• 301
    "taktiğini oturt-oyuncu transferini yap-ligin anasını ağlat" taktiği genelde bende başarılı oluyor, bunun için en önemli etken de sağlam bi poacher.

    antalyayla başladım diarra nerdeyse her maç yazdı, ilk yarıyı 5. bitirdim. sonra oyunu bıraktım

    tottenhamla ilk yılımda 2. olmuştum, uzun süre lider götürdüm.. kullandıgım sistem hemen hemen her takımda büyük iş yapıyo

    newcastle'la papis cisse çılgın atmış 6 ya da 7. oldum çok emin değilim
  • 303
    (bkz: #1461191) bu entryde galatasaray ile geçirdiğim rüya gibi 3 sezonu anlatmıştım. sonrasında özelden mesaj atıp yorum ve beğenisini ileten arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. bu oyundan benimle aynı keyfi alan, kariyer hikayelerinden heyecanlanan insanları görmek güzel :)

    herneyse... en son kazanabileceğim tüm kupaları kazandıktan sonra başka bir macera arayışıyla galatasaray' daki görevimden istifa ettim. taraftarlar yıkıldı tabi.. aynı 2000 sonrası imparatorun takımdan ayrılışında bizim yaşadıklarımızı yaşadılar.

    kafamda hiçbir plan proje olmadan takımdan ayrıldım. önce basında milli takımın başına geçeceğim konuşuldu. öte yandan avrupadan pek çok ciddi teklif aldım. liverpool, valencia, villareal resmi teklif yapan kulüpler oldu. ayrıca italya ve isviçre milli takımlarından da teklif aldım. ama hiçbirisi beni heyecanlandırmadı açıkçası.

    biraz kafa dinleyeyim derken ligler başladı ve ben boştaydım hala.. türkiye' de galatasaray dışında çalışmayı düşünmediğimden ispanya ve ingiltere liglerini yakın takibe aldım. derken 16. haftası oynanan premier ligde 16. sırada bulunan everton, mevcut teknik direktörüyle yolları ayırarak benimle görüştü. üstüste 3 sezon boyunca manchester united' ın şampiyon olarak terör estirdiği premier ligde everton' u devlerin arasına sokma fikri beni heyecanlandırdı. ve 1,5 yıllık sözleşmeye imzayı attık.

    16 haftada sadece 3 maç kazanabilen everton, kadro olarak da bir çok eksiğe sahipti. öte yandan mali olarak da pek parlak durumda değildi kulüp. galatasaray' da beni efsane yapan 4-1-4-1 sistemini gelir gelmez takıma monte ettim. ve ilk yarının son 3 maçında 2 beraberlik ve 1 galibiyet alarak umutları yeşerttik.

    devre arası transfer sezonu açılır açılmaz takımın en değerli oyuncusu olan ama sistemime zerre uymayan ross barkley' i manu' ya 25 milyon euro bonservisle gönderdim. bu transfer mali anlamda resmen nefes aldırdı kulübe. ünal başgan' ın dediği gibi değerini bulan her oyuncumu satarım aga. yine kadroda fazlalık olan 2-3 oyuncudan daha kurtuldum.

    hemen ardından galatasaray' da iken çok almak istediğim ama 5+0+3 yüzünden alamadığım keisuke honda' yı milan' dan 1.9 milyon euro' ya aldım. ve tüm sistemi onun üzerine kurdum. ayrıca juventus' tan stoper rugani ve forvet osvaldo ile paok' tan miroslav stoch' u sezon sonuna kadar kiraladım.

    kısıtlı sürede sistemime uygun hale getirmeye çalıştığım kadro yapısı ve yoğun taktik antrenmanlar ile ligin ikinci yarısına da iyi başladık ve 5 maçta 3 galibiyet ve 2 beraberlik aldık ve 8 maçlık yenilgisiz bir seri yakaladık. takımda, taraftarda ve camiadaki tüm ölü toprağını attık, moralleri zıplattık. ama ama ama, tıpkı galatasaray ile geçirdiğim ilk sezonda olduğu gibi istikrarsız sonuçlar peşpeşe gelmeye başladı.

    ve sezon sonu geldiğinde 16. sırada aldığım takım ligi 10. sırada bitirdi. açıkçası hedeflediğimiz yerin uzağında kaldık. yönetimde hayal kırıklığı, basında ise tarafıma büyük eleştiriler vardı. bense bu sonucu takımla bir yaz kampı geçirmemiş olmama bağlıyordum. ehehehe....

    yeni sezon öncesi takımda bir çok gereksiz oyuncu ile yolları ayırarak işe başladım. bir çoğu serbest bırakıldı, bazıları kiralık gitti, çok azı da düşük bonservislerle satıldı. toplamda 12 oyuncu ile yolları ayırıken sadece 3 milyon euro bonservis geliri elde ettik. açıkçası hiç tarzım değildir ama takımda satıp para kazanacak pek kimse yok zaten.

    kadroyu yeniden yapılandırmaya başladım. kaleye benfica' dan jan oblak geldi, 5 milyon euro bonservis. stopere catania' dan giuseppe bellusci' yi 15 milyon euro vererek aldım. yanına ise sochaux' dan sunzu' yu bedavaya aldım ki süpper oldu. sağ beke west bromwich' ten 6.5 milyon euro' ya chambers' i aldım. forvete ise manchester united' da şans bulamayan angelo henruiqez' i kiralık olarak aldım. kadro derinliği içinse bryan dabo (ön libero), nicolas tagliafico (sol bek), kamil grosicki (sağ-sol kanat),
    stefan johansen ve alexander ring (orta saha) bedava olarak aldım.

    istediğim kadroyu kurduktan sonra sezona avrupa ligine katılma hedefi ile başladık. ilk 4 hafta galibiyet serisi ile başladık, 5. hafta ilk mağlubiyetimizi stoke city karşısında aldık. sonrasında tam 10 maçlık yenilgisiz seri (6 galibiyet 4 beraberlik) yakaladık.

    sezonun ilk yarısını 5. sırada tamamlarken, takımın en önemli oyuncularından ve en kritik mevkide oynayan adamım george thorne, kendisine gelen transfer teklifleri nedeni ile kafa karışıklığı yaşamakta idi. ve bu durum performansını etkiliyordu. prensiplerimden ödün vermedim ve kendisinden verim alamıyorum madem, para kazanayım dedim. milan' a 15 milyon euro bonservisle sattım. yerine ise real madrid' de forma giyen ve mutsuz olan obi mikel' i 5 milyon euro bedelle satın aldım. çok da güzel oldu ve harika uyum sağladı takıma.

    sezonun ikinci yarısında sadece 3 mağlubiyet aldık. hiç aklımızda yokken özellikle son haftalarda kendimizi şampiyonluk yarışının içinde bulduk. ve son haftaya aynı puanda olan lider manu ve 2. liverpool' un 2 puan gerisinde 3. sırada girdik ama o mucize gerçekleşmedi. sezonu 3. sırada tamamladık.

    fa cup' ta ise yarı finale kadar gelip manu' ya 1-0 kaybettik. ayrıca lig devam ederken bir yandan da önümüzdeki sezonun planlarını yapıyoruz. bu nedenle 32 milyon euro bonservis karşılığında galatasaray ile bruma konusunda anlaşmaya vardık.

    11 gol 6 asist ile sezonu tamamlayan honda, kendisine beni aşık etti. ayrıca manu' da 3 sezonda toplam 3 gol atan, benimse kiralık olarak alıp forvete koyduğum, bu nedenle de çok eleştirildiğim angelo henriquez ise gol krallığını 1 gol farkla yarmolenko' ya kaptırdı. beni utandırmadı.

    galatasaray sonrası atıldığım bu macerada 1,5 yıllık sürede süper işler yaptık. şimdi önümüzde devler ligi heyecanı var. hedefler büyük, umutlar büyük :)

    bu arada benden sonra galatasaray' ın başına andre villas boas geldi. 2 sezondur şampiyon olmaya devam ediyorlar ama avrupada benim başarılarımın çok uzağında kaldılar :):)
  • 304
    bizzat kendi gözlemlerime dayanarak sağlam genç yetenek tavsiye etmek istediğim oyun. tabi ki bunların hepsiyle kendim oynamadım fakat uzun soluklu kariyerlerde gelişimlerini ve büyük takımlara büyük paralara transferlerine şahit olduğum oyuncuları yazıyorum çoğunlukla.

    kaleci pek bilmiyorum hem zaten kaleci dediğin tecrübeli olur :( yine de timo horn'a bakın derim.

    stoperden başlarsak bu oyunun en büyük bombaları eder alvarez balanta ve doria. bunların yanında top seviyeye çıkanları listelersem;

    kurt zouma
    samuel umtiti
    matthias ginter
    matija nastasic
    jeison murillo
    bruno martins indi
    karim rekik
    stefano denswil

    beklere gelelim;

    serge aurier
    sebastien corchia
    mattia de sciglio
    gino peruzzi
    alex grimaldo
    alex telles
    alberto moreno
    gotoku sakai

    orta sahalar;

    nabil bentaleb
    geoffrey kondogbia
    gianelli imbula
    lucas romero
    pierre-emile hojbjerg
    guido pizarro
    pedro obiang
    leon goretzka

    ofansif orta sahalar(amrlc)

    bernard
    andrija zivkovic
    lucas ocampos
    rodrigo gomez
    florian thauvin
    dorin rotariu
    viktor fischer
    julian brandt
    memphis depay
    sadio mane
    sergi roberto
    ander herrera
    gabriel iancu
    nicuşor stanciu
    clement greiner
    serge gnarby

    forvetler;

    yassine benzia
    ishak belfodil
    michy batshuayi
    timo werner
    vincent aboubakar
    ciro immobile
    domenico berardi
    divock origi
    antonhy martial
    gabriel barbosa
    giovanni simeone
    paco alcacer
    richario zivkovic
    luka djordjevic
    nabil ghilas
    andreas cornelius
  • 305
    sevgili fm severlere henüz çok da uzun olmayan fm14 kariyerimden bahsetmek istiyorum:

    önce viitorul constanta'yı alarak başlamak istemiştim. hem klasik liglerden ve avrupa'dan biraz uzaklaşıp romanya ligi ile farklılık yapmak istedim, hem de hagi'nin takımında çalışma gururuna erişmek istedim. gerçekte 2010'da kurulmuş vitorul 2 senede 2 lig atlayıp 1. lige yükseldi ve 2. senedir de ligde kalıyor. oyunda da medya tahmini 14. olacağımızı gösteriyordu. 6 maç oynamıştım ki 1 beraberlik ve 5 yenilgi ile ligin dibine demir atmıştık. tabii bunda takımın her şeyi olan nicolae dica'nın sezon öncesi hazırlık kampında sakatlanmasından sonra 6 ay sahalardan uzak kalmasının da payı vardı :( neyse efendim sonra oyun hata verdi, takvim ilerlerken dondu, ben de oyunun başında çok lig açtığımdan olduğunu düşünüp bu kariyeri sildim ve yeniden başladım. (sonradan bu problemin çözünün update yüklemek olduğunu öğrendim. nitekim faydalı da oldu).

    bu sefer alt liglere odaklandım, kariyerime türkiye alt liglerden başlamak da biraz gerçekçi olacağından böyle karar aldım. takımlara teker teker bakınırken dardanelspor'u gözüme kestirdim. o an dardanelspor'u süper lig'e çıkarmam sonrası ilk iç saha maçımızda tıklım tıklım tribünleri gözümün önüne getirdim. gerçekte de dardanelspor'un 13/14 sezonunda 3. lige düştüğünü görünce biraz daha zor olacağını düşündüm ve dardanelspor'a imzayı attım. orta sıra ve zayıf takımları alıp kısıtlı imkanlarla bu takımları baştan oluşturmak her zaman daha fazla keyif vermiştir bana. nitekim dardanelspor da öyle oldu. mevcut kadro fena değildi ama kaleci seçenekleri oldukça kötüydü. bu yüzden bana faydalı olamayacağını düşündüğüm erdi yokuşlu'yu 5k karşılığında ibb'ye satıp kontratsız kaleciler arasında ava çıktım, biraz araştırma sonrası ise 31 yaşındaki harun avgın'ı keşfettim ve imzayı attırdım kendisine. mc bölgesinde de ilaveye ihtiyacım olduğundan yine kontratsız oyuncular arasından bulduğum kenan aşkan'ı kadroya kattım. kendisi özellikle ilk sezon vazgeçilmezimiz oldu. sol açığa da alternatif olsun diye altınordu'dan 20 yaşındaki halil tuna'yı bedavaya kiraladık. stoperde ise beşiktaş'tan kiralık olarak kadroya katılmış atınç nukan güven veriyordu.

    neyse ilk maçımızda kırklareli deplasmanında aldığımız 3-2'lik galibiyet güzel günlerin habercisiydi. fakat sezon genelinde inişli çıkışlı grafiğimiz, yeri geldiğinde 4-5 haftalık maç kazanamama istatistiğimiz yüzünden bir türlü playoff için gerekli olan o atlamayı yapmayı başaramadık. yine de sezon sonuna kadar play-off yarışını kovalayabiliyorsunuz çünkü takımlar uzun galibiyet serileri yakalayamadığı ve dengeler çok yakın olduğu için puanlar da birbirine yakın oluyor. son 3 haftaya kadar 5. olma şansımız vardı (1. direk çıkıyor, 2,3,4,5. takımlar playoff'a kalıyor) ama lig sonunu kötü oynadığımız için bu başarıya ulaşamadık. türkiye kupası'nda ise ilk turda altay'ı 0-0 biten ilk yarı sonrası 2-0 ile geçtik ve bucaspor'un rakibi olduk. bucaspor maçına yedek ağırlıklı kadroyla çıkmamıza rağmen normal süresi 2-2, uzatma dakikaları ise 3-3 bitti ve penaltılara kaldı. penaltılarda iki takım da inatçı oldu. ilk 6 penaltıyı iki takım da gole çevirince tribündeki az sayıdaki taraftar ve maçı radyodan takip eden çanakkale halkı "noluyo lann :s" tepkisi verdi doğal olarak. nihayet 9. penaltıda rakibin hatasını değerlendirip bir üst tura yükseldik. üst turda ise avni aker deplasmanı çıktı şansımıza. rus çocuğu tüpçü federasyonun türkiye kupası'ndaki saçma seri başı uygulaması olmasa belki zayıf bir takım çekip bir tur daha ilerleyebilirdik ama olmadı. trabzon deplasmanında 1-0 geriye düşüp 1-1'i yakalamamıza rağmen 3-1 yenildik ve kupaya veda ettik.

    sezon genelinde ise en büyük katkıyı ilker sayan, serkan çiftçi ve hüseyin çolak'tan aldık. iki forvetimiz hüseyin çolak ve çiftçi ikilisinin müthiş skorerliği sayesinde sezon genelini 4-1-2-2-1 dizilişinden feragat edip klasik 4-4-2 oynadık. bunun karşılığını da fazlasıyla aldık. özellikle hüseyin çolak 25 gollük performansıyla çılgın attı. böylelikle sezonu 9. bitirip playoff hattının 8 puan altında kaldık ve hedeflerimizi gelecek seneye taşıdık :(
    http://www.hizliresimyukle.com/image/oyU

    bir sonraki sezon ise atınç nukan'ın kirasının bitmesinden dolayı beşiktaş'a dönecek olması savunma göbeğinde boşluk doğurmuştu. harıl harıl çalışan scoutlarımızın da desteğiyle kontratı biten stoperlere salça olduk. ilk etapta evren horozal ve hasan hatipoğlu'nu katmıştık fakat ilerleyen günlerde kariyerinde altay, sivas ve karşıyaka'da oynamış, son olarak balıkesirspor'dan ayrılan murat sözgelmez'in transfer imkanının doğması da bizi onu almaya itti. başkan da sağ olsun, beklentilerin üstüne çıkan performansımızdan dolayı maaş bütçesini yükseltmişti. halil tuna'yı 2. kez kiralayıp savunmaya bu ilaveleri yaptıktan sonra ek olarak sol beke umut koçin'i aldık. kendisi bonservis ödeyerek aldığımız ilk oyuncuydu. özellikleri çok iyi, tam eksiklik hissettiğimiz solbek bölgesine yaptığımız bu ilave sonrası transferi kapatıp sezona başladık.
    http://www.hizliresimyukle.com/image/uar

    14/15 sezonundaki kesin hedefimiz kendimizi playoff'a atmaktı. bir önceki sezonun sonunda ve yeni sezonun başında aldığımız kötü sonuçlar taktik dizilişinde değişiklik yapmaya itti bizi. böylelikle serkan çiftçi'nin düşen performansının da etkisiyle tek forvetli 4-1-2-2-1'e dönme kararı aldık. bu dizilişte takımın 2. kaptanı safa serbest ön liberoda, potansiyelli gençlerimiz ensar baykan ve kaptan ilker sayan sol ve sağ açıkta, bedelsiz kadroya kattığımız samet albayrak da kenan aşkan'la birlikte orta sahadaydı. 2. devrede ise kenan'ı kesip genç yıldız adayımız taner çekiç'i koyduk oraya. iyi ki koymuşuz çünkü taner müthiş oynuyor. kenan'ın yapmadığı skorer katkıyı yapıyor. bu sayede ilk devresinde inişli çıkışlı gittiğimiz ligin ikinci yarısının sonunda istikrar sağladık ve 32. hafta sonunda 6. sıraya yerleşerek playoff'un kapısına dayandık. bunda son 8 maçta aldığımız 6 galibiyet, 1 yenilgi ve 1 beraberliğin çok büyük payı vardı. fakat son 2 haftalık fikstürümüz ise her ikisi de deplasman olmak üzere göztepe ve hatay maçlarıydı :( göztepe maçında maçın son bölümüne kadar galibiyet golünü aradıysak da 82. dakikada yediğimiz golle 1-0 boyun eğmiştik. son hafta da hatay deplasmanında 3-1'le dağıldık ve umutlarımızı önümüzdeki seneye bıraktık. zaten bu 2 takım da ligi 2. ve 3. bitirerek playoffa kaldılar, playoff sonunda 1. lig biletini alan ise hatayspor oldu. özeleştiri yaptığımızda playoff'a kalamamamızın sebebi kesin olarak rezil deplasman performansımızdı diyebilirim. içeride 11g - 2b - 4m ile ligin en iyi iç saha karnesine sahip olan takım olsak da deplasmanda 5g - 1b - 11y ile ligin en kötülerinden biri olduk. ee hal böyle olunca playoff da yalan oluyor haliyle :(
    http://www.hizliresimyukle.com/image/uaM

    bir önceki sezonun devre arasından takımın yıldızları ilker sayan ve serkan çiftçi takımdan ayrılıp daha yüksek seviyelerde oynamak istediklerini söylediklerinde bu takımı yukarılara birlikte çıkarabileceğimizi, böyelelikle daha yüksek seviyelere ulaşabileceklerini söyledim. o sezon sonunda üst lige yükselme hedefimden bahsettiğimde "eğer sene sonu üst lige kalamazsak takımdan ayrılırız" cevabıyla karşılaşmıştım. biz de yine 2. ligde kalınca her ikisi de ayrılmak istediklerini söylediler. ikisinin de baya talibi vardı zaten. serkan'ı 2. lig 1. grup takımı tavşanlı linyit'e, ilker'i ise ptt ligi takımı kartalspor'a gönderip ikisinin satışından 180k gelir elde ettim. ay sonu durum değerlendirmesinde taraftarların da bu satışlardan memnun olduğunu öğrenmek doğru bir iş yaptığımı kanıtladı bana. onların yerlerine de denizlispor'dan murat behram'ı 20 k karşılığı ve bonservissiz hüseyin kar'ı aldım.

    yarım devresini geride bıraktığımız 15/16 sezonunda hüseyin kar müthiş işler yapıyor. murat da 3 gol atabilmiş olmasına rağmen 5 asisti var. adam tam bir drogba performansı gösteriyor :( kısacası bu sezon müthiş istikrar yakaladık. tokatspor, güngörenspor ve belalılarımdan biri olan yeni malatya yenilgileri nazar boncuğumuz oldu bu dönemde. aldığımız 11 galibiyet ve 4 beraberlikle de kendimize tokat'ın 4 puan arkasında 2. sırada yer bulabildik. hedefe yürüyüşümüz emin adımlarla sürüyor...
    http://www.hizliresimyukle.com/image/upS

    yalnız kupa ilk turunda zonguldak kömürspor'a 0-0 biten normal süre ve uzatma sonrasında penaltı atışlarıyla elendik. 2 sezondur kupanın ilk turunda elenmek hem can sıkıcı hem de sıkışık fikstüre sebebiyet vermediği için sevindirici ama zayıf takımlara gol atamadan elenmek üzüyor cidden. önceki sezonda da memleket takımı kastamonuspor'a elenmiştik. bu yüzden hakkımda "maçı bilerek verdi. hatır şikesi mi var?" iddiaları gündeme gelmişti ama "şike fenerbahçe'den sorulur" diyerek bu iddiaları kesin bir dille yalanlamıştım :(
  • 308
    dardanelspor ile 2 senedir ptt'den süper lig'e çıkma mücadelesi veriyorum. 3 sezonluk 2. lig macerası sonrası ptt'ye yükseldik. ptt'ye yükseldiğimiz sezonda da yabancı liglerden belçika, almanya ve isviçre'yi açıp oyuncu taramasına girdim. murat sözgelmez'i bedavaya kaptırdığım için stoper bölgesini yabancı oyuncuyla doldurmayı planlıyordum. stoper dışında safa serbest yerine önlibero ve bir de kanat oyuncusu için yabancı aradım. aradıklarımı da belçika 2. ligi'nde buldum. stopere sam vanaken'i, sağ açığa de cuyper'i aldım. bir de kortjik'ten ndiaye isminde süper bir önlibero getirdim. şansıma hem bonservisini hem de maaşını ucuza kapattık.

    sam vanaken
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mjn
    de cuyper
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mjs
    ndiaye
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mjI

    sezon genelini fena da oynamadık. ndiaye ve sam vanaken özellikle müthiş katkı verdiler. ligde kalma hedefiyle başladığımız sezonu 6. bitirerek ilk sezonda playoff yakalamayı başarmıştık. yalnız son hafta öncesi puan durumu şöyleydi.
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mjZ

    kasımpaşa 2. ve gaziantep bb 3. durumdaydı. benim de son maçım içeride kasımpaşa. kasımpaşa'nın başında da daum var. maç öncesi daum ile baya bir atıştık. ona benim dardanel'in başında iyi performans gösterdiğim sorulunca "daha çok rakipleri dardanel'i küçümsüyor. o yüzden bu kadar iyi noktaya geldiler. yoksa hocalarında iş yok" minvalinde cevap verince ben de altında kalmadım, ben de ters konuştum. o yüzden stratejik düşünemedim maç öncesi. paşa'dan 1 puanı çalınca antep bb de ligi 2. bitirp üst lige yükseldi, bana da playoff'ta rakip olarak paşa geldi. kadroları da çok fena. erkan zengin, nizamettin, bilyaletdinov falan var. ilk maçı içeride 2-0 kaybettik, rövanşta da 0-0 kalınca playoff'tan elendik. sezon boyunca da deplasmanda müthiş işler yapmıştık. standart talimatlarıma ek olarak deplasman maçlarında play narrower yapıyordum. bu da takım savunmasını baya güçlendiriyordu.

    neyse 17/18 sezonu başında hedefimi kesin olarak üst lig olarak belirlemiştim. yönetim de sağ olsun 1.4 milyon euro transfer bütçesi açıklayarak iyi gaz vermişti bana. bir önceki sezon vasat olan kanatlarımı güçlendirmek için transfer yapmak istiyordum. bu yüzden de cuyper'in yedeği olarak serbay yağız'ı getirdim, sol kanatta ali dere'ye ilave olarak da buca'dan aydın karabulut'u kaptım. onun dışında kadroyu korudum ve rotasyona transferler yapıp lige başladım. bu arada sezon öncesi lige bir göz atayım demiştim, süper lig'den kimler düşmüş, alt ligden kimler çıkmış falan. süper lig'den trabzon, buca ve karşıyaka düşmüş, alt ligden de göztepe, altay falan çıkmış. bunun dışında elazığsı var, kasımpaşa'sı var, antalya'sı, samsun'u falan derken gözüm baya bir korkmuştu ve playoff yakalarsak iyidir diye düşünmüştüm.

    sezona deplasmanda buca galibiyetiyle başlayıp, içeride altay'ı yendik ve 3. haftada da geriye düştüğümüz trabzon deplasmanında 3-1 kazanıp müthiş başlamıştık. zaten liderliği ele geçirdikten sonra sezon sonuna kadar 2-3 kez 2. liğe düştüm sadece. bunun dışında 1-2 basamaklarda gidip geldim. fakat ne olduysa ligin sonlarına doğru oldu. stoperim hasan hatipoğlu, takımın her şeyi ndiaye ve aydın karabulut'un yedeği ali dere zaten sakatlıklarından dolayı oynayamıyorlardı. hepsi de 3-4 ay civarında sakatlanmıştı. yine de idare etmiştik. ta ki son haftalara kadar. o arada önce deplasmanda kazanamamaya başlamıştım, içerideki maçlarım zeminin su basması yüzünden ertelenince üst üste 3 kez deplasman maçı oynamıştım ve hepsini de mağlup kapatmıştık. bu zeminin sulaklığından ötürü 2 kez maçım ertelenince yönetime bu konuyu açmıştım ama olumsuz dönüş almıştım. neyse, deplasmanda aldığımız yenilgilerden sonra kötü gidişat başlamıştı. nitekim sezonun son 8 haftasında sadece 1 kez kazandım. o da 33. hafta ligden düşen ordu'ya karşı içeride aldığım galibiyet. bu arada 32. haftada takipçim elazığ'a konuk olup 1 puanı çıkarmıştım. ki o maçta elazığ'ı elimizden kaçırdık diyebilirim.

    son hafta öncesi oluşan tabloyu da vereyim, gözünüzün önünde oluşsun durum:
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mja

    biz 2.yiz ve son maçımız mersin iy deplasmanı. elazığ ise paşa ile oynuyor. elazığ'a karşı ikili averajda üstün olduğum için bana beraberlik yetiyor. ama ben mersin maçına rezil ötesi başlıyorum ve ilk yarı 2-0 bitiyor. takım gram top oynamıyor. 85'te aydın'ın tek golü de beraberliği getirmiyor ve puansız ayrılıyoruz. şerefsiz paşa ise elazığ'a maçı veriyor ve elazığ 2, ben 3 bitiriyoruz :(
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mjp

    genele baktığımızda üst üste 2. kez playoff yapmak elbette iyiydi ama süper lig'i son maçla kaçırmak çok can yakıyor. mersin deplasmanında 1 puan alsak veya sezon içerisinde 2-0 öne geçtiğimiz altay deplasmanında maçı vermesek veya içeride göztepe'ye yenilmesek veya hatay'a puan kaptırmasak playoff'la uğraşmak yerine direk 2. olup süper lig'e yükselmiştik. ama olmadı :(

    playoff'ta da 6. bitiren karşıyaka ile eşleşmiştim. sezon içinde içeride kazanıp dışarıda berabere kalmıştım onlarla. ilk maç da karşıyaka'daydı. 1-0 geriye düşsem de önce beraberliği yakaladım, sonra kırmızı + penaltıyla öne geçtim, maçı da 3-2 aldım. rövanşta da 2-2 berabere kaldık ve finale yükseldik. antalya - istanbul bb eşleşmesinden istanbul bb'yi istiyordum diğer yandan. şansım daha iyi tutuyordu onlara karşı. ilk maçı antalya 2-1 almasına rağmen istanbul bb rövanşta 3-0 kazanıp rakibim olmuştu. final maçı da ne hikmetse benim sahamdaydı ve bu zamana kadar yaptığımız maçlarda hiç yenilmediğim istanbul bbspor süper lig yolunda önümdeki son engeldi...

    ama amına koduğum takımını yenemedik arkadaş! maçın başında sikindirikten bir gol yiyip geriye düştük. ondan sonra savunmayı ileriye de çıkarsak, atak futbolunu da benimsesek bir türlü son vuruşları iyi yapamadık. saçma bir top oynadık maç boyunca. maçı da 1-0 kaybettik zaten. süper lig yine yalan oldu :( önce ligin son haftasında, şimdi de playoff son maçında süper lig'i avuçlarımdan kaçırmam cidden çok koyuyor. 1 saattir oturduğum yerde kalakaldım amına koyim :(

    takımın ağababalarından olan erhan karayer, sam vanaken, taner çekiç ve ndiaye de takımdan ayrılmak istiyorlar. neymiş efendim daha yüksek seviyelerde oynamak istiyormuş beyefendiler. ya aq ben sizin. şu mersin ve ibb maçlarında adam gibi oynasaydınız da yüksek seviyelere beraber çıksaydık eşşoleşekler!!!

    neyse hiçbir şey bizi süper lig hedefinden caydıramayacak. dardanel'i süper lig'e taşıdığımda sevincimizi de yine burada paylaşacağız inşallah...
  • 311
    insanın hevesini kıran, verdiği parayı burnundan getiren oyun.

    arkadaş tamam gerçekçi yapıyosun oyunu, bir sürü ayrıntı var, tamam teknik direktörlükte ilk yılım da olabilir tecrübe sıfır evet ama bari hazırlık maçlarında yalandan bi kaç maç kazandır be itin oğlu. birazcık kanım kaynasın oyuna ne bileyim ayağım alışsın ulan en azından. çekirdeğimi, kolamı hazırlıyorum. oynarken gelmesin diye oyundan önce uzun bi süre tuvalette kalıyorum her şeyi ayarlıyorum. 90 dakika pres, hücum futbolu oynuyorum, bayrampaşaspor atakları dalga dalga geliyor, daha ilk hazırlık maçımda ptt 1. lig tezahüratları yankılanıyor 300 kişilik stadda ama kalecimin embesilce yediği bir gol sonrası maç 1-0 aleyhimde sonuçlanıyor. sonra ben o lige başlar mıyım? soruyorum sana başlar mıyım?

    -oyundan çık
    +şimdi çıkarsanız kaydedilmemiş verilerinizi kaybedeceksiniz. kaydetmeyi ister misiniz?
    -hayır
  • 314
    championship manager serisini ilk oyunundan beri delicesine oynadım, kritikler yaptım. championship manager 03-04 oyunu ile benim için son bulmuşken, football manager ise 2012 de son bulmuştur. 2005 ve 2008 oyunları serideki en sağlam versiyonlarından diğerleri olduğunu düşünmekteyim. tüm sadeliği düzeni kaosa çevrilmiş ve saçma şeyler olan bir oyun bu football manager 2014. kaç kere yükleyip kurdum, kaç kere şans verdim bilmiyorum. başarılı oldum başarısız oldum ama kendini hiç bağlayamadı. bir yapaylık var. oyunun ruhu yok gibi. oyun içi konuşmalar arttırılmasına rağmen diğer versiyonlar gibi içine çekmiyor. championship manager serisinin 03-04 versiyonuna kadar olan tüm oyunları ile oyuncular arasında bir bağ hissedilirdi. football manager 2014 ise bu bağı sağlamayıp yapay bir simulasyon tadı veriyor diye düşünüyorum.
  • 315
    yeni bir kariyere başlamak istediğim oyun ama yine aynı sorunla karşı karşıya kalmak istemediğim için bir danışmak istedim. sorun şu oyunu çok seviyorum ama beni oyundan soğutan en büyük etken regen futbolcuların o yapay yüzleri, o yüzleri gördükten sonra sanki flash oyun oynuyormuşum gibi hissediyorum. bu yüzlerden kurtulmanın bir yolu var mıdır ''no picture'' yazsın ne bileyim ''resim mesim yok sonra aşık oluyosunuz'' yazsın ama o yüzleri görmeyeyim istiyorum bilgisi olan arkadaşlar mesaj kutumu yeşillendirirse çok mutlu olurum.
  • 317
    gerçekçi olduğuna inanmadığım oyundur. şöyle ki efendim, newcastle united ile 4.sezonumdayım ve kadroma transfer ettiğim fubolcular şunlardır.
    victor wanyama
    alen halilovic
    eder alvarez balanta
    goretzka
    luke shaw
    mateo kovacic
    aleksandar mitrovic
    lorenzo insigne
    bruma

    ve bir kaç tane daha küçük transfer.

    demek istediğim odur ki. bu oyunu bilenler ne dediğimi anlarlar. bu transferler, bu oyun için pahalı transferler ve gerçek hayata vurunca newcastle united şampiyonluk yaşasa bile böyle pahalı transferler yapabileceğine inanmıyorum. dolayısıyla pek gerçekçi gelmiyorlar bana.
  • 319
    4 yıllık galatasaray kariyerimi 1 şampiyonlar ligi kupası, 1 tane yarı final, 4'er türkiye ligi şampiyonluğu ve türkiye kupası ile tamamladım. artından bir sezon boşta geçirdim. 6.sezondan evvel türkive ve fransa a milli takımlarından teklif geldi. bu da mı tesadüf! tabiki de paçamdan akan asaletle fransa milli takımını seçtim. bakalım neler yapacağız.
  • 320
    yeni bir heyecan aradığım oyun. koca bir yaz internetsiz kalacağım, sözlükten de uzak geçecek zaman. elimde avucum da bir tek fm kalıyor ama galatasarayla oynamaktan sıkıldım. başarılabilecek herşeyi yaptım bu takımla. şöyle farklı bir takım önerisi olan varsa mesaj kutumu yeşillendirsin. fakat öneriler kalburüstü takımlar olmasın mümkünse öyle tadı çıkmıyor.

    (edit: sky bet league 1'da crewe ile başladım. saldır şanlı crewe..! )
  • 321
    galatasaray ile başladığım fm kariyerime totthenam ve inter'in ardından man city ile devam ediyorum. sene 2027 ve kadromdaki muazzam oyuncuları paylaşmak istediğim oyun.

    nuccio, uzun ve hızlı bir defans oyuncusu. uçanı, kaçanı affetmez http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-41-24-07.png
    raggi, inter'de altyapıdan çıkardım formayı bir giydi bir daha çıkarmadı, man city'e geçişimle beraber 60m € serbest kalma maddesi ile yanımda getirdim, asist krallığı konusunda aşağıda yer alan arkhengelsky ile kapışıyorlar. http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-41-58-03.png
    tommy marr, tam bir komple forvet 4 yıl üst üste ingiltere gol kralı 40 golün altına düşmez 2 kere dünya da en golcü futbolcu oldu, çılgın forvet diyorum ona http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-42-23-61.png
    david hicks, chelsea'den yüksek kiralama bedeli ile zorla kiraladım, satın alma bedeli konusunda mourinho ile yoğun pazarlıklar sonucu 55 m €da karar kıldık ve bir yıl sonra değerini 50 m € yaptı sudan ucuz bir bedel ile asla alamayacağım bir adamı 55 m € a transfer ettim. değdi mi? caps anlatsın!
    http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-42-19-86.png
    ve en kral 2 adamımı sona sakladım,

    aitor hernandez ve vladimir arkhengelsky hakkında pek konuşulacak söz yok capsler konuşsun.

    http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-42-37-16.png
    http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-42-06-49.png
  • 324
    leamington diye bir takım var ingiltere'nin en alt liginde ve en zayıf takımı,alıyorum, alıyorum her maç 5-6 yiyorum. ulan bize eski fm'ciyiz 15 yıllık kariyerimiz var.maaş bütçesi 500 euro transfer bütçesi yok. bu işin içinden çıkamıyoruz. 7-8 kere başladım. oyuna hatta ne biçim oyun diye bok atıp vazgeçme aşamasına geldim. ancak çözümü şimdi buldum. sözleşmesi sona erenlerle yolumu ayırdıktan sonra, kötüleri transfer listesine ekliyoruz.sonra en fazla 17 yaşındaki oyuncuları aratıyoruz. hepsinden scout raporu alıyoruz. görüyoruz ki 10-15 tanesi takımda oynayacak kapasitede.3-4 tanesi yıldız adayı. ne yapıp edip onları kapıyoruz. böylece maaş bütçesi aşılmadan başarılı bir takım yaratılıyor. gelen oyunculara göre taktik belirleniyor. bir de eski fmlerin can alıcı noktası maç kondisyonudur(normal kondisyon değil maç kondisyonu). bunda görünmüyor. bundan dolayı kadroyu gördüğümüz sayfada özelliklere maç kondisyonu eklemeden oynamayın. yeni aldığınız adamlar neden oynamıyor diye düşünüp durursunuz benim gibi. maç kondisyonu da öyle hızlı artmıyor.bir başka konu da, her maç rakibi analiz edip, önemli oyuncularına önlem almak zorundasınız, öyle benim taktiğim oturdu önüme gelene tıklatırım yok.

    bu takımım leamington'ın twitter sayfası. kulüp başkanı stad inşaatında bizzat çalışıyor. güzel iş.
    https://twitter.com/LeamingtonFC
    http://www.youtube.com/...amp;feature=youtu.be
App Store'dan indirin Google Play'den alın