resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:82
Uyruk:Türkiye
  • 1365
    sorunlu bir camia içine girdiğimin farkındaydım. bunun için şaşıranlar da oldu. bunun için de gerekli zamanı ayırmayı hesaplamıştım. vaktimin yüzde 80'inden fazlasını g.saray'a harcıyorum. çok şanslıyım iyi bir ekibim var. profesyonellerim iyi kendi şirketlerimde, ihtiyaç olduğunda beni arıyorlar.

    "ben bir vasitayim"
    ben 3 bin oyu 2 oyla kaçırdım. g.saraylılar'ın bir teveccühü bu. beklentinin yüksek olduğunu hissettim. gittikçe düşen kredinin ve heyecanın tekrar kazandırılması için bana görev verildi. g.saray'ın kendi gücünün bunu telafi etmeye yeterli olduğunu göstermeye çalışıyorum. g.saray'ın kendi enerjisi layık olduğu yere taşır. ben burada bir vasıtayım.

    "müjdeler vereceğiz"
    şu anda programımı biraz önden götürdüğümü söyleyebilirim. benim özellikle ilk mali genel kurula kadar yapmak istediklerimin büyük kısmını başlattık, bir kısmı neticelendi bir kısmı devam ediyor. mart'taki genel mali kurulda camiamıza önemli müjdeler verebiliriz.

    borç 27 milyon dolar azalmiş
    rakamsal olarak baktığımızda banka borçlarımız 150 milyon dolardan 120.7 milyon dolar kalmış. yeni banka borcu almamışız, borçlanmamışız. ilk 5 aylık ödemeler kulüp giderlerini karşıladıktan sonra 50 milyon dolarlık bir masraf olmuş. borçlanmadan karşılamışız. süresi gelen borçlar 59 milyon dolardan 44 milyon dolara düşmüş. genel borçlarımız 328 milyon dolardan 301 milyon dolara düşmüş. ayrıca bunları yaparken yeni transferleri de yapmışız.

    "mali kriterlere uyum tamam"
    mart ayından sonra g.saray uefa kriterlerine hazır. bugün bile hazır diyebilirim. ama mali kongreden sonra o kriterlerin tamamını karşılamaya hazır olacağız.

    transfer dökümü
    12 yeni oyuncu transfer etmiş, 17 oynucuyu göndermişiz. basketbol için erkeklerde 7, kızlarda da 7 yeni oynucu transfer etmişiz. voleybolda 8 oynucu transfer edip, 8 erkek 8 kadın 16 oyuncu almışız. transfer bedelleri olarak sattıklarımızla aldıklarımız arasında 7 milyon euroluk bir fark var. 7 milyon ödeyerek futbolcuları almışız. bütçeler olarak konuşursak. 2010-11'de bütçemiz 70 milyon dolarmış bu sene 62 milyon dolar olarak geri çektik.

    "iyileştirmeler yapiyoruz"
    gelir kalemlerini geliştirmek kulübün istikbali için çok önemli. finansal ve operasyonel gelirler olarak bunu ikiye ayırabiliriz. stadın kullanımı iyileştirme, sponsor ilişkilerini en yüksek düzeyde sağlamak ve yararlı halde tutmak içinyaptığımız çalışmalar, değişik cephelerde iyileştirmeler hedefledik ve yapıyorfuz.

    "ceo değil ombustman"
    fatih terim'in ceo olacağı konusunda, yazıldığı şekilde bir projemiz yok. fatih terim g.saray tarihinden gelen, g.saray'a hayatını vermiş deneyimli bir insan. ben de fatih terim'le çalıştığım için şanslıyım. bu iş ilişkisinin uzun süre başarı bazında devam edeceğine inanıyorum, inanmak istiyorum. fatih hocanın da kendi plan ve programları vardır. benim içimden geçen bir tek şey şu: fatih hoca g.saray tarihine malolmuş bir insandır. teknik direktörlüğü bıraktığında da g.saray'da daha yukarıda yer almalıdır. şu anda ben kendi görevim için kendimi yaşlı görüyorum. fatih hocanın tecrübesini kullanacağı, g.saray'a en yararlı olacğı pozisyonda kullanmayı söz ediyorum. futbola daha yararlı olabileceği bir görev.

    "imanim tam, makina gibi olursak..."
    bu bir çok kimseye ters gelebilir. yükü taşıyacak kadar mesuliyet isteyen herkese bu imkanı tanırım. fatih hoca bunu yapıyorsa ve başarılı oluyorsa ona kapıyı açarım, daha fazlasını istiyorsa onu da veririm.
    şu anki haliyle futbol takımında eksikler var ama bu takımla çok önemli işler yapacağız. benim buna imanım tam. çok kaliteli oyuncular var, onları bir arada oynatabilmek ayrı bir sorun. makina gibi beraber oynadığımız vakit de önlerinde kimsenin duramayacağı çok açık.

    "transfer yapacağiz"
    transfer için çok erken ama fatih hoca benden şu anda böyle birşey istemedi, istemese de ben ondan isteyeceğim. oturup bir görüşme yapacağız. sezon başı fazla vaktimiz olmadı ama bu dönem önümüzde daha iyi değerlendirme yapacak bir süre var. en iyisini yapacağız.

    "fatih hocayla iyi bir ilişki oldu"
    bu işin standartı teknik direktörün eksik gördüğü bölgelere uygun oyuncuları yönetime önermesi şeklindedir. ama transferi yönetim yapar, teknik ekip yapmaz. bizde de bu iş böyle olacaktır. bundan önce de böyle oldu. fatih hoca mümkün olduğu kadar ekonomik davranmak istedi. fazla aceleci ve masraflı olmasın istiyordu, biz de öyle istiyorduk. iyi bir beraberlik oldu. biz yeşil sahaya girmiyoruz, fatih hoca da bizim sahamıza girmiyor. iyi bir işbirliği doğdu. kimse kimsenin sahasına girmiyor.

    "yöneticilerle kirginlik yok"
    burada eldiven giymeyeceğim çok açık konuşacağım. bizim yönetim kurulumuz birbirine benzemeyen 16 kişiden oluşuyor. herkes farklı branşlardan ve farklı yöntemlerden geliyor. bir hizmet yarışı başladı, herkes en iyisini yapmaya çalışıyor. biz de futbolcular gibi bir koordinasyon dönemi geçirdik. aslında kavga dövüş olmadı, dargınlık da olmadı. herkes birbiriyle konuşuyor, ediyor. belki toplantılarda tatmin olmayan arkadaşlarımız oldu. son derece sıcak şekilde devam ediyor.

    "hiç itiraz görmedim"
    benim yönetim anlayışım disiplinli, saat gibi işleyen, herkesin birbiyle yardımlaştığı ancak destek olurken önünü kesmeyen bir sistem. insiyatif kullanmayan bir başkan başkanlık yapamaz. g.saray geleneklerinde bu görev verilmiştir. ben yetkilerimi sonuna kadar kullanırım, yetki kullanmaktan kaçınmam. ama herkesi dinler kararı veririm. hiç bir zaman yönetim kurulundan itiraz görmedim. arkadaşlar bana destek verdiler.

    "şeffafliktan kaçamayiz"
    bu çağı iyi anlamamız lazım. hepimizde cep telefonu ve sanal bir sistem var. şeffaf olmaktan başka bir seçeğimiz kalmamıştır. şeffaf olmanın avantajını da kullanacağız. madem ki kol kırılıp yen içinde kalamıyor, o kırık kolu en iyi şekilde tamir edeceğiz. bugün ben bunu yapıyorum. çünkü biz taraftar için varız, taraftar bizim için var değil. taraftardan olaylar gizleyerek yönetemeyiz. ilerde bütün kulüpler bu noktaya gelecek.

    "iyi oynayan kazansin"
    derbi konusunda samimiyetle söylüyorum. hangi takım iyi oynuyorsa kazansın. ikisi de bizim saydığımız rakiplerimiz. her ikisiyle de oynamadık, oynayacağız. iyi oynayan kazansın. bunu şablon olarak değil, gönülden söylüyorum.

    drogba konusu
    çok iyi bir oyuncu. g.saray için de son derece faydalı olabilecek bir oyuncu. ancak hocam bana şu anda önermedi. ondan tavsiye bekliyoruz. ama bana soruyorsanız. drogba benim son alternatifim olur. drogba hakkında benim aldığım lansmanlara baktığım vakit, bu takımın dengesine uyamaz. maliyet olarak değil, karakter olarak uyamaz. drogba'nın yapısı itici, yırtıcı, uyumsuz bir oyuncu yapısı. böyle bir yıldız oyuncu olayın şeklini değiştirebilir. böyledir demiyorum belki sonunda gidip drogba'yı alıp getirebiliriz.

    isimler konusunda o kadar şeffaf olamam getiremeyebilirim. taraftarımızı hayal kırıklığına uğratmak istemem. ben görüşümü söylerim belki hocayı da ikna ederim ama hocadan görüş gelmesini beklerim. ingiltere'de oynayan bir oyuncu belki de. iri yapılı, beyaz tenli, güçlü, yakışıklı diyebilirim.

    başarinin 1. etabi avrupa
    bizim artık türkiye liglerinin dışında ismimizi duyurabilecek hali gelmemiz lazım. bunun birinci etabı avrupa. ne kadar çok kulübümüz oynarsa o kadar çok puan alırız. en büyük endişem kulüplerimizin yurt dışına çıkamama durumunda kalması. o yüzden de şike olaylarında mümkün olduğunca federasyona bu uyarılarla yaklaştık. ama türk sporuna ve federasyona bir zarar gelmesin, ona gelirse bize de gelir. tahmin ediyorum bugün geç de olsa uyarılarımız algılandı.

    "bizi yanliş anladilar"
    başlangıçta bir fikir ayrılığı oldu. yanlış algılamadan dolayı bizim diğer kulüplerimize karşı bir pozisyon aldığımız sanki durumdan istifade etmek istediğimiz düşüncesi doğdu. belki daha açık olmalıydık. yaptığımız uyarıların türk futboluna yönelik olduğunu belki yeteri kadar anlatamadık. o gün o kaos içinde bu yeteri kadar anlaşılmadı. ama bugün iyi bir uyum içindeyiz, diğer kulüpler. benim işlerimin çokluğu nedeniyle başkan yardımcısı kulüpler birliği'nde bizi temsil ediyor.

    "taraftara güveniyorum"
    ,mecidiyeköy'de 23 bin kişiyle oynuyorduk. 54 bin kişilik stadın tamamını doldurmak kolay değil. taratfarımız bize güvendikçe inandıkça, bu heyecanı paylaştıkça stat dolacaktır. ben uzun süre full oynayacağımız dönemin yaklaştığını düşünüyorum. taraftara güveniyorum.

    "yeni zemin geliyor"
    zemini malesef biz kontrol edemiyoruz. değiştiriyoruz, tırlara yüklenmiş geliyor. böyle bir zeminin maliyeti 300 bin euro civarında. her gün değiştirme gücü ve imkanı olmaz. yeni bir stat, federasyon bütün maçları oraya yıktı. biz maçlarımızı orada oynuyoruz. konserler oldu. özellikle bu tür faliyetler sahayı bozdu. avrupa'da sahaya gazetecileri bile çıkartmıyorlar. statlara ek gelir sağlamak lazım ama o geliri sağlarken getirisinden fazla götürüsü olmaması lazım. biz 2 futbolcumuzu kaybettik. sakatlandı. devam etsek daha fazlası da olabilirdi. astarı yüzünü geçiyor.

    hangi futbolcu heyecanlandiryor?
    g.saray'da beni en çok kim heyecanlıdırıyor, çok zor bir soru. ancak şu anda g.saray'da melo bu tarife biraz uyar gibi. ama şu anda her hangi bir yerden topa vururken beni çok heyecanlandıran bir oyuncu yok. işte bunu bulmamız gerekiyor. takımda eksiğimiz bu.

    "istikbalimiz gençlerde"
    g.saray'ın istikbalini gençlerde görüyoruz. hem fiziklerinin hem beyinlerinin g.saray'a göre model edilmesi, bu kalıba girmesi çok önemli. o sporcularla g.saray'ın istikbalini hazırlayabiliriz. yoska dışarda hazırlanmış 30 yaşına gelmişi almak kolay. g.saray'ı bir oyuncu fabrikası haline getirmeliyiz. bizim kultürümüzde bu var.

    işin çelebi'nin disipline sevki
    g.saray'da eşyanın tabiatı böyle. basında camiayı rencide eden konuşmalar olursa biri gelip bunu disiplin kuruluna verebilir. böyle bir şikayet de türker aslan'dan geldi. o imzayla geldi. burada bizim durumumuz üstü bıyık altı sakal durumu. bir tanesi eski yöneticimiz, eski başkanımız için de geldi. biz onu orada kapattık. bir başkan için böyle bir şeyle bize gelmeyin dedik, kapattık. işın çelebi için de geldi, biz disipline sevketmedik. bir yazı yazdık, "arsasında değilim, maksadını aştı, yanlış anlaşılma var" deyin dedik. herhalde bize yardımcı olacaktır.

    olay inan kıraç olayı değil, camia buna reaksiyon gösterdi. ankara'dan ters görülen bir zatın kendisini ankara'ya gönderin şeklindeydi. böyle bir şeyi ne g.saray yapar ne ankara bizden ister. böyle bir şey g.saray'ın şahsına olan hakarettir.

    biz bir denetleme yaptırdık ama işi teslim aldığımızdaki rakamlar nedir diye tespit yaptırdık ve orada kaldık. bu çok ivedilikle yepaldı. zaten 2 ay sürer, 1.5 ayda bitirdi bu ekip. araştırma uzun süreli bir araştırma 7-8 ay sürmesi lazım. bir sharlo holme hikayesi bu. bazı farklılıklar gördük ama bunlar kasti değil. 2 ayrı firma araştırma yaparsa böyle küçük sapmalar olabilir.

    tekrar aday olacak mi?
    genel bir odit yaptırıyoruz, kendimize yaptırıyoruz. kendimizi denetletiyoruz. kurumsal yapılaşmanın bir gereği olarak yapılıyor. finansal ve kurumsal yapının kurulması gerektiğini söylemiştim. 3 sene sonra buradan ayrıldığımda bir sistem kurduysam bu bozulmadan devam etmeli. bunu garantiye almak için yaptırıyorum.

    "en iyi yönetilen departman basketbol"
    basketbol en iyi yönetilen departman. çok iyi transferler yapıldı. az önce bahsettim erkeklerde 8, kızlarda 7 oyuncu alındı. futbolda olduğu gibi hepsi çok isabetli seçimler. basketbol bu ivmeyi çok iyi yakaladı. ben çocuklarımızın eurolegaue'de başarılı olacağına inanıyorum.

    "önceliğimiz marka değeri
    büyük tabloya baktığınız vakit, dünya ekonomisi çok değişti. evdeki hesaplar çarşıya uymuyor. bizim elimizde bu işleri değiştirecek sihirli değnek yok. mutfağımızdaki her şeye bakıp bunları çok iyi kullanmalıyız. sözünüzü tutamıyorsanız güvenilir değilsiniz. g.saray'ın ismi ve marka değeri milyonlarca dolarla ölçülmez. bu bizim önceliğimiz.

    "camiaya sözüm var"
    benim verdiğim bir söz var. bizim g.saray'ın hisse senetleri hemen hemen ingiliz sistemi değidimiz, temettüden ziyade değer artışından alıcıların para kazanıp kaybettiği bir sistem. eskiden öyle değildi. g.saray eskiden bütün geliri üzerinden temettü dağıtmak zorundaydı. bugün gerçek anlamda bir piyasa şirketi haline geldi. banka faizleri yüzde 9-10 biz hiç kredi almadık. kredilerden de kurtulmamız lazım. bunun da bir tek nedeni, hisse senetlerini geçici olarak paraya çevirip, kullanmak ve daha sonra bunu yeniden camiaya kazandırmak.

    benim kongrem bunu istiyorsa ben de görevimden ayrılmadan önce ne kadar hisse senedi verdiysem onları bulup geri alacağım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın