• 420
    tüm zamanların oyuncu rekorları şu şekildedir:

    bir maçtaki en yüksek performans verimlilik puanı:
    63 – tanoka beard ( zalgiris kaunas), skipper bologna karşısında 22 ocak 2004

    bir maçtaki en fazla sayı:
    49 – shane larkin (anadolu efes), bayern münih karşısında 29 kasım 2019

    bir maçtaki en fazla ribaund:
    24 – andonis foçis (dinamo moskova), benetton basket karşısında 21 mart 2007

    bir maçtaki en fazla hücum ribaundu:
    11 – quadre-michael lollis (ülker), olimpija karşısında 1 kasım 2001

    11 – gregor fučka (barcelona), makkabi tel aviv karşısında 10 şubat 2005

    11 - travis watson (climamio bologna), olimpija karşısında 1 şubat 2006

    bir maçtaki en fazla savunma ribaundu:
    18 – donatas motiejūnas (asseco prokom), olimpija karşısında 7 aralık 2011

    bir maçtaki en fazla asist:
    19 – stefan jović (crvena zvezda), bayern münih karşısında 12 kasım 2015

    bir maçtaki en fazla top çalma:
    11 – jeff trepagnier (ülker), kk partizan karşısında 26 ocak 2006

    bir maçtaki en fazla blok:
    10 – stojko vranković (paf bologna), cibona karşısında 8 şubat 2001

    bir maçtaki en fazla top kaybı:
    11 – sergei bazarevich (st. petersburg lions), aek atina karşısında 13 aralık 2000

    bir maçtaki en fazla serbest atış sayısı:
    18 – nikola mirotić (real madrid), zalgiris kaunas karşısında 17 mart 2013 (18/18)

    bir maçtaki en fazla hiç kaçırmadan atılan serbest atış sayısı:
    18 – nikola mirotić (real madrid), zalgiris kaunas karşısında 17 mart 2013

    bir maçtaki en fazla serbest atış kulanan:
    21 – bobby brown (montepaschi siena), fenerbahçe karşısında 2 kasım 2012 (16/21)

    bir maçtaki en fazla başarılı 2 sayılık atış:
    18 – kaspars kambala (efes pilsen), barcelona karşısında 30 ekim 2002 (18/28)

    bir maçtaki en fazla hiç kaçırmadan atılan 2 sayılık atış
    11 – gustavo ayón (real madrid), fenerbahçe karşısında 19 mayıs 2019

    bir maçtaki en fazla 2 sayılık atış denemesi:
    28 – kaspars kambala (efes pilsen), barcelona karşısında 30 ekim 2002 (18/28)

    bir maçtaki en fazla başarılı 3 sayılık atış:
    10 – andrew goudelock (fenerbahçe), bayern münih karşısında 13 kasım 2014 (10/13)

    10 – shane larkin (anadolu efes), bayern münih karşısında 29 kasım 2019 (10/12)

    10 – shane larkin (anadolu efes), olimpiakos karşısında 6 mart 2020 (10/15)

    bir maçtaki en fazla hiç kaçırmadan atılan 3 sayılık atış:
    9 – saulius štombergas (tau ceramica), aek atina karşısında 4 nisan 2001

    bir maçtaki en fazla 3 sayılık atış denemesi:
    19 – thomas kelati(unicaja), lottomatica romakarşısında 4 mart 2009 (9/19)
  • 369
    2019-2020 sezonunun ilk devresini 14 galibiyet-3 mağlubiyet alan anadolu efes'in lider tamamladığı organizasyon. aynı g-m sayısına sahip real madrid ise efes'in -2 sayı averajı arkasında 2. sırada bulunuyor. efes ayrıca bütçe/performans ekseninde euroleague'in ilk devresinin en iyi, en verimli ikinci* takımı. l'equipe'in kasım ayında haberleştirdiği toplam (diyetisyen, fizyoterapist, koç, malzemeci ve oyuncu maaşları, seyahat giderleri vs. her şey dahil) bütçeler: https://twitter.com/.../1192726204123680768 18 takımlı euroleague'in en yüksek bütçeli 9. takımı olan efes ilk yarı itibarıyla b/p bazında +8'lik bir diferansa sahip.

    https://gss.gs/Z1P.png

    b/p odağında ligin ciddi anlamda çuvallamış iki takımı var; fenerbahçe beko ve zenit st. petersburg basketbol takımı. fb beko -8'lik, zenit ise -11'lik diferanslarla sıralamada kendilerine yer bulmuş durumda. b/p ekseninde ligin şu ana kadar en iyi performans gösteren takımı ise kızılyıldız; euroleague'in en düşük bütçeye sahip takımı olan sırplar an itibarıyla 8. sırada, +10'luk bir sıralama diferansı var. efes ve kızılyıldız ile birlikte beklentinin gerçek anlamda üstüne çıkan bir diğer takım ise maccabi tel aviv. israil ekibi tablonun 4. sırasında. çok fazla sakatlık sorunu yaşadılar fakat buna rağmen bulundukları konumu kaybetmediler (buna direkt rakiplerinin aldıkları kayıplar da etken oldu tabii).

    --- bazı takım istatistikleri ---

    verimlilik puanı ortalaması: 1. efes (103,65), 2. real madrid (103,53), 3. panathinaikos (98,76)
    sayı ortalaması: 1. pao (88,18), 2. khimki (87,12), 3. efes (86,59)
    toplam ribaunt ortalaması: 1. cska moskova (37,29), 2. maccabi (36,82), 3. fc barcelona lassa (36,12)
    asist ortalaması: 1. alba berlin (19,71), 2. real madrid (19,35), 3. khimki (19,12)
    top çalma ortalaması: 1. maccabi (8,29), 2. efes (7,24), 3. barça (7,18)

    --- bazı oyuncu istatistikleri ---

    verimlilik puanı ortalaması lideri: shane larkin (23,44)
    sayı ortalaması lideri: aleksey şved (20,93)
    toplam ribaunt ortalaması lideri: nikola milutinov (9,13)
    asist ortalaması lideri: nick calathes (9,12)
    top çalma ortalaması lideri: facundo campazzo (1,65)

    daha fazla istatistik için: https://www.euroleague.net/main/statistics

    ayrıca başka bir veri sitesinden istatistik kurcalarken dikkatimi çeken bir detay oldu; ligin en az faul yapan takımının lig lideri efes, ligin en az faul yapan ikinci takımının lig ikincisi real madrid olduğunu fark ettim:

    https://www.basketball-reference.com/...euroleague/2020.html ("team stats totals" yazan kısımda "pf" (personal fouls) sütunu)

    son olarak ilk 17 maç için en iyi 5 tercihim (1 numaradan 5 numaraya): calathes, larkin, ioannis papapetrou (krunoslav simon da olabilir), tornike shengelia, bojan dubljevic

    ligde devre arası olmayacak, tempoya devam.

    haftalar sonra gelen edit: imla
  • 438
    açık konuşmak gerekirse hakem yönetiminden pazarlama stratejisine, karar alma mekanizmasından düzen işletiline ele aldığımızda her anlamıyla rakip olmaya çalıştığı nba’le uzakta yakından karşılaştırılamayacak organizasyondur.

    ancak şu var, burada oynanan topu izlemek bana ve pek çoklarına göre daha keyifli kardeşim. play-off’taki beşinci maçların üçünü de izledim, kulaklığıma gelen kemik sesinden de, parkede oynanan oyunun sertliğinden de acayip haz aldım. tribün atmosferleri de cabası.

    euroleague hey yönüyle eleştirilesi bir organizasyon ancak bunun böyle oluşu orada olmamız gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. galatasaray’a dair en çok özlem hissettiğim şey abdi ipekçi günleri. boşuna bok atmayalım euroleague’e.
  • 380
    fenerbahce gercekten bu kupanın uefa şampiyonluğuna denk, hatta daha büyük olduğunu dusunuyorsa ben buna ancak sevinirim. evet sevgili fenerbahçe, euroleague bütün kupalardan büyüktür. bu yüzden siz her sene 30 milyon euro dökmeye devam edin organizasyona. aman ha uyanmayın, hep uykuda kalın. size bu yolda başarılar. yatırım olmadan başarı olmaz unutmayın. obradan ayrılmayın.
  • 418
    haftalar sonra doğan boşluk sebebiyle basketbol yazma imkanım oldu. sabahın köründe hazırladım kahvemi, uzattım bacaklarımı ve başladım klavyeyi tıkırdatmaya, hayırlısı bakalım.

    biriniz de demiyor ki "basketbolun cennetinde neler oluyor" diye. :(

    öncelikle şunu belirtmem lazım ki bu yaz döneminde korktuğum başa gelmedi; hatta avrupa basketbolunu sevenlerin komple korktuğu olarak revize edebilirim ifadeyi. her sezonun sonunda birçoklarının tecrübe ettiği üzere avrupa'daki kaliteli oyuncuların nba'e göçü olur ve bunun sonucunda da euroleague öyle ya da böyle güç kaybeder(di). sonra her şey sil baştan vesaire. bu yaz ise geçtiğimiz sezonun her alanda mvp'si olan vasilije micic kardeşimiz anadolu efes'te kaldı, ilaveten bir sürpriz olmaz ise shane larkin de efes'te kalacak. açıkçası ben bu ikiliden birinin nba yapmasına kesin gözle bakıyor idim lakin şu an için görünen shane + vasa duosunun bozulmayacağı (larkin'in yüksek ihtimalle efes'te kalacağının kaynağı litvanyalı basketbol medyacısı donatas urbonas, podcast'inde söylemiş idi).

    boğazın karşı tarafındaki ezeli rakibimiz ne yazık ki epey iyi bi' kadro kurdu. elde avuçta ne kadar faydasız varsa yolları ayırdılar, üstüne yabancı ve yerli, sezonun iyilerini teker teker topladılar. kadro mühendisliği yalnızca iyi isimleri seçmek değildir, aynı zamanda o armoniyi de sağlayabilmektir. maurizio gherardini'yle igor kokoskov'un bu noktada son derece başarılı bir süreç geçirdiğini düşünüyorum. güncel kadro için:

    https://www.euroleague.net/...amp;seasoncode=E2021

    kokoskov demişken; adam her an fb beko'yu satıp dallas mavericks teknik kadrosuna dahil olabilir:

    https://twitter.com/.../1416584001666441216

    kokoskov'un geçtiğimiz sezon özelinde oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum. o kadroya euroleague playoff'u oynatmak listeye atılmış bir tiktir. kendisinin mavs'e gidişi fb beko için büyük kayıp olur. yeri ancak andrea trinchieri gibi bir isimle dolabilir lakin o da şu noktada bayern münih'i bırakmayacaktır zira bayern de tüm sezon yapılanmasını trinchieri'nin kararları doğrultusunda planladı. şahsi fikrim aleksandar djordjevic zu fb beko olacağı yönünde.

    beni asıl heyecanlandıran takımların* başında real madrid baloncesto geliyor esasen. geçtiğimiz sezon onca sakata ve sıkıntıya rağmen pablo laso'nun nefis coaching'iyle beraber playoff'larda şampiyon efes'i neredeyse eliyorlardı bilindiği üzere. real madrid denince akla hep şatafatlı bütçeler gelir, bir yerde doğrudur da bu düşünce; ancak paranın yanında real madrid basketbolda bir ekol ve bunu aşağıdan oyuncu çıkararak ve/veya başarılı scouting hamleleriyle sağlıyor. carlos alocen ve usman garuba bu fikrin iki bariz kere bariz kanıtı zaten. laso özellikle garuba'dan ilk 5 oyuncusu yarattı geçtiğimiz sezon ve garuba sadece 19 yaşında. alperen şengün'ün de nba yapmadan önce en azından 1 sezon euroleague basketbolunu tatmasını isterdim açıkçası, garuba'nın yaşadığı tecrübeyle yoğrulması daha doğru olurdu sanki ama kendi tercihidir elbette, saygı duyuyorum. real madrid'e dönersem, "ne var yani bu kadar abartacak" mı dediniz? bence demediniz ama dediğinizi varsaydım; 25'lik fransız milli pivot guerschon yabusele, geçtiğimiz sezon lokomotiv kuban'da şahane bir dönem geçiren 26'lık guard nigel williams-goss (ki larkin'in olası ayrılığı sonrası için efes'e yakıştırdığım iki adamdan biriydi wade baldwin ile birlikte), bir diğer fransız milli pivot vincent poirier (27'sinde, nba patentli, sezon bitmeden imzalar atılmıştı) ve son olarak goss-sergio llull ikilisini rotasyonda rahatlatacak olan bir başka fransız thomas heurtel (o artık bir veteran, 32'sinde, yıllaaar yıllar); real madrid'in ana oyuncu rotasyonu kağıt üstünde son derece dominant duruyor, laso'nun bunu pratiğe dökeceğinden de kuşkum yok. yalnız paragrafı klaveyeye alırken dikkatimi çekti de, takımda 4 fransız var, neredeyse ispanyol oyuncu sayısı kadar. işte avrupa birliği'nin birleştirici gücü, ne alakaysa. :(

    efes'imizin geçtiğimiz sezon normal sezonda iki ve finalde bir kez olmak üzere toplamda üç maçta da patates ettiği fc barcelona lassa'ya da kenarından değineyim sertaç şanlı için, biliyorum ki kendisi bu entry'i okuyor* - muazzam bir kadro şişkinliği vardı barça'da, önüne geleni topladıklarından yıllarca kadro şişmişti de şişmişti lakin bu sezon amiyane tabirle tüm safralardan kurtuldular ve yalnızca 1 üst düzey eklemeyle işi bitirdiler, şu an için. sertaç dışında herhangi bir transfer yaptırmadı sarunas jasikevicius, gerek de yok zaten. oyuncu grubu kafadan final four'a yazılacak bir ekip. küçücük bir ihtimal size'lı bir forvete gitme durumları olabilir fakat mevcut piyasada böyle bir isim var mı bilemedim. zalgiris kaunas'ın genç yeteneği rokas jokubaitis yazılıyor şu sıralar barça için ama ne derece katkı sunar mevcut barça yapısında soru işareti. nba falan deniyor jokubaitis için de, daha çok erken yahu. öte yandan bir nebze forvet açığı olan barça'nın adam hanga'yla yolları neden ayırdığını, saras'ın hanga'dan neden bu kadar çabuk vazgeçtiğini anlamadım (yukarıdaki real madrid paragrafında atladığımı fark ettim şu an, hanga zu real madrid). sertaç özelinde ise barça için büyük kazanım. bence avrupa basketbolundaki en iyi birkaç pivottan birine dönüştü sertaç son 1,5 yıl içinde. şutu bu kadar temiz olan başka bir 5 numara olarak aklıma sadece cska moskova'nın alman uzunu johannes voigtmann geliyor, gerçi çeska kendisini daha çok 4 olarak kullanıyor lakin yine de bir uzun voigtmann. sertaç'a dönersem, efes adına ciddi bir kayıp oldu. hem bu kadar iyi hem de türk statüde olan bir ismin yokluğu birtakım rotasyon tercihlerinin değişmesine sebep olacaktır efes'te.

    entry'nin sonlarına doğru kenarından çeska'ya da sarkıntılık yapayım.

    aleksey şved eklemesi, marius grigonis transferi, nikola milutinov'un iyileşmesi derken bayağı bayağı toparladılar kadroyu. mike james'in ayrılışı sonrası will clyburn fazla yalnız kalıyordu bazı maç içi sekanslarında, bu açıdan özellikle grigonis + şved ikilisi bilhassa clutch anlarda dimitris itoudis'in işini kolaylaştıracaktır.

    işbu entry'i bu noktaya kadar okuduysanız 2022 euroleague f4'unda (berlin'de düzenlenecek) yer alabilecek 5 takım hakkında bilgi sahibi oldunuz. açıkçası bu 5 ekip dışındaki ekiplere pek şans vermiyorum kendi perspektifimde, buna olimpia milano ve zenit st. petersburg* da dahil. geçtiğimiz sezonun beklentileri aşırı miktarda aşan takımı bayern çok güç kaybetti, baskonia da hakeza önemli parçalarını yitirdi falan fişman. yine de büyük konuşmamak lazım tabii, neler oldu/oluyor/olacak şu organizasyonda daha neler...

    şu ana kadar tıkırdattıklarım tamamen güncel durumla alakalıydı. portreyi değiştirebilecek bazı isimler var ve bu isimler an itibarıyla boşta. listeler şu şekilde (bazıları -misal şved- listelerden çıktı):

    https://www.eurohoops.net/...-en-iyi-10-oyuncu/3/
    https://www.eurohoops.net/...0-avrupali-oyuncu/2/

    özellikle avrupa tandanslı takımsızlar bir ikisi haricinde gittikleri takımlara ciddi seviye atlatabilir, atlatır. bu açıdan tercihleri epey belirleyici olacak. diğer taraftan larkin gibi birçok oyuncunun 15 ağustos'a kadar nba çıkış hakkına sahip olduklarını belirtmem lazım, henüz yüzde yüz netliklerden bahsedemiyoruz.

    son olarak, yeni euroleague sezonunda as monaco basket ile unics kazan'ın yerinde partizan ile virtus bologna'nın yer almasını çok isterdim. her iki takım da yaptıkları yatırımlarla, kurdukları kadrolarla, mazileriyle euroleague'i çok hak ediyorlar. keşke oraya bir de benetton treviso'yu ekleyebilsek ama o iş yaş maalesef. :(
  • 405
    yılların avrupa sepettopusu takipçisiyim, faal sezon* kadar rekabetçi sezon ne duydum ne de gördüm.

    an itibarıyla lig ikincisi çeska ile çeyrek final potasının dışında gözüken zalgiris arasında yalnızca 3 galibiyet fark var. hatta efes ile zalgiris'in ertelenen 1'er maçlarından (ikisi de maccabi'ye karşı) galibiyet çıkarmaları halinde çeska'yla fark 2 maça, lider barça'yla fark 3 maça inecek. öte yandan şu son 2 günde* oynanan müsabakalarda alınan bazı sonuçlar:

    valencia 105-103 çeska (iki uzatma sonunda; 10. vs 2.)
    asvel 78-69 milano (14. vs 3.)
    real madrid 64-84 baskonia (4. vs 11.)

    böylesine sapık bi' normal sezon olmamıştı daha önce.

    takımların son durumlarına bakarsak da; barça kesinlikle koç ve kadro kalitesine yakışır bir oyun ortaya koymuyor, koyamıyor. ligin savunma verimi en yüksek takımı istatistikler ölçüsünde fakat mevcut çekirdek tıpkı geçen sezonki* efes gibi domine etmeliydi ligi. öte yandan çeska da pek bi' karışık şu sıralar; takımın lideri mike james ile kulüp arasında ipler kopmuş durumda. ha hoş bu durum valencia maçında oyununa yansımadı (37 sayı attı her ne kadar düşük yüzdeyle olsa da) ama ben uzun vadede problem yaşayacağını ve yaşatacağını düşünüyorum. zaten nikola milutinov da omuz sakatlığı sebebiyle sezonu kapattı, ek olarak will clyburn de kronikleşmeye başlayan bir aşil+diz kombosuyla cebelleşiyor. bir diğer ispanyol real'in de eski halinden eser yok; facundo campazzo'nun nba'e gidişi ve üstüne anthony randolph'un sezonu kapatması sonrası devasa iki boşluk oluştu kralın cephesinde.

    beklentilerin üstüne çıkan üç takım var; bayern, fb beko ve zenit. fb beko 9 maçtır kazanıyor ve epey iyi top oynuyorlar. bayern ve zenit sezona anormal iyi giren iki takımdı fakat son haftalarda hafif bir tempo düşüklüğü görülüyor her ikisi özelinde de. diğer taraftan sezon başından beri bir türlü ritmini bulamayan efes'imiz nihayet o bildiğimiz efes'e dönüşmeye başladı. efes yerel ligde 19'da 19'la yola devam ediyor bir yandan da.

    öyle bir gidişat var ki, final four'da efes-fb beko-milano-zenit dörtlüsü olur da barça-çeska-real üçlüsü dışarda kalırsa zerre şaşırmam.
  • 480
    24-25 lig normal sezonu tamamlanmıştır. fenerbahçe beko ligi 2. bitirdi, muhtemel rakibi play in'den gelecek real madrid. anadolu efes 8 maç üst üste kazanarak zor da olsa ligi 6. bitirdi. kesin rakibi ligi 3. bitiren panathinaikos. pana ve real madrid sıralamadan bağımsız hala turnuvanın favorisi konumundalar. bu yüzden 2 türk takımı da final four yaparsa çok şaşırırım.

    ayrıca daha önce 11 kez türk takımlarının final four yaptığı organizasyon. bu bir başarı gibi gözükse de bu bütçeleri harcayan ülke takımları için oldukça sıradan başarılar. üstelik cska ve maccabi gibi iki köklü gelenek artık devre dışı. daha da kolay yani bu işler. anadolu efes'in kısmi başarısı ergin ataman'a, fenerbahçe ülker'in kısmi başarısı da obradovic'e yazılır. yoksa o bütçelerde iki takımın da loserlik karnesi epey dolgundu.

    ergin hocama yine başarılar. bu ligde sadece senciyiz!
  • 485
    --- alıntı ---

    nba avrupa direktörü george aivazoglou: "galatasaray'ı örnek gösterelim. galatasaray, türkiye'de şampiyon olsa bile avrupa'nın kulüp düzeyindeki bir numaralı kupasına katılamıyor. bu futbolda yaşanmıyor. futbolda ligi kazanan takım, şampiyonlar ligi'ne katılma hakkı elde ediyor. bunu düzeltmek istiyoruz. temel problemlerden biri bu." (aa)

    --- alıntı ---
  • 330
    bugün 20 mayıs 2018 real madrid fenerbahçe maçının son dakikalarına bakayım dedim. her türlü mutlu olacaktım sonuçtan. real madrid kazansa yine fenerbahçe tek eğlence olacaktı, fenerbahçe kazansa seçimde aziz yıldırım'ın eli güçlenecekti. ben her türlü sevinecektim. neyse efendim, takımlardan biri mola aldı bu esnada ve skor belirdi ekranda. bir de ne göreyim skor ekranına da sek sponsor olmuş. yav arkadaş eğer timsaha yatmıyorsam ve bu bildiğimiz sek ise ki entryi yazarken baktım öyleymiş, bu kupayı hala ciddiye alan varsa aklından şüphe ederim. sek'i küçümsediğimden değil de avrupa çapındaki bir organizasyonun hemen hemen tüm sponsorlarının türk şirketi olması garip değil mi? resmen fenerbahçe kazansın da taraftarı tatmin olsun diye kupa düzenleniyor ve onu da alamıyor. yazık la bunlara.*
  • 470
    kar etmenin imkansiz oldugu bombos organizasyon. alttaki uzmanin yazdigi inglizce makaleyi okumanizi tavsiye ederim. sampiyon 2 milyon euro mu ne aliyormus.

    madem kar edemeyecegiz o zaman yatirim yapmaya da gerek yok. geri donusu olmayan milyonlarimi cope atacagima gider 1-2 daha futbolcu alirim. fenerbahce futboldaki basarisizligini burada ortmeye calismaya devam eder umarim.

    https://eb-advisorygroup.org/...vival-in-the-future/
  • 352
    ezber bozmaya geldim.

    soru: euroleague organizasyonu, kulüplere sağladığı mali destek noktasında dillendirildiği kadar rezil rüsva bir organizasyon mudur? euroleague'in katılımcısı olan bir kulüp, takım vs. bahsedildiği gibi yalnızca finale ulaştığı takdirde mi para alır euroleague'den? euroleague sadece prestij turnuvası mıdır? uzanamadığımız ciğere murdar mı diyoruz? (1905 puan)

    1. cevap: euroleague organizasyonu, kulüplere sağladığı mali destek noktasında dillendirildiği kadar rezil rüsva bir organizasyon değildir. dünya basketbolunda yeri asla değişmeyecek olan, basketbol sporunun en üst noktası olarak kabul edilen nba'den sonra gelen, takımlar bazındaki ikinci en büyük basketbol turnuvasıdır. nba'i dışarda tutarsak, euroleague'le euroleague'i takip eden (hem oyun kalitesi anlamında hem maddi güç babında hem de taraftar yoğunluğu noktasında) ligler arasında (çin erkek basketbol ligi, eurocup, fiba şampiyonlar ligi, liga acb, türkiye erkekler basketbol ligi, vtb united league vs.) ciddi bir uçurum söz konusudur.

    ezberlerin başında "euroleague şampiyonu sadece x milyon euro alıyor" gelir. eksiktir ve taraflıdır bu söylem. örneğin:

    "euroleague şampiyonu sadece 1 kuruş kazanıyor."
    "şampiyonlar ligi şampiyonu finalden totalde 5 kuruş, yarı finalden 3 kuruş, çeyrek finalden 1 kuruş, ikinci tur katılımından yarım kuruş, gruplara katılımdan çeyrek kuruş, galibiyet başına yarım kuruş, beraberlik başına çeyrek kuruş, forması olduğu için çeyrek kuruş, sosyal medya hesabı olduğu için yarım kuruş, adına dondurma ürettiği için çeyrek kuruş... kazanıyor."

    euroleague takımlarının da tıpkı nba'de, şampiyonlar ligi'nde vs. olduğu gibi bilet gelirleri + maç gelirleri + organizasyon katılım geliri + reklam gelirleri (asıl olay buradadır) + sponsor gelirleri (ikinci asıl olay buradadır) + televizyon gelirleri + ürün gelirleri vardır. bu kalemler bilinmediği için, bilinse de işe gelmediği için dillendirilmez pek. çok açık soruyorum; size mantıklı geliyor mu tuncay özilhan gibi para babası bir kapitalistin yıllarca geri dönüşünü almayacağını bile bile her sezon ortalama 10-15 milyon dolar kadarlık bütçeleri öylesine ortalığa saçacağı düşüncesi?

    efes'in de, fb beko'nun da geçtiğimiz sezonlarda aldıkları olumlu geri kazanımların miktarlarını az çok biliyorum fakat odağı galatasaray olan bir sözlükte bunları yazmayı düşünmüyorum. efes ülkeye mal olmuş bir organizasyon olsa da neticede her ikisi de yerelde rakiplerimiz. bu yüzden rotayı litvanya'ya kırıyorum:

    zalgiris kaunas'ın geçen sezonki toplam bütçesi ±7-7,5 milyon euro bandındaydı. litvanya her ne kadar avrupa basketbolunda ekol ülkelerden biri olsa da ülkenin basketbola akıttığı para komik derecede düşük. ve işte, zalgiris böyle bir yapıda sürekli kar eden (her sezonu 1,5-2 milyon euro artıyla kapatıyorlar, hem de euroleague şampiyonu olmadan! bak sen şu işe!) bir kulüp. nasıl mı? çılgınlık derecesindeki bilet gelirleriyle, lisanslı ürün satışıyla, euroleague broadcasting agency tarafından kendilerine aktarılan yayın geliriyle, euroleague yönetimi eliyle hesapa yatırılan katılım geliriyle, 10 küsür sponsoruyla ve sarunas jasikevicius gibi bir figürü çok başarılı bir biçimde pazarlayabilmeleri hasebiyle. e hani euroleague şampiyonluğundan gelen 1 milyon euro? yoh, o bizde yoh. :( yani? yani neymiş, demek ki neymiş? demek ki euroleague katılımcılarını ayakta tutan mali katkı yalnızca euroleague'ten gelen o az buçuk para değilmiş.

    --- €, $ ---

    miktarlardan bahsedelim:

    - şampiyonlar ligi'ndeki "şampiyonluk" (sadece bu kalemi yazıyorum, neticede euroleague'e sadece şampiyonluk kazancı üzerinden eleştiri getiriliyor) miktarı: 4 milyon euro ( http://gss.gs/bgU )
    - nba'deki "şampiyonluk" (sadece bu kalem, playoff pool'u komple dahil etmiyorum yine) miktarı: 3,5 milyon dolar ( http://gss.gs/hOv )
    - euroleague'in "şampiyonluk" (sadece bu kalem) miktarı: 1 milyon euro

    şu tabloda 1 milyon euro çok da küçümsenmez herhalde.

    --- €, $ ---

    - reklamcılığı, sponsorlukları ve yayın gelirlerini içeren euroleague havuzunun 2018 sonu genişliği 500+ (`~515)milyon dolar` bandındadır (aynı dönemde nba havuzunun genişliği 7 milyar dolar civarlarındadır). 2025 sonu (2026 başı) beklentisi ise 1 milyar euro'dur.
    - uefa'nın şampiyonlar ligi'yle dağıttığı para (2018) 2,25 milyar dolar bandındadır. uefa'nın avrupa ligi'yle dağıttığı para 400 milyon euro civarlarındadır. bu bağlamda euroleague'in dağıttığı (havuzunu oluşturduğu) para uefa'nın avrupa ligi'yle dağıttığı paradan fazladır.
    - basketbolun avrupa'da futbolun gerisinde olan bir spor dalı olduğu hesaba katılırsa euroleague'in doğrudan ve dolaylı olarak katılımcı takımlara sağladığı ekonomik katkı hiç de azımsanmayacak noktalardadır.
    - euroleague elde ettiği havuz gücüne ingiltere gibi, fransa gibi güçlü ekonomilerden uzak kalmasına (2019'dan itibaren asvel giriyor devreye); litvanya gibi, karadağ gibi görece küçük pazarlarla yola devam etmesine rağmen ulaşmıştır.

    --- €, $ ---

    - euroleague'in normal sezon boyunda takımlara dağıttığı galibiyet primi maç başına 60 bin euro'dur.
    - euroleague'in çeyrek final serileri boyunca takımlara dağıttığı galibiyet primi maç başına 80 bin euro'dur.
    - euroleague'in euroleague katılımcılarına ödediği bir katılım payı vardır. bunun yanında final four katılımcılarına, üçüncüye ve finaliste de ödediği belirli miktarlar söz konusudur.
    - avrupa basketbolunda (hatta basketbolda) bonservis mekanizması yoktur, buy out mantığı vardır ki bu da çok çok çok nadir olarak ödenen bir oyuncu alım meblağıdır. dolayısıyla basketbolda takım giderleri oyuncu maaşları odaklıdır.

    para mevzularını euroleague'in resmi sitesindeki "media center" bölümüne girip inceleyebilirsiniz. üst kısımda "press releases" diye bir bölüm var, istemediğiniz kadar içerik mevcut: http://mediacentre.euroleague.net/

    --- €, $ ---

    2. cevap: evet, euroleague temelde bir prestij turnuvasıdır. sponsorların ve şirketlerin çekip çevirdiği (euroleague esasen bir şirket zaten) bir organizasyondur euroleague. 2001 sonrası dönemine "modern dönem" olarak atfedilir zira 2001 öncesinde euroleague-suproleague ayrımı vardır. mevzubahis şirket her yıl çılgınca kar etmeye devam etmekte ve elde ettiği karı ortaklarına paylaştırmaktadır. yani, euroleague katılımcıları temel mantıkla euroleague şirketinin hissedarlarıdır.

    peki odağı yalnızca prestij olan bir organizasyona yatırım değer mi?

    anadolu efes genel menajeri alper yılmaz, sezon başında katıldığı bir yayında (ntv'nin youtube yayınlarından biriydi yanlış hatırlamıyorsam, murat kosova da vardı programda) efes'in bu sezon bütçe artışına gitmesinin asıl sebebinin, anadolu grubu'nun, anadolu efes markasının geçtiğimiz sezonki* euroleague sonunculuğu sonrası ciddi yara almasıyla ilgili olduğunu söylemişti. euroleague'teki başarısızlık anadolu grubu'na marka, sponsorluk ve reklamcılık gibi fraksiyonlarda negatif feedback olarak yansımış. kısacası evet, euroleague organizasyonuna yatırım değerli yatırımdır. buraya parayı akıtan şirket akıttığı paranın karşılığını başka alanlardan alır daha çok.

    3. cevap: evet, uzanamadığımız ciğere murdar diyoruz maalesef. ancak bunun müsebbibi galatasaray taraftarı değil hiçbir şekilde, bunun sorumlusu galatasaray basketbol şubesini yıllardır kötü bile yönetemeyen, şubeyi ahbap zengin etme aracı olarak kullanan kan emici zihniyettir. ayağa gelen büyük sponsorları "küçük olsun ve bizim olsun ki rahatlıkla at koşturabilelim" kafasıyla reddeden kötü fikirli ve kötü niyetli yöneticilerdir.

    umarım bir gün sahip olduğumuz büyük taraftar gücünü sağlam bir bütçe, sağlam bir yapılanma, sağlıklı bir mali yapı ve iş ahlakına sahip yöneticilerle harmanlayıp euroleague'in altını üstüne getiririz. yakın gelecekte pek mümkün görünmese de hayal kurmak bedava...
  • 287
    buna şampiyonlar ligi diyenin aşırı cahillikten ölmesi gereken organizasyon. iyi bir organizasyon ama betimlemek için "futboldaki şampiyonlar ligi" demek ahmaklıktır. şampiyonlar ligi ne demektir? dünyanın en iyi takımlarının ve en iyi oyuncularının mücadele ettiği yerdir. şampiyonlar liginde mücadele etmeyip dünyanın en büyüğü olabilen kulüp var mı? hayır. peki şu an dünyanın en iyi futbolcuları da bu takımlarda oynamıyor mu? evet oynuyor.

    peki basketbolda öyle mi? değil. dünyanın en iyi oyuncuları euroleague'de mi? tabii ki hayır. en iyi takımları? alakası bile yok.

    basketbolda eğer bir şampiyonlar ligi varsa bu nba'dir. nba'de tutunamayan, yedeğin yedeği olan olan oyuncuların tanrı ilan edilebildiği bir yerdir euroleague. dahası değil.

    2017 euroleague en iyi beşindeki 4 oyuncu nba'de tutunamamış, takımlarında rotasyondan ilerisine geçememiş en iyisi 16 dakika ortalama süre alabilmiş oyunculardır. yani bu bile ne denli bir seviye farkı olduğunun çok net göstergesidir. hal böyleyken şampiyonlar ligi demek ancak aptallara yakışan bir hareketten fazlası da değildir.
  • 406
    2 wild card'lı takım haricinde 2021-22 sezonunun katılımcıları:

    11 a lisans sahibi takım (barça, baskonia, çeska, efes, fb, maccabi, milano, oly, pao, real, zalgiris)
    a lisans sahibi olacak ama henüz a lisanslandırılmamış 2 uzun süreli lisans sahibi takım (asvel, bayern)
    salon ve yatırım sebebiyle özel davetiyeyle 2 seneliğine lige dahil edilen 1 takım (alba)
    eurocup finalisti 2 takım (monaco, kazan): (bkz: eurocup/#3143576)
    2 wild card'lı takım

    wild card sahipleri birçok kişinin ortak tahminine göre kızılyıldız ile zenit olacak. normal şartlar altında vtb kontenjanı söz konusuydu fakat kazan eurocup aracılığıyla kendisini euroleague'e atınca bu kısım devreden çıktı gibi oldu. sanıyorum resmi olarak vtb hakkı kaybolmadı ama bu sezon euroleague'de çeyrek final yapan, yatırım garantisi ortaya koyan bir zenit söz konusuyken 3. bir rus takımına wild card vermez euroleague. diğer olağan şüpheli kızılyıldız ise salon, yatırım gibi detaylara ilave olarak adriyatik ligi* kontenjanını da bünyesinde bulunduruyor. liga aba'nın iyilerinden olan buducnost voli eurocup'ta, partizan ise fiba şampiyonlar ligi semalarında olduğundan dolayı kızılyıldız bu biletin en büyük adayı konumunda.

    euroleague'de sezonun iyi takımlarından olan valencia (wild card alabilir ama 4. ispanyol takımı ihtimali epey zor) ile virtus bologna'nın euroleague'e dahil olamayacak oluşu bir nebze üzdü. her iki ekip de geçmiş, salon, yatırım gibi konularda avrupa basketbolunun en üst seviyesinde olmayı hak ediyordu ama durum bu, yapacak bir şey yok.

    son olarak, türkiye'den bir takıma wild card verilebilir mi? başta türk hava yolları olmak üzere euroleague'i ayakta tutan türk sponsorlar masaya yumruklarını vursalar verilir ama hiçbir sponsor böyle bir aksiyon içerisinde olmadığından ötürü maalesef diyorum. zaten 1-2 gün önce bu konuya noktayı koymuştu euroleague ceo'su jordi bartomeu:

    "almanya, fransa, ispanya, italya, türkiye ve yunanistan takımları için euroleague'e katılım yolu eurocup'a katılımdan ve burada elde edilecek başarıdan geçiyor."

    ki ülke basketbolunda efes ve fb dışında euroleague seviyesinde yatırım yapabilecek yegâne takım türk telekom an itibarıyla ancak tt de fşl organizasyonunu seçmişti sezon başında. neyse, en azından khimki yok seneye euroleague'de, yani umarım olmaz...
  • 386
    https://twitter.com/.../1264877929265352704

    oyuncular birliği ile yapılan toplantıda oyuncuların "oynamak istemiyoruz" genel talebi iptal kararında belirleyici olmuş. oyuncular oynamaktan korkmuşlar yani en basit ifadeyle. hani şu sağlık hizmetlerinin en kalitelisine zerre beklemeksizin ulaşabilme imkanı olan sporcular... covid-19'un bundan birkaç hafta sonra da etkinliğini sürdüreceği günlerde "oynamak istemiyoruz" diyen sporcuları beach club'larda eğlenirken görürüz artık.

    2020-2021 sezonu aynı takımlarla oynanacakmış. 3 aya her şey sıfırlanacak tabii, her şey bitecek ve ortalık güllük gülistanlık olacak, yersen.
  • 339
    2018 - 2019 sezonu temsilcileri belli olmuş.

    ülkemizden daçka, efes, fb
    almanya'dan lig şampiyonu (final serisi alba berlin - bayern münih arasında)
    ispanya'dan barcelona, baskonia, gran canaria, real madrid
    israil'den maccabi tel aviv
    italya'dan milano
    karadağ'dan buducnost podgorica
    litvanya'dan zalgiris kaunas
    rusya'dan cska moskova, vtb finalisti (khimki moskova, unics kazan ya da zenit st. petersburg; cska yarı final serisinde elenirse vtb şampiyonu)
    yunanistan'dan olympiacos, panathinaikos

    kızılyıldız'ın şu listede olmaması euroleague adına büyük kayıp. hakeza yıllardır yerinde sayan milano'nun yine euroleague'de olacak oluşu başka bir iç gıcıklayıcı şey ki euroleague'un a lisans muhabbetinin hakkaniyetini de sorgulatıyor, bir kez daha. milano italya ligi final serisinde trento'yla karşılaşacak ve trento ligi şampiyon tamamlasa bile euroleague'e dahil olamayacak. aynı durum tofaş için de geçerli olabilir. yarı final serisinde efes'i nakavt edip finalde olur da fb doğuş'u geçerlerse onlar da euroleague'e katılamayacak.
  • 504
    final maçı sonucunu hiçbir büyük medya kuruluşunun haber yapmadığı organizasyondur. italyan corriere dello sport ve la gazetta dello sport, ispanyol as ve marca gazeteleri ne sosyal medyadan ne de internet sitesinden haberini paylaşmamış. fransız lequipe gazetesi çok küçük yer ayırmış onun sebebi de finalde fransız takımının olması. bu kuruluşlar formula 1, tenis gibi spor haberlerini veriyorlar yani futboldan ibaret değiller.

    bu kuruluşlar bile yer vermemişse kıta dışından zaten ilgi görmemiştir. marketing ve pazarlama anlamında skandal bir organizasyondur. düşünsenize şampiyon oluyorsunuz ama dışarıdan kimse ne biliyor ne duyuyor. finali 1 milyar kişinin izlediğini sanan fener taraftarına epey laf anlattım da anlamıyorlar.*

    benim fikrim nba’in burayı komple satın alması. hem bütçe koyarlar hem de adam gibi lig modeliyle rekabetçi ortama dönüştürebilirler. marketingi zaten hepsinden iyi yaparlar. basketbol gibi güzide sporun bu yiyicilerin elinde kalması üzücü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın