çok sevgili hocam,
sosyal medyanın ortaya çıkması, insanların kısa zamanda büyük başarılara kavuşup şımarması, yaş ortalamasının düşmesi derken malesef
galatasaray taraftari da olumsuz anlamda büyük bir evrim geçirdi(en azından galatasaraylı olduklarını iddia ediyorlar). maalesef ortam ne 1996 yılındaki gibi ne de 2011deki gibi.
insanlar artık aptal bir twitter hesabı edinip kitlelere hitap ettikleri hayaline kapılıyor. kendi doğruları, ben demiştim diyebilme zevkleri(o nasıl bir zevkse artık) uğruna aleni galatasaray düşmanlığı yapabilecek tiynetteler. sorsan en büyük galatasaraylılar ama aslında tuttukları takım sosyal mecrasına göre fav+rtspor ya da belki bu sözlükte bile ben demiştimspor.
taraftar değil onlar artık, maça gelsin selfiesini çekilsin, yer bildirimini yapsın, etiketini koysun, kendini önemli hissetsin ve gitsin. müşteri bile değil yani. yürüyen ego.
işte bu topluluğun içinde az da olsa her koşulda galatasaray’ı savunan takımını kimliğinin önüne koyabilmiş bir taraftar grubu var. 300 spartalı filmini izlemişsindir canım hocam, orda soruyorlardı ya hani diğer şehrin askerlerine “mesleğin ne?” diye onlar da çömlekçi, taş ustası gibi cevaplar veriyorlardı. dönüp spartalılar sizin mesleğiniz nedir dediğinde savaş naralarıyla ortalığı inletmişlerdi. işte biz de öyleyiz hocam. biz senin değil galatasaray’ın askerleriyiz. sen takımda durdukça destek olmaya devam edeceğiz. senden önce ve sonra da destek olacağımız gibi. gerisi de pusuda beklemeye devam edecek, ayağın bir kaysın da seni yiyelim diye hocam. önemli olan galatasaray’ın başarısı, gerisi teferruat.
hocam varmak istediğim nokta şu, hem içerde hem dışarda çok düşmanın var malesef, bu uğurda galatasaray düşse de sevinecek, sen onlara fırsat verme hocam. allah yardımcın olsun. biz seninleyiz hocam. zor günde elini taşın altına koydun, kendi adıma teşekkür ederim. dilerim bu kez emekli olana kadar bizimle olursun. biz sen gidince de galatasaraylı olacağız. senin gittiğin gün değil.
saygılar hocam.