• 5726
    2 nisan 2023 fenerbahçe beşiktaş maçı'nın ilk yarısında güç kendilerindeyken neredeyse tüm devre bjk'ye etmedikleri küfür kalmayan ama ikinci yarısında maç dönünce bu defa rakibin golüne alkış tutup kendi futbolcusunu yuhalayan bir garip topluluk.

    ettikleri küfür bu taraftarın özetidir işte. yıllarca kendi evlerinde saha dışı etkenler sayesinde maç kaybetmezken milleti küçük görüyorlardı. halbuki iç saha dominasyonundan çok hakem faktörü vardı. ağızları da pistir, düşünceleri de. azıcık kafalarını kaldırınca ne olduklarını gösteriyorlar. rıza efendiler, pankartlar, küfürler, lağım sularında rakip takım taraftarlarını bekletmeler, saha ortasına hindi getirmeler... neyse ki bu maçta bjk dönüp sapladı da yola geldiler. adama böyle alkış tutturup kendi golüne yuh çektirirler işte.
  • 5727
    ilk 60 dakika neredeyse her an rakip taraftara küfrettiler. bunun yerine kendi takımlarını ateşleyici tezahürat yapsalardı maçın gidişatı daha farklı olabilirdi. deplasman futbolcusu olarak kendinize bu kadar küfredilirse bir şekilde bu sizi ateşleyebilir.

    taraftarın akıllısı çok önemli. fb taraftarı genelde bu konuda sınıfta kalıyor. bu sene sevilla ile içeride oynadıkları maçta tam takım havaya girmişken sahaya çakmak atıp yine takıma zarar verdiler.
    kadıköy deplasmanı artık öyle korkutucu bir yer değil.

    (bkz: 2 nisan 2023 fenerbahçe beşiktaş maçı)
  • 5733
    hakemler, federasyon fenerbahçe'nin yanındaysa neden 10 yıldır şampiyon olamıyoruz diye rakip takım taraftarlarına algı kasmayın diyorlardı. umarım nedenini anlamışlardır. senden ötürü. 1-0 öndesin rakip 10 kişi ikinci penaltıyı atacaksın ama kendi evinde 2-4 yenileceksin büyük enayilik.

    (bkz: 2 nisan 2023 fenerbahçe beşiktaş maçı)
  • 5734
    biraz mitomani, çokça şizofreni. bu iki hastalığın pençesinde can çekişmekte olan topluluktur.
    en kültürlüsünden en cahiline, en zengininden en fakirine, sanatçısından zanaatkarına konu fenerbahçe olduğu zaman ülkemizde 20 milyon nejat işler veya rambo okan bulunur.

    ülkemizdeki kurumları ve kuruluşları geçtim, avengers birliğinin bile neredeyse kendilerine karşı kurulduğunu zannederler.
    en cumhuriyetçi, en vatansever, en kültürlü, en dürüst, en adaletli, en mağdur kendileridir her zaman.
    kibir ve cehalet kozalarından çıktıkları gün, ülke futbolu yükselişe geçecektir.
  • 5735
    zannımca küme düşmedikleri 3 temmuz sürecinin acısını hala çekmektedir.

    dünyada ilk kez bir takımın adı şike skandalıyla anılmadı. juventus küme düştü, geri geldi, hanedanlık kurdu örneğin. 3 temmuz'dan itibaren fenerbahçe taraftarı için fenerbahçe cumhuriyetin son kalesi, rakip taraftarlar için ise şikeci. farkında mısınız bir spor kulübü üzerine birkaç cümle yazdım ve henüz sıra spora, futbola gelmedi. fenerbahçe'nin gündeminde ne var: ali koç, mhk, hakemler, kurşunlanma olayı, jorge jesus, üçlü savunma. gündemdeki futbolla alakalı şeye sıra zor geliyor, sıranın geldiği mesele de üçlü savunma mı dörtlü savunma mı. üçlüyü iki stoper, bir atlet beki geçişte tutarak oynamak var, bir stoper iki ön libero ile oynamak var, var da var.

    iddia ediyorum eğer fenerbahçe 3 temmuz sürecinde küme düşüp tekrar geri gelseydi ne beş senede 1361395 transfer yapılan garip dönemler yaşardı, ne ülkenin en büyük savaş alanlarından biri futbol olurdu. fenerbahçe taraftarı objektif olamayacağı için, işin ruhu gereği, cezasını çekmediği suçu işlemediğini iddia ediyor. ancak burada kamuoyunu ikna edemiyor, yerel otoritelerin dışında da avrupa'da ceza almış olduğu için eli güçsüzleşiyor. ortalığın savaş alanına dönmesi bir yana, fenerbahçe camiası gündemine bir türlü futbolu sokamıyor.

    fenerbahçe en futbol konuştuğu anda dahi meseleye hakemler, penaltı sayıları dahil oluyor. burada insanın durup bir düşünmesi gerekiyor, biz nerede hata yapıyoruz?
  • 5738
    kendini her şey sanan ama aslında hiçbir şey olmayan topluluk.

    dün başkanlarına sövüyorlardı, bugün bir anda olayı dış güçlere bağladılar. ya tamam, gülüyoruz, dalga geçiyoruz, bunlar yel değirmenleri ile savaşmaktan dolayı gercekliklerden uzaklaştılar diyoruz ama sıkmaya başladı artık. ahmet celal şengör'un de dediği gibi: " senin cehaletin benim hayatımı etkiliyor." bunların çapsızlığı, vizyonsuzlugu, balık hafızalılığı takımlarını bozuyor. bu da uzun vadede rekabet ortamını öldürüyor ve avrupa'da başarısızlığı getiriyor.
  • 5739
    çok çabuk manipüle edilen taraftardır. yarın onyekuru’yu alsınlar ya da bize bir transfer çalımı atsınlar onlardan mutlusu olmaz. hayali düşman üretme konusunda kimse ellerine su dökemez. hiçbir zaman da hata kendilerinde değildir. yazık, içlerinde bilgili kültürlü insanlar da var ama işte aşkın gözü kör galiba gerçekten. kör kütükler bunlar.
  • 5740
    malum kitle seçmeni gibi topluluk. suç hep başkalarında, asla kendilerini yönetende değil. hep dış mihrak, hep dış mihrak.

    bir de en aklı başında fenerli adamın bile konu fenerbahçe olunca iqsu %30-40 civarında nerf yiyor. fazıl say buna çok güzel bir örnek. açın fenerbahçe ile ilgili tweetlerini okuyun, fazıl say tarafından atıldığına inanmak istemeyeceksiniz.
  • 5741
    galatasaray maçlarını keyifle izlediklerine eminim. hatta aleyhimizde yapılan onlarca kritik hatayı bizzat görüp eğlendiklerini düşünüyorum. sosyal medyada ağlamalarına bakmayın, herkes her şeyin farkında. lehlerine verilen ve aleyhimize çalınan düdükler karşısında tek söyleyebildikleri şey 'ofsaytımsı' muhabbeti. ki o pozisyon bile bunların pisliklerinin yanında tertemiz kalır. her şeye rağmen sene sonunda kendileriyle bol bol eğleneceğiz kimse merak etmesin.
  • 5742
    isterse bizim her maç 3 penaltımız verilmesin, 3 oyuncumuz haksız yere oyundan atılsın, aklınıza gelebilecek olumsuz her durum gerçekleşsin, yine de dünya üzerinde bu güruhun "en mağdurun kendileri olduğu, onlara kumpas yapıldığı" algısını ve inanışını değiştirebilecek bir güç / durum bilmiyorum.
    hiç kasmayın, anlatamazsınız, ben bayağıdır herhangi bir fenerli arkadaşım ya da akrabam ile bu konulara girmemeye özen gösteriyorum.
    bu güruh için normal yollardan başarısız olmaları gibi bir ihtimal yoktur, hep engellenir, hep kumpas kurulur bunlara.
    ha, bir de utanmazlardır, yavuz hırsız bunların yanında melek kalır...
  • 5743
    trajik bir kadere sahip oluşum. kolay kolay çıkamayacakları bir döngünün içindeler.

    yasın 5 evresi vardır: reddetme - öfke- pazarlık - depresyon - kabullenme.

    bu güruh malesef başarının yasını 15 senedir reddetme ile öfke aşamalarında takılmış şekilde yaşıyor. kolektif bir terapiye ihtiyaçları var ama bunu sunacak lider, öncelikle başarısızlığın sebebinin kendileri olduğunu kabullenerek iletişime başlayacağı için asla başa gelemeyecek. kendi mevcut ilkel savunma mekanizmaları olan reddetme ve öfke üstünden duygularını sömüren ali koç, aziz yıldırım gibi yöneticiler ise kolayca popülizm kasabiliyor.

    bu durumun aynısı türk toplum ve siyasetinin kalanı için de geçerli. orada reaksiyoner ve makul bir hareketin toparlanıp konsolide olması 21 sene sürdü. fener'in de bu kafayla kendine gelmesi 2030'ları bulur gibi.
  • 5744
    pişkinlikte tavan yapmış taraftardır. kurumsal bir firmada yöneticilik yapan mensubuna lale orta'yla ilgili fikirlerini sakin şekilde sorduğumda aldığım cevap "lig bitmiş doğransanız ne olacak allasen ya, ondan önce de siz, kollanıyordunuz, 10 senedir şampyion olamıyoruz, hakemler bizi kolluyorsa siz nasıl şampiyon oluyorsunuz?"

    meali şu: "biz şampiyon olamıyorsak hakemler yüzünden. siz şampiyon oluyorsanız hakemler yüzünden. ama lale orta sizi biraz doğrasa da bir şey olmaz."

    şımarıklıkla çaresizlik arası çok garip bir yerdeler psikolojik olarak. gerçekten üzülüyorum.
  • 5745
    kendilerine en çok zarar veren sosyal medya trollerini beslemeye devam ediyorlar. gerçeklikten bu kadar uzak ve öz eleştiri nedir bilmeyen başka topluluk var mıdır bilmiyorum.

    şampiyonluk hesapları bile ilginç. kendi takımları bizden bir fazla hükmen galibiyeti var. üç puan yazmışlar. bizim bjk derbimiz var. bize de ayrı eksi üç puan yazmışlar. aslında aynı puandaymışız.

    kimse de sorgulamıyor. hükmen galip geldiğimiz hafta onların da maçı var. kazanırlarsa bişey değişmiyor. bjk derbisini kesin kaybedecekler diyemeyiz. bunu bile düşünmek istemiyorlar.

    içlerinden biri kendi takımları için olumsuz eleştiri yapmış. evimizdeki derbileri kaybettik diye. o çocuğu bile yediler. trollerinin son 10 paylaşımına baktım. 8'i bizim hakkımızda. kalan ikisinde de haksızlığa uğradıklarını yazmışlar. ayrıca dedelerine imkân verilmiyormuş iyi futbol için.

    bi alex gördüler heykelini diktiler. hagi ya da fatih hocayı görseler ne yaparlardı bilmiyorum.
  • 5747
    https://twitter.com/...716069998595/photo/1

    galatasaray futbol takımını ve taraftarının karşısında bu gibi insanlıktan nasibini almamış şeref yoksunları var. düşmanınızı, vicdansızları, haysiyet yoksunlarını görün diye paylaşıyorum.

    her türlü hakkı yiyip de halen daha mazluma yatan takımdan ve bu denli vicdansız taraftarlarından iğreniyorum. keşke yok olsanız, keşke siz inleye inleye geberseniz reziller!

    (bkz: #3585327)
  • 5749
    kimse kusura bakmasın bizden daha mutlular ya da en azından huzurlular.

    lise hazırlıkta bir ingilizce hocamız vardı. beni sevmezdi, bir sebepten enerjimiz tutmamıştı. bir de sercan vardı ona bayılırdı, sercan'ın yaptığı her fırlamalık pek tatlı gelirdi hocama.

    hazırlık sınıfı da olsa her zaman notlarımı yüksek tutmaya çalışırdım. sercan'la da aramızda bir rekabet vardı. birbirimizi geçmeye çalışıyorduk.

    ingilizce dersi de katsayısı en yüksek olan dersimizdi malum hazırlık sınıfındayız.
    sınavlarda sercan'dan yüksek alırdım, o ise sözlülerde beni geçerdi. bariz bir kayırma vardı. onca emeğimle sınavda daha yüksek puan alır ama sözlü ve kompozisyon notlarında nasıl değerlendirildiğini anlamadığım bir şekilde o beni geçerdi. böyle böyle sene sonuna kadar birbirimize yakın puanlarla ilerledik.

    sözlü'de beni geçeceği benim için öğrenilmiş bir çaresizlik olduğu için sınavlara ondan çok daha fazla çalışırdım sözlüden doğacak farkı kapatabilmek için.

    şimdi düşünüyorum da o da rekabette önde olmaya benim kadar istekliydi ama benden çok daha huzurluydu. ben ise baya baya stres altındaydım ne yapsam bir gülümseme memnuniyet görmediğim öğretmenim karşısında.

    metaforun sercan mı yoksa gokeblironaldo için mi yapıldığını söylememe gerek yok sanırım.

    sene sonunda şampiyon olup kutlama turlarına çıksak bile sezon boyu bu kadar diken üzerinde, rakibin kayrıldığı bir ortamda yarışmak pskilojik olarak bizden çok şey götürüyor.
  • 5750
    sezon içindeki çok ufak mutluluklar için çok büyük haklar yemeyi, ahlar almayı göze alan ve sezon sonunda da ''neden hep üzülen biz oluyoruz, bizim kaderimiz bu mu, allah'ım nedir bizden istediğin?'' gibi arabesk söylemlerle ağlayan topluluk. gerçekten bunların ahlaksızlığı mı daha büyük akılsızlığı mı daha büyük karar veremiyorum.

    bütün sezonu geçiyorum. sadece son 3-4 haftadır oynanan alanya deplasmanı, beşiktaş maçı ve ankaragücü maçında olanlar normal bir ortamda herkesi ayağa kaldıracak olaylar. herifler bunu görüyor ve bunu normal karşılıyor. dahası ''hakemle yenmek çok zevkli'' gibi söylemlerle rakiplerini sözde daha da sinirlendiriyorlar. niye? bir hiç için. yani bu bir sonuca ulaşsa tamam diyeceğim, bir yere de varmıyor.

    oğlum siz akıllanmıyor musunuz? 10 senedir teneke yok teneke. tüm türkiye'nin tşk oğlanı oldunuz. sene içinde 1-2 tane ucuz mutluluk yaşayıp yolun sonunda sürekli başını alıp gidiyorsunuz. biriniz demiyor mu ''lan biz arsızlığı, bu utanmazlığı yapıyoruz da hiçbir şey elde edemiyoruz. hem ayranımız dökülüyor hem tatsız olaylar yaşanıyor.'' diye? ister manevi boyutta değerlendirin, ''allah'ın adaleti, sonunda iyiler kazanır, aldıkları ahlar çıkıyor.'' deyin; isterseniz de daha rasyonel bir bakış açısıyla ''hakemle ittirilen takım bir yerde patlayacaktı.'' deyin. bir şekilde olmuyor lan işte. hani real madrid var öncesi şampiyonlar liginde acayip hakem kayırmaları yaşıyordu ama sonunda adamlar avrupa'nın en büyüğü oluyordu. günün sonunda herkes de ''en büyük bunlar, diş geçiremiyorsun.'' diyordu. yani bir yere varıyordu bu. sizin nefret toplamak ve sonunda geçilecek dalgaya daha fazla malzeme vermek dışında ne elde ettiğinizi biri anlatabilir mi?

    mesela şu an fenerbahçe taraftarı da biliyor ki şampiyon olamayacak. o canım cicim tezahüratlarının ''yönetim istifa'' şenliklerine dönmesi 10 saniye sürüyor. bunun nedeni yolun sonunu onların da görmesi. yine de şu olanlara ses çıkarmıyorlar, hadi ses çıkarmayı geçtim, bir de savunuyorlar. osayi'ye verilmeyen kırmızıyı, arda'ya ve irfan'a verilen penaltıyı savunuyor herifler ve bunu şampiyonluğa inanmadıkları bir ortamda yapıyorlar. acayip lan. gerçi osayi'ye kırmızı verilse bitecek maçtan sonra ali babaları ''hakeme rağmen'' diyor. imam-cemaat yani.

    neyse. çakır'ın ölümünü biliyorsunuz. testere, çakır'ı bir hediye paketi gibi halit'in önüne bırakır. halit, racona uymadığını bildiği halde çakır'ı bu şekilde kalleş bir pusuya düşürerek öldürür. kendisi de bilir aslında yaptığı şeyi hatta polat sorduğunda da rahatsız olarak inkar eder ve sonra da polat'ı daha da sinirlendirmek için ''gözümü bile kırpmadım onu öldürürken.'' der. sonra polat halit'e gerçekleri çok acımasız bir şekilde çarpar. ''hiç aklından geçmedi mi, bugün çakır'ı harcayan testere yarın da beni harcar diye? hiç düşünmedin mi, çakır'ı korumasız ayağıma kadar yollayan testere bir gün beni ayaklarımdan asar diye? hiç mi akıl etmedin halit, laz ziya'nın kızının önünde sana çakır'ı öldürten testere sana kimlerin önünde neler yapar diye? iyi ki düşünmemişsin, testere sana hiçbir şey yapamayacak.''

    fenerbahçe taraftarı... hiç mi düşünmüyorsunuz son haftayı? iyi ki düşünmüyorsunuz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın