• 1733
    anlatsam roman olur. onlardan ümidimi en çok kestiğim gün güneş gibi doğan, havanın apaydınlık olduğu an beni karanlık kuyulara atan, şu anki tribünlerde bir bok bilmeyip ulema ulema takılan yüzyüze geldiğinde yüzüne konuşamayan, nete çıktımı aslan kesilen, maç öncesi-maç sonrası bağırmaktan sesi kısılan maçda ise sadece ıslık yapmayı görev bilen, ıslıklanacak rakip yoksa kendi futbolcusunu,taraftarını ıslıklayan daha stada girerken maçı kaybettiklerini düşünecek kadar negatif enerji ile dolu olan pesimist insanların çok olduğu gruptur galatasaray taraftarı.

    bütün bunların ışığında basketbol maçlarına gittiğimde ise gelecek daha da güzel olacak dememi sağlayan bir tribündür de ayrıca galatasaray taraftarı. taraftarın bilmesi gereken, en kötü durumda bile takımının kazanacağına dair bir inançla onun arkasında olmak, onları iteklemek gibi bir misyonunun olduğunun farkında olması gerektiğidir.

    kulübünün maddi anlamda güçlü bir durumda olmadığının bilincindeyse ve kulübünden drogbayı istiyorsa, kulübü maddi anlamda rahatlatmak için o koşullları yaratmanın, kendi elinde olduğunu bilmelidir. bizim taraftara bakıyorsun, forma çıkar, daha çıkmadan "forma berbar alanın a.q. " der. gstv açar 5 lira lan 5 lira vermez bir de kampanya düzenler gstv parasız olsun diye. kombine kart zaten almaz 25 milyon taraftarı olduğu söylenen kulüp 30 bin kombine satamıyor (üstelik daha stadın ilk sezonu) maça gelmez dergi almaz. kulüp için bir firma kanal medya gazete yanlış yanlı haber yapar mail atın dersin onu bile atmaz attım tribine girer (kimse ben atıyorum demesin bir keresinde bu tarz bir mail verdik 100den fazla kişi ben attım maili dedi 17 kişi atmıştı sadece). hürriyet okuma dersin tepki koyalım dersin burada bile hürriyet linkleri havada uçuşur. gazetenin tirajında en ufak düşme olmaz. şurda ntv yanlı yayın yapıyor dersin abartmayın lan diye çok bilmiş ortaya fırlar. işte budur galatasaray taraftarı.

    ama tüm bu embesillerin yanında kulübüne sahip çıkan, en azından bir 50-60 bin kişilik kitleyi de içinde barındırır. ve o 50-60 bin kişinin emekleri sayesinde kulüp alabildiğince yol almakta (bu 50-60 bin kişi arasında ülke ve şehir dışındakileri kastetmiyorum)

    sonuç olarak ne zaman 90'lı yılların optimist, salt galatasaray sevgisi ile donanmış taraftarı tribünlere gelir o zaman başarı da gelir. o adamlar bağırıyordu 1-2 yenikken milana karşı son 5 dakika. o adamlar çevirdi 0-2 den reale karşı maçı. o adamlar veya ruhları ne zaman tribüne döner o gün o taraftara saygım da geri döner. o zamana kadar o taraftara saygı duymayacağım. kendi futbolcusunu ıslıklamayı görev bilen galatasaray armasını taşıyan adama küfür eden, hatta galatasaray forumlarında hakaret etmeyi artık olağanlaştıran adamlara saygı duymamı da kimse beklemesin. mustafa sarp, hakan balta, hatta barış, ayhan. ne yapmış bu adamlar? baıcınıza küfürmü etmişler laf mı atmışlar? şike mi yapmışlar maç mı satmışlar nedir onlara küfür etmenizi geçerli sayacak nedeniniz? yahu 80'lerde biz öner adnan bülent oynarken bile bu sene şampiyonuz heyecanı ile koşardık tribünlere. olmazsak olmayalım anasını satayım. en azından yolunda ölürdük. neyse çok uzun da yazabilirim aslında ama olabildiğince kısa kesmek iyi. yoksa melo'yu beğenmeyenlerin olduğu ortamda anlatacak çok şey var galatasaraya taraftarı hakkında

    yani galatasaray taraftarı geçmişte takımının turbosu, injeksiyonu 2. karbüratörü iken şimdi el freni olmuştur. çoğunluğu net başından sever takımını. masa üstü, arka planı, galatasaray üzerinedir ama hadi maça dediğinde " hava soğuk", "kız şimdi msne girecek" demek daha kolay gelir. onlar kilitler galatasaray'ın juventus'un sitesini twitter'da onlar trending yapalar istediklerini. ama galatasaray aşkları manita yapana kadardır ya da tt net izin verdiğincedir. zaten benim düşündüğüm galatasaray taraftarı da onlar değildir...
App Store'dan indirin Google Play'den alın