1595
bir yandan, hiçbir suçu ya da en ufak bir dahli olmadığı şike davası yüzünden uefa'nın vereceği karar acaba bizi de kapsar mı? korkusuyla hareket eden yönetim ve bu davanın 1. numaralı şüphelisi konumundaki fenerbahçe'nin sanki hiçbir korkusu ya da çekincesi yokmuş gibi transfer yapmaya başlaması , galatasaraylı taraftarların haklı olarak isyan etmesine neden oluyor. suçlu psikolijisiyle hareket edilmesi beni de kızdırıyor sanki roller yer değiştirmiş gibi. bu kadar temkinli davranmak transfer konusunda yönetime zemin kaybettirebilir. uefa'nın vereceği kararı ne zaman açıklayacağını tam olarak bilen varsa beri gelsin? bildiğim kadarı ile daha bizdeki tahkim kurulu kararı çıkmadı. örneğin; karar temmuz ayı sonlarına doğru verilirse o zamana kadar hep ''en kötüsü' düşünülerek mi hareket edilecek? bu açıdan düşünmek gayet mümkünken diğer yandan da, transferin başlamasıyla birlikte hala hiç ses soluk çıkmadığına göre demek ki uefa, hala ''tüm'' takımları cezalandırma olasılığını güçlü bir seçenek olarak masada tutuyor çünkü sen-ben transferin gecikmesinin yaratacağı sıkıntıların farkındaysak yönetim bu sıkıntıları çok daha önceden hesaplamıştır ve hala buna rağmen adım atmıyorsa durumlar ciddi demektir. yönetim bu konuda öngörüden ziyade bence, girişilen birtakım faaliyetlerden edindiği intiba sonucu ve somut bilgilerden hareketle ''bekle gör'' politikasını izlemekte olduğunu düşünmekte gayet olanaklı.
http://www.radikal.com.tr/...mp;ArticleID=1087931
belirsizlik her koşulda en kötüsüdür. yönetimin ,uefa'nın vereceği karara göre transferi şekillendireceği, buna uygun bir a ve b planı olduğunu düşünüyorum fakat henüz bir kararın çıkmaması yönetimin elini kolunu bağlamış durumda. avrupa'dan men kararı gelirse büyük bir maddi kaynaktan yoksun kalınacağı için eldeki imkanlar dahilinde düşük maliyetli oyuncular ya tutarsa mantığı içinde takıma katılması hatta yüksek maaşlı kimi oyuncuların elden çıkarılması gündeme gelebilir çünkü bu takım seneye şampiyonlar ligi'ine mutlaka katılacağı hesaplanarak kurulmuştu. uefa'nın uzun süreli, tüm takımları men etmesi durumunda türkiye'süper liginde ilk üçe oynayacak bir kadro yeterli olacağından yüksek maliyetli oyuncuların transfer edilmesi (hamit, gökhan töre gibi yerli oyuncularda bu gruba dahil) mali kriterler bakımından ilerisi için yıkıcı sonuçlar doğurabilir. kimse arzu etmez ama böyle bir karar çıkması durumunda bu yasaklı süreyi en az hasarla atlatmak için akıllı adımlar atmak gerekiyor ilerisini düşünmeden , sanki şampiyonlar ligi'nde oynuyormuşcasına paraları saçmak ancak koyabildiği en büyük ideali kendi liginde şampiyon olabilmek olan, transferleri bazı yerlerden gelen ''talimat''lar sonucu kulübe hibe edilen paralarla gerçekleştiren bunları yaparken de hiçbir ciddi planı-programı olmayan kulüplerin işidir.
son tahlilde , ben kendi adıma ünal aysal - fatih terim ikilisine güvenmeyi seçiyorum.
http://www.radikal.com.tr/...mp;ArticleID=1087931
belirsizlik her koşulda en kötüsüdür. yönetimin ,uefa'nın vereceği karara göre transferi şekillendireceği, buna uygun bir a ve b planı olduğunu düşünüyorum fakat henüz bir kararın çıkmaması yönetimin elini kolunu bağlamış durumda. avrupa'dan men kararı gelirse büyük bir maddi kaynaktan yoksun kalınacağı için eldeki imkanlar dahilinde düşük maliyetli oyuncular ya tutarsa mantığı içinde takıma katılması hatta yüksek maaşlı kimi oyuncuların elden çıkarılması gündeme gelebilir çünkü bu takım seneye şampiyonlar ligi'ine mutlaka katılacağı hesaplanarak kurulmuştu. uefa'nın uzun süreli, tüm takımları men etmesi durumunda türkiye'süper liginde ilk üçe oynayacak bir kadro yeterli olacağından yüksek maliyetli oyuncuların transfer edilmesi (hamit, gökhan töre gibi yerli oyuncularda bu gruba dahil) mali kriterler bakımından ilerisi için yıkıcı sonuçlar doğurabilir. kimse arzu etmez ama böyle bir karar çıkması durumunda bu yasaklı süreyi en az hasarla atlatmak için akıllı adımlar atmak gerekiyor ilerisini düşünmeden , sanki şampiyonlar ligi'nde oynuyormuşcasına paraları saçmak ancak koyabildiği en büyük ideali kendi liginde şampiyon olabilmek olan, transferleri bazı yerlerden gelen ''talimat''lar sonucu kulübe hibe edilen paralarla gerçekleştiren bunları yaparken de hiçbir ciddi planı-programı olmayan kulüplerin işidir.
son tahlilde , ben kendi adıma ünal aysal - fatih terim ikilisine güvenmeyi seçiyorum.