(bkz:
#2644271)
hysaj’a red bull’un %51 hissesini vermiştik en son ancak bitmedi. fm 19 trajedileri kaldığı yerden devam ediyor.
her neyse efenim, transfer sezonunu kapattık ikinci devreyi açtık. öncelikle mayıs ayında şampiyonlar ligi şampiyonu olacak chelsea’ye birinci turda deplasman golü kuralıyla elendik.
ligde devam dedik bastık gaza. dolu dizgin devam edip şampiyon olduk. anında bayern niko kovac’ı kovdu tabi. aklımda büyük bir kulüpten teklif gelirse gitmek vardı ancak kalsam da üzülmezdim o kafadaydım.
derken bayern’den teklif geldi ancak “kahpelik” olur diyerekten reddettim. ertesi hafta ise manchester’ın kırmızı tarafından gelen teklif görünce “çocukluk aşkımsın” diyerekten boş mukaveleye imza attım.
kadro iyi kadroydu ancak hiç istediğim oyunu oynayabilecek bir yapı yoktu. leipzig’de deneyimleyip başarı sağladığım taktiklerimi buraya da uyarladım anında. daha sonra bu taktikte kullanabileceğim oyuncuları takımda tutup kalanlarını olabildiğince elden çıkarıp kaynak yaratmaya çalıştım.
daha sonra takviyeleri tamamlayıp lige start verdim. pavard, cengiz, ndombele, pellegrini, haaland ve patrick roberts’a toplam yaklaşık 320m € ödedim. alexis sanchez isimli çöp ise elimde kaldı.
duygularıma yenik düşüp puştu u23’e yolladım yarım dönem süründü orda devre arasında da real madrid’e kiraladım.
her neyse... inanılmaz girdik lige 14 maçta 40 puan falan topladık öyle böyle top oynamıyoruz. şampiyonlar ligi’nde bayer leverkusen, milan ve sparta prag’lı grupta nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde 2 mağlubiyet alıp ikinci olduk.
ligde doludizgin devam ediyorduk. kadrom çok kaliteli değildi, çok derin de değildi. benim aksime city’nin inanılmaz derin, liverpool’un inanılmaz kaliteli bir kadrosu vardı. ama ben tokatlaya tokatlaya oynuyordum. ilk yenilgimi ocak ayında 90. dakikada arsenal karşısında aldım misal.
devre arası hiçbir ekleme yapmadım bir tane regen hariç, onu da zaten u23’te oynattım. juventus’la eşleşmiştik içerde dışarda 3 atıp geçtim. ligde bi ara bi tökezledik bu fa cup, şampiyonlar ligi fikstürünün olduğu dönem ama tökezledik dediğim de deplasmanda iki beraberlik falan öyle hesap edin puanı.
bu oyuna rağmen city de liverpool da kıçımdan ayrılmıyordu bir türlü herifler hiç puan kaybetmediler nerdeyse. şampiyonlar ligi’nde monaco’yla eşleşip toplamda yanlış hatırlamıyorsam 7-3’le geçtik. fa cup’ta da tottenham’ı yenip finalde newcastle’ın rakibi olduk.
bu arada takım çılgın atıyor tabi; pogba, pellegrini, lukaku, haaland, icardi, cengiz, martial çift hanelerde gol attılar. de gea gol yemiyor neredeyse...
derken yarı finalde geldi liverpool... north-west derbisini ligde kazanamamıştım ikisi de berabere bitmişti. diğer eşleşme ise arap derbisi; psg-city.
liverpool’a içerde 6, dışarda 3 attım. şaka değil gerçek... rövanş maçından sonra ise deplasmanda leicester’ı yenip iki hafta kala şampiyon oldum. finalde de rakip city. rotasyon yaparak ligi bitirdik ve finalde newcastle’ı 2-0 yendik. ikinci kupa hayırlı olsun.
geldi şimdi sezonun en büyük maçı. final old trafford’da bir de anasını satıyım. tabi benim kıçım tavanda geziyor yok 5 atarım yok 6 atarım. kolay mı icardi 40 gol atmış haaland 25 gol, de gea en az maçların yarısında gol yememiş falan.
velhasıl kelam o kutlu gün geldi çattı. maç başladı.
dakika 12, pellegrini kırmızı kart...
başım avuçlarımın içinde ekrana bakıyorum. derken ilk şoku atlatıp taktikte değişikliğe gittim. biraz daha savunmaya önem verdim derken 70. dakikaya kadar tek bir pozisyon vermeyip 3-4 tane net kaçırdım.
70. dakika oldu bu sefer de bentaleb kırmızı gördü maç oldu 10 vs 10. ellerimi ovuşturdum açtım taktik menüsünü. dedim olum carlo (ancelotti olan, city’nin hocası şu an) sen mi büyüksün ben mi...
takım son 20 dakika allahsız gibi oynuyor top göstermiyoruz ama ne olur ne olmaz diye de bir değişiklik bekletiyorum. pogba’yı çıkartıcam at gibi çatlayacak çocuk yoksa. derken hakem 3 dakika uzatma verdi, uzatmanın son dakikasındayız. o çıkartmadığım it oğlu it pogba yayda faul yaptı. şerefsiz oğlu şerefsiz foden da yazdı. çıkaramadık. yenildik.
foden, ateşler içinde yanasın.