyoruz biz bir kesim böyle fazla? en basit cevabı, ondan daha iyileri ve onunla eş değerde olanları şu anda manchester united, liverpool, arsenal, inter'in başında da ondan. koskoca real madrid'in, barcelona'nın başındaki teknik direktörler bile rijkaard kadar tecrübeli ve başarılı değil. peki biz elimizin altında böyle bir teknik direktör varken neden biraz daha sabırlı, yapıcı, sükunetli olmaya çalışmıyoruz? kimin ekmeğine yağ sürmeye çalışıyorsunuz? ben galatasaraylı olmasam ve sene sonunda galatasaray şampiyon olamadığı için bu boş taraftarlar ve medya yüzünden rijkaard gönderilse * göbek atarım resmen. "ahah salaklara bak nasıl yolladılar adamı" derim *. bırakın bir senede şampiyon olamayalım be. biri geçtim, iki sene olamayalım. ben rijkaard gibi bir hoca önümüzde yürürken uzun yol yürümeye razıyım. çünkü rijkaard'ın bizi yolun sonunda boş bir yere getirmeyeceğine inanıyorum. bu inancımda yoktan var olmadı. rijkaard'ın kariyeri, futbol anlayışı, başardıkları, duruşu, hali, tavrı yardım etti.

    futbolda başarının sırrı istikrar demezler mi hep? şampiyon olamıyoruz diye teknik direktör yollamak bir fenerbahçe, bir anadolu takımı bakış açısıdır. biz büyük takımız. anlık düşünemeyiz. planlarımızı daha geniş bakış açısıyla yapmalıyız. elimizdekinin kıymetini bilmeli, bize yakışmayanı yanımızdan uzaklaştırmalıyız. ama rijkaard bize yakışmayan değil ,tam aksine, bize en çok yakışan. eğer şu anda onun değerini bilemezsek bundan sonra ondan iyisini ancak rüyamızda görürüz.
  • 1454
    anlamadığım birşey var. bu adam takımı sezon ortasında lider almadı, sezonun en başından beri bu takımda, e takım maçlara antremanlara teknik direktörsüz de çıkmadı, yani kısacası takımın şu anda olduğu konumda olmasını sağlayan adamdır kendisi. ben anlamıyorum şu ülkede rijkaard'ı bu kadar tartışan var, e avrupa liglerinde de başbaşa gidiyor liderlikler, örneğin şimdi barca real 68 puanda bir sonraki hafta barca yenilip madrid berabere kalsa, acaba guardiola istifa diye bağıranlar da çıkacak mı be sözlük ?
  • 1456
    rijkard futbolu bilmiyor, yanlış sistemle takımı oynatıyor, o oyuncu orda oynatılır mı gibi sığlıklara girerek rijkardı eleştirmek kolaycılık olur. ancak 150 miyon euroluk bir takım için de yok emekliyor, yok devrim olacak falan komik oluyor. takım deplasmanda maç kazanamıyor , ortada bir sorun olduğu açık ve kağıt üstünde bu kadar kaliteli bir takım, ligde ipi göğüsleyemezse, hatta ilk 2 ye giremezse adnan polat rijkard'ın arkasındayız demeye başlayacaktır. (u: doğanın kanunu budur; kendin ayakta kalabilmek için birilerini yemen gerekecektir; dolayısıyla adnan polat' ın yiyeceği ilk kişi rijkard olacaktır)
  • 1461
    elindeki yeteneği kısıtlı orta saha oyuncularıyla bir şeyler yapmaya çalışıyor ve buraya oyuncu alnmasını istemediği için eleştiriliyor. "biz hep söyledik abi, takımın box to box orta saha oyuncusuna ihtiyacı vardı ama gio ve jo alındı." gibi sözler sıkça ortaya atılıyor. sormak isterim; ara transfer döneminde, başarılı olmak isteyen hangi kulüp kaç paraya böyle bir oyuncuyu bize verecekti? altay bile musa çağıran için "size veririz ama sezon sonuna kadar bizde oynasın." dedi. "peki bu transfer sezon başında neden yapılmadı?" gibi haklı bir eleştiri getirebilirsiniz. o zamanlar rijkaard da işin böyle olacağını düşünmedi belki. hatırlarsanız ilk geldiği zaman "maç kasetlerini izleyip takımı analiz edecek." haberleri çıkmıştı. bu analizler sonucunda önceki sezonlarda ayhan, mehmet, arda ve kewell'ın görüntülerini izleyip sadece sağ kanada transfer istemesini normal kabul etmek gerekiyor. tabii elde bir de sakatlıktan çıkıp pas trafiğine denge getirmesi beklenen linderoth vardı. haliyle bu eleştiri de yersiz hale geliyor.

    her şeye rağmen ara transferde bir orta saha oyuncusu transferi düşünülmüş olabilir ama kewell ve baros'un sakatlıkları işleri çok karıştırdı. "baros'la yıprat, nonda'yla vur" taktiğinin diğer elemanı nonda da tek başına bir şey yapamayınca forvet ihtiyacı ortaya çıktı. o yüzden jo alındı. diğer taraftan; kewell'ın sakatlığı da takımı etkiledi. aynı mevkide oynayabilen arda'nın zaman zaman düşen formu*, caner'in aynı zamanda hakan balta'nın da alternatifi olması yönetimi bir de kanat oyuncusu transfer etmeye itti. ha neill transferini konuşmaya gerek görmüyorum, sezonun başından beri bir stopere ihtiyacımız olduğu konuşuluyordu ve geldi. zaten lig başlamadan önce de kendisi için bir çalışmamız olmuş ama gelmemiş.

    rijkaard barcelona'ya geldiği ilk sezonda ligi ikinci bitirdi, sonraki sezon şampiyonluk geldi, diğer sezon hem şampiyonluk hem de şampiyonlar ligi şampiyonluğu geldi. 2006'daki bu başarıları kazanan futbolcuların birçoğu rijkaard'ın geldiği sezon, o sezonun ikinci yarısı ve sezon sonunda beraber oynamaya başladılar (http://en.wikipedia.org/...07#Squad_information ). yani rijkaard'a lazım olan tek şey zaman ve destek. şampiyon olursak mutlu olurum tabii aksi bir sonuçta kulübün ve futbol takımının gittiği yapılanmaya desteğin sürdürülmesi gerekir.
  • 1462
    3 puanlı sistem işte, ne demekse başka sistem var sanki. başkanından, futbolcusuna, hocasına herkes böyle diyor. biz başka bir şey diyoruz adına. türkcell langırt ligi diyoruz. her hafta her maç langırt. bu maçta langırt topu, emre güngör'e çarptı. daha önce her maç başkalarına çarpıyordu. artık bitime yaklaşıyoruz, bizim söyleyecek pek az şeyimiz kaldı. onları da söyleyeleyelim ve sezonu kapatalım.

    sezon demişken, açılır en büyük umutlarla, tonlarca para verilerek takım kurulur. en kral yerlerde kamp yapılır yenir içilir. sezon başlari iyi oyun hak getire, hocalar kandırır bizleri. takımın oturması için 10 hafta beklemek lazım derler. madem 10 haftada oturuyor, o zaman 10 hafta erken açın kardeşim sezonu. sonra, sakatlıklar, cezalar, kötü hava şartları denir. devre biter, bir kaç transfer daha yapılır, yalandan bir iki maç oynanır. bitime doğru zaten iyi oyun aranmaz, at o lanet olası golü yat üstüne al 3 puanı. böyle yürür kervan.

    reykart yazmamışsa yazabilir. futbol hakkında ciltlerce söz söyleyebilir. ancak burası başka bir yer, başka bir lig. nişantaşı lisesinden bir ingilizce hocasını şemdinli lisesine tayin edin bakalım öğencilere nasıl öğretecek ingilizceyi? gelmişler dünyanın en büyük takımından, açmışlar defterlerini, bizimkilere bir şeyler öğretmeye çalışıyorlar. her maçı maç sanıyorlar, her futbolcuyu futbolcu.

    rıza'ya karşı oynarsan, oynadığının maç olduğunu unutacaksın. o büyük seyirciye oynadığı oyunu gördük, o bandoyla bir zamanlar şanlı ordu zigetvar'a, plevne'ye, estergon'a ölüme giderdi. eskişehirspor beraberliğe el sıkışırken kendi kendimize yenilmiştik.

    erdoğan arıca lincoln'ü dövüyordu güzel oynuyorsun diye, ziya doğan, mehmet özdilek, samet aybaba... bunlara karşı oynarken galip gelecem diye oynamayacaksın. sinirlerini alırlar adamın, timsah gibi beklerler avlarını, berabereliğe yatarken bir anlık hatanla golü yedinmi geçmiş olsun.

    kasımpaşa maçında caner'in serbest vuruşunu hatırlayan var mı? reykart yılmaz vural'ı tanıyor olsa, cener'e içeri doldurma, yandan koşana pası ver derdi. caner ne yaptı? içeri ortaladı, 9 kişi ofsayt. dürüllülü bu hafta 2. golü yılmaz'ı tanıdığı için buldu. aynı yerden tello ofsayttaki adama ortaladı, ofsaytta olmayan bobo kafayı dokundu. ofsayt taktiğiyle oynayan yılmaz vural'ı bilen dürüllülü, holosko'yla 3 defa burun buruna kaleciyle karşılaştı.

    çok basit bir şeyi hocanın uygulamaması beni kahrediyor. takım balta'dan geçilmiyor, sezon başından beri yırtınıyorum 16 numaralı futbolcu şampiyonluğa mal oldu. dikkat edin, her topta paralele bağlanmış. top ayağında olan adamla aynı mesafede koşuyor sadece. galatasaray'da oynamasın, ligte herhangi bir takımda bir sezonda 8 maça çıksın, bu yazdıklarımı yerim. lanet olsun, bu ön libero denen kazmalar bir tane dönen topa basmadılar.

    sahanın en iyi futbolcusu emre güngör'dü. yatarak kayarak hedef küçülten stoperimize patladı kabak. servet olsa hezimetle dönülecek bir maç sonunda bakalım bu maçta oynatılacakmı? kaleciye ne demeli? görünmez bir fener maçından sonra ultimatom vermiş sanki. bütün gelen topları şişiriyor, lanet olsun. bursayla olan fark, kaleci farkıdır. dün ivankov eliyle volkan'a, volkan'dan sercan'a, 10 saniye sonra gol oldu. bizim kaleci 10 saniye satranç oyuncusu gibi düşünüyor nereye atacağını.

    kalemize atılan kornerleri izleyin. tamamı gol tehlikesi. ön direklerde kimse yok. sabri, caner dahil herkes kafaya çıkıyor. kalecinin bir maçı ipten alma ihtimali sıfır. oyun sıkışmış, reykart'ın tek yaptğı şey elano'yu yanına almak. bıktık hocam bu hamleden. takım çok iyi oynuyormuş gibi, değişiklik yapmadan maçı bitirdin. saha içi değişikliğe bile gitmedin. sistem diyorsan adına, burada sistem sökmez. bu futbolcularla bildiğin oyunu oynatamayacaksın. koy iniestafa'yla, topal'ı barcelona orta sahasına görelim bakalım kaçıncı olacaksın. bak bakalım messi topla kaç defa buluşacak?

    taç kullanırken gol yiyoruz, topu elle bile oyuna sokamıyoruz. taç atmayı bilmemekten değil, topa kimse sahip olmak istemiyor. hayalet futbolcular cirit atıyor orta sahada. aman top bana gelmesin hesabı.

    fener maçı ne olurun nöbetine yatıyoruz. bilmiyorum, senelerdir galatasaray maçlarını bilemiyorum. hiç bir maçı bilemedim bu sene. hiç bir maçın garantisi yok, hele geriye düştüğümüz zaman, gireni çıkarma ihtimali çok az. bildiğim bir tek şey var, orta sahada bu kazmalarla oynamaya 2 maç daha devam edelim 4. lük hayırlı olsun. çare yok mu? var, lukas'ı orta saha çekeceksin. ayhan, büyük maç futbolcusudur onla başlayacaksın. ilerde keyta, baros, arda oynayacak. elano'yu kendi istemediği sürece asla çıkarmayacaksın. kaleciye degaj yapmayı yasaklayacaksın. eğer geriye düşersen ki muhtemeldir çıkar kaleciyi, farketmiyor nasılsa al el çiko'yu oyuna. fazla yabancım var diyorsan, balta hakan'la başla, caner'i ver ileri dövüşsün dövüşebileceği kadar. yorulunca çıkarırsın. servet, topal, 16 numaradan ikisi oynarsa maçı unutun. biri oynarsa maç langırt maçı, her sonuca gebe. hiç biri oynamazsa, hatta kadroda bile olmazlarsa( servet'in yedekte oluşu emre güngör'ün oyununu yarıya indiriyor) hiç bir maçı kaybetmez galatasaray, hatta kazanır. hatta şampiyon olur olmasına da ne yazar? bütün rakiplerine yenilmişsin bir kaç maçın bir kaç dakikası hariç iyi futbol oynamamışsın.

    servet daha dün gs televizyonunda çocukluğundan bahsediyor. 11 kişilik fakir ailesinden, muhtemelen topal'da, 16 numara da sefil çocukluk geçirmişler. 15 yaşına kadar yedikleri bulgur pilavı, nişastadan sonra gelsin pirzolalar, baklavalar, ilaçlar, gıdalar. kas kas olsa dayanırmı? patlıyor işte bir yerde. takm 30 kişi, aynı idmanı yapıyor, aynı besini alıyorlar, saha çıkan 11 kişi. diğerlerinın aldığı fazla enerji başlarına bela oluyor, oynadıkları ilk maçta sakalanıyorlar. türk futbolcularının genç takımlardaki başarısını ileriye taşıyamamalarının sebebi budur.

    işte böyle, her sene böyle çocuklar. bizim masum sevgimiz sömürülür gider, bu devran bu düzen asla değişmez. yarın şampiyonluk kaçar, şampiyonlar ligi ile avunursun. o da kaçar avrupa ligi ne güne duruyor. o da kaçarsa mı? yok artık bunu reykart istese bile yapamaz.
  • 1469
    fenerbahçe maçıyla ilgili taraftarlara gerekli uyarıyı yapmıştır.

    --- alıntı ---

    fenerbahçe karşısında mutlaka galip gelmemiz gerekiyor. bu yüzden taraftarımızın desteğine de çok ihtiyacımız var. ama fenerbahçe'yi geçtikten sonra evimizde oynayacağımız diğer maçlarımız da var. taraftarımızın desteğine diğer maçlarda da ihtiyacımız var. bunu da unutmamaları gerekiyor.

    --- alıntı ---
  • 1470
    --- alıntı ---

    futbol dünyasındaki herkes tarafından hem futbolculuğu hem hocalığı ile iyi tanınan biri. her anlamda “iyi” tanınır. üst düzey futbolculuğundan sonra yine üst düzey hocalık yaptı.

    şimdi galatasaray’ın başında. adnan polat’ın, galatasaray futbol takımının başarılarını sürekli kılmak için yaptığı önemli hamlelerden birinin en önemli figürü.
    biliyoruz ki, rijkaard, sistem adamı. futbol anlayışına göre, bol pas yapan, topla oynamayı seven, sürekli hücum çeşitlemeleri yapan bir takım oluşturmak istiyor.

    cruyff’un “top bizde olursa rakibimiz gol atamaz” , “futbol basit bir oyundur. zor olan, futbolu basit oynamaktir”, “üst üste 30 pas yaparsan, top kendiliğinden kale çizgisini geçer” sözlerini doğru kabul etmiş ve bu sözleri gerçekleştirecek bir takım yapan hocadır rijkaard. cruyff’un bu sözleri aslında ideal futbol takımını tarif ediyor. rijkaard’ın bunun peşinde koşması çok önemli. galatasaray için bir şans.

    bu tip futbol anlayışının çok büyük handikapları da var. özellikle türkiye gibi futbolcuların fundamental eksiklerinin çok olduğu bir ülkede. işin kötüsü futbolcularımız, rijkaard gibi bir hoca ve futbol anlayışıyla karşılaşana kadar eksikliklerini fark etmiyorlar bile. biz izleyiciler de çok fark etmiyoruz aslında.
    ne zaman ki, galatasaray bol pasla oynamaya, kaleciyi de pas organizasyonu içine sokmaya başladı, o zaman özellikle savunma oyuncularının defoları ortaya çıktı.
    yine orta saha göbeğinde savunma oynayan oyuncuların pas yapamamaları sebebiyle takım sıkıntı yapmaya başladı. geçen sezonların yıldızlarının yaldızları döküldü.

    bu açıdan bakıldığında işi zor rijkaard’ın.
    galatasaray’ın elindeki kadro rijkaard’ın istediği futbolu tam olarak oynayabilecek yapıda değil, çok eksiği var. elimizde 4 savunma ortası var, hepsi milli ama sadece ikisi pas futboluna yatkın. yine beş orta saha göbeği oyuncusu var, ama sadece bir tanesi istenen kalitede.
    diğer mevkilerde sıkıntısı yok takımın. hem kalite hem de derinlik olarak birbirini ikame edebilecek sayıda oyuncu var. hem forvet hattında hem savunma kanatlarında sıkıntısı yok.

    yeniden öğrenme sürecine giren yılların profesyonellerinin adapte olma güçlüğüne, yapılan yatırımların karşılığını alabilmek için şampiyon olma baskısı, seneye yeni statta şampiyonlar ligi oynama isteği, kadroyu güçlendirmek için yeni yatırımlara kaynak yaratma zorunluluğuna rağmen çok başarılı bir sezon geçiriyor galatasaray ve frank rijkaard.
    saha içi açısından eksikleri yok mu rijkaard’ın , var elbette. mesela en önemli bölgede topa basıp pas yapacak adamı elano’yu oyundan alması. yabancı sınırı yüzünden öyle yaptığı söyleniyor. iyi güzel de forvete oyuncu almak için orta sahayı rakibe teslim doğru değil. yabancı forvetlerden birini çıkarıp yerine yabancıyı alması daha doğruydu. tabii ki sonuçlardan sonra söylemek kolay, hoca da fark etmiştir bu yanlışını sanırım.
    ara transferde de tartışılacak kararlar alındı. bahsettiğim baskılar ve bahsetmediğim sakatlıklar sebebiyle transfer yapıldı. sonuç pek başarılı olmadı, olamayacağı da belliydi aslında. ama bir çok faktör var elbette transfer için. ihtiyaç duyulan oyuncu tipi, oyuncuların transfer olabilme durumları, ücretleri, yabancı sınırlaması gibi. her şey göz önünde bulundurulmuştur sanırım. bence yaptığı yanlışlar bunlar elbette, hata olarak kabul edilse bile çok büyük hatalar değil. hani bazılarının iddia ettiği gibi, gönderilsin, istifa etsin gibi bir durum yok. takım şampiyonluğa koşuyor, daha ne yapsın ilk senesinde.

    rijkaard, takımına istediği futbolu oynatana kadar ısrar eden, bir çok kez açıkladığı gibi b planı peşinde koşmaktansa, a planını mükemmelleştirmeye çalışan bir hoca. dünya futbol tarihi rijkaard’ın seçtiği yolun doğru olduğunun kanıtlarıyla dolu.

    ülkemizde pek bilinen, eksikliği hissedilen, talep edilen bir şey değil, bir futbol ekolüne sahip olmak. ekol yaratan, bunu sürdüren ancak kısa süren denemeler oldu sadece. en başarılı ve en yakından bildiğimiz örnek fatih terim’in 96-2000 galatasaray’ı ve devamını sağlayan dünya üçüncüsü milli takım. diğeri de ersun yanal’ın oturtmaya çalıştığı futbol anlayışı. fatih hocanın ekolü, kaos futbolu diye adlandırdığımız müthiş bir hızla, rakibe baskıyla oynanan, rakibi boğan, kazandığı toplarla hızlı oynanan bir futbol anlayışı. çok yetenekli, fiziği güçlü ve kondisyonu yüksek oyunculara ihtiyaç duyar bu futbol. ersun yanal’ın anlayışı da biraz kaos futbolu biraz pas futboluna yakın. ancak hiçbir zaman tam olarak gösterecek zamanı olmadı.

    türkiye’de talep edilen sadece başarı. sabır yok.
    bunları kıracak, geleceğe yatırım yapacak ön görülü başkanların yapacağı en önemli iş frank rijkaard gibi bir hocanın takımın başına getirilmesi. adnan polat yönetimi bunu başardı.

    büyük takım hocası olmak zordur. herhangi bir takım hocası olmak da zordur aslına bakarsanız, okul takımı bile olsa.
    25 futbolcu, 10 civarında yönetici, malzemeci, masör, yardımcı hocalar falan derken 50 civarında insanla birebir çalışırsınız. taraftar ve medyayı daha saymadım bile.
    büyük takım olunca medya ve taraftar baskısı sizi cenderenin içine sokar. bu baskıyla baş etmek hiç kolay değildir. kimisi mourinho gibi, fatih terim gibi ayar üstüne ayar verir. kimi de rijkaard gibi muhatap bile olmaz.
    iş futbol tekniği, taktiği değildir. capello, hiddink, mourinho gibi hocalar nasıl oluyor da her yerde başarılı oluyorlar. futbol atla deve değildir, sahada oynanan oyunu hepimiz görüyoruz, biliyoruz değil mi? iş sadece bu olsa ben de yaparım galatasaray’a hocalık. ama topçu beni dinlemez ki. ben olsam ben de dinlemem zaten.
    ama rijkaard’sanız 3-0 önde başlarsınız ve sonuna kadar hak etmişsinizdir zaten.

    rijkaard, sezon boyunca doğru yolda ilerledi, çok fazla taviz vermedi prensiplerinden. prensipten taviz vermedi sert bir ifade aslında, ama rijkaard’ın prensipleri o kadar insanca ve yumuşak ki, hiçbir gerilim yaratmıyor. oyun anlayışımı değiştirmem, kamp yapmam, tribünden tepki gören oyuncuyu oyundan almam rijkaard’ın prensipleri. kim böyle bir hocayla çalışmak istemez ki.

    burnu havada olmayan büyük bir özgüven var rijkaard da. daha önce de yazmıştım, basın toplantılarında, söyleşilerde sıkılıyor gibi geliyor bana. bir gün mesela “elano’yu niye çıkardınız?” diye sorduklarında , “ya boşverin bunları, gidelim boğaz’a rakı balık yapalım, bu kadar takmayın futbola kafayı” diyecek gibi geliyor.

    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...ank-rijkaard_27.html
  • 1473
    28 mart 2010 galatasaray fenerbahçe maçı hiç umrumda olmadan eleştirdirdiğim kişi sadece.
    takımı deli gibi kapanan bir takıma karşı pozisyona sokmuş (galatasaray taraftarının beklentisi bu mu, tebrik ediyorum o zaman)
    gol atmak için rakip alanda top dolaştırsak, verkaçları falan denesek yada en kötü fenerbahçe'nin yaptığı kadarını yapsak olmaz mı? ne yani artık gol atmak için yıldızların ayağına mı bakıcaz? biz nereye gidiyoruz böyle
App Store'dan indirin Google Play'den alın