• 251
    beyler 2015'de gerçekten galatasaray'la aynı başarıyı yakalamak imkansız gibi bir şey. ama 2016 olduktan sonra işler hayli değişiyor.

    dip not : 10 senedir arka arkaya şampiyonum. 2 avrupa ligi 2 süper kupa 6 türkiye kupası 9 türkiye süper kupası
    hollanda ile 1 dünya 1 avrupa 1 konfederasyon kupası 1 avrupa milletler ligi kupası.

    bir tek cl alamadım amk :(
  • 252
    senin kodlarını yazanın allah binbir türlü belasını versin. en sevdiğim oyunun içine ettiler. yine de bırakamıyorum abi.

    southampton'la oynuyorum. uefa'da finale çıktım. rakip manu. istatistikler resimdeki gibi. maç 0-0 bitti. uzatmalarda da 1-0 öne geçtim. ardından yediğim ilk atakta da golü yedim. manu'nun da ilk tehlikeli gol pozisyonu bu. maç 1-1 bitti ve penaltılara kaldık. penaltılarda da 12-11 yenildim. allah belanı versin sega.

    http://i.hizliresim.com/zApVmD.jpg
  • 257
    bayrampaşaspor ile 3. sezonuma devam ettiğim oyun. takımın başına ilk geçtiğimde taraftar gurubu tarafından "çapsız" diye eleştirildim. taraftar grubu dediğim de 8 kişilik bi grup. zaten toplamda 17 tane taraftarı var 7'sinin passoligi yok. beni çapsız diye eleştirenlere bak amk. bi gün derbi maçında "bu maçta taraftarlarımıza çok ihtiyacımız var, stadı doldurmalarını bekliyorum." dedim maça 4 kişi geldi. bi tanesinin de son anda işi çıktı, gitti. resmen stada biz taraftarı desteklemeye gidiyoruz.

    ilk sezonumda playoff'lara kalıp 2. turda elendim. ikinci sezonumda ligi lider bitirerek ptt 1. lig'e yükseldim. tabi bu yükseliş kulübe ekonomik anlamda da büyük katkı sağladı. tam 3 adet forma sattık. bi tane de futbolcularla aramızda para toplayıp biz aldık. küme yükselme hediyesi olarak futbolcularıma 1 hafta fazladan izin verdim. takımın en önemli oyuncusu, defansın bel kemiği mahmut boz tatil dönüşü 90 kiloydu. bu kadar profesyonel futbolculara sahip olduğum için tanrıya bir kez daha şükredip mahmut'un mideye kelepçe taktırdık. tabi bu para da transfer bütçesinden gitti. transfer bütçesi dediğim de kredi puanı en yüksek olan asistan menejerimiz özel bi bankadan 3 bin tl para çekti. her ay 90-90 ödüyoruz.

    ptt 1. lig performansımız ise tam anlamıyla rüya gibi. namağlup olarak 20. haftaya girdik. tabi bunda sezon başında yaptığımız etkili transferler önemli rol oynadı. 21 yaş altından gelen kemalata döner, takımdan ayrılan geçen sezonun gol kralı semih türe'yi hiç aratmadı ve 18 maçta 19 gol atarak ligde gol krallığında liderliğini sürdürüyor. kayserispor'dan transfer ettiğim okay yokuşlu takıma adapte olma konusunda hiç sıkıntı çekmedi ve ortasahanın vazgeçilmezlerinden oldu. sol beke transfer ettiğim batuhan işçiler tam anlamıyla istediğim performansı gösteremese de vasatın altına hiç düşmedi. batuhan'ın yaşının 17 olduğunu da söylemem gerek. zira uzak deplasmanlara annesi izin vermediği için götüremiyoruz.

    sene sonunda %90 ihtimalle süper lig'e çıkacağız. fakat süper lig'de takımın başında ben olur muyum bilmiyorum. daha büyük hedeflerim var. bu arada ziraat türkiye kupası'nda gruplara kalarak fenerbahçe, sivasspor ve kasımpaşaspor'la eşleştim. 5 maçta 1 mağlubiyet* alarak 1 maç kala grupta da liderliğimi sürdürüyorum. fenerbahçe'ye kadıköy'de yenilmemize rağmen evimizde rövanşı aldık. maç sonu fenerbahçe teknik direktörü ertuğrul sağlam yenilginin sorumluluğunu üstleneceğine faturayı saha zeminine kesti. neymiş bu zeminde top mu oynanırmış. klasik fenerli işte. şıklarda "yav he he" seçeneği olmadığından "biz başka zeminde mi oynadık amuagoduğum" seçeneğini işaretleyerek kendisine gerekli cevabı verdim.

    hedefim tabi ki çocukluğumdan beri hayalini kurduğum galatasaray'ın başına geçmek. umarım bir gün bu fırsat karşıma çıkar. arada hamza hoca'yla telefonda görüşüyoruz. o da ilerde beni galatasaray'ın başında görmek istediğini söyledi. "e bıraksana takımı o zaman ak" diyemedim, "inşallah hocam" dedim :(
  • 263
    gençlerbirliği ile sonunda şeytanın bacağını kırdığım oyun. yalnız o beraberlikleri kötülemeyin. hepsinde 2 farklı öne geçmeme rağmen skoru koruyamadım...
    https://scontent-lhr3-1.xx.fbcdn.net/...56845362694552_o.jpg

    slaven bilic gibi hissettim kendimi; ya kardeşim iyisin hoşsun, gruptan falan çıkıyorsunda bir maç kazan be kardeşim!!! :(
    https://pbs.twimg.com/media/CG7Q2E_WQAE2MiB.jpg
  • 265
    galatasaray'la ikinci sezonu bitirdiğim oyun. ligi üçüncü bitirdim, ligde derbi kazanamadım.(u: rok programda bir derbi kazan diye isyan ediyor :() beşiktaş ise son maçta fenerbahçe'den şampiyonluğu aldı. resmen rolleri değiştik beşiktaş ile. şampiyonlar liginde gruptan çıkıp bayern ile eşleştim ve tabiki elendim. türkiye kupası'nı ise finalde fenerbahçe'yi 4-3 yenerek kazandım. sneijder bir frikik bir yay civarından iki tane attı volkan'a.* bu sezonun ardından siz taraftarlarımızla* sezonun oyuncusunu seçmek istiyorum.

    http://strawpoll.me/4633955

    sneijder'in sezon başı ayağı kırıldı. :( 21 maç oynayabildi. son maç fener'e iki tane salladı, yeni yeni ısınıyordu.

    nadir'i 3. forvet olarak almıştım. cornelius ve burak'ın kötü performanslarıyla yedekten formayı kaptı ve iyi bir sezon geçirdi.

    yasin, bruma'nın sakatlıkları nedeniyle çok oynadı.

    selçuk'un ayak bileği kırıldı, son 3 aç yoktu.

    muslera 4 hafta fıtıktan, 3 hafta ayak bükülmesinden oynayamadı.
    yani, sakatlık konusunda da beşiktaş'a benzedik. :(

    kötü bir sezon oldu ama biz bu lig için fazla şerefliyiz. :(
  • 266
    okuldan mezun olduğum ve işsizliğin dibini yaşadığım şu günlerde oynamaya başladığım oyun. 2012 yılından sonra ilk defa geri dönüyorum.

    galatasaray kariyerime biraz hileyle de olsa başladım. çoğu kişi sevmiyor ama ben bu tür oyunlarda hilesiz başarısız oluyorum ve başarılı olamadığım zamanlarda da keyif alamıyorum. o yüzden abartılı olmayacak derecede hile yapıyorum ve başarılı olarak oyundan keyif almayı sağlıyorum.

    sene başında sneijder, burak ve telles gitmek istedi. bu takımda başarılı olacaklarını düşünmediler fakat unuttukları bir şey vardı. o da benim hile yaptığım gerceği. futbolcularıma "söz veriyorum çok sağlam kadro kuracağım" dedim ve ikna olmasalar da bir şekilde görüşmeyi sonlandırdık. ardından lucas romero ve mitrovic başta olmak üzere takıma çok değerli 6 isim kattım. her biri geleceğin yıldızı olan yaşları 18 ile 22 arasında değişen bu futbolcular galatasaray'ın geleceğini oluşturacaklar ve amacım bu futbolcuları birbirinden ayırmayarak 3-4 sene sonra yakaladıklar müthiş birleşimle şampiyonlar ligi şampiyonu olabilmek olacak. bu arada tabi ki koray,yekta ve bu tarz yaklaşık 8-9 futbolcuyu çok rahat şekilde ucuza sattım. tüm transferlere yaklaşık 30 milyon euro ayırırken sene başında bana tavır koyan futbolcularımda bu transferlerden memnun oldular ve takımda kaldıkları için mutlu olduklarını açıkladılar.

    cheat engine kullanarak transfere ayrılan bütçeyi arttırdım. basit bir işlem. nasıl yapıldığını anlatabilirim isteyene. ayrıca full yabancılı son versiyon ile oyuna başladım.
  • 267
    tıpkı uanil2 gibi ben de hilesiz fazla bir şey yapamıyorum ve yaptığım tek hile pandevle chedjou'yu 80 milyon euro'ya satmaktı. bir şey farketmedi gerçi, transfer bütçesi 1 milyondan 10 milyona çıktı. sneijder'le telles gitmek istedi direk gönderdim bunları. bi kaç mütevazi ama sağlam transferle de uefa'yı kaldırdım hilesiz. hile yapmaya fırsat olmadı çünkü takım hep kazandı namağlup şampiyon oldum. en son fm 12'yi oynamıştım, ona göre çok daha saran bi oyun bence. tek kötü yanı galatasaray'da ilk seneden sonra yabancı sınırı kalkıyo ve forma numaları en fazla 28 oluyo. kondisyon düşükken falan gençleri oynatayım diyemiyosun. çemişgezek spor maçına bile as kadroyla çıkmak zorunda kalıyosun. sırf o olay yüzünden chelsea'ye geçtim. kafam rahat şimdi.

    edit: bunu niye ofsaytladınız aq :d
  • 268
    galatasaray ile 6 sezonda 6 lig şampiyonluğu 4 kupa 4 süper kupa aldık.
    şampiyonlar liginde 3 defa 2. turda 2 defa çeyrek finalde elendim 1 defa 3. olup avrupa ligine gittim orada da finalde chelsea'ye yenildim penaltılarda
    sanırım chelsea'yi bu ounda galatasaray avrupada kupa alamasın diye yapmışlar.
    bu dönemde sivrilen bazı oyuncuları yazmıştım daha evvel.
    aynı dönem içersinde fransa ile dünya kupası kaldırınca avrupanın büyük liglerinde kupa kazanmak için sözleşmemi uzatmadım ve ayrıldım takımdan

    tabi ben daha yüksek seviye takımlardan teklif beklerdim ama maalesef gelmedi o teklifler yaz ayları sonuna doğru ispanya milletler ligi içi teklif yaptı kabul ettim ama bilic'in ingilteresine kaybedince elendim ve stifa ettim.

    daha sonra sezonun son bölümüne doğru köln'den gelen teklifi kabul ettim sezonun kalan bölümünü inişli çıkışlı bir grafikle ligde kalarak bitirdim yaz döneminde ise transferde fırtına estirdik.
    tabi o kadar para harcayıp lige çok kötü başlayınca kovdular bu sefer.

    oyunun totalinde 8. sezonun yarısında türkiyeden gelen teklifi boş kalmamak için kabul ettim mart ayı için aldığımız hazırlık maçı dışında eylül ayına kadar maç görünmüyordu zaten.
    bu arada süpriz bir durum oldu ve sezonun son bölümünde kötü bir dönem geçiren lyon'dan gelen teklif ile fransa'nın yolunu tuttuk.
    elde çok iyi bir kadro vardı ama başarısız olmuşlardı.
    kalan 7 maçın 5 ini kazanarak takımı 8. likten 4.lüğe taşıdık
    toplamda 9 lyonda ise 2. sezona sadece galatasaray'da iken keşfettiğim bir regenin boşta olduğunu görünce onu transfer ederek başladık.
    zaten çok iyi bir kadro vardı
    fransa kupasında yarı finalde kaybettim avrupa liginde ise son 16 ya kadar beraberlik dahi almadan ilerledim son 16 da real madrid'i ilk maçta içerde 2-1 yenmeme rağmen deplasmanda 6-1 yenildim.
    tek yenilgi ile avrupa liginden elendim.
    fransa ligini ise yürüyerek diyebileceğim kadar kolay bir şekilde kazandım.
    aynı sezon içersinde türkiye ile yine milletler liginde başarsız olunca milli takım defterini kapattım.

    10. sezonun başında ise çok süpriz bir gelişme yaşandı
    takımda gençleştirme yapmam gereken bölgeler vardı ama transfer bütçemiz çok azdı ayrıca takımda işe yarar ne kadar futbolcu varsa talibi vardı ve gitmek istiyorlardı
    mutsuzluk ve huzursuzluk hakimdi ortama
    bende gereğini yaptım ve bu ortamda daha fazla bulunamam deyip istifa ettim.

    bir süre işsiz kaldıktan sonra premier ligin ilk 15 haftasında sadece 19 puan alabilen arsenal ile anlaştık ve hedefi en azından avrupa ligine katılım olarak belirledik.
    kalan 24 haftada 15 galibiyet 4 beraberlik ve 4 yenilgi alarak takımı lig 5.si yaptık ve hedefi tutturduk.

    şimdi 11. sezonun başındayım.
    yalnız takım aşırı yaşlı ve çapsız futbolcu doluydu.
    şuan için iyi bir 10 numara dışında çok sağlam bir 11 oluşturdum ama alternatif kadro için epey transfer yapmak gerekecek.
  • 269
    venezia'yı alarak kariyerime başladığım oyun. kariyerime başlayacağım takımın, eski parlak günlerine dönme arzusunda olan bir takım olmasını istiyordum. bu sayede kendinize o takımı eski parlak günlerine döndüren menejer olmak gibi bir misyon belirlemiş oluyorsunuz çünkü. galatasaray'ı veya bir başka takımı alıp üst üste 71 şampiyonluk, 25 şampiyonlar ligi gibi başarılar kazanmak bende pek tatmin oluşturmuyor. bu açıdan takım araştırmasına girdiğimde de italya serie c'den lecce ve venezia ve ingiltere 2. ligi'nden afc wimbledon seçeneklerine ulaştım. sonuç olarak da en son 2001/2002 yılında serie a'da oynamış ve bunun 13 yıllık özlemi içerisinde olan venezia'da karar kıldım.

    takımın media prediction'ı 8. lik. kadroda birçok kiralık bulunuyor zaten. kaleci seçenekleri deseniz evlere şenlik. 2 adet stoper (peccarissi ve legati), 1 adet orta saha (carcuro), 1 adet sol açık (bellazzini) ve 1 adet forvet (greco) takımdaki en baba oyuncular. 40k'lık bütçeyle de yapmak istediklerimizi kısıtlı olarak yapıp kaleye kaleci aldık, stoperi yedekledik, ön liberodan yoksun olan takıma ön libero kazandırdık ve lige başladık.

    beklediğimizden iyi başladık lige, 16. hafta itibariyle de lider bassano'nun 6 puan arkasında 2. yiz.

    ama söylemek istediğim şu ki lig 19.su ve 20.si ile evimde oynadığım maçları kazanamadım ve tam o an bilgisayara kafa göz dalmak istedim, albinoleffe ve mantova gibi ligin kalburüstü takımları ile deplasmanda oynadığım maçlarda öndeyken aleyhime penaltı verildi ve beraberlikle yetinmek zorunda kaldım, sağ açık oyuncum raimondi sezon başında sakatlandı ve 4 ay oynayamadı, sezon içinde son olarak ön liberom esposito sakatlandı ve ondan da 3 ay faydalanamayacağım. lakin gidip de hile yapmak, save/load yapmak aklımın ucundan geçmiyor. çünkü bunlar da gerçek hayatta futbolun içinde olan şeyler. bunlar olunca oyun başında kızıyoruz veya deliye dönüyoruz ama bir yandan da psikopatça bir keyif alıyoruz. ya da sadece ben böyle bakıyorumdur, bilemem.

    kısaca hile yapmayın be birader, hile/şike vs fener'den sorulur amk.
    alacağınız zevk inanın çok daha fazla olacak.
  • 270
    galatasaray ile hilesiz bir şekilde oynamak isteyen arkadaşlara oyun için hileyi söyleyeyim, sene başında primleri düşürün bu size 4 milyon euro transfer bütçesi yaratır bu bütçeyle lucas romeroyu kaparak sağ beke adapte ederek oyunun en potansiyelli sağ ve sol bekine *sahip olun çünkü orta sahada türkiye liginin en iyi ikilisi * ve en iyi alternatif oyuncusu * zaten sizde romero' yu orada mundar etmeyin. devre arasına kadar klasik 4-2-3-1 *taktiği ile bu şekilde girin devre arası savitskiyi ve bakkaliyi bedavaya alın sol açığa * savitskiyi monte edin 1. yıl türkiye de 2 kupa şampiyonlar liginde de çeyrek finaliniz hayırlı olsun. birinci seneden para kazancam diyen varsa da victor valdes devre arası bedava alınıp muslera 20 milyona okutulabilir gelen paranın 5'i balantaya verilerek 3.köprü güzargahından arsa alıp para kazanmaktan daha değerli bir yatırıma imza atılabilir.
  • 271
    galatasaray kariyerinde hileye gram gerek olmayan oyun. ilk sezon transfer bütçemiz yok orası tamam. ama bedelsiz oyuncular denen bir faktör var. yüksek maaş alan oyuncularımızı satabildiğiniz kadar satın. şino, muslera hariç tabi. forveti burak götürüyor ilk sezonda. sola savitsky (bedelsiz) sağa bruma'yı koyun uçuruyorlar takımı. selçuk, dzemali, şino gayet iyi zaten. sağ beke bedelsiz biraz yaşlı ama espen ruud'u alabilirsiniz, iş yapıyor. stopperler de fena değil, semih ve chedjou. koray'ı da mutlaka değerlendirin, iyi gelişiyor. sol bek gözü kapalı telles. para kazanmak için muslera'yı satıp bedelsiz pacheco'yu alabilirsiniz, çok iyi iş yapıyor. orta saha rotasyonu için bedelsiz kharja da alınabilir.
    sağ açıkta bruma olmuyor diyorsanız ki oluyor ama illa transfer istiyorsanız 3.2 milyona serbest kalma maddesi olan sisto harikalar yaratır orada. ilk sezonu böyle rahat bir şekilde bitirebilirsiniz.

    ikinci sezonda orta sahalarımız yaşlanacağı için tielemans'ı cüzzi bir fiyata ve barca'lı sergi roberto'yu 2-3 milyona alabilirsiniz. burak'ı satabilirseniz yerine sağlam bir forvet alabilirsiniz. yine ligde şampiyonluk, şampiyonlar liginde gruptan çıkmak garanti gibi bir şey olur.

    üçüncü sezonda defans hattına takviye yaparsınız. artık hedefi de şampiyonlar ligi şampiyonluğu yapabilirsiniz. zira şansınız yaver giderse 1. - 2. sezonda bile şl şampiyonu olabilirsiniz. ben çok ballı bir şekilde ilk iki sezon şl finaline kaldım. iki finalde de chelsea geldi. başa baş oynadık ciddi şansım vardı ama olmadı.
  • 272
    bu entryde kariyerimi mi yoksa garibanlık anımı mı anlatacağım henüz bilemiyorum. ön bilgi vererek başlamak istiyorum. bu fm-cm serisi 2boyutlu olarak ilk çıktığından beri oynarım. mümkün olduğu elimdeki kadroyu bozmamaya dikkat eder senede bir iki transfer ya yaparım ya yapmam. takımın beyni olan futbolcu emekli olana kadar benle kalır son senesinde de darlarım gel koç ol yardımcım ol diye yapışırım bırakmam.

    şimdi biz ne anlıyoruz bu oyundan diye soran bi güruh var malumunuz. hele bi de ben hala noktalarla oynadığım için grafikmiş kar mı yağıyomuş tribünde meşale mi varmış hiç görmedim anca screenşat yaparsanız haberim oluyor. yine böyle bi gün boş boş ulan kornerden çok gol atıyorum hiç gerçekçi olmuyor diye mevcut sistemi bozarken (japon ligindeydim koniçivalar minicikler) arkadaşım geldi -futbolu da sever anlar- düzgün bi takım al da öğret şunu bana neymiş ne değilmiş diye.

    oluuuuuur dedim geçtim galatasarayın başına. ulan adama intibak eğitimi veriyorum şu şöyle bak burada finans maaşlar bak bu geçmişte ne kadar sakatlanmış antrenörler burda bak çaycı falan diye öğretiyorum arada da alışkanlık hala hazırlık maçlarını da oynatıyorum comprehensive modda. sıkıldı haliyle çocuk 3. lig takımına gol yağdırmamdan her maçı da 15 dakka izlemekten. ya dedim şimdi burada izliyorum ya abi bu takımın pas bağlantılarını en iyilemeye çalışıyorum, kim koşacak kim duracak kim nerede olacak kim topu bomba mumalesi kim sevgilisiymiş gibi davranacak falan anlatıyorum güzelce. yok sarmadı herifi lige başla bilmemne başladık highlightı da key yaptık tıkır tıkır geçiyoruz. 18 hafta oldu yenilmiyorum resmen. şampiyonlar liginde gruptan 16 puanla çıktım hayırdır yani? çaktırmıyorum ama. easyde mi bu falan soruyo bana. heralde öyle ya diyorum. yaklaşık o gel bana öğret dediğinden 12 saat sonra biz şampiyonlar ligi finaline geldik ligde namağlup şampiyon olduk şaka gibi şeyler oluyor. artık iş öyle bi raddeye geldi ki ya aslında bu oyun böyle bi şey değil falan demeye başladım. şu gördüklerini unut dicem böyle bi şey bi daha asla yaşanmayacak. çocuk da haklı sonuçta bu oyun olur yani herkes bu olan olayı yapar diye düşünüyo haliyle ama işte öyle değil oğlum ya ne demek şampiyonlar ligi finali amk ya psg'yi 2-0 yenilirken 2-4 yenmek ne demek deplasmanda anlatamıyorum içim içime sığmıyor.

    finalde chelsea geldi mata tamı tamına 4 gol atıp yıldızlarımıza selam çaktı. maç bitti bi sessizlik bizde. eee noldu şimdi diyo. nolcak lan işte yenildik bitti bu kadardı peri masalı dedim. çocuk böyle bi ihtimalin olacağını düşünmemiş bile yani o kupa alınacakmış kodlanmış şartlanmış yani. ee dedi almayacak mıyız kupayı. bak o dediğin şeyi yapmak çok kolay dedim her maçtan sonra ya da önce save yapıyosun balıkesirsporla 2. sene sonra dünyanın en iyi kulübü oluyosun falan. 2 hafta sonra yanıma gelip newcastlada reserve takımında messiyi oynatırken gördükten sonra hımmmmmsssssss yaptım. kötü örnek olmuşuz çocuğa yani bu oyunun kaderinin başarmak üzerine kurulu olduğunu düşündürtmüşüz.

    neyse işte genel de böyle oynuyor sonuçta. geleceğin yıldızları full liste. geçilemez taktikler indir. ya abi napıyosunuz fıstık gibi oyunun anasını sikmişsiniz ya. kapatın amına koyim. arada böyle tüm enerjimle falan insanlarla konuşuyorum falan nadiren. hevesle de bi futbolu konuşuyorum zaten bana gelip diyo ki fm oynuyorum ben. bununla oyna sen. işine bak ya ben fm falan oynamıyorum abi o zaman.

    uf giriş yapmadım ha daha kariyer falan anlatmadım abooov çok uzayacak bıraksam mı? amaaan ya benim zamanım bol bi kahve yapayım da yazayım. cidden kahve yaptım geldim. şimdi de ne yazmışım onu okuyayım en baştan. hmmmm evet bi şey anlatmamışım hala çok güzel. başlayayım öyleyse.

    şimdi abi bildiğimiz sevdiğimiz büyük liglerin en alt liglerine kadar açtım. yani fransa almanya ispanya ingiltere hollanda belçika ve hırvatistan liglerini. sonra gelelim profil oluşturmaya dedim ki ben yarı profesyonel futbolcu oldum mu? oldum öyle yapalım o zaman dedim. lisans olayını da hiç almasam mı? sonra az-biraz biliyoruz ya hayat okulundan mezunuz diyerek national b'yi seçtim geçtim ekranın karşısına takımsız başladım abi.

    ilk aylar böyle şampiyonşip takımlarına falan boştaki koltuklarına salça oluyorum herifler bana gülüyorlar. ulan kimse pas vermiyor inanılmaz. görüşmeye bile çağırmıyorlar çıldırıcam. elbet dedim birisi gelir konuşur en azından hal hatır sorar diye ama yok kime gitsem güldüler. bi iki boktan takımda çağırdı mülakat yaptılar geri dönmediler onlar görüştüklerini bile sakladılar yani utanç verici. en son tatile çıktım işte herkese fax çekiyorum ama beni alın diye. bi gün hiç umudum yokken belçika ikinci liginden lommel united*-isme bak yani sıkıntılı- takımı mülakata çağırdı. her kelimeyi falan zevkle okuyorum biraz da tırsıyorum yanlış bi şey der miyim acaba diye adam masadan kalkar kalkmaz teklifi yaptı lan geç takımın başına diye dünyalar benim oldu o mutluluk anlatılmaz abi. neyse parasında falan değilim direk imzayı koydum bi baktım kulüp yarı profesyonel. haydaaa. yani haftada 3 gün antreman yapıyosun sadece. olsun dedim ya hallederiz nedir yani. takımla tanıştım ilk gözüme çarpan şey izbandut gibi adamlarım var. 185den kısa olanı takıma almamışlar meseleyi yanlış anlamış sanırım şehir kulüp iri olsun güçlü olsun diye tüm esnafı toplamış takıma koymuşlar. zaten pas yerini bulunca ben çıldırıyorum sevinçten düşün yani. o zaman dedim tek taktiğimiz var. şut falan çekiyoruz korner yaptırıyoruz yere falan düşüyoruz topla koşuyoruz serbest vuruş alıyoruz başka da bi şey yok koşun amk. mantık basit. harbiden de işledi inanılmaz yani her şey o kadar yolunda ki sonuncu aldığım takım orta sıralara dayandı. bi de bilgi vericem belçika alt liginde sahalar bildiğin enlemesine dar boylamasına uzun. öyle kanat organizasyonu falan çok çok çok zor. hızlı adam da olmayınca o sahada daha da dezavantajlıydı takımım ama harika mücadeleyle ligi 13 bitirdik.

    ya dedim kendimi ıspatladım artık kesin dedim güzel bi takım teklif eder falan tokalaştık helalleştik abi ben ayrıldım takımdan şehirden. bi hüzün var ama büyük adam olunca falan diyorum bu kulübe bi güzellik yapar bi futbolcusunu alırım diyorum verrim parayı falan. ayrıldık öylece lommelciğimle. bekliyoruz bu sefer daha cool davranıyoruz ama ağlamayana meme yok ya. bu kızlar da böyle abi siz öyle uzaktan kesmeyi platonik takılmayı bırakın gidin diyin böyle böyle ben seni istiyorum ulan diye. valla talep etmeyince bakmazlar abi bak maz lar.

    birden inanılmaz şeyler oluyor ve hiç beklemeden yaklaşık 3 ay sonra sky bet 1. liginden fleetwood'un başına geçiyorum. şaka gibi. yine çok mutluyuz bu sefer takıma bakıyorum stafflarıma bi ben bi başkan var. masör bile yok. transfer bütçesi zaten yok. benim maaşım bile ticket üzerinden. ama sonuçta artık ingilteredeyiz. ordan burdan bi kaç yardımcı alıyorum haftanın her günü antremana gidiyorum ne güzel. hiç mızmızlanmıyorum. pas falan da yapıyoruz hatta hızlı oyuncum bile var. forvetin forvet olduğu belli defansın defans olduğu da aynı şekilde. vay be diyorum daha komplike düşünmenin zamanı geldi. kontra yakışır bu takıma diyorum kalecimiz de iyi sayılır yani ayağı falan müsait oyun başlatmaya. aynen öyle yapıyoruz. türlü sıkıntılarla 16 yasındaki sol bek oyuncumu forvete koyarak falan maçlara çıkıyoruz kesin düşer bu takım denilen takımı 15. yapıp ligde tutuyoruz. takribi iki haftamı almıştır bu fleetwood maceram ama her anına değerdi. ben yine diyorum ki oğlum sen inanılmazsın. sen futbol dehasısın seni alan takım ne güzel takımdır falan methiyeler düzüyorum kendime ve yeniden istifa dilekçemi verip ve büyük bi hevesle yeni işlere göz atıyorum. bu arada lisans için kursa falan da parasızlıktan gidemiyorum hala kulüpte para olmadığından dolayı.

    işte bu saatten sonra her şey boka sarıyor gençler. kimse yüzüme bakmamaya devam ediyor. belçika ikinci ligine gitmem diye tutturuyorum sadece onlar istiyor beni. ingiltere de durucam banane derken bi sene boyunca boşta kalıyorum :( ulan database zaten yogun 1 gün atlarken 5 dakika bekliyorum o bi sezon boyunca sadece öyle dönen bekleme simgesine bakıp durdum. psikolojim bozuldu. en son sky bet 2 de crawley çağırınca düşünmeden gittim. verin abi bana top verin koşun bakayım dur rapor nerde falan çocuk gibi geziniyorum sahada. * ama takımım leş. yani futbolcu demeye bin şahit ister. yani hallaç pamuğuna çevirirler bizi şehre gelemeyiz utançtan. napsam napsam diye düşünüyorum. azıcık top oynayan ya bak azıcık diyorum bize 3 atıyor 5 atıyor. delirmemek elde değil. inatla da duruyorum ama artık yani o işsizliğin verdiği baskıdan dolayı da iyice çöküyorum. utana sıkıla istifamı veriyorum. bi daha da böyle takıma gelirsem siksinler aha buraya da yazıyorum diyorum şehri terkederken o oluyor.

    artık sıradan bi teknik direktör olduğumu anlamaya başlıyorum yavaştan. yani yok diyorum ya elin britanyalısı yedirir mi adanalı teknik direktöre takımını falan. sigaraya başlıyorum tekrardan. seviye giderek düşüyo hap koko her şeye alışıyorum boşluktan hollandaya göz kırpıyorum. futbolla aram açılmış sadece şehir gezip ya ben aslında teknik direktörüm bakmayın bu müptezel halime diyerekten dilekçemi bırakıp aramayacaklarını bilerek uzaklaşıyorum. en sonunda belçika1. liginden lierse gel amk ya diyo gel erkan bey gel nolmuş size diyo. bi hamama götürüyorlar önce beni takım elbise falan derken sıfırdan başlıyoruz heyecanlıyız ama o da ne. takımdaki bütün kaleciler sakat. kaleci yok. transfer sezonu bitmiş en erken gelecek olan 2 ay sonra geçecek kaleye. ulan yedirirler mi bana. gelen gol giden gol. iki hafta dayanamıyorum aldığım transfer ücretiyle de iyi enayi tokatladım lan kerizler diyip istifamı verip 2bin doları çatır çatır yiyorum. böyle bi pislik bi adam yapıyor beni bu boşluk.

    bundan sonra gideceğim yer artık hollanda başka yolu yok yani bu kadar düştükten sonra illa da hollanda diyorum. ve dediğim gibi jupiler liginde * helmond sport gel diye tekrar elimden tutuyor ama olmuyor arkadaşlar olmuyor. artık ne zaman emekli olsam falan diye düşünürken bolton teklif yapıyor bana. davet zarfına sarılarak yatıyorum o gece. bildiğimiz bolton lan evet o aklına gelen ilk gelen bolton hakiki öz bolton. yeni bi sayfa açıyorum. yeminler ediyorum ya diyorum ölene kadar burdayım artık 70 yaşına kadar boltondayım bolton sana canım feda falan yardırıyorum. şampiyonşipin bi altındayız mali krizdeyiz ama sıkıntı yok diyorum hallederiz. beklenti de takımı düşürme yeter diyorlar. yaş ortalaması 19. emir komuta bende yani antremanda çiş izni istiyo çocuklar o derece kreş havası. olsun diyorum her şey harika sıkıntı yok başkanım saolun falan bi hürmetler. benim yuvam burası ya diyorum ayrılmam asla diyorum. ilk sene ucu ucuna ligde kalıyoruz. ikinci sene başlarken mali konularda işin içinden çıkamıyoruz. tüm oyuncuların kontratları bitiyor kulüp maaş vermiyor transfer ücretinden hiç bahsetmiyorum. tekrar diyorum sözleşme imzalayalım ben maaşımı düşürcem o da yetmiyor. elimde kala kala 12 futbolcu kalıyor. kiralık falan kimse de gelmiyor. sıkıntılar sıkıntılar derken ilk yarının ardında ya yeter be diyorum. bu dünyanın kahrını hep ben mi çekicem orospu çocukları diyip ana bacı küfrederek terk ediyorum ingiltereyi. amına kodumun kendini beğenmişleri ya. ne kadar ekmek o kadar köfte ulan bundan sonra diyerek inzivaya çekiliyorum. ingiltereden gelen teklifleri okumuyorum bile şort terlik geziniyorum bi süre evin içinde maillerime bile bakmıyorum.

    hırvat ligi cezbediyor bi yandan ama baktıkça midem bulanıyor artık yeteneksiz futbolcu görmek istemiyorum diyorum. dediğim gibi de yapıyorum. teklif gelen takımların önce kadrosuna bakıyorum küme düşme adayıysa gitmiyorum. 10-20 tane teklifi reddediyorum ve beni baştan yaratacak teklif önüme geliyor. fransa 2. liginden grenoble foot 38 nam-ı diğer gf38. abi para var huzur var ya. adamlar bana 3 milyon avro transfer bütçesi verdiler daha ne diyeyim. lige yeni çıkmışlar bunlarda da staff namına bi şey yok. hallediyorum her şeyi. takımın maaş bütçesi bile yarısında şaka gibi. ilk kez oyuncu transfer ediyorum lan yok böyle bi zevk. bu arada seneyi 2020 yapıyorum. ligde tutunalım denilen takımı orta sıranın demirbaşı yapıyorum. bi maçta iki kalecimin sakatlanmasıyla bu kaydın büyülü olduğuna inanmaya başlıyorum. yani olamaz böyle bi şey olamaz. kalecisiz maçlara çıkamam bu şaka olmalı hayır falan diye sayıklarken istifa da etmiyorum amk emekliye ayrılıyorum. şimdi valla kafam rahat ya baştan liverpool'u aldım. miss gibi oynuyorum ligi de ilk 2de bitirirsek oh ne ala ya. herkes işine baksın abi. bunu okuyana da yazık lan. sağlam işsizsin hayatta başarılar dilerim kardeşim.

    bitirmeden önce kitabın son sayfasını okuyanlar için not: okumayın bunu abi.
    ikinci not: en güzel zamanlarımın katilisin sega games.

    edit: ulan birinizde demedi japon ligi mi? diye.
  • 274
    premier lig macerama tottenham ile başlamaya karar verdim. aklım southampton da vardı, ancak tottenham beni daha çok heyecanlandıran bir kadroya sahip.

    değerlendirme;

    takım genç ve birbirinden potansiyelli oyunculardan kurulu. takımda açıkca bir tecrübe eksikliği var, bu tecrübe eksikliği bizi kritik maçlarda zor duruma düşürme potansiyeli bulundursa da takımda bulunan gençlik ateşi etkileyici.

    kadroda hugo lloris ve timo vorm gibi iki üst düzey kaleci var. dolayısıyla kaleci transferi düşünmüyorum:

    sağ bek mevkiisinde kyle walker'ın uzun süreli sakatlığı beni walker sahalara dönene kadar idare edebilecek bir bek almaya zorladı; pavel kaderabek. 5,5 m €'luk bedelle güzel bir transfer oldu.

    stoper mevkiisinde vertonghen,fazio,kaboul,dier,chiriches rotasyonu yeterli gibi duruyor.

    sol bek mevkiinde rose ve ben davies o bölgede ne kadar yeterli görünmeseler de alex sandro,telles,kurzawa gibi isimler için istenilen yüksek bonservisler sebebiyle o bölgeye transfer yapamadık. transfer listesi ve devre arası bosman kuralı kovalamayı düşünüyorum.

    orta saha en kalabalık mevkii, dembele,paulinho,bentaleb,capoue,mason,stambouli şişkin bir rotasyon oluşturuyor. stambouliyi kiralık olarak göndermeyi düşünüyorum.

    sağ açık mevkiinde ise lamela ve townsend yeterli duruyor zaten sene sonu lennon kiradan dönüyor.

    ofansif orta saha mevkiinde christian eriksen takımın yıldızı, kendisinin rotasyonu mason gibi duruyor ancak oraya da genç ve potansiyelli bir oyuncu düşünülebilir.

    sol açık; bu mevkiide chadli'nin tek adam kalması beni düşündürdü. elimde güzel bir transfer bütçesi vardı. dolayısıyla bombayı patlattım ve memphis depay'ı 38 m € (bir kısmı taksitli) kadroya dahil ettim.

    forvet; kane,soldado ve adebayor yeterli.

    hedefler;
    takımın uzun süredir şampiyonluk görememesi kolay kolay çözülecek bir şey gibi durmuyor.
    ilk 3 sene şampiyonlar ligi'ne sürekli katılan bir takım kurma
    sonraki 2 sene ilk 3ü zorlama.
    sonraki senelerde de şampiyonluk hedefini koydum takıma.

    umarım başarılı olurum. hayırlı olsun.
  • 275
    premier lig, bundesliga'dan sonra italya liginde napoli ile kariyere başladığım oyun.

    2'si yaşlı 4 tane kaleci olması canımı sıktı ve birini gönderdim. aslında ikisini gönderecektim de talip çıkmadı. neyse.

    kaleci: rafael - colombo - andujar - aslında kaleciler yetersiz ama fazla bütçe olmadığı için ileriki zamanlara bıraktım kaleci transferini.

    sağ bek: zuniga - maggio - masto - maggio zunigaya yedek olabilecek derecede bir bek. fakat masto yetersiz ve yaşlı. muhtemelen satarız.

    sol bek: ghoulam - yedek ya da ghoulam'ı yedek bıracak bir sol bek lazım.

    stopper: henrique - albiol - britos - koulibaly - stopperlerin hepsi fena değil fakat sadece albiol istediğim düzeyde. onun için daha önce beraber çalıştığım ve beğendiğim bir stopper olan höwedes ile 19 milyon euro'da anlaştık. (schalkeyi yönetirken de 3. sezonda napoli'ye satmıştım *)

    orta saha: gökhan inler - jorginho - radosevic - david lopez - gargano - de guzman - michu - hamsik - radosevic'i kiralık gönderdim. ilk 11 orta saha oyuncularım eğer 2 dmc ile oynayacak olursam lopez ve gökhan. 2 mc ile oynarsam da gökhan ve jorginho olacak. hamsik değişmez amc.

    kanatlar: insigne - callejon - martens - bir tane yedek kanat lazım. insigne'ye iyi para veren olursa depay ve yedek bir kanat almayı düşünüyorum. depay pahalı gelirse thauvin veya carrasco da olabilir. bakacağız artık duruma göre. takviye kanatları depay ve sisto olarak yapmayı düşünüyorum.

    forvet: higuain - zapata - bir tane de yedek forvet lazım.

    ---

    antrenörlerin hemen hemen hepsini kovdum xavi valero hariç. antrenörlük yıldızı 4 - 4.5 - 5 olan antrenörleri kazandırdım kulübe. asistan menajer olarak da tassotti'yi düşünüyordum fakat gelmek isiyordu. durum öyle olunca milan'ın efsane defansı stam ile anlaştık asistan menajer olarak.

    şu anda höwedes transferi bütçemizi tüketti. yeni transferler için mutlaka satış yapmamız gerekiyor.

    taktik olarak 4-2-3-1 ayarladım. rakibe göre 2 orta saha dmc veya mc olacak. direktifleri de topa sahip olmamız gerekecek şekilde belirledim. düşük tempo ile topu ayağımızda tutacağız. hazırlık maçlarında rakiplerimizi eziyoruz adeta.

    hedeflerimiz:
    takıma toplantıda da söylediğim gibi ilk sezonda şampiyonluk.
    şampiyonlar liginde en az çeyrek final.

    ---

    devre arasında tekrar yazacağım başlığa, hadi bakalım hayırlısı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın