• 51
    mart 2002'de çıkan lucescu krizi sonrası fatih terim fikrini getiren ilk kişi, aynı zamanda evine gidip pazarlık yapan yönetici. allah'tan fatih hoca kabul etmedi de üçüncü yıldız'ı fenere vermedik.

    takımın başında biri bulunurken başkasıyla görüşmek gibi bir eylemi karakterine sığdıran bir adamın yazılarını kale almak bile yersiz. bir de şampiyon yapan yönetici demiş , allah akıl fikir versin.
  • 54
    galatasaray yönetimi hıyar gibi işler yapmıştır bunda yanlış olan birşey yoktur. şimdi sizi rijkaard gitmesin diye ölüp bitme noktasına getiren şeyi, yani takıma kazma topçuları dolduran yönetim bu yönetimdir. zaten bir cacık olmadığı için yönetimden istifasını istiyor herkes. bana pek de itici gelmedi açıkçası. bu yüzden eleştirmenin çok doğru olduğunu düşünmüyorum. sözlükte göte göt dendiği için kızan bir güruh oluştu bu gerçekten garibime gidiyor artık.
  • 55
    --- alıntı ---

    galatasaray, tarihinin en büyük aczini yaşıyor.

    bir taraftarı, bir üyesi, eski bir yöneticisi olarak utançla izliyorum düşürüldüğümüz komik ve hatta trajik durumu.

    önce hikmet karaman’a haber salıyorlar “gel” diye. o, eş dostu arayıp, “manisa’dan tazminatsız nasıl ayrılırım” diye çareler aramaya başlıyor.

    hikmet hoca gaza gelmişken, galatasaray yönetimi hakan’ı gündeme getiriyor hagi ile birlikte.

    hakan “tamam” diyor. hagi de.

    bu arada fatih terim’le konuşuyorlar.

    terim, yıllar önce bize söylediğini tekrarlıyor. “kovun rijkaard’ı konuşalım” diyor, söylenenler doğruysa tabii.

    yönetim, rijkaard’ı kovuyor. terim’e gidiyor. terim kabul etmiyor. akıllı adam. “derbi öncesi leş gibi takımı alır mı” diye düşünüyorum. terim’in yönetimden çok daha zeki olduğunu, kendisini rezil etmeyeceğini biliyorum.

    yönetim tam bir acz içinde.

    bu arada bir galatasaraylı eski yönetici dostum aradı.

    anlattıkları tam facia. anlaşılan o ki, terim; polat ve saz arkadaşlarından “intikam” almış.

    çünkü 2 yıl önce terim de polat’tan bir kazık yemiş.

    yönetimden iki kişi, terim’e gitmiş 2 yıl önce. teknik direktörlük için teklif yapmışlar. konuşuyorlar.

    o sırada terim’in telefonu çalıyor.

    arayan bir gazetenin spor müdürü. galatasaray’ın rijkaard’la anlaştığını haber veriyor.

    terim dönüyor galatasaraylı yöneticilere, “siz benimle dalga mı geçiyorsunuz. rijkaard’la anlaşmışsınız” deyip ikisini de evden kovuyor.

    eski yönetici dostum, ki galatasaraylılar onu çok sever, “terim’in intikamı. herkesi kırdılar. herkes intikam alıyor” diyor.

    ben onu bunu bilmiyorum.

    olanın galatasaray’a olduğunu biliyorum.

    “normal şartlarda adnan polat’ın dün, hadi olmadı bugün istifa etmesi gerekirdi” diye düşünüyorum.

    ama her ne hikmetse etmiyor.

    vardır elbet onu koltuğa bağlayan, bu rezilliği sineye çekmeye iten bir neden.

    asıl o nedeni merak ediyorum.

    http://www.htspor.com/...-terimin-intikami-mi

    --- alıntı ---
  • 56
    --- alıntı ---

    polat ve yönetimi, galatasaray’ı ve galatasaray camiasını “utanç uçurumunun” dibine doğru sürüklerken camianın sessizliği ve ilgisizliği inanılmaz düzeyde.
    galatasaray’ın başkanlık koltuğuna “hasbelkader” oturmuş olan polat, koskoca galatasaray kulübü ile “yakın dostu” adnan sezgin arasında bir seçim yapması gerektiği zaman inanılmaz bir kararla “sezgin” diyebiliyor.
    kulüp batsın, yok olsun, rezil olsun, hatta kendisi de rezil rüsva olsun ama adnan sezgin “yanında” kalsın.
    polat, sezgin’i bu kadar seviyorsa alsın polat holding’e iş versin, alsın evine beslesin.
    ama galatasaray’ın onurunu, kimliğini, ne olduğu, ne idüğü bizim açımızdan belirsiz bir kişinin ayaklarının altına halı yapmasın.
    camiaya gelince!
    birkaç gün önce de yazdım, “galatasaray geleneğinde olağanüstü kongre yoktur” diye.
    ama galatasaray tarihinde böyle “utanmazlık” da yoktur.
    bir yönetim bu kadar pespaye bir hale geliyorsa, bir yönetim galatasaray’a üç yılda utançtan başka hiçbir şey kazandırmıyorsa o yönetim istifa eder.
    “kusura bakmayın, beceremedik” der ve gider.
    bunda da hiçbir ayıp yoktur.
    iyi niyetle başlarsınız, yapamazsanız çeker gidersiniz.
    ama böyle bir durumda çekip gitmiyorsanız “niyetinizden” de şüphe eder herkes.
    böyle bir durumda dahi istifa etmeyi düşünmüyorsanız, bugüne kadar hakkınızda çıkarılan tüm dedikoduların gerçek olduğuna dair inancı kuvvetlendirmekten başka bir kazancınız olmaz.
    yok eğer başka kazançlarınız oluyor ise o başka elbette.
    polat ve saz arkadaşları bir an önce çekip gitmelidir.
    nasıl olsa bulunur kurtaracak bahtı karartılmış kulübü.

    --- alıntı ---

    http://www.haberturk.com/...aray-iki-adnana-feda
  • 57
    --- alıntı ---

    trabzonspor-galatasaray maçının 70. dakikasıydı herhalde.
    maçı birlikte izlediğim galatasaraylı arkadaşlarıma şöyle dedim: "bu maçta gol falan olmaz gibi duruyor. berabere kalacağımıza bari yenilelim de trabzon'un önünü kesmiş olmayalım. bu sene şampiyonluğu hak eder gibi oynuyorlar. bizden de bir halt olacağı yok."
    servet de benim gibi düşünmüş olmalı ki, trabzon'a bir gol ikram etti. maç orada bitti gitti.
    galatasaray'ın bu yılki kötü görüntüsü arasında kaynayan bir "gerçeğe" biraz dikkat çekmek istiyorum.
    her maçta olduğu gibi, bu maçta da hakem, galatasaray'ı ince ince doğradı.
    olmadık şeyler oldu, yan hakeme rağmen, pozisyonu görme ihtimali olmayan hakemin ofsaytına tanık olduk.
    trabzonlu oyunculara gösterilmeyen kartlar falan da cabası.
    bunlar bu maça has şeyler değil, onu söylemek istiyorum asıl.
    oğuz sarvan'ın merkez hakem komitesi bu yıl da galatasaray'ın üzerine oynuyor.
    sezon başından beri galatasaray maçlarına bakın, göreceksiniz.
    en önemli gösterge şu:
    galatasaray'ın kendi sahasında oynadığı maçlara hep en üst düzey hakemler veriliyor.
    bunun anlamı, "ben size saha avantajınızı kullandırtmam" demek. çünkü bu hakemler, baskı altında kalmayan, kariyerini yukarı taşımak isteyen, olgun hakemler.
    elbette ki, maçı iyi hakemin yönetmesinde bir sakınca yok ama kendi sahanda iyi hakemle oynayıp rakip sahada vasat ve altı hakemle oynadığın zaman iş zor.
    bunda da bir mahzur yok ama herkese böyle davranılması halinde yok. yok eğer bu sadece galatasaray'a ve mhk'nın şampiyon yapmak istemediği takıma özgü bir durum olursa o zaman ortaya ciddi bir haksızlık çıkıyor.
    galatasaray yönetimi bu konunun farkında mı bilmiyorum.
    farkında değillerse, büyük ihtimalle riva'nın satışına ve statla ilgili ihalelere fazla odaklandıkları için gözlerinin başka bir şey görmemesinden olabilir.

    fatih altaylı

    http://www.haberturk.com/...yecek-tek-soz-kalmis

    --- alıntı ---
  • 58
    --- alıntı ---

    ''galatasaray, benim bildiğim tarihinin yani son 45 yılın en berbat dönemini yaşıyor.
    dün spor müdürümüz halil özer, ki 20 yıldır galatasaray muhabirliği yapar, bu konuda müthiş bir analiz kaleme aldı.
    facia bir yönetim. her biri kendi egosunu şişirmekle meşgul, hiçbir halta yaramaz, galatasaray camiasının bile tanımadığı, bilmediği yöneticiler.
    çaresiz, beceriksiz bir başkan.
    “her şeyi yaptık, daha ne yapalım” lafları. para harcamayı her şeyi yapmak zanneden bir düzey.
    ve koltuğa yapışıp kalmış, ne kadar zavallı hale düştüğünü bile göremeyen bir başkan, adnan polat.
    galatasaraylılar isyanda.
    herkes başkanın onurlu bir hareket yapıp istifa etmesini bekliyor ama istifa etmediği gibi, hataların hepsinde var olan adnan sezgin’i de bir yere bırakmıyor.
    tabii hal böyle olunca bütün dedikodular da “daha bir inanılır” hale geliyor.
    sezgin ile polat arasında “ne olduğu belirsiz karanlık ilişki” iddiaları.
    stat gelirlerinden, riva satışından “komisyon” iddiaları.
    hepsi ama hepsi.
    dün eski bir galatasaraylı yönetici, “vallahi iddialara hiç inanmıyordum ama 4 yılda 700 milyon dolar harcadıklarını öğrendim. inanamadım. bunun yüzde 5’i 35 milyon dolar eder. her şey olmuş olabilir” diyordu.
    adnan polat’ın bütün bunları duymuyor olması mümkün değil.
    ama hâlâ istifa etmiyor.''

    fatih altaylı

    http://www.htspor.com/...neden-istifa-etmiyor

    --- alıntı ---
  • 59
    --- alıntı ---

    zorunlu açıklama: fatih altaylı

    sayın fatih altaylı’nın 24 kasım 2010 tarihinde habertürk tv’de yayınlanan “hayatın içinden” programında yer alan söylem ve iddialarının tümü gerçek dışı ve kurgu olup, gerçekleri yansıtmamaktadır.

    kendisine daha önceki asılsız iddiaları ile ilgili olarak elindeki belgeleri ortaya koyması hususunda davette bulunulmuş, ancak yanıt alınamamıştır.

    sayın fatih altaylı, belge ve bilgiye dayanmayan söylemlerini sorumsuzca sürdürmektedir.

    camiamızın ve tüm kamuoyunun bilgilerine sunulur.

    galatasaray spor kulübü yönetim kurulu

    --- alıntı ---

    http://www.galatasaray.org/kulup/haber/8538.php
  • 68
    kendisinin yöneticiliği konusunda, şeref tribününde yaptıkları konusunda pek bir fikrim yok. taraftara küfretmiş, bunu da bilmiyordum. kendisinden pek hazzetmem gerçi ama; yöneticilik yaptığı zamanda bir basın toplantısında fenerbahçe tarafından galatasaray'a saldırıldığı bir dönemde "sonra böyle sıfır çeker gelirsiniz" diye bir açıklama yapmıştı.

    yani bir galatasaray yöneticisi olarak dişini gösterebiliyordu ortalığa.

    şimdi ise her hafta hakemler tarafından doğranan bir galatasaray var.

    medyanın yönettiği bir galatsaray var.

    medyanın galatasaray gibi bir kulübün kaptanına yüklenişine ses çıkarmayan bir galatasaray yönetimi var.

    yani galatasaray'da, dişini gösterebilecek bir yönetici yok.

    tabi bu fatih altaylı'ya bir sempatim olduğunu göstermemeli.
  • 69
    bugünkü yazısındaki tutum galatasaray camiasında görülmemiştir. neden yapmıştır derseniz bence yeni stadın kaymağını yedirmek istememektedir. ama böyle agresif tutumlar hep aksi yönde tezahür eder. giderek pişkinliği artan başkanın başta kalmasını meşrulaştırmak için suçu artık başkalarına yüklemeye çalışması şeklinde mesela. sadece adnan polat değil, yeni stadımız fatih altaylı da dahil çook galatasaraylının iştahını kabartmakta. umarım bu süreci ele güne karşı gülünç duruma düşmeden atlatırız.
  • 73
    zamanında orhan pamuk için demişti ki "kötü romancı, kitaplarını okuyamıyorum. kitaplıkta duruyor." adamın ne olduğu buradan belli işte. sen okuyamıyorsan kötü romancı tabii. git proust oku, nabakov oku, joyce oku(maya çalış), üst kurmaca metinleri oku bakalım sonuç ne olacak. onlar da mı kötü romancı? miro tablolarına baktığında anlam veremiyorsan miro kötü ressam, rachmaninov'u anlamıyorsan kötü piyanist, kötü besteci vs. vs.

    aynı şeyleri galatasaray üzerinden de yapıyor. "ben beğenmiyrosam adam değil." en son cana'ya takmış, ingiltere'de on tane kırmızı kart görmüşmüş. hagi'ye takmış, yaptığı onca iyi iş varken bülent akın olayı yüzünden eleştirmiş. yuh be! insanda biraz vicdan olur, adalet duygusu olur (birçok batı dilinde ikisi de aynı şey gerçi). ama yok, fatih altaylı sevmiyorsa adam değil. aşağılık kompleksi, yetersizlik, cahillik ne kadar kolay dönebiliyor egosantriye...
  • 74
    16.01.2011 tarihli yazısında şöyle buyurmuşlar kendileri. gazete linklerine güvenen bir insan olmadığından copy paste etmekte fayda görüyorum.

    galatasaray’a gerçekten bir haller oldu.

    giderek kendinden, kendi ananesinden, kendi terbiyesinden uzaklaşmaya başladı.

    dün ali sami yen telekom arena’nın açılışında olan bitenler tüm galatasaraylılar için utandırıcı bir olaydır.

    bir başbakan, fikirlerine katılırsınız, katılmazsınız, tarzını seversiniz, sevmezsiniz kimse karışamaz. sizin stadınızın açılışına gelmiş, konuğunuz, üstelik de açılışını yaptığınız stadın yapımında başından sonuna destek olmuş, organize etmiş, zorlamış hatta bu yüzden tepki toplamış, siz o başbakan’ı yuhalayamazsınız.

    eğer yuhalayacak kadar kendinize, kulübünüze uzak buluyorsanız toplarsınız genel kurulunuzu ve dersiniz ki, “biz o stada gitmiyoruz. biz onun yaptırdığı stadı istemiyoruz ve orada maç yapmayacağız” galatasaray’a hediye edilen bu stadı reddedersiniz.

    açılışına gitmek bir yana, açılışını yapmazsınız bile.

    sonra da ali sami yen’i zaten iade etmiş olduğunuz için gidersiniz kartal da mı, güngören de mi neredeyse maçlarınızı oynarsınız.

    ama başbakan’ı orada yuhalayamazsınız bu biiiiir!

    ikincisine gelince.

    yahu bu bırakın galatasaray’ı, türklüğün ananesinde yoktur konuğa hakaret etmek.

    insanın evine kanlısı gelse dokunmaz, tek kelime etmez, sokakta vuracağı adam evine gelince biraz adam gibi adam olan ona dokunmaz, hakaret etmez. hürmete layık değilse bile hürmet gösterir konukluğun hatırına.

    galatasaray taraftarının yaptığı büyük ayıptır.

    hem de en büyüğünden.

    ve bir şey söyleyeyim mi, başbakan bunu ödetir galatasaray’a.

    o stadın ne yan yolları yapılır, ne başka bir şeyi bundan sonra.

    doğru mu yapar!

    bence doğru yapar.

    siz siyasetle sporu, siyasetle konukseverliği birbirine soktunuz mu, o da sokuverir.

    bu hakkı da ona siz vermiş olursunuz.

    anladınız mı!

    ben şimdi sayın altaylıya şunu sormak istiyorum. başbakan o stadın yollarını kendi cebindenmi yaptırıyor yoksa benim verdiğim vergilerlemi yaptırıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın