(bkz:
#1461191) bu entryde
galatasaray ile geçirdiğim rüya gibi 3 sezonu anlatmıştım. sonrasında özelden mesaj atıp yorum ve beğenisini ileten arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. bu oyundan benimle aynı keyfi alan, kariyer hikayelerinden heyecanlanan insanları görmek güzel :)
herneyse... en son kazanabileceğim tüm kupaları kazandıktan sonra başka bir macera arayışıyla galatasaray' daki görevimden istifa ettim. taraftarlar yıkıldı tabi.. aynı 2000 sonrası imparatorun takımdan ayrılışında bizim yaşadıklarımızı yaşadılar.
kafamda hiçbir plan proje olmadan takımdan ayrıldım. önce basında milli takımın başına geçeceğim konuşuldu. öte yandan avrupadan pek çok ciddi teklif aldım. liverpool, valencia, villareal resmi teklif yapan kulüpler oldu. ayrıca italya ve isviçre milli takımlarından da teklif aldım. ama hiçbirisi beni heyecanlandırmadı açıkçası.
biraz kafa dinleyeyim derken ligler başladı ve ben boştaydım hala.. türkiye' de galatasaray dışında çalışmayı düşünmediğimden ispanya ve ingiltere liglerini yakın takibe aldım. derken 16. haftası oynanan premier ligde 16. sırada bulunan everton, mevcut teknik direktörüyle yolları ayırarak benimle görüştü. üstüste 3 sezon boyunca manchester united' ın şampiyon olarak terör estirdiği premier ligde everton' u devlerin arasına sokma fikri beni heyecanlandırdı. ve 1,5 yıllık sözleşmeye imzayı attık.
16 haftada sadece 3 maç kazanabilen everton, kadro olarak da bir çok eksiğe sahipti. öte yandan mali olarak da pek parlak durumda değildi kulüp. galatasaray' da beni efsane yapan 4-1-4-1 sistemini gelir gelmez takıma monte ettim. ve ilk yarının son 3 maçında 2 beraberlik ve 1 galibiyet alarak umutları yeşerttik.
devre arası transfer sezonu açılır açılmaz takımın en değerli oyuncusu olan ama sistemime zerre uymayan ross barkley' i manu' ya 25 milyon euro bonservisle gönderdim. bu transfer mali anlamda resmen nefes aldırdı kulübe. ünal başgan' ın dediği gibi değerini bulan her oyuncumu satarım aga. yine kadroda fazlalık olan 2-3 oyuncudan daha kurtuldum.
hemen ardından galatasaray' da iken çok almak istediğim ama 5+0+3 yüzünden alamadığım keisuke honda' yı milan' dan 1.9 milyon euro' ya aldım. ve tüm sistemi onun üzerine kurdum. ayrıca juventus' tan stoper rugani ve forvet osvaldo ile paok' tan miroslav stoch' u sezon sonuna kadar kiraladım.
kısıtlı sürede sistemime uygun hale getirmeye çalıştığım kadro yapısı ve yoğun taktik antrenmanlar ile ligin ikinci yarısına da iyi başladık ve 5 maçta 3 galibiyet ve 2 beraberlik aldık ve 8 maçlık yenilgisiz bir seri yakaladık. takımda, taraftarda ve camiadaki tüm ölü toprağını attık, moralleri zıplattık. ama ama ama, tıpkı galatasaray ile geçirdiğim ilk sezonda olduğu gibi istikrarsız sonuçlar peşpeşe gelmeye başladı.
ve sezon sonu geldiğinde 16. sırada aldığım takım ligi 10. sırada bitirdi. açıkçası hedeflediğimiz yerin uzağında kaldık. yönetimde hayal kırıklığı, basında ise tarafıma büyük eleştiriler vardı. bense bu sonucu takımla bir yaz kampı geçirmemiş olmama bağlıyordum. ehehehe....
yeni sezon öncesi takımda bir çok gereksiz oyuncu ile yolları ayırarak işe başladım. bir çoğu serbest bırakıldı, bazıları kiralık gitti, çok azı da düşük bonservislerle satıldı. toplamda 12 oyuncu ile yolları ayırıken sadece 3 milyon euro bonservis geliri elde ettik. açıkçası hiç tarzım değildir ama takımda satıp para kazanacak pek kimse yok zaten.
kadroyu yeniden yapılandırmaya başladım. kaleye benfica' dan jan oblak geldi, 5 milyon euro bonservis. stopere catania' dan giuseppe bellusci' yi 15 milyon euro vererek aldım. yanına ise sochaux' dan sunzu' yu bedavaya aldım ki süpper oldu. sağ beke west bromwich' ten 6.5 milyon euro' ya chambers' i aldım. forvete ise manchester united' da şans bulamayan angelo henruiqez' i kiralık olarak aldım. kadro derinliği içinse bryan dabo (ön libero), nicolas tagliafico (sol bek), kamil grosicki (sağ-sol kanat),
stefan johansen ve alexander ring (orta saha) bedava olarak aldım.
istediğim kadroyu kurduktan sonra sezona avrupa ligine katılma hedefi ile başladık. ilk 4 hafta galibiyet serisi ile başladık, 5. hafta ilk mağlubiyetimizi stoke city karşısında aldık. sonrasında tam 10 maçlık yenilgisiz seri (6 galibiyet 4 beraberlik) yakaladık.
sezonun ilk yarısını 5. sırada tamamlarken, takımın en önemli oyuncularından ve en kritik mevkide oynayan adamım george thorne, kendisine gelen transfer teklifleri nedeni ile kafa karışıklığı yaşamakta idi. ve bu durum performansını etkiliyordu. prensiplerimden ödün vermedim ve kendisinden verim alamıyorum madem, para kazanayım dedim. milan' a 15 milyon euro bonservisle sattım. yerine ise real madrid' de forma giyen ve mutsuz olan obi mikel' i 5 milyon euro bedelle satın aldım. çok da güzel oldu ve harika uyum sağladı takıma.
sezonun ikinci yarısında sadece 3 mağlubiyet aldık. hiç aklımızda yokken özellikle son haftalarda kendimizi şampiyonluk yarışının içinde bulduk. ve son haftaya aynı puanda olan lider manu ve 2. liverpool' un 2 puan gerisinde 3. sırada girdik ama o mucize gerçekleşmedi. sezonu 3. sırada tamamladık.
fa cup' ta ise yarı finale kadar gelip manu' ya 1-0 kaybettik. ayrıca lig devam ederken bir yandan da önümüzdeki sezonun planlarını yapıyoruz. bu nedenle 32 milyon euro bonservis karşılığında galatasaray ile bruma konusunda anlaşmaya vardık.
11 gol 6 asist ile sezonu tamamlayan honda, kendisine beni aşık etti. ayrıca manu' da 3 sezonda toplam 3 gol atan, benimse kiralık olarak alıp forvete koyduğum, bu nedenle de çok eleştirildiğim angelo henriquez ise gol krallığını 1 gol farkla yarmolenko' ya kaptırdı. beni utandırmadı.
galatasaray sonrası atıldığım bu macerada 1,5 yıllık sürede süper işler yaptık. şimdi önümüzde devler ligi heyecanı var. hedefler büyük, umutlar büyük :)
bu arada benden sonra galatasaray' ın başına andre villas boas geldi. 2 sezondur şampiyon olmaya devam ediyorlar ama avrupada benim başarılarımın çok uzağında kaldılar :):)