resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:62
Uyruk:Hollanda
  • 3117
    ayrılmasına tepki verenler; bugünü değil geleceği düşündüğü için tepki vermiştir. vizyon ve avrupalılık olayı mantıklı geldiği için rijkaard'ı sindirmiştir.

    şimdi sorsam size;

    - tahtakalede ticaret firmasında satış elemanlığı mı istersiniz?
    - media markt firmasında satış elemanlığı mı istersiniz?

    media markt;

    -yükselme garantisi var.
    -her ayın 1'inde gece 00,00 da maaşınız yatar.
    -mesainizi dakika bile sekmeden alırsınız.
    -yemeklerde 2 farklı menü ve 1 adet diyet menü çıkar.
    -yaşadığınız lokasyonu değiştirirseniz, sizi en yakın media markt'a yönlendirirler.
    -saatler bellidir.
    -resmi tatillerin tümü değerlendirilir.
    -kişisel gelişiminizi tamamlarsınız.
    -cv'nizde büyük bir artı olarak yer alır.

    tahtakale ticaret firması

    -cumartesiden cumartesiye haftalık alırsınız.
    -zor durumda patronu idare edersiniz.
    -cumhuriyet bayramı, 19 mayıs dinlemez çalıştırırlar.
    -yazın karpuz peynir, kışın kaşar-salam kombinasyonu.
    -mal geldiği zaman gece 11 de olsa iş bitene kadar çalışırsınız.
    -mesainin esamesi okunmaz.

    rijkaard için üzülenlerin çoğu, başta da ben galatasaray'ı media markt olarak hayal ettik. daha somut örnekle;

    media markt = barcelona
    tahtakale = galatasaray*
  • 1520
    kaybettiği son 3 maçında da bireysel hatalarla yenilen goller başrol oynamıştır. o gelen gollerden önce de takım akıllara zarar goller kaçırmıştır. bak orta sahayı, ruhsuzluğu geçtim. o goller daha önce atılsa, mehmet topal, emre güngör, leo franco o absürd hataları yapmasalar burada halay çekiyor olacaktın tamam mı? demek istediğim şudur, ne kadar kötü olsak da bu 3 maçı kazanabilirdik, ne yapsın adam o golleri kendi atıp, emre'nin, mehmet'in yerine savunma mı yapsın? şu kalan 7 maçı da basbaya kazanabiliriz yani demek istediğim. bi maç keita çıkar, öbür maç gio, 2 hafta sonra kewell yetişir. destek olun destek, daha önce de fenerbahce'ye berbat oynayıp 4 yedikten sonra şampiyon olduk. 5-6 sene öncesini ne çabuk unuttuk.
  • 620
    hücum futbolunu sevmeyebilirsin ama hücum futbolu oynatıyor diye eleştiremezsin!
    1-0 olsun üstüne yatalımcı olabilirsin ama 5-4 kazanmayı tercih ediyor diye eleştiremezsin!
    oynattığı sistemi riskli bulabilirsin ama eleştiremezsin!
    barcelonanın yediği golleri verdiği pozisyonları görmezden gelip aşmış bunlar derken galatasaray cok pozisyon veriyor cok gol yiyor diye eleştiremezsin!
    en önemlisi de eleştirmeye çalışmakta ısrar ederken bunu, takımdaki eksikleri bir tek sen görüyormussun gibi nolucak bu takım savunması ha rijkaardcım gibi amerikayı yeniden keşfetmişçesine tespitler yapıp bir de bunu ha rijkaardcım ha benim canım gibi küçümsemeye çalışır şekilde yapamazsın!
    yani;
    her hamlesinde bir bildiği vardır mutlaka demek zorundasın!
    onun yaptıklarını sorgulayacak çapta olmadığını bilmek zorundasın!
    johan neeskensle birleşen beyninin sonsuz futbol dehasını farketmek zorundasın!
    yani;
    rijkaardı sevmeyebilirsin ama saygı duymak zorundasın!
  • 1268
    25 subat 2010 galatasaray atletico madrid macinda strikerlarinin tamami sakat olan bir takimda cikarabilecegi en iyi kadro ve en mantikli dizilisle takimini sahaya sürmüstür. yalniz bir kac seyi hesaplayamadigini kabul etmek zorundayiz:

    1) her ikili mücadelede galatasaray aleyhine faul calan hakem sifatli bir soysuz.

    2) galatasaray oyuncularinin yedikleri tekmeleri, hele ki kritik noktalarda "göremeyen" bir hakem sifatli 6 nokta körler dernegi heyeti.

    3) yenen bir adet penalti.

    4) tüm bunlarin oyunculari yavas yavas cileden cikarmasi ve "ögrenilmis caresizlik" ile agresyon arasinda gidip gelmeye baslayan takim psikolojisi.

    5) cileden cikan caner'in 2 kasti faul yapmasi (ki caner'in ruh haline daha önce surada deginmistim (bkz: #316334))

    6) gittikce bozulan moralden ötürü galatasaray'da konsantrasyonun dagilmasi ve hakemin tarzindan ötürü gittikce daha da kendine güvenen ve hatta $imaran atletico'nun daha iyi ataklar gelistirecek bosluklar bulmasiyla gelen gec gol.

    tabii rijkaard yerine alben10 ya da ne bileyim zizonkovac olsaydi takimin basinda tüm bunlara bir cözüm bulmus ve bize turu getirmisti ama kisfmet.
  • 3656
    artık uzaklarda olduğu ve fatih terim ile birlikte güzel geldiği için bizim* de arkasından "harbi ha ne boktan bir teknik direktördü..." falan mı diyeceğimizi sanıyorsunuz? provakasyon her zaman provakasyondur, tepkiler zaman aşımına uğramaz...

    biz hepimiz kör ve malız da bir siz akıllısınız ve gerçekleri görüyorsunuz amk... frank rijkaard bir kişi değildi, frank rijkaard bir fikirdi, ideoloji idi... savunulan şey de kişi değil diğeriydi... ne mi peki bu? algı sorunu olanlar için yüz elli bininci kez özet geçeyim;

    futbol tarzı, kişiliği ve sistemi belli olan dünyaca ünlü bir teknik adamı getirip devrim sinyalleri verilmesine rağmen kendisine gerekli çalışma ortamını sağlamadan günah keçisi ve başarısızlığın tek sorumlusu ilan etmek, ismi üzerinden zaman kazanarak koltukları bir süreliğine daha garantiye almak... bu piçliği gören bizler isyan edip kendisini sonuna kadar savunduk tabi, basiretsiz yönetim ve profesyonel olmayan yeniçerilere karşı...

    ha frank rijkaard zaten bu lig için uygun bir adam değildir en baştan, bu konu zeki insanlarla konuşulur tabi ama milyon euroların döndüğü bir piyasada, milyonlarca destekçisi olan dünyaca ünlü bir kulübün başına ciddi ciddi getiriyorsan bu adamı, en iyi ortamı sağlayacaksın kendisine ve arkasında duracaksın arkadaş, sen durmazsan biz dururuz... yarın bir gün aynı şey bir başka ünlü teknik adama da olsa %100 aynı tepkiyi veririm şahsen, sokmuşum kıvırcık saçlara mevzu o değil ki anasını satayım...

    kapiş? bir daha anlatayım mı?

    "ha ha ha ne boktan adamdı ha, sözlükte de dokunanı yakıyorlardı"

    yakıyoruz işte aha...
  • 1505
    kendisinin orta sahada adam gibi top yapacak mücadele edecek bir adama nasıl ihtiyacının olduğuna hala ısrarla inanmak istemeyenler barcelona kariyerine bi zahmet göz atsınlar. hocamızın barça'da geçirdi o meşhur sezonun ilk yarısında bildiğimiz gibi küme düşme sınırına kadar düştü takım. peki devre arasında takıma kim geldi biliyor muyuz? edgar davids, sonrasını da biliyoruz, seri galibiyetlerle sezon 2. kapatıldı. peki bu devre arası neden orta sahaya adam almadı bu rijkaard o zaman dersiniz hemen? çünkü öncelikler vardı. 1 numarada defans, 2 numarada ise hücum bölgesinde oynayan oyuncularımızın sakat olması. anladık mı? 'total değil topal futbol ehehe', '9 aydır bişey göremedik ama' derken önce otur bi düşün senin orta sahanda kimler oynuyor diye.

    hadi o meseleyi de geçtim, başkan daha 1 hafta önce seçilirsem sözleşme uzatacam dedi. e be arkadaş ne zorluyon, ıkınsan da sıkılsan da bu adam en az 2-3 sene burada olacak. destek ver inanmıyosan bile, nasıl taraftarsın sen.
  • 1554
    kaostan beslenen bir toplum olarak teknik adamlığını tartıştığımız teknik direktörümüz. gerets ile, skibbe ile, bülent korkmaz ile kıyaslanır ve başarısız bulunur kendisi, ihtiyaç olan yerlere takviye yapılırsa biz de şampiyon yaparız bu takımı denir, vesaire...

    iddia ediyorum ki galatasaray tarihindeki başarıların tamamı zamanın şartlarına göre insani çabalar ile elde edilmiş başarılardır. yönetim tarafından planlanan, öngörülen, organize edilen projeler dahilinde olmamıştır. sezonluk hamleler dahilinde gerçekleşmiştir. uefa kupasının bile takımdaki sinerjiden ve akıla ihtiyaç duymayan usta isimlerden dolayı kendiliğinden geldiğini düşünüyorum. üzgünüm ama bu ülkede uefa kupasını veya süper kupayı seneler öncesinden hedef belirleyip yola çıkacak bir yönetime henüz tanıklık etmedim. bu bir itham değildir, türkiye'deki futbol takımlarının tamamı ve futbol mantığımız böyledir. okulda da böyledir bu, her seneyi baştan okuruz geçen sene öğrendiklerimizi hatırlamadan. mezun oluruz en sonunda.

    kendisi bir sistem ve projeye baş koyan yönetimimizin getirdiği bir isimdir ve kah sezon başında, kah sezon ortasında inanılmaz isimler kadromuza kazandırılmıştır. ilk defa büyük hedefler koyarak önümüze sistemli bir şekilde yola çıktık, futbola ilk defa bir bilim, bir sanat gibi yaklaşılıyor ülkemizde...

    eğer bu proje önümüzdeki iki sene içinde çok afedersiniz sıçarsa o zaman deriz işte "vaktiyle denedik bu sistemi olmadı" diye. o zaman hıncal uluç ne derse o olsun razıyım. kim gelirse takıma kim alınırsa ala.

    rijkaard babamın oğlu falan değil, del bosque veya zico gibi isim olsun diye getirilmiş biri olmadığı için, uzun vadeli planlı bir sistemin ilk ve en önemli halkası olduğu için yanındayım.

    çok ağır olacak galiba ama geçmişimizdeki uefa kupası, süper kupa ve lig şampiyonluklarımız avrupa futbolunda hala söz sahibi olmak için yeterli başarılar değil. biz kendi kendimizin avrupa fatihiyiz şu an. ne olduysa ciddi ciddi geçmişte kaldı.

    açıkça görülüyor ki senelerdir varolan "türk mantığı" ile büyük takım olunmuyor, bazı şeylere daha profesyonel yaklaşmak gerekiyor. uefa devri bitti artık...bir daha da geri gelmeyecek o günler... hagi olsun popescu olsun taffarel olsun hakan şükür, bülent korkmaz olsun bir daha asla geriye gelmeyecekler. onlar dönemlerinin en önemli futbolcuları idiler çünkü. uefa kupası nasıl tesadüf değilse sistemli bir yönetim planlamasının da sonucu değildi, yoksa sonrasında bu kadar kötü durumlara düşmezdik.

    zaman çalışma, değişme, atılım yapma zamanı. allahın türkiye liginde 3 takım birbirimizi yiyip şampiyonluklar ile büyük takım olamayız. kaldı ki diğer iki büyük takım yerinde saymaya ve yerel ölçekte kalmaya kararlı ise bizim bu ülke futbolunun lokomotifi olmamız gerekiyor.

    frank rijkaard bu yüzden geldi işte. en azından bunlar hedeflenerek getirildi. yarın bir gün avrupa'nın en büyük takımlarından biri olursak, müdavimi olduğumuz şampiyonlar ligi'ne geri dönersek, şampiyonu olursak; işte tohumları bu sıkıntılı günlerde atılmıştı diyeceğiz.

    tekrardan belirtmek istiyorum, kendimizi kandırmayalım, şu an bulunduğumuz pozisyon itibarı ile ne fenerbahçe'yi yenmemiz, ne de bu sezonu şampiyon olarak kapatmamız bizi tekrardan o eski parıltılı günlere veya daha ilerisine götürmeyecek. daha fazla emek göstermemiz gerek tüm camia olarak.

    dünya futbol tarihi örneklerle doludur ki başarılı olmuş ve hep tepede kalmış takımların birleştiği nokta tümünün sistemli ve akılcı bir yol izlemeleridir. para parayı çeker, başarı da başarıyı... bu dönemlerde benzer bir atılımı abd milli futbol takımı yapmakta...

    bu yüzdendir ki 1930-1950'nin uruguay'ı, 1950'lerin macaristan'ı, 1988'in steaua bükreş'i, 1991'in kızılyıldız'ı, 1994'ün bulgaristan'ı, 1998'in hırvatistan'ı ve 2002'nin türkiye'si artık piyasada yoktur. o dönemlerde bir takım sebeplerden ötürü başarılı olmuşlar ve sonra serbest düşüşe geçmişlerdir. lakin hollanda gibi doğal cevheri çok da fazla olmayan bir ülke bile sistemli çalışarak futbolda senelerdir dünyanın sayılı ülkelerinden. keza almanya da öyle... doğal yetenek bazında bir brezilya, bir arjantin değilsen tanrı'dan medet ummaya, çile çekmeye hiç lüzum yok, çalıacaksın, model oluşturacaksın...

    tüm bu beklentiler olmazsa da -- ki ben uzun vadede olacağına inanıyorum bence saçma bir deneme değildi ve denemeye değerdi -- olmadı der geçeriz ne yapalım...

    ve tekrar ediyorum, kaostan beslenen bir futbol kamuoyumuz var...

    (u: lütfen iyi niyetle okuyun, kasti olarak olumsuz veya yerici bir yorum yapmak değil analiz yapmaktı amacım)
  • 3869
    yıllar sonra bana şu soruları sorduran teknik direktör;

    - acaba neden keita yerine serdar özkan alındığında direk istifasını sunmamış ? serdar özkan ile total futbol mu oynayacaktık ?
    - veya takım 8 numara diye ağlarken neden bam üçlüsüne katlanmış ?
    - mehmet topal'ı sistemime uymuyor diye göndermiştik bunun döneminde. eyvallah doğrudur ama yerine onun klasında orta sahalar neden alınmadı ?
    - bir de buna ek baros sakatlanınca tüm sistem çökmüştü evet ama yedeği onunla golcü tiplemesi, özellik bakımından demet akalın ve florence welch kadar farklı olan shabani nondaydı. baros sakatlanınca ondan başka santrafor olmadığından saldığını hatırlıyorum. antep maçında penaltıyı kaçırınca sırıtmalar filan... neden baros'a yedek golcü alınmadı ?

    edit: yazmayı unutmuşum bütün bunlar tek bir şeye işaret ne yazık ki: para
  • 682
    italya'ya yarı finalde yenildikleri maçta çıkıp penaltıları kendi atmadığı için kariyeri sorgulanabilen adamdır. barcelona'yı da zaten mahallenin çöpçüsü de şampiyonlar ligi şampiyonu yapardı. (bkz: ya ben lan neyse bi şey demiyorum)

    sütoğlan editi: messi denen sihirbazı da sihirbaz yapan mahallenin sütçüsüydü bu arada...
  • 3515
    2009-2010 sezonunda, artık hiçbir iddiamızın kalmadığı * son maçlarda berk neziroğulları, cumhur yılmaztürk, emre çolak gibi genç isimlere şans vermiş eski kıvırcığımız. ama neredeyse son 10 maçını iddiasız geçirmekte olduğumuz 2010-2011 sezonunda hiçbir genç oyuncumuzu 5 dk bile izleyemedik. eminimki rijkaard devam etseydi şuan en az 4-5 genç ismi seyrediyor olacaktık. '' reykart kötü hoca yeaa baksana ligdeki durumumuza :(( '' diyenlere, kendilerinde sabır denen şeyden eser olmayan insanlara malesef yenik düşmüştür rijkaard. en az 1-2 genç ismi takıma kazandırabileceğimiz bu sezonda biz hala ayhan akman, hakan balta izliyoruz. zamanında rijkaard'ın gitmesini isteyenler, bu iddiasız takımda hakan'ı ayhan'ı izlemekten mutlulardır bence...
  • 459
    futbol tarihinde fifa tarafindan haftanin takimi secilen ilk ve tek türk takimi olan frank rijkaard'in galatasarayi'ni yaratmis olan adamdir.

    kendisine homurdanma densizligini gösteren bir takim galatasaraylilara ve basina yeni gectigi bir takimda 14 resmi macta tek yenilgi bile almamis bir hocayi didiklemek icin pusuya yatmis bir takim capsiz spor basini akbabalarina bir hatirlatma olsun. sadece susun ve alkislayin.
  • 1352
    overrated olduğunu iddaa edenlere yıllık 20 milyon euro'ya mourinho'nun en çekici uzvunu veriyorlarmış.

    arkadaşım, rijkaard çıkıp sana "ben total futbolun ilahıyım, ben total futbol oynatacağım." dedi de o sıralarda biz mi orada değildik? adam "göze hoş gelen, kazanmak için sahaya çıkan, takım oyunundan güzellikler sunan bir futbol oynatmaya çalışacağım." dedi, oynatacağım diye iddaalı da konuşmadı lan. football manager'de hileyle kazandığınız kupaları türkiye ligi'nin en büyüğüyle nah kazanırsınız, ne alt yapınız ne de mali gücünüz yeter. ağzının sağ tarafından akan salyalar eşliğinde izlediğin barcelona'yı, onun en önemli 2 oyuncusu iniesta ve xavi'yi sen alt yapından çıkarabilecek misin? peki para verip alabilecek misin bir fabregas'ı, alsan da seviye atlatabilecek misin bu çükümün liginde? nah yaparsın.

    ortamdan, yani türkiye şartlarından, bağımsız hayallere girersen, beklentiyi göt seviyesinden gök seviyesine çıkarırsan babaları aldığınla kalmayıp bir de insanlara overrated dersin. overrated olanlar senin hayallerin yavrucuğum.

    sen hala şu kadroyu galatasaray tarihinin en iyi kadrosu görmeye devam et, tabi insanları suçlarsın. mustafa sarp, mehmet topal, barış özbek, ayhan akman kim ki de sen orta sahasında gerrard, mascherano olan takımla yarışacaksın, ya da hakan balta ve uğur uçar'la mı reyes ve simao'yu durduracaksın? nah! senin bekinde fatih*-ümit davala ve hakan ünsal-ergün penbe 4'lüsü vardı avrupa'da 1 numara olurken. orta sahandaki adamlar tek tek bir şey değildi belki ama 3'ü 1 arada olup 3'ün 1'ini herkese veriyorlardı.

    siz hayaller aleminde yaşamaya devam edin de biz sizlere yedirmeyiz rijkaard'ı. çıkıp ağlamayın sonra, vay babam bu bana böyle dedi.

    (bkz: düşünce özgürlüğü)

    sana göre insanlara bok atmak düşünce özgürlüğüyse bana göre de sana tepki vermek düşünce özgürlüğü.
  • 985
    bu adam ilk geldiğinde sistemi oturtsun varsın şampiyon olmasın dedi herkes, eminim herkes olduğuna çünkü herkes böyle bir adamın gelmesinin gazıyla böyle şeyler söyler elbette. sonuçta kendisi eski barcelona teknik direktörü, ve adamlar onun sayesinde belki "uzay futbolu" oynuyorlar.

    şimdi okuyucu, kafanda bir terazi oluştur.
    bir yere 1 ya da 2 adet lig şampiyonluğu koy, öteki tarafa ise barcelona'nın bugünkü sisteminin galatasarayımızda olma ihtimali, ihtimal diyorum hiçbir şey kesin olamaz zira, fakat bu ihtimal de yüksek bir ihtimal.

    oluşturdun mu? o zaman okumaya devam.

    bu terazi öncelikle herkesin kafasında sisteme doğru kaymış vaziyetteydi.
    lig başladı, her şey iyi, bir anda şampiyonluk aslında gelebilir sistem oturtulurken düşüncesi geldi herkese, ve bir anda şampiyon olabiliriz, olmalıyız düşüncesi geldi aklına. bir anda terazi kalkmaya başladı, ve şampiyonluk istenmeye başladı, yavaş yavaş sistem tarafı yükseldi, şampiyonluk düşmeye başladı.

    daha iyi sonuçlar alınmaya başladı, ve bir anda bu dengeler hala sistem ağırlıkta olsa da baya bir şampiyonluk tarafına doğru kaydı, taa ki ankaragücü maçına kadar. o maça kadar alınan iyi sonuçlar dengelemişti belki de. ne varsa ondan sonra oldu, her şey tepetaklak gitmeye başladı, fenerbahçe maçı, manisa derken...

    bugün bakıyorum sözlüğümüze, güzel platformumuza, 3 maç üst üste puan kaybetmişiz, ve sözlük 2 ye bölünmüş vaziyette, yani ne oldu? kendi kendimizin başarılı sonuçları sayesinde yine sonuç odaklı insanlara dönüştük. erken form tutmanın dezavantajını yaşadığımız an, o terazinin dengelenmeye başladı andı, ve bu 3 maç üst üste çorbanın tuzu oldu.

    bugün sözlükte herkes birbirine laf atıyorsa, rijkaard bilmiyor neeskens hoca değil diye, elano kötü nonda böyle leo kaleci değil diyorsa, çok üzgünüm ama bu lafları diyenler, rijkaard'ın arkasındayız, şampiyonluk gelmese de olur derken kendilerini kandırıyorlardı. o insanlar teraziyi çok çabuk kayırdılar ve bugün bu senenin şampiyonluğu rijkaard'ın sisteminden daha önemli hale geldi. bazı arkadaşlar teraziyi daha geç kayırdılar, sistemi önemsediler, ki ben de bu arkadaşlar arasındayım. ve bu iki kısım birbirine girdi, sözlük içinde huzursuzluk oldu.

    bunların olmaması gerekiyor muydu? hayır.
    bunlar olacak mıydı? tabiki olacaktı, burası türkiye.

    peki bunların olmaması için ne gerekiyor? sabır.
    türklerin en az sahip oldukları erdem nedir? sabır.

    peki bize sabırı kim öğretecek? bu sorunun cevabı da entrymize tanım olsun.
  • 1697
    pazar günü diyarbakırspor ile yapılacak olan maçta adına pankart açmamız gerekiyor. sürekliliğimiz için bu şart, kaybedilen kaybedilmiştir ve önümüze bakmamız lazım; bir adamın değişmesi bizi şampiyon yapmaz ama sistemi çözen bir adamın hamleleri bizi orta vadede başarıya ulaştırır.

    (bkz: 11 nisan 2010 galatasaray diyarbakırspor maci)

    aa dur ya bu maçta takımı protesto edeceğiz, ıslıklayacağız, yuhlayacağız. unutmuşum ben bunu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın