• 351
    iyidir, güzel bir prestijdir ama masrafını karşılamaz. euroleague'de şampiyon olan takıma 1m euro veriliyor diye biliyorum. aman aman da bir yayın geliri yok kulüplerin. tbf'den de çok bir gelir olmadığı düşünüldüğünde basketbola yapılan yatırım geri dönüşü olmayan yatırım oluyor. tek avantajı taraftarın uyutuluyor olması. buna ihtiyacı olan takımlar için yararlı. onun dışında sadece masraf ve ekonomik zarar.
  • 355
    euroleague 2018-2019 sezonu ödüllerinin açıklanmaya başlandığı, açıklandıkça rezilliğin boyutunun daha da arttığı organizasyon.

    yükselen yıldız buducnost'tan goga bitadze, en iyi savunmacı real madrid'ten walter tavares, en skorer milano'dan mike james seçildi. burada pek bir sıkıntı yok zira bu seçimler daha çok istatistik özelinde yapılan tercihler ki bitadze'yle james kategorilerinde açık ara öndeydiler. tavares ise madrid'le final four yapmasının ekmeğini yedi daha çok ama mantıklı seçim yine de.

    en iyi 5: nick calathes, kostas sloukas, will clyburn, brandon davies, jan vesely

    fiyasko burada başlıyor. calathes ve davies tercihleri oyuncular ne kadar üst düzey işler yapmış olurlarsa olsunlar (ki böyle bir şey yok) mantıksız. takımını final four'a taşıyamamış adamların işi olmamalı en iyi 5'te. he nasıl olur; istatistik ve oyun babında rekabet edebilecekleri başka isimler olmaz, o zaman zoraki de olsa yazarsın lakin böyle bir çıkmaz da söz konusu değil. final four yapan anadolu efes'ten ve madrid'ten adam yok şu 5'te lan, daha ne diyim. :(

    davies'in yerine rahatlıkla adrien moerman, vesely'nin yerine (sezonun yarısından itibaren sakattı ve özellikle sakatlık sonrası son derece verimsizdi) rahatlıkla tavares ve calathes'in yerine rahatlıkla cory higgins yazılabilirdi.

    en iyi ikinci 5: vasilije micic, james, nando de colo, vincent poirier, tavares

    moerman ve higgins burada da yok. en iyi ikinci 5 seçilirken takımların final four yapıp yapmaması hesaba katılmasa da olur çünkü "second team" mantığı esasen takımı çok başarılı olamasa da bireysel olarak çok iyi işler yapmış olan sporcuları onore etmek üzerine kuruludur. tabii euroleague mantık falan dinlemeyip burada da sıçıp batırmış bir güzel. seçtikleri konusunda değil de seçmedikleri konusunda.

    mvp, en iyi koç ve mip kaldı geriye. moerman'a teselli ödülü niyetine mip'yi tutuşturacaklardır. en iyi koç da kesinlikle ergin ataman olmalı bütçe-performans skalasında elde ettiği başarıya endeksli olarak (final four'da zalgiris kaunas olsaydı sarunas jasikevicius derdim misal) fakat adım gibi eminim yine zeljko obradovic seçilecek, neticede adamın ismi euroleague merkezindeki odalardan birine verilmiş, üzülür mü hiç o patlıcan suratlı sırp. sakatlık sonrası verimsiz bir dönem geçiren vesely'i de mvp seçmezler umarım. ille fb beko'dan biri alacaksa ödülü bu isim sloukas olur.

    oh, döktüm içimi de rahatladım.

    e: sonradan aklıma geldi, facundo campazzo yok lan hiçbir yerde, herif zkp attı ortalığı bu sezon. vay amk.
  • 357
    ezber bozmaya geldim.

    soru: euroleague organizasyonu, kulüplere sağladığı mali destek noktasında dillendirildiği kadar rezil rüsva bir organizasyon mudur? euroleague'in katılımcısı olan bir kulüp, takım vs. bahsedildiği gibi yalnızca finale ulaştığı takdirde mi para alır euroleague'den? euroleague sadece prestij turnuvası mıdır? uzanamadığımız ciğere murdar mı diyoruz? (1905 puan)

    1. cevap: euroleague organizasyonu, kulüplere sağladığı mali destek noktasında dillendirildiği kadar rezil rüsva bir organizasyon değildir. dünya basketbolunda yeri asla değişmeyecek olan, basketbol sporunun en üst noktası olarak kabul edilen nba'den sonra gelen, takımlar bazındaki ikinci en büyük basketbol turnuvasıdır. nba'i dışarda tutarsak, euroleague'le euroleague'i takip eden (hem oyun kalitesi anlamında hem maddi güç babında hem de taraftar yoğunluğu noktasında) ligler arasında (çin erkek basketbol ligi, eurocup, fiba şampiyonlar ligi, liga acb, türkiye erkekler basketbol ligi, vtb united league vs.) ciddi bir uçurum söz konusudur.

    ezberlerin başında "euroleague şampiyonu sadece x milyon euro alıyor" gelir. eksiktir ve taraflıdır bu söylem. örneğin:

    "euroleague şampiyonu sadece 1 kuruş kazanıyor."
    "şampiyonlar ligi şampiyonu finalden totalde 5 kuruş, yarı finalden 3 kuruş, çeyrek finalden 1 kuruş, ikinci tur katılımından yarım kuruş, gruplara katılımdan çeyrek kuruş, galibiyet başına yarım kuruş, beraberlik başına çeyrek kuruş, forması olduğu için çeyrek kuruş, sosyal medya hesabı olduğu için yarım kuruş, adına dondurma ürettiği için çeyrek kuruş... kazanıyor."

    euroleague takımlarının da tıpkı nba'de, şampiyonlar ligi'nde vs. olduğu gibi bilet gelirleri + maç gelirleri + organizasyon katılım geliri + reklam gelirleri (asıl olay buradadır) + sponsor gelirleri (ikinci asıl olay buradadır) + televizyon gelirleri + ürün gelirleri vardır. bu kalemler bilinmediği için, bilinse de işe gelmediği için dillendirilmez pek. çok açık soruyorum; size mantıklı geliyor mu tuncay özilhan gibi para babası bir kapitalistin yıllarca geri dönüşünü almayacağını bile bile her sezon ortalama 10-15 milyon dolar kadarlık bütçeleri öylesine ortalığa saçacağı düşüncesi?

    efes'in de, fb beko'nun da geçtiğimiz sezonlarda aldıkları olumlu geri kazanımların miktarlarını az çok biliyorum fakat odağı galatasaray olan bir sözlükte bunları yazmayı düşünmüyorum. efes ülkeye mal olmuş bir organizasyon olsa da neticede her ikisi de yerelde rakiplerimiz. bu yüzden rotayı litvanya'ya kırıyorum:

    zalgiris kaunas'ın geçen sezonki toplam bütçesi ±7-7,5 milyon euro bandındaydı. litvanya her ne kadar avrupa basketbolunda ekol ülkelerden biri olsa da ülkenin basketbola akıttığı para komik derecede düşük. ve işte, zalgiris böyle bir yapıda sürekli kar eden (her sezonu 1,5-2 milyon euro artıyla kapatıyorlar, hem de euroleague şampiyonu olmadan! bak sen şu işe!) bir kulüp. nasıl mı? çılgınlık derecesindeki bilet gelirleriyle, lisanslı ürün satışıyla, euroleague broadcasting agency tarafından kendilerine aktarılan yayın geliriyle, euroleague yönetimi eliyle hesapa yatırılan katılım geliriyle, 10 küsür sponsoruyla ve sarunas jasikevicius gibi bir figürü çok başarılı bir biçimde pazarlayabilmeleri hasebiyle. e hani euroleague şampiyonluğundan gelen 1 milyon euro? yoh, o bizde yoh. :( yani? yani neymiş, demek ki neymiş? demek ki euroleague katılımcılarını ayakta tutan mali katkı yalnızca euroleague'ten gelen o az buçuk para değilmiş.

    --- €, $ ---

    miktarlardan bahsedelim:

    - şampiyonlar ligi'ndeki "şampiyonluk" (sadece bu kalemi yazıyorum, neticede euroleague'e sadece şampiyonluk kazancı üzerinden eleştiri getiriliyor) miktarı: 4 milyon euro ( http://gss.gs/bgU )
    - nba'deki "şampiyonluk" (sadece bu kalem, playoff pool'u komple dahil etmiyorum yine) miktarı: 3,5 milyon dolar ( http://gss.gs/hOv )
    - euroleague'in "şampiyonluk" (sadece bu kalem) miktarı: 1 milyon euro

    şu tabloda 1 milyon euro çok da küçümsenmez herhalde.

    --- €, $ ---

    - reklamcılığı, sponsorlukları ve yayın gelirlerini içeren euroleague havuzunun 2018 sonu genişliği 500+ (`~515)milyon dolar` bandındadır (aynı dönemde nba havuzunun genişliği 7 milyar dolar civarlarındadır). 2025 sonu (2026 başı) beklentisi ise 1 milyar euro'dur.
    - uefa'nın şampiyonlar ligi'yle dağıttığı para (2018) 2,25 milyar dolar bandındadır. uefa'nın avrupa ligi'yle dağıttığı para 400 milyon euro civarlarındadır. bu bağlamda euroleague'in dağıttığı (havuzunu oluşturduğu) para uefa'nın avrupa ligi'yle dağıttığı paradan fazladır.
    - basketbolun avrupa'da futbolun gerisinde olan bir spor dalı olduğu hesaba katılırsa euroleague'in doğrudan ve dolaylı olarak katılımcı takımlara sağladığı ekonomik katkı hiç de azımsanmayacak noktalardadır.
    - euroleague elde ettiği havuz gücüne ingiltere gibi, fransa gibi güçlü ekonomilerden uzak kalmasına (2019'dan itibaren asvel giriyor devreye); litvanya gibi, karadağ gibi görece küçük pazarlarla yola devam etmesine rağmen ulaşmıştır.

    --- €, $ ---

    - euroleague'in normal sezon boyunda takımlara dağıttığı galibiyet primi maç başına 60 bin euro'dur.
    - euroleague'in çeyrek final serileri boyunca takımlara dağıttığı galibiyet primi maç başına 80 bin euro'dur.
    - euroleague'in euroleague katılımcılarına ödediği bir katılım payı vardır. bunun yanında final four katılımcılarına, üçüncüye ve finaliste de ödediği belirli miktarlar söz konusudur.
    - avrupa basketbolunda (hatta basketbolda) bonservis mekanizması yoktur, buy out mantığı vardır ki bu da çok çok çok nadir olarak ödenen bir oyuncu alım meblağıdır. dolayısıyla basketbolda takım giderleri oyuncu maaşları odaklıdır.

    para mevzularını euroleague'in resmi sitesindeki "media center" bölümüne girip inceleyebilirsiniz. üst kısımda "press releases" diye bir bölüm var, istemediğiniz kadar içerik mevcut: http://mediacentre.euroleague.net/

    --- €, $ ---

    2. cevap: evet, euroleague temelde bir prestij turnuvasıdır. sponsorların ve şirketlerin çekip çevirdiği (euroleague esasen bir şirket zaten) bir organizasyondur euroleague. 2001 sonrası dönemine "modern dönem" olarak atfedilir zira 2001 öncesinde euroleague-suproleague ayrımı vardır. mevzubahis şirket her yıl çılgınca kar etmeye devam etmekte ve elde ettiği karı ortaklarına paylaştırmaktadır. yani, euroleague katılımcıları temel mantıkla euroleague şirketinin hissedarlarıdır.

    peki odağı yalnızca prestij olan bir organizasyona yatırım değer mi?

    anadolu efes genel menajeri alper yılmaz, sezon başında katıldığı bir yayında (ntv'nin youtube yayınlarından biriydi yanlış hatırlamıyorsam, murat kosova da vardı programda) efes'in bu sezon bütçe artışına gitmesinin asıl sebebinin, anadolu grubu'nun, anadolu efes markasının geçtiğimiz sezonki* euroleague sonunculuğu sonrası ciddi yara almasıyla ilgili olduğunu söylemişti. euroleague'teki başarısızlık anadolu grubu'na marka, sponsorluk ve reklamcılık gibi fraksiyonlarda negatif feedback olarak yansımış. kısacası evet, euroleague organizasyonuna yatırım değerli yatırımdır. buraya parayı akıtan şirket akıttığı paranın karşılığını başka alanlardan alır daha çok.

    3. cevap: evet, uzanamadığımız ciğere murdar diyoruz maalesef. ancak bunun müsebbibi galatasaray taraftarı değil hiçbir şekilde, bunun sorumlusu galatasaray basketbol şubesini yıllardır kötü bile yönetemeyen, şubeyi ahbap zengin etme aracı olarak kullanan kan emici zihniyettir. ayağa gelen büyük sponsorları "küçük olsun ve bizim olsun ki rahatlıkla at koşturabilelim" kafasıyla reddeden kötü fikirli ve kötü niyetli yöneticilerdir.

    umarım bir gün sahip olduğumuz büyük taraftar gücünü sağlam bir bütçe, sağlam bir yapılanma, sağlıklı bir mali yapı ve iş ahlakına sahip yöneticilerle harmanlayıp euroleague'in altını üstüne getiririz. yakın gelecekte pek mümkün görünmese de hayal kurmak bedava...
  • 358
    nba'den net kalitesiz, bana göre d-league'den de kalitesizdir. kolej basketboluyla yarışır, wnba'den bir tık üstün olabilir. *

    galatasaray eurocup'ı kazandığında aa oley demiştim, büyük ihtimalle bunu kazansak oley oley der geçerim. yani düzenli basketbol oynayan biriyim, oturup bir kere of be euroleague açayım demedim. öne çıkan bir özelliği yok bana göre. alman basketbol ligi var bakın, orası güzel organizasyon mesela.
  • 359
    kazananın tam olarak 1 milyon euro kazandığı bomboş bir organizasyon. bu turnuvanın tek faydası fenerbahçeli zenginleri ve camiasını tatmin edip bir şekilde hizada tutmasıdır. çünki basketbol başarıları da olmasa daha da saldırganlaşırlar ve şenol güneşin kafasına atılan madde tipi girişimler daha sık hale gelir. ülke ve bir çok sektör üzerinde etkin fenerbahçeli zenginlerin bir şekilde tatmin olması aslında tüm futbol kamuoyunun yararınadır.
  • 360
    2018 - 2019 sezonunun ödüller verildi.

    mvp: jan vesely
    en iyi savunmacı: walter tavares
    en skorer: mike james
    yükselen yıldız: gogabitadze

    en iyi beş: nick calathes, kostas sloukas, will cluyburn, brandon davies, jan vesely

    nick calathes dışında oldukça makul bir seçim olmuş. bence vasilije micic, calathes' ten daha çok hak etti.

    edit: t9 nedeniyle goga olmuş hoca :)
  • 361
    (bkz: fenerli emziği)

    futbolda tükenen fenerbahçelilerin yıllardır tutunduğu dal oldu. "bu sezon futbol izlemiyorum, euroleague takip ediyorum" diyen tipleri bilirsiniz. * ancak ali koç döneminde, aziz'den emanet alınan başarılı basketbol takımı da ergin ataman tarafından mağlup edildi. 2018-2019 sezonu için tutunacakları dal ne kaldı bilmiyorum. masa tenisi, kürek?...
  • 362
    son 6-7 senedir aynı 3 takımın final four'da mücadele ettiği organizasyon. evet, bu üç takım da, en fazla bütçele oluşturulmuş 3 takım. cska-real madrid- fenerbahçe. ayrıca özel bir kuruluş tarafından düzenlendiği için de her sene katılımcıları bellidir. bu wild card'a sahip takımların ligi nerede, kaçıncı bitirdiği de önemli değildir. ayrıca, ne zaman bir oyuncu parlasa ya da sivrilse, bir sonraki sezona nba'e gitmektedir. yani bir nevi nba'e oyuncu yetiştirmek için de kullanılmaktadır.

    başarıları futbol başarıları ile kıyaslamak çok abestir. çünkü bu iki oyuna yatırılan paralar ve hitap ettikleri guruplar arasında çok büyük farklar vardır. premier ligden düşen takımın sadece yayın gelirleri, euroleague şampiyonunun bütçesinin yaklaşık 10 katıdır. dembele'ye 100 milyon euro veren barcelona'nın basketbol takımına senede 20 milyon bütçe ayırma sebebi de bu popülarite ve maddi manevi kazanım farkıdır.

    eğer branşlara bakmaksızın bir başarı söz konusu olacaksa, türkiye'nin gelmiş geçmiş en başarılı takımı vakıfbank güneş sigorta, kadın voleybol takımıdır. zira sürekli şampiyonlar ligi kupasını kazanıp duruyorlar.

    bunların haricinde heyecanı yıldan yıla azalmaktadır. bence bunun en büyük sebebi, sürekli aynı taktik ve takımların aynı yerde olması. mesela futbolun son 10 yılına baktığımızda, her sene değişen taktikler ve oyun şekillerini görüyoruz. bir sene conte'nin 3'lü savunması çok iyi işler yaparken sadece 1 sene sonra geliştirilen ona karşı oyunlarla hiç bir varlık gösteremeyebiliyor. rakiplerinin 20'de 1 bütçesine sahip olan ajax, şampiyonlar liginde yarı final yapabiliyor.

    özetle, futbol ve basketbol arasındaki makas her geçen gün artıyor ve böyle devam ederse, 5 yıla basketbol, daha da önemsiz bir hale gelebilir.

    edit: ekleme: şampiyonlar ligi ve euroleague twitter adresilerine ve etkileşimlerine bakarsanız aradaki farkı anlayabilirsiniz.
    `https://twitter.com/ChampionsLeague href="/?q=ve">vehttps://twitter.com/EuroLeague`
  • 366
    marketing, nba ile entegrasyon, popülarite, oyun vb. noktalarda son yıllarda olumlu yönde ciddi şekilde ivmelenen organizasyon, bu yaz pozitif anlamda bir kırılma yaşıyor.

    havuz bu sezon artısıyla eksisiyle ~600 milyon dolar bandına yükseldi. kur dalgalanması gibi kesin öngörülemeyen bir kıstasın cirit attığı türk basketbolunu saymaz isek, euroleague katılımcıları ekonomik açıdan güçlenmeye devam ediyor. gelir artışı ve pazar payı sayesinde düşük portföylü takımlar bile yüksek maaş ödemelerine çıkabiliyor artık. hele bir de söz konusu kulüp kendi iç dinamiklerinde zaten mali sıkıntısız bir yapıya sahipse (barca gibi) olay bambaşka bir noktaya gidiyor.

    barca'nın abrines'e, davies'e, heurtel'e (örtel ya örtel!), higgins'e, mirotic'e vadettiği paralar inanılmaz.
    efes'in larkin için ayırdığı maaş bütçesi 2,5-2,75 milyon dolar civarında söylenenlere göre.
    fb beko'nun kur farkına rağmen de colo'ya akıtacağı para 3-3,25 milyon dolar civarında.
    takımın başına messina'yı getiren milano'nun yeni sezon bütçesi (en güçlü 4-5 bütçeden biri) everest'e ulaşmış durumda.
    yeni ekiplerden asvel ile zenit yine aynı şekilde sert girecek lige...

    bunlar işin ekonomik boyutu. bir de tercih kısmı var tabii.

    nba ile euroleague'i az çok takip ediyorsanız duruma hakimsinizdir; nba'de takım rotasyonu için yeterli düzeyde olan bir oyuncu nba'de pozisyonunda 3. tercih olmaktansa euroleague'in iddialı ekiplerinden birinde forma giymeyi seçiyor artık. hatta larkin örneği; adam "ya 1. guard olurum, en kötü de tepe takımlardan birinde 2. guard ya da efes'te kalırım" kafasında. geçtiğimiz sezonu bayern'de geçiren ve bu sezon için efes'in de kovaladığı williams* benzer düşüncede. abrines, mirotic, şved (avrupa'nın en çok kazananı değil artık, unvan mirotic'e geçti), tavares* (nba'den teklif almasına rağmen madrid'te kalmayı tercih etti) gibi örnekler için euroleague tercih oldu. çeska'nın henüz kontratını yenilemediği rodriguez'e* hakeza nba'den ilgi var ancak oyuncu avrupa'da kalmayı yeğliyor...

    örnek bol.

    bir de şu detay; çin basketbol liginde yeni bir düzenlemeye gidildi. yabancı oyuncu sayısına bir kota kondu ve ilaveten maaş skalasına sınırlama getirildi. çin, euroleague'in elinden çalıyordu bazı iyi isimeri; beasley gibi, delaney gibi... yeni düzenlemeyle birlikte euroleague takımları daha bir cezbedici hale geldi, özellikle birleşik amerikalı oyuncular için.

    yunanistan 2. liginden nba'e giden yunan giannis, nba'de sezon mvp'si oldu.
    real madrid'ten nba'e giden sloven doncic, nba'de yılın çaylağı seçildi.
    cholet'den nba'e giden fransız gobert, nba'de yılın savunmacısı seçildi.

    avrupa basketbolunun ve avrupalı sporcuların ağırlığı artık daha fazla hissediliyor. nba yönetimi ile euroleague yönetimi entegrasyon konusundaki çalışmalarına aynı şekilde devam etmekteler, fark kapanıyor. sakin ol ey euroleague gömücü! bahsi geçen fark kapanışı "euroleague nba'i yakalayacak hatta geçecek" anlamına gelmiyor, böyle bir şey mümkün değil. ancak uçurumun eskisi gibi olmadığı da bir gerçek. bizzat ekonomi ve matematik söylüyor zaten bunu.

    organizasyon iyi yolda. nba'in de bu pazarı o biçim önemsediği hatta dünya basketbolunda tek dengi olarak gördüğü yaklaşımı da bir realite. düz eleştirimsiler dillendiriledursun, ekonomi-koç-oyuncu üçgenindeki geçişler devam ediyor nba ile euroleague arasında.
  • 371
    yedinci maçlar geride kalırken, geçen sezona göre
    milan
    maccabi
    barselona
    khimki
    asvel
    en iyi çıkış yapan takımlar olarak görünüyor.
    efes geçen sene kaldığı yerden devam ediyor. içerde barselona'ya kaybetmeselerdi süper olacaktı.
    cska geçen seneden daha zayıf gibi. clyburn'un sakatlığı ciddi eksiklik.
    real madrid de düşüşte...
    olympiakos'un geçen seneden beri olan düşüşü devam ediyor.
    en büyük düşüş ise fener beko'da... son hafta bayern'i yendiler ama, hâlâ güven veren bir oyunları yok.

    şu ana kadar oynanan oyunlara ve kadro kapasitelerine göre
    barselona
    milan
    efes
    cska
    f4 adaylarım.
    real madrid de çıkışa geçerse, ki şu hallerinden daha iyi olacaklarını düşünüyorum, bu dört takımı ilk onlar zorlayacaktır.
    plase maccabi...

    ps: ocgunsson hatırlattı. khimki de çıkış listesine yazılmalı. ben asvel gibi bi' yerde tıkanacakları düşünüyorum ama, lige çok iyi başladılar.
  • 373
    2019-2020 sezonunda 16. haftası geride kalırken, oyun olarak anadolu efes, barselona ve real madrid'in en iyi seviyede olduğu, aynı şekilde puan durumu olarak da zirvede yer aldıkları lig.
    cska bu üçlü kadar galibiyet alamasa ve oyun olarak sezon içinde iniş-çıkış yaşasa da efes'i deplasmanda yenerek büyük takım olma refleksini gösterdi.
    maccabi iyi oyununu sürdürmesine rağmen, bu dört takım kadar silaha sahip değil ve kalite olarak da daha gerideler.
    şu ana dek en kritik düşüşü yaşayan takım ise messina ile harika başlayan armani milan.
  • 374
    2019-2020 sezonunun ilk devresini 14 galibiyet-3 mağlubiyet alan anadolu efes'in lider tamamladığı organizasyon. aynı g-m sayısına sahip real madrid ise efes'in -2 sayı averajı arkasında 2. sırada bulunuyor. efes ayrıca bütçe/performans ekseninde euroleague'in ilk devresinin en iyi, en verimli ikinci* takımı. l'equipe'in kasım ayında haberleştirdiği toplam (diyetisyen, fizyoterapist, koç, malzemeci ve oyuncu maaşları, seyahat giderleri vs. her şey dahil) bütçeler: https://twitter.com/.../1192726204123680768 18 takımlı euroleague'in en yüksek bütçeli 9. takımı olan efes ilk yarı itibarıyla b/p bazında +8'lik bir diferansa sahip.

    https://gss.gs/Z1P.png

    b/p odağında ligin ciddi anlamda çuvallamış iki takımı var; fenerbahçe beko ve zenit st. petersburg basketbol takımı. fb beko -8'lik, zenit ise -11'lik diferanslarla sıralamada kendilerine yer bulmuş durumda. b/p ekseninde ligin şu ana kadar en iyi performans gösteren takımı ise kızılyıldız; euroleague'in en düşük bütçeye sahip takımı olan sırplar an itibarıyla 8. sırada, +10'luk bir sıralama diferansı var. efes ve kızılyıldız ile birlikte beklentinin gerçek anlamda üstüne çıkan bir diğer takım ise maccabi tel aviv. israil ekibi tablonun 4. sırasında. çok fazla sakatlık sorunu yaşadılar fakat buna rağmen bulundukları konumu kaybetmediler (buna direkt rakiplerinin aldıkları kayıplar da etken oldu tabii).

    --- bazı takım istatistikleri ---

    verimlilik puanı ortalaması: 1. efes (103,65), 2. real madrid (103,53), 3. panathinaikos (98,76)
    sayı ortalaması: 1. pao (88,18), 2. khimki (87,12), 3. efes (86,59)
    toplam ribaunt ortalaması: 1. cska moskova (37,29), 2. maccabi (36,82), 3. fc barcelona lassa (36,12)
    asist ortalaması: 1. alba berlin (19,71), 2. real madrid (19,35), 3. khimki (19,12)
    top çalma ortalaması: 1. maccabi (8,29), 2. efes (7,24), 3. barça (7,18)

    --- bazı oyuncu istatistikleri ---

    verimlilik puanı ortalaması lideri: shane larkin (23,44)
    sayı ortalaması lideri: aleksey şved (20,93)
    toplam ribaunt ortalaması lideri: nikola milutinov (9,13)
    asist ortalaması lideri: nick calathes (9,12)
    top çalma ortalaması lideri: facundo campazzo (1,65)

    daha fazla istatistik için: https://www.euroleague.net/main/statistics

    ayrıca başka bir veri sitesinden istatistik kurcalarken dikkatimi çeken bir detay oldu; ligin en az faul yapan takımının lig lideri efes, ligin en az faul yapan ikinci takımının lig ikincisi real madrid olduğunu fark ettim:

    https://www.basketball-reference.com/...euroleague/2020.html ("team stats totals" yazan kısımda "pf" (personal fouls) sütunu)

    son olarak ilk 17 maç için en iyi 5 tercihim (1 numaradan 5 numaraya): calathes, larkin, ioannis papapetrou (krunoslav simon da olabilir), tornike shengelia, bojan dubljevic

    ligde devre arası olmayacak, tempoya devam.

    haftalar sonra gelen edit: imla
  • 375
    haftanın oyuncusunu seve seve larkin seçmek zorunda kalmışlar. işin komik tarafına gelince deplasmanda herkese yenilen asvel'i, atina'da yenmiş pana'nın koçu pitino'yu haftanın koçu seçmişler. efes madrid'de en yakın rakibini yendi farkında mısınız?

    ergin hocayı ilk yarıyı lider bitirmelerine rağmen genel menajerler de en başarılı ilk üç koç arasında seçmemiş, rezil oynayan beko'nun koçu obra'yı ilk üçe koymuşlardı fakat aynı tayfa ne hikmetse izlemesi en keyifli takım da efes demişlerdi. bekolulara sorsan euroleague mafya.
App Store'dan indirin Google Play'den alın