• 326
    cardiff city ile 3 sene bitirdiğim ligi sırasıyla 17. 11. ve 9. bitirdiğim oyundur.*

    daha önce fm 2012'de benzer bir kariyeri norwich city ile yapmıştım. 4. sezonumda ingiltere'de lig dahil bütün kupaları alıp, avrupa liginde final oynamıştım.

    ama bu sefer kolay olmayacak gibi. çünkü farklı bir şey deniyorum. amacım ingiltere liginin porto'sunu oluşturmak.

    mesela az önce 10 milyon euroya jason holt isimli arkadaşı yolcu ettim. 2 sene önce serbest transferle aramıza katılmıştı. geçen sene steven caulker'ı 23 milyona manchester'a pasladım. kim-bo kyung'ı 9 milyona sattım.

    bunun gibi 10-15 oyuncu satışım var. başarıyı carlos fierro, yaya sanogo gibi ezber fm transferleri yapmadan yakalamak amacındayım. daha gerçekçi olmaya çalışıyorum, bakalım neler olacak.
  • 328
    schalke ile 5. sezonumu oynadığım oyun.

    artık klasikleşmiş olarak ilk sezon takımı tanımak ve teknik kadroyu güçlendirmek adına hiç transfer yapmadım. zaten elimde şampiyonlar ligi'ne oynayacak bir kadro vardı. huntelaar, draxler, farfan, boateng, höwedes, matip, papadopulos (gerçi kendisi oyuna sakat başlıyor ve sezonu neredeyse sakat tamamlıyor), neustatter, fuchs... sezon boyunca çok sağlam scouting çalışması da yaptım. beklentileri şampiyonlar ligi ve politikası genç oyuncular üzerine olan bir takımda çalışmanın rahatlığı hazır transfer peşinde koşmama neredeyse hiç gerek kalmadı. 13/14 sezonunda yaptığım tek transfer; sezon sonuna doğru, bir sonraki sezon oynatabilmek için eder balanta'ydı. takımında yaşadığı huzursuzlukları fırsat bilip kadroya kattım kendisini. schalke kariyerimin ilk senesinde sonuç olarak almanya kupasındaki hedefi tutturamayıp elendim. şampiyonlar ligi'nde gruptan çık dediler, çeyrek finale yükselttim takımı. ligde ise benden şampiyonlar ligi bekliyorlardı. 3. olup bunu başardım. hatta 2. bayern münih ile 2 puan farkımız vardı. fakat dordmund'la 12 puandı yanılmıyorsam, fena ezdi bizi şampiyon olurken.

    2. sezona takıma balanta'nın katılmasının yanısıra sağ beke kaan ayhan isimli bir türk oyuncuyu adapte ettim ki o gün bu gündür kimseler kesemedi kendisini. bunun dışında yine alt yapıdan gelen adjijaj (düşük bütçeli takımlara ve hatta galatasaray'a tavsiye ederim) sorumluluk alabilecek hale geldi. ve tabi bu arada goretzka muhteşem bir orta saha haline dönüştü. yine maximilian meyer ofansın her bölgesi için çok iyi bir yedek oldu. bir de sezon başında bana verilen 50 küsür milyon dolarlık transfer bütçesini iyi değerlendirip 16-17 yaş katagorisine bol bol transfer yaptım. sezon performansına gelirsek, almanya kupası tam bir hayal kırıklığıydı. daha ilk maçta 2. lig takımına elendim. şampiyonlar ligi'nde hedef çeyrek finaldi. onu da tutturdum. bir anda acaba derken, çünkü takım çok iyi oynuyordu, manu geldi ilk maçta 6, ikinci maçta 4 atıp bir araba dolusu golle beni uğurladı. ama olsun. çeyrek final çeyrek finaldir. bundesliga ise benim için hayal kırıklığıydı. hedefim ikincilikken son haftalarda dordmund ve bayern'in müthiş bir form düşüşü yaşamasından sonra 3. sıradan gelip şampiyon oldum. fm'lerin bu yanını gerçekten sevmiyorum. bir şekilde zorla şampiyon yapıyor oyun sizi. 5., 6. sezonda hedeflediğim sonucu 2. sezonda alınca insan hayal kırıklığına uğruyor. ancak bu sonuç bana schalke ile yeni bir sözleşme imzalama fırsatı verdi.

    3. sezona radikal değişikliklerle gittim. altyapıya aldığım gençlerden firmpong a takıma yükseldi. sezon başında verratti'yi transfer ettim monaco'dan. ki ilk yüksek bütçeli oyuncu transferim oldu. 20 milyon dolar civarı bir para harcadım kendisini takıma katmak için. balanta bu ararada çok klas bir adam haline geldi. ligde genelde 18'e bile giremeyen papadapoulos ilk geldiğim günden bu yana uğraştığım pozisyon alması gelişince dehşet bir kesici oldu. tam bir terminatöre dönüştü adam. şampiyonluğum esnasında şahane maçlar çıkaran matip'e barcelona 24 milyon eu verince bir saniye düşünmedim. şişkin stoper kadromu törpülemek amacıyla sattım oyuncuyu. yine huntelaar 9,5 milyon dolar yıllık maaşı vardı, sözleşmesi sona erince, yaşı da 31 olmuştu yeni sözleşme önermedim. böylece 2 sezondur takımı taşıyan forvet kadrodan eksildi ve hücum hattında ciddi bir boşluk oluştu. ve şampiyon olduğumuz sezonun son maçlarında takım konuşmaları nedeniyle huzursuzluk yaşadığım boateng'i de 34 milyon dolar'a okuttum. ayrıca yaşlanmaya başlayan ve sözleşmesinin son sezonuna girmiş jefferson farfan'ı da sattım. benden 12 milyon dolar yıllık ücret istedi hayvan. bu kayıplar sonrasında elimde ciddi bir transfer bütçesi oluştu ve maaş bütçesi de rahatladı. sonunda kulübün ekonomisini kontrol altına almıştım. ancak tahminlerinizin aksine bu bütçeyle müthiş transferler yapmadım. sadece hücum hattına vietto'yu aldım. arjantin'li forvetin karnesindeki rakamlar oldukça iyiydi. gençlerden umut bağladığım tounkara takıma adapte olana kadar tahminen 2 sezon boyunca, adjijaj ile birlikte beni idare edebilirdi. bir de ter stegen'i aldım kaleye. daha iyi bir kaleciyi hakediyordu takım. geçen sezonun şampiyonu olarak lige umutlu girdim. fakat süper kupada bayern beni 5-1 ile ezdi geçti. almanya kupası'nda ise yine ilk turda kıçıma teneke bağladı bir 2. lig takımı. lige ise 3 seri galibiyet ile başladım. fakat wolfsburg deplasmanında yediğim fark kötü gidişin habercisi oldu. üst üste gelen beraberlik ve malubiyetler beni canımdan bezdirdi. takımın iskeletini satmam pahalıya patlamıştı. yerine gelen yabancıların uyum sorunu yaşaması ve kadrodaki köklü değişim beni şampiyon olduktan sonraki bursaspor'a çevirdi. bu arada bir önceki sezon nasıl şampiyon olduysam, aynı algoritmayla wolfsburg da 3.lükten gelerek son haftalarda dehşet puan kayıpları yaşayan bayern ve dordmund'un önüne geçip ligi zirvede bitirdi. kadrosuna baksan ilk 3'e oynamaz dersin adamlar. ama takım olmayı becerdiler herhalde. bense zirve hattından ciddi puan farkı yiyerek 4. oldum. o da leverkusen'in hediyesi. son haftaya 1 puan önlerinde girmeme rağmen evimde küme düşmüş takıma kaybettim. fakat onlar da evinde kaybedince ön elemelerle de olsa şampiyonlar ligi vizesini kaptım. şampiyonlar ligi'nde ise zar zor gruptan çıkıp barcelona ile eşleştim. şanslı 2 maç sonunda evimde 1-0 kazandım, deplasmanda da 2-1 mağlup oldum ve turu geçtim. ancak çeyrek finalde psg benden kan aldı. skorları ne ben söyliyim ne siz sorun. zaten sakatlık kabusu ile boğuşuyordum. üzerine adamlar tam formda gelince olanlar oldu...

    4. sezona girerken yönetim bende ısrar etti. zaten şampiyonlar ligi vizesini de almıştım. ancak ligdeki sonuçtan hiç memnun olmadılar. çünkü şampiyonluk mücadelesi olarak belirlediğim hedefte fena sıçmıştım. almanya kupasında da elenince işler benim için kötü gidiyordu. ayrıca artık gelişimlerinin zirvesinde olan papadapoulos ve draxler'e çok ciddi teklifler vardı ve onları kadroda tutmak mevcut bütçe ile gerçekten zordu. barcelona da ter stegen'e göz dikince sezona transfer huzursuzluklarıyla başladım. özellikle ter stegen tam bir kaypak çıktı. kendisine çok düşük bir ücret önermeleri yüzünden barcelona'yı reddedince görülmemiş çirkeflikler yaptı. ben de oyuncuyu kadro dışı bıraktım. dedim senin yerin 19 yaşındaki çocukların yanı. şımarıklık yapmamayı onlarla kumda oynarken öğrenirsin. 10 milyon dolar kadar bir parayı krul'a bayıldım. iyi ki de bayılmışım. sezon içerisinde kalesinde devleşti. draxler sezona mutsuz başladı. o da barcelona'ya gitmek istiyormuş. papadapoulos ile ise uzun pazarlıklar sonucunda yeni bir sözleşme imzaladım. transferde ise bir önceki sezon kanatsız oyuna dönerek sistemini 4-1-2-1-2 yapan bayern münih'in hediyesi mülleri kaptım. 40 milyon küsür dolar'a gerçekleşti bu transfer. sezona bu şekilde girdim. ayrıca alt takımdan a takıma her iki kanatta oynayabilen hector moreira'yı çıkardım. bir de 7 milyon eu'ya forvet arkasına halilovic'i transfer ettim. bu oyuncuyu tavsiye ederim. yaratıcılığı, pas ve tekniği dışında finishing'i de 15 olduğu için çok ciddi bir silah. ayrıca sağ kanatta da oynayabiliyor. sistemi ise 4-1-2-3'ten 4-2-3-1'e çevirdim. almanya kupasında hedef finaldi. çeyrek finalde bayern yoluma taş koydu. şampiyonlar ligi'nde hedef çeyrek finaldi. yarı finalde yine psg duvarına tosladım. ligde ise tarih ya da algoritma diyebilirsiniz tekerrür etti. 3.'lükten gelerek son haftalarda büyük puan kayıpları yaşayan dordmund ve bayern'in önüne geçerek 1 puan farkla şampiyon oldum. şampiyonlukta müller, fuchs ve bir önceki sezon yokları oynayan vietto müthiş katkı yaptılar.

    sezon 5'teyim. sol bekte gaytan fuchs'u kesmeye başladı. sağ bekte hala kaan ayhan var. stoper'de höwedes, balanta ve papadopoulos ile taş gibiyim. ayrıca sakatlıklarda neustatter de o bölge için sağlam yedek. halilovic'i başarılı performansına rağmen attığı her golden sonra yeni sözleşme isteyen menejeri yüzünden sattım. zaten yine alt yapıdan gelen alexi ve öz evladım, schalke çocuğu meyer o bölgede yeterince iyi iş çıkarıyorlar. tounkara sonunda a takıma yükseldi. ligde oynadığında formanın ağırlığını taşıyor. önümüzdeki sezon tozu dumana katacak. sezon ortasındayım an itibarıyla. almanya kupasında da, ligde de, şampiyonlar ligi'nde de hedefim zirve. sanırım bunu başarabilirim. eldeki kadro ile başarsam iyi olacak çünkü 6. sezonumda yeni bir köklü değişim yapıcam. kiradaki gençler formanın ağırlığını taşıyacak hale geldiler. ancak bu jenerasyon zirvedeyken, şampiyonlar ligini kazanıp da dağılmayı hakediyor. draxler, müller, goretzka, vietto, verratti, meyer, neustattler gibi isimleri elden çıkarmayı düşünüyorum. gerçi goretzka konusunda emin değilim. 3 milyon dolar yıllık ücret ile oynuyor. almadığı transfer teklifi kalmadı. bir defa bile huzursuzlanmadı. belki şu sıralar ona yeni bir sözleşme verip takım kaptanı da yapabilirim. fuchs konusunda da kararsızım. sözleşmesi bitiyor. yaşı geldi 32'ye. önümüzdeki sezon oynayamaz. yeni sözleşme önereyim diyorum, takımın abisi olsun diyorum, hayvan gibi maaş istiyor. sezon sonu yola gelirse takımda tutucam kendisini. zira büyük katkısı oldu kariyerime. orta saha ve hücumda yapacağım değişikliklere rağmen defans kadrosunu ise aynen koruyacam. küme falan düşmeyelim :)

    bir de merak ediyorsanız menejerine yaptığı terbiyesizliklerden sonra ter stegen hala 19 yaş altı takımımın kalesini koruyor. 5 sezonu orada tamamlatmayı planlıyorum yavşağa. ibreti alem olsun diye...
  • 329
    göztepe'yi spor toto ikinci lig'den alıp, 4. senemin sonunda spor toto süper lig şampiyonu yaptığım oyun. son 5 haftaya 5. sırada girmişken, önce içeride fenerbahçe'yi son dakikada sol bek emre özkan'ın golüyle 2-1 yendim ardından dörtte dört yaptım. bu sırada üstümde yer alan aykut kocaman'lı gaziantepspor, bilic'li beşiktaş ve mancini'li galatasaray'ın birbirleriyle berabere kalmaları ve beklenmedik mağlubiyetleri beni bir anda son hafta öncesi liderliğe taşıdı. tabi bunda fikstür avantajım büyük rol oynadı. son hafta kapasitesi 22700'e yükseltilmiş* alsancak stadı'nda adanaspor'u 2-0 mağlup ederek 2016-2017 sezonunu şampiyon tamamladım. en son gece 2 civarı evde tur atıyordum. cidden bütün sezon teknik ekibimle çok çalıştık ve bu karakterli oyuncularla şampiyonluğa ulaştık. nasıl sevinmesin insan*

    öncelikle ilk yılımda kadroya sadece bonservisi elinde olan hayrettin yerlikaya ve cihan haspolatlı ikilisiyle altınordu'dan ozan sol takviyesi yaptım. 4 hafta kala şampiyonluğu garantiledim. bu arada ozan sol'un dört sene sonunda gösterdiği gelişim görülmeye değer.

    ikinci yılıma yani ptt birinci lig'e kadrodan 2. lig seviyesi pek çok ismi yollayarak başladım. en başta hayrettin kazması. adamı kulüpte bir süre daha tutsam taraftar tesisleri basacaktı * daha sonra transfer döneminde bucaspor'dan taylan antalyalı ve ömer kahveci, bonservisi elinde olan -sezonun yarısını sakat geçirdi, sezon sonu gitti- uğur boral, ankaragücü'nün orta sahasından dinamik ikili kaan kanak ve aytaç öden, cm 03 serisinin wonderkid'i irfan başaran isimlerini kadroma kattım. ama asıl büyük transfer beşiktaş'tan kiraladığım ve sezon sonu bonservisini aldığım atınç nukan oldu. kendisi tam bir kaptan ve defansın en kilit ismi oldu. zaten son sezonumda ömer kahveci ile birlikte milli takıma kadar yükseldiler. ptt birinci lig'e yükselmenin şerefine yabancı transferi gerekiyordu gittim zambiya milli takım kaptanı chris katongo ve sloven forvet klemen lavric'i renklerime bağladım. adamlar efsane sezon geçirdi ben bile şaşırdım * neyse sezon sonu rize'nin ardından ikinci sırada süper lig'e yükseldim.

    süpre lig'e gelince kadroyu sil baştan yaptım tabi. para da birikince kulüpte, yardırdım transfer sezonunda. yabancılar dahil 2. ligden kalan bütün elemanları yolladım. yoluma sadece ömer kahveci, atınç, hasan türk, ozan sol ile devam ettim. kiralık olarak muhammed demirci, ali adnan, schalke'den erdal öztürk, gençlerden emre kılınç'ı aldım. daha sonra buca'dan can velioğlu*, rize'den cenk güvenç, fenix'den bizim ontivero* transferlerini yaptım. bonservisi elinde olanlardan yekta kurtuluş, halil altıntop, atabey çiçek üstüne yabancı olarak uruguay'dan sasha aneff*, rodrigo tassara, makedon aleksandr trajkovski, norveç'den ole kristian selnaes, rusya liginden ihar shytau hamlelerini yaptım pek hoş oldu takım. ilk yarı 17. tamamladım. ikinci yarı 27 puan toplayıp sezonu 11. tamamladım. küme düşmemi bekleyen basının göt oluşu büyük keyif tabi.

    ve geldik şampiyonluk sezonuna. artık iskeleti kurmuş olduğumdan ufak birkaç hamleyle sezona başladım. veysel sarı, atila turan, emre özkan, koray altınay dörtlüsüyle defans hattını bir kademe yukarı yükselttim. orta sahaya werder bremen'den levent ayçiçek ve japon sol açık ryo miyaichi'yi alarak sezona başladım. bu sefer geçen sezona oranla sistem daha oturduğu için istikrarlı ilerledim. ilk yarı içeride beşiktaş'ı yenip, kadıköy'de fenerbahçe ile berabere kaldım. devre arası geldiğinde fırsat transferi olarak erkan zengin'i kadroma kattım. ikinci yarının ilk maçında santraforum sasha aneff sezonu kapatınca transferin son günü beşiktaş'ın kadro dışı bıraktığı mustafa pektemek'i kiralık olarak aldım. işte herşey orada başladı sözlük. basının bitti dediği pektemek 15 maçta 9 gol 3 asistle oynayarak -ki bu gollerden biri son dk. beşiktaş'a karşı- beni şampiyonluğa taşıyan en kilit isimlerden biri oldu. sonrasını biliyorsunuz mucizevi bir şampiyonluk.

    dört sezon boyunca hep gencecik kadrolarla mücadele ettim. bu konu her maç öncesi basın toplantılarında soruldu durdu:) birde alsancak stadı'nın zemini rezaletti. o yüzden içerde yenilmedim diyebilirim. sir aykut kocaman mesela bunu hep bahane olarak kullanırdı; "bu patates tarlasında nasıl top oynayalım?"

    şimdi kontratım bitmek üzere ve galatasaray mancini'yi kovdu. teklif gelmesini beklerken avram grant* dallaması piyasaya çıkıp işi kaptı. parçalıyı bi giyemedik anasını satayım. herhalde sözleşmemi bir yıl daha uzatıp bu gençlerle şampiyonlar ligi heyecanını yaşamak en mantıklısı...
  • 339
    şuan ruhunuzu koyun ortaya kardeşim sayesinde, ligde birinciyiz. bruma, sneijder, selçuk, burak, drogba, emre çolak hepsi efsane. manchster united, ac milan'lı gruptan birinci çıkıyoruz. ceyhun gülselam'ı defansif orta sahada ve stoperde deneyin merak etmeyin başarılı oluyor. :( şikecilerin kadıköy'deki hegemonyasını da yendik. takım oldu beyler oldu.
  • 341
    yalnızlığı bayramlık elbiseleri gibi üstüne giymiş olan şahıslar için bire bir olan oyundur. bu adamların mutlaka içlerinde sakladığı derin yaralar, gönlünde uyuttuğu acılar vardır.(u: bildiğin klasik türk dizi repliklerinden esintiler sundum daha demin :( ) neyse efenim, canınızdan çok değer verdiğiniz, çeşitli sıfatlarla adını yaşattığınız kişi başkalarıyla daha mı mutlu? o yeni limanlara yelken açarken siz 4-1-2-2-1 mi yoksa 4-2-3-1 mi diye tereddüt yaşarsınız. wesley sneijder'den nasıl verim alabileceğinizi düşünürsünüz seher vaktinde. ceyhun gülselam'ı prensiniz eylersiniz ansızın. beyblade çholaq'ı adam etmeye çalışırsınız. deli gibi wonderkid araştırıp kafayı yeme raddesine gelirsiniz. şayet acınızı böyle dindirirsiniz. 7/24 oynar, rüyanızda kadro mühendisliği yapar, rotasyonda hangi oyuncuları kullanabilirim diye düşünürsünüz. uyandığınızda sanki siyanür verilmiş gibi "kahrolsun kadınlar kadınlara ölüm" nidalarını haykırırsınız. en azından ben öyle yapıyorum.

    (bkz: fm'ye dahi duygusallak katmak)
  • 343
    sadece bunda değil de fm serisinde beni ifrit eden bir şey var. şimdi gidip bir oyuncuyla sezon başında sözleşme yeniliyorsunuz. adam gençten gelmiş, sezon boyunca sizi taşımış falan. 120 k maaş alıyor ama. haklı sözleşme istemekte. sonra sözleşme yapıyosunuz 2.2 milyona. o sözleşmeyi yaparken de temsilcisi ağzınıza sıçıyor. bir ayar vermeler falan. lan 120 k maaş alıyoken ben çıkarıyorum 1.5 milyona. başlangıç talebinden 100.000 inmiyo itoğlu it. e senin oyuncunun bende daha 3 sene kontratı var. nolacak? yapmıyorum sözleşme. neyin ayarını veriyosun amına kodumun malı? kovarım lan seni. bodyguardlara attırırım. giremezsin bir daha kulüp binasına. hayır oyuncu da ayrı bir inat. değiştir diyorum menejeri. değiştirmem diyo. oyna amk o zaman 120 k'ya yarak kafalı....

    neyse bir şekilde 2.2 milyona anlaşma sağlıyoruz. yeni sezonun ilk 10 maçı oynanıyor. tekrar bir huzursuzlanma geliyor adama. neymiş maaşı azmış. bakıyorum yeni sözleşmesinde ne istediğine. oha imza parası sadece 4.000.000 istiyor. e önceki sözleşmede de 1.000.000 almıştın?? senin bana vermen gerekmez mi amk 2.2 milyondan 5 milyona çıkaracaksak maaşını?

    ee sonra noluyo? ben adamı kadro dışı bırakıyorum. 2. takıma gönderiyorum. salyagoz sert menejer. yok efendim öyle yağma. bak semih kaya'ya... kaç sene oynadı hiç gıkı çıkmadı.

    sen kötü performans verince yada ihtiyacımız kalmadığında maaşında indirim yapıyo musun? gerçekten bir noktadan sonra mantıksız e can sıkıcı oluyor işler.
  • 345
    hadi dedim zor olsun gerçekçi olsun. gittim ingiltere 6. ligi kuzey grubu takımlarından stalybridge ile kariyerime başladım. kariyerdeki amacım bol bol lig ve takım gezmek. gidebildiğim kadar ileriye gitmek. yalnız bunu yaparken yarı futbol direktörü yarı teknik direktör gibi bir kariyer oluşturmak istedim. yani yardımcı antrenörümü kendim belirleyip maçların bir kısmında tatile çıkıp maçı ona oynatıyorum. böylelikle harcadığım zaman da azalıyor ve bir yandan da sorumluluklarım artıyor. bir şekilde galatasaray'ın başına geçip galatasaray'ı dünyanın en iyi kulübü yapmak temel amaç.

    takımın ligde 12. olması bekleniyordu. takımdaki oyuncuların özellikleri komikti. en iyi oyuncumun en iyi özelliği 10 falandı :d aslında lig geneli öyleydi. neyse efendim transfer sezonunda ince eleyip sık dokuyacaktım ki bir baktım transfer yapmam mümkün değilswh takımdan da adam satarak para kazanmak mümkün değil. hal böyle olunca 2-3 oyuncu gönderip sadece santrafor gomez dali'yi alabildim. gerekli özellikleri 12-13 olan bir hedef santrafor. aldık adamı almasına da takımın ekonomisi çöktü:d yahu adama bonservis ödemedim, maaşı da çok az ama işte kulübün imkanlarına göre evi arabayı satmışız adama basmışız durum o yani. ekonomi aşırı çöktü başkan falan korktu. konu komşudan 500 euro toplamışlar borcun birazını kapattık :( yani takım batmanın eşiğine geldi tek transferle.

    sonra lig başladı aman allah'ım... ben taktiksel olarak takımın amına koymuşum haberim yok*. ben tabii topun kontrolü bizde olsun diyorum mümkün olduğunca paslarla(ama gereksiz paslar değil) takım oyunuyla takımda çoğu kişinin rolünün belli olduğu, oyunun kontrolünü eline almaya çalışan ve topu kaptığında hızlı çıkan organize ataklarla gol arayan bir ekip kurmak istedim. bak bak fanteziye bak :d neyse uğraştık ettik olmadı. lig başladı 5 maçta 20-25 gol falan yedik son sıralarda düşmemeye falan oynayacak hale geldik. gomez dali iyi iş yaptı ama 5 maçta 6 gol attı yazık garibim :d

    sonra baktım bu taktikle bu dizilişle olmayacak sonra dedim bari kanatlara yayalım oyunu. orta sahanın ortasındaki oyuncularım gerçek hayatta benden kötü amk öyle kötü adamlar. takım biraz daha iyi oldu ama yine istenilen değil. sonra maalesef elimiz mahkum oyunu çirkinleştirdik. oldschool ingiltere oyununa döndük. alan dikicek amk ileriye orada karambol falan. defansif oynayacaksın aldığını direk ileri yollayacaksın. geride stoperlerinin hava hakimiyeti çok yüksek olmalı. açık oyuncuların da dönen topları toplayabilecek zekaya ve onları değerlendirebilecek bitiriciliğe sahip olmali.

    ilk sezonumdan çıkardığım en büyük ders ingiltere 6. ligini küçümsediğim ve gerek istediğin takımı kuracak imkanlarının olmaması gerek de max 1-2 oyuncu alabilmen sebebiyle sike sike uzun top sıkıcı futbolu oynatmalısın. ligi 12. bitirdik. takım gençlerbirliği mantığında zaten kafa rahat. orta sıralarda ol aman batmayalım yeter diyor. başkan vizyonsuz taraftar vizyonsuz ileriye gitmek için hiçbir hamle yok. takımdaki oyuncuların hepsinin kontratları sene sonunda bitti. ekonomik sıkıntı nedeniyle küçülmeye de gidildi. yönetim memnundu sözleşme yenilemek istedi ama reddedip üzerine istifa ettim stalybridge maceram sona erdi.

    sizlere ingiltere alt ligleri için tavsiyem; stoperler hava toplarına çok hakim olsun, orta sahaların merkezindeki oyuncular çöp. tüm lig öyle. oraya yapacak bir şey yok sanırım. kanatlar mümkün olduğunca skora katkı yapacak adamlar olmalı. çalım falan aramayın. dribblingmiş teknikmiş sallayın. iyi orta açsın. iyi bitirsin. mümkünse hızlı olsun hızıyla adam geçsin yeter. santraforunuz veya santraforlarınız mutlaka hava toplarına hakim olsun. takım genelinde mücadeleci ve hava toplarına hakim olan bir takım kurmanız gerekiyor ve duran topları çok iyi değerlendirmek gerek.

    devam edecek...
  • 346
    (bkz: #1527839)
    devam ediyoruz efendim. entrylere bölerek yazıyorum çünkü aksi taktirde çok çok uzun olur.

    sen misin istifa eden? rahat koltuğunu bırakıp giden? o kadar lig açtım o kadar alt lig açtım ama dünyanın en alt liginde olduğumuz için herhalde hiç kimse istemedi. mülakata bile çağırmadı. tüm takımlara iş başvurusu yaptım yılmaz vural gibi mk * lan 6. ligde düşmemeye oynayan takım bile başvuruma gülüp geçiyor bir de aşağılıyor pezevenkler. 4 ay işsiz kaldım. lig başladı 2 ay geçti ingiltere 6. ligi güney grubunun sonuncusu welling(2 ayda 1 gol atmışlar puanları yok) görüşmeye çağırdı. beyefendiler de 1 ay bekletti başkasını aradı. bulamayınca el mahkum benimle sözleşme imzaladılar. bir de utanmadan mülakatta her şeye karıştılar. benim de el mahkum kabul ettim.

    başladık welling macerasına. vay stalybridge'im yiğidim ben senin kıymetini bilememişim :( takımda 16 tane oyuncu yok yedek kulübesinin yarısı boş oynayacağız resmen. kulüp benden fakir amk. kardeş payı'ndaki muhasebeci olsa geçinemez amk. yine de takım toplantısı yaptım oyuncular yazık iyi niyetli. verdim gazı verdim gazı. takım olarak kenetlendik, kendimize inandık. detaylı ve uzun bir şekilde maça hazırlandık. maç kendi evimizdeydi. taraftarımıza(3 adet) galibiyet yemini ettik. sonuç: ezile ezile 4-1 yenildik. o golü de rakip acıdı da 90+3'te attık amk. ben de bastım istifayı. çıktım yerel kanal welling tv'de saba tümer'in konuğu oldum. ingiltere alt liglerine gereken önem verilmiyor. ingiltere alt liglerinde yönetim futbolu bilenlere bırakılmalı. bana chelsea'de şans verilmiyor verilse şampiyon yaparım dedim. ingiltere milli takımını türk antrenörler çalıştırmalı dedim. yalnız kulüp 2 forma satmıştı. ilerde koleksiyon yaparım diye 3 aylık maaşımı biriktirip bir forma da ben aldım.

    tazminat almadım diye welling sözlükte(4 üyesi var. biri w e l l i n g, biri welling abi, biri welling of oz biri de wellingsor)
    wellingsor beni öve öve bitiremedi şöyle büyük adam şöyle vizyonlu adam ama bize fazla abi biz kıymetini bilemedik :( dedi. vallahi anam babam böyle savunmazdı sağolsun.
    welling abi: şaraptan anlıyor takımda kalmalıydı dedi. halbuki şarap falan içmem sevmem. herhalde takım elbiseyle(lise mezuniyeti için almıştım zamanında paçaları kısa geliyor) izliyorum maçı, maç sonunda artist artist konuşuyorum diye diye öyle bir izlenim bıraktım.
    w e l l i n g: 2.5 euroya takım kurdu. bu takımı kurun şampiyonluğa oynar dedi.
    sonra üye olup tüm taraftara teşekkür ettim ben de ama sonra welling of oz gelip niteliksiz entry diye sildi :(

    devam edecek...
  • 347
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)

    vee sonra kara dönem başladı. 1.5 seneden fazla işsiz kaldım. pazarda limon sattım :( (u: ingiltere'de belediyeler çok para alıyormuş amk zabıtaya rüşvetle hallederiz buradaki gibi, filmlerde öyle görmüştük duymuştuk. ilk denememde tutuklandım amk )zaten kimse istemiyordu. üzerinden 2 yıl geçti ve tek olayım welling'e gidip 1 hafta kalmak olunca kimsenin kimsesi istemedi :( daha sonra 6 ocak 2016'da ingiltere 6. ligi güney grubu 19.su whitehawk'ta görevime başladım. medya sene başında takımın 6. mı 8. mi ne olmasını bekliyordu. mülakatta da benden üst sıralarda ligi bitirmemi istediler. büyük umutlarla geldim takımın başına sonunda iddialı bir takım mı acaba derken maalesef yine kötü imkanlar yine kötü kadro. boşuna 19. değillerdi. çok sinirlendim. ilk basın toplantısında ağzıma geleni söyledim medyaya. bu mu lan 6. olacak takım? siz ne anlarsınız futboldan diye çıkıştım :(

    2 oyuncu transfer ettim. uğraştım ettim. 10.luğa kadar yükselttim. daha sonra 14.lüğe düştük. yönetim memnun kalmadı bitime 3-4 hafta kala 14.yken kovdular beni. :( o takımın daha iyi olabileceğine de inanmıyordum açıkçası. zaten kadroyla da fazla oynayamıyorsunuz. sene başınta takımda oyuncu kalmıyor her sene baştan takım kurabiliyorsunuz ama devre arasında gelmiştim. nitekim sonraki senelerde ilk 14'e bile bir daha giremediler.

    ulan zaten iyi bir kariyer değildi üzerine bir de lig bitmeden kovulunca itibarımız iyice iki paralık oldu :( umutsuzca iş arayışlarma yine başladım.

    devam edecek
  • 348
    ipuçlarında "ara pasıyla rakip savunmanın arkasına sark" komutu verilebileceği yazdı. ama sonuna kadar okuyamadım kaçırdım. bunu yapan var mı? varsa bir yardımcı olsun yahu bulamadım.

    bir de nispeten zayıf takımda olup büyüklere karşı kontratak oynayıp başarılı olan varsa bana da birkaç ipucu versin yahu. kontratak oynadığımızda barcelona karşısındaki osasuna'ya dönüyoruz amk. allah ne verdiyse hücum oynattigimda yine yeniliyoruz ama en azından direniyoruz gol mol atıyoruz..
  • 349
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)

    kovulmanın ardından yine 1 sene işsiz kaldım amk. oyuna başlayalı 4 sene oldu 2.5 senesini işsiz ve sürekli dünyanın tüm boşta takımlarına müracaat ederek geçirdim :( geldik 2017'ye mayıs ayına.

    başvururken hiçbir ümidimin olmadığı, sezonu 5. bitiren, ingiltere 6. ligi kuzey grubu takımı macclesfield görüşmeye çağırdı, üzerine de teklif yaptı. hemen atladım tabii ki. başkan bana inandı güvendi, orta-iyi arası bir bütçe verdi sağolsun. medya ve taraftarlar büyük tepki gösterdi. kulübün eski efsane oyuncusu gelir gelmez saydırdı. gelir gelmez ayarlanan ilk basın toplantısında toplantıyı terk ettim. o taraftar görecek dedim. eski efsaneye de(efsane olduğuna bakmayın mk lisede bizim sınıfta olsa sınıf takımına almazdık) ağzıma geleni söyledim. sana noluyor amk kestanesi saçında saç kalmamış hala top oynıcam diye uğraşıyorsun amk dinazoru dedim. karakolluk olduk. ben de sanıyorum ki komiserler cennet mahallesi'ndeki zeki alasya gibi. 2-3 laf söyleyecek sonra arkada oynak müzik çıkın dışarı diyecek oynaya oynaya çıkacağız sanıyorum. attı içeri amk. o geceyi nezarette geçirdim.

    ertesi gün ayağımın tozuyla ayakkabı boyacısına gittim ayağımdaki tozu sildirdim :( * * başladık macclesfieldkariyerimize. başkan hariç kimse güvenmiyordu. takım iyi sayılabilecek bir durumdaydı. takımın başına geldiğimde 2 ay içinde tüm oyuncuların kontratları bitiyordu. ilk defa kendi takımımı kurabilecektim. takımda kalmasını istediğim oyuncuların %60'ını falan takımda tutabildim. zaten 5. bitirmişlerdi. iyi diyebileceğim bir kadroya sahipti. 8 tane de ben transfer yaptım. taa ilk sene stalybridge'e aldığım gomez dali'yi yine transfer ettim. aradan geçen 3 senenin 2'sinde boşta kalmıştı o da beni gibi garibim :( eski takımlarımda iyi iş yapan oyunculara bir bakayım dedim, o da ne? çoğu 24-25 yaşında emekli olmuş. şaşırdım yoluma devam ettim.

    çok güzel ve rahat bir sezon geçirdik. devre arasına lider girdik. devre arasında da orta sahaya tek takviyeyle takımın maddi dengesini bozmadan hiç maddi olarak zorlamadan verilenden daha düşük bir maaş ve transfer bütçesi kullanarak 10 puan farkla şampiyon olduk. ilk kupamı kazanmıştım. ingiltere 5. ligine yükselmiştik. hedef üst sıralarda bitirmekti, hedefin de üzerine çıkmıştık.

    başkan ısrarla yeni sözleşme teklif etti. medyaya falan övdü sağolsun. taraftara da medyaya da kapak olsun amk diyerek teşekkür edip sözleşmemin bitmesiyle macclesfield'dan ayrıldım. sene boyu da taraftarı iplememiştim zaten basın toplantılarında. peşimde az koşmadılar giderken. beter olun mk.

    gördüğünüz gibi götüm kalkmış şampiyon olunca, ben daha iyilerine layığım diyerek gitmişim. aslında biraz da üst ligde düşmemeye oynamak istemediğimden dolayı istifa ettim. macclesfield'a çok şey borçluydum. özellikle başkan adam gibi adamdı. onlar olmasa şimdi sigortalı iş arıyordum. artık daha tecrübeli, ingiltere 6. liglerinin tozunu yutmuş, daha itibarlı bir hocaydım. ama kaderde işsizlik varmış :/ 5 ay işsiz kaldım burnum sürtündü. yine kimse almadı, gülüp geçti. sadece 6. ligde düşmemeye oynayan takımlar mülakata çağırdı. o çöplüğe de geri dönmek istemedim :(

    bu arada 5.5 senede 100 kez falan galatasaray'a başvurdum, ilgilendiğimi açıkladım veya medyaya galatasaray'a gitmek istiyorum dedim :( çakallık yapıp sık sık iyi ülkelerin 23 yaş altı takımlarına falan başvurdum ama kimse almadı :( alsalar olası bir kovulmada beni idareten yeni adam bulana kadar a takıma yükseltirler orada kısa sürede show yapıp biraz daha zaman kazandırırım falan diye hayaller kurmuştum. o zamanki halimi şöyle özetleyebilirim: http://forum.paticik.com/.../42d/54_450xNULL.jpg (lan bir tek paticik diye bir forumda bulabildim karikatürü. yarım saattir arıyorum amk :d )

    devam edecek
  • 350
    everton ile başladığım kariyerde; ilk 2 sezonda da ligi 7. bitirdikten sonra yönetimle toplantı yapmıştık ve önümüzdeki 5 maçta toplam 11 puan toplayamazsak senin görevine son vereceğiz demişlerdi.* * derken yeni sezon başladı ve ben ilk 5 maçta 11 puan toplayamayarak bavulları topladı. * ardından, uzun bir boşta durma süreci. ** derken trabzonspor teklif yaptı ve kabul ettim. trabzonspor'u aldığımda* ligde 15.sıradaydılar ve kadrolarında da elle tutulur futbolcu yoktu. ligin bitimine 2 hafta var ve ligde 10. sıradayım.

    trabzonspor'un kadrosuna baktığımız zaman da bütün yabancıları kontrat imzalamaya yaklaşmıyor ve en iyi futbolcusu olan recep onur kıvrak ile parma anlaşmış durumda.* böyle bir ortamda yeniden bir kadro yapılanmasına gidilmek zorunda ve trabzonspor yönetiminin bu konuda maddi olarak bana ne kadar destek olacağı soru işareti.

    böyle bir ortamda beni umutlandıran tek şey, trabzonspor'un 2 ay sonra yeni stadına geçecek olması.

    edit: ligin bitmesine 1 hafta kala kulübün giderleri için, trabzonspor yönetimi 275bin euro kaynak aktardı sözlük. çok umut doluyum sözlük. *
    edit2: ligi de 10.'u tamamladım sözlük. gel gelelim yapılanmaya ve takımı oturtmaya.
    haydalı edit: ulan lig bitti ve yönetim durumumu tartışmak için toplantı düzenledik. önümüzdeki 5 maç için 11 puanı aşmam gerektiğini söylediler. neymiş, fikstüre göre kötü sonuçlar almışım. amk elimdeki kadro, kadro mu? 19 yaşında brezilyalı forvetin birini kiralamışsınız. bütün adamlar kiralık. 20 yaşında futbolcular. sanki lider aldık da, şampiyon olamadık takımı. amk yaaaa.
App Store'dan indirin Google Play'den alın