2161
galatasaray taraftarının şımarıklığı artık abartı seviyeye geldi. yıllardır haziranı geçtim temmzuda transfer yüzü görmeyen taraftar 25 haziranda transferler "bitmiyor" diye yönetime hakaret etme hakkını kendinde buluyor. dinime küfreden müslüman olsa sen ne yaptın da gs başkanına küfür hakkını kendinde görüyorsun? 25tl verip -kadıköy hatırası- t-shirt'ü alıp çevrendeki fb'lileri kızdırdın diye mi o hak sana geçti? ha ekliyeyim o kzıdırmayı yapmanı sağlayan takımı da o küfrettiğin yalancı diyerek hakaret ettiğin başkan kurdu.
yönetimin 25 haziran hedefini doğru analiz etmek lazım. yıllar sonra "galatasaray'da transfer bitmez" yerine "25 haziranda transferleri bitirmeyi planlıyoruz" diyen bir yönetime kavuştuk bunu konuşmamız laızm. ama yoook galatasaray başkanına küfür edelim hadiyin daha yüksek sesle!!!
kimisi oktay mahmuti'den dolayı kızgın, kimisi stad-bjk olaylarındaki tutumundan dolayı kızgın. kadıköydeki kupa kalkmasınıı bile başkana rağmen kaldırdık sanan zevat var burda. başkan izin vermeyecekte hadi açsın bakalım abdürrahim arasın başbakanı arayabiliyor mu? tepedeki adamın ağzından çıkan her kelime değerli ve önem arzettiğinden her zaman kendi düşüncelerini söylediğini mi sanıyorsunuz? işte bu kızgınlıklarımızı yansıtacak bir platform bulduk yaşasın diyip mal bulmuş mağribi gibi giydiriyoruz başkana.
başakn dediğin çok konuşmaz olayı nedir çözemedim ben daha. faruk süren zamanını kaçınızın tevellütü yetiyor? doğru dürüst internet olmadığı ve çoğunuz gazete okumadığı için bilmezsiniz tabii. faruk başkan hergün gazetelerdeydi (ha benim için büyük başkandır eleştiri anlamında demiyorum bunu). her gün bir röportajı yayınlanırdı olmadı bir demeci. o adnan polat'a mal ettiğiniz "20:45'te lideriz" lafını da ilk eden faruk sürendir. aaaa o da çok konuşuyordu demi?
yönetim anlamında bilgisi olmayanların sallaması küfretmesi kolay oluyor. sorun, galatasaray taraftarının başkanı yönetimi veya sporcusu hakkında sınıf arkadaşıyla konuşuyor gibi konuşması. bir insanı eleştirecekseniz de doğru kelimeleri seçmeniz lazım. o doğru kelimeleri kullanamıyorsanız biri de gelir sizi eleştirir öyle apışıp kalırsınız.
adamın şampiyonluk kutlamalarına gitmesi bile eleştiriliyor. kardeşim antalyadaki taraftarın hakkı değil mi başkanını görmek? köln'deki tuzladaki izmirdeki görüyor işte ne güzel başkanını. illa maç için gidip 5 yıldızlı otellerde takılıp protokolde durup şehri terketmesi mi lazım başkanın? transferi başkan mı yapıyor sanıyorsunuz? transfer komitesi var, onlar uğraşacak tabi. koca gs başkanı bounes aires marseilles londra futbolcu ve futbolcu menageri mi kovalayacak? antalyaya gidiş 1 saat. akşam 18:00'de yola çıksa 20:00de antalyada gece 23:00'ea gene evinde. eee bu menejerler gece yarısı mı basıyor kulübü?
ünal aysal'a gelirsek en fazla 2 ay sonra onu pek görmeyeceksiniz herhangi bir yerde. galatasaray yönetim kurulu artık denetleyici sorgulayıcı role bürünecek. gs'ın profesyonel anlamda başkanı artık lütfi arıboğan oldu. tüm sorumluluk onun üzerinden dönecek. başkanın da artık kendini hırpalaması yıpratmasına gerek kalmayacak. belki böylece hakketmediği ithamlardan da kurtulur
yönetimin 25 haziran hedefini doğru analiz etmek lazım. yıllar sonra "galatasaray'da transfer bitmez" yerine "25 haziranda transferleri bitirmeyi planlıyoruz" diyen bir yönetime kavuştuk bunu konuşmamız laızm. ama yoook galatasaray başkanına küfür edelim hadiyin daha yüksek sesle!!!
kimisi oktay mahmuti'den dolayı kızgın, kimisi stad-bjk olaylarındaki tutumundan dolayı kızgın. kadıköydeki kupa kalkmasınıı bile başkana rağmen kaldırdık sanan zevat var burda. başkan izin vermeyecekte hadi açsın bakalım abdürrahim arasın başbakanı arayabiliyor mu? tepedeki adamın ağzından çıkan her kelime değerli ve önem arzettiğinden her zaman kendi düşüncelerini söylediğini mi sanıyorsunuz? işte bu kızgınlıklarımızı yansıtacak bir platform bulduk yaşasın diyip mal bulmuş mağribi gibi giydiriyoruz başkana.
başakn dediğin çok konuşmaz olayı nedir çözemedim ben daha. faruk süren zamanını kaçınızın tevellütü yetiyor? doğru dürüst internet olmadığı ve çoğunuz gazete okumadığı için bilmezsiniz tabii. faruk başkan hergün gazetelerdeydi (ha benim için büyük başkandır eleştiri anlamında demiyorum bunu). her gün bir röportajı yayınlanırdı olmadı bir demeci. o adnan polat'a mal ettiğiniz "20:45'te lideriz" lafını da ilk eden faruk sürendir. aaaa o da çok konuşuyordu demi?
yönetim anlamında bilgisi olmayanların sallaması küfretmesi kolay oluyor. sorun, galatasaray taraftarının başkanı yönetimi veya sporcusu hakkında sınıf arkadaşıyla konuşuyor gibi konuşması. bir insanı eleştirecekseniz de doğru kelimeleri seçmeniz lazım. o doğru kelimeleri kullanamıyorsanız biri de gelir sizi eleştirir öyle apışıp kalırsınız.
adamın şampiyonluk kutlamalarına gitmesi bile eleştiriliyor. kardeşim antalyadaki taraftarın hakkı değil mi başkanını görmek? köln'deki tuzladaki izmirdeki görüyor işte ne güzel başkanını. illa maç için gidip 5 yıldızlı otellerde takılıp protokolde durup şehri terketmesi mi lazım başkanın? transferi başkan mı yapıyor sanıyorsunuz? transfer komitesi var, onlar uğraşacak tabi. koca gs başkanı bounes aires marseilles londra futbolcu ve futbolcu menageri mi kovalayacak? antalyaya gidiş 1 saat. akşam 18:00'de yola çıksa 20:00de antalyada gece 23:00'ea gene evinde. eee bu menejerler gece yarısı mı basıyor kulübü?
ünal aysal'a gelirsek en fazla 2 ay sonra onu pek görmeyeceksiniz herhangi bir yerde. galatasaray yönetim kurulu artık denetleyici sorgulayıcı role bürünecek. gs'ın profesyonel anlamda başkanı artık lütfi arıboğan oldu. tüm sorumluluk onun üzerinden dönecek. başkanın da artık kendini hırpalaması yıpratmasına gerek kalmayacak. belki böylece hakketmediği ithamlardan da kurtulur
