• 1731
    senelerdir bir halta benzemeyen formalara sırf arma için para dökendir. artık yeter, hepimizin beklentilerini yıkacak gibi görünen nike da bize dermen olmayacak. çünkü bu tasarımlarda etkin rol oynaması gereken bizim yönetimimiz. onlar taraftarın görüşlerini ve tarihimizi yansıtamadıkları sürece kimse bizi ciddiye almayacaktır.

    artık taraftarın görüşlerine ulaşmak çok kolay. bizim ne istediğimiz ise çok açık. parçalının metin oktay dönemini yansıtmasını istemeyen tek bir galatasarlı görmedim ben. ço mu zor bir şey? sarısı sağda, kırmızı solda; sağ kolu kırmızı, sol kolu sarı; v yakalı; kollarında ve yakasında ana rengin tersi olan sarı ya da kırmızı şeritleri bulunan; arması dikiş olan bir forma yapmak?

    şu parçalıyı ve en azından siyah formayı düzgün yapıp geriye kalan formalarda fantastik fikirlerinizi dilediğince sergileseniz, bari bizlere bu kadarını verseniz?

    niye bu kadar özensiz şeyler reva görülüyor bu taraftara? şu geçen yılki performansı febe sergilemiş olsa başlarına ne gelirdi o futbolcuların, o stadın, o fenerium'ların, tahmin edebiliyor musunuz? insan gibi davrandığımız, gıkımızı çıkartmadığımız için mi bu kadar rahatsınız?

    öf be! yarın muhteşem formalar çıkar da, ben de bu yazdıklarımı yerim umarım. ama yok, o siyah şeye, üzerinde galatasarayım'ın arması olmasaydı neler söylerdim biliyor musunuz?

    ruh der ki: kral gibi oyna! diyorsunuz da, kral'ın ne giydiğine zahmet edip de bir baktınız mı?
  • 1733
    anlatsam roman olur. onlardan ümidimi en çok kestiğim gün güneş gibi doğan, havanın apaydınlık olduğu an beni karanlık kuyulara atan, şu anki tribünlerde bir bok bilmeyip ulema ulema takılan yüzyüze geldiğinde yüzüne konuşamayan, nete çıktımı aslan kesilen, maç öncesi-maç sonrası bağırmaktan sesi kısılan maçda ise sadece ıslık yapmayı görev bilen, ıslıklanacak rakip yoksa kendi futbolcusunu,taraftarını ıslıklayan daha stada girerken maçı kaybettiklerini düşünecek kadar negatif enerji ile dolu olan pesimist insanların çok olduğu gruptur galatasaray taraftarı.

    bütün bunların ışığında basketbol maçlarına gittiğimde ise gelecek daha da güzel olacak dememi sağlayan bir tribündür de ayrıca galatasaray taraftarı. taraftarın bilmesi gereken, en kötü durumda bile takımının kazanacağına dair bir inançla onun arkasında olmak, onları iteklemek gibi bir misyonunun olduğunun farkında olması gerektiğidir.

    kulübünün maddi anlamda güçlü bir durumda olmadığının bilincindeyse ve kulübünden drogbayı istiyorsa, kulübü maddi anlamda rahatlatmak için o koşullları yaratmanın, kendi elinde olduğunu bilmelidir. bizim taraftara bakıyorsun, forma çıkar, daha çıkmadan "forma berbar alanın a.q. " der. gstv açar 5 lira lan 5 lira vermez bir de kampanya düzenler gstv parasız olsun diye. kombine kart zaten almaz 25 milyon taraftarı olduğu söylenen kulüp 30 bin kombine satamıyor (üstelik daha stadın ilk sezonu) maça gelmez dergi almaz. kulüp için bir firma kanal medya gazete yanlış yanlı haber yapar mail atın dersin onu bile atmaz attım tribine girer (kimse ben atıyorum demesin bir keresinde bu tarz bir mail verdik 100den fazla kişi ben attım maili dedi 17 kişi atmıştı sadece). hürriyet okuma dersin tepki koyalım dersin burada bile hürriyet linkleri havada uçuşur. gazetenin tirajında en ufak düşme olmaz. şurda ntv yanlı yayın yapıyor dersin abartmayın lan diye çok bilmiş ortaya fırlar. işte budur galatasaray taraftarı.

    ama tüm bu embesillerin yanında kulübüne sahip çıkan, en azından bir 50-60 bin kişilik kitleyi de içinde barındırır. ve o 50-60 bin kişinin emekleri sayesinde kulüp alabildiğince yol almakta (bu 50-60 bin kişi arasında ülke ve şehir dışındakileri kastetmiyorum)

    sonuç olarak ne zaman 90'lı yılların optimist, salt galatasaray sevgisi ile donanmış taraftarı tribünlere gelir o zaman başarı da gelir. o adamlar bağırıyordu 1-2 yenikken milana karşı son 5 dakika. o adamlar çevirdi 0-2 den reale karşı maçı. o adamlar veya ruhları ne zaman tribüne döner o gün o taraftara saygım da geri döner. o zamana kadar o taraftara saygı duymayacağım. kendi futbolcusunu ıslıklamayı görev bilen galatasaray armasını taşıyan adama küfür eden, hatta galatasaray forumlarında hakaret etmeyi artık olağanlaştıran adamlara saygı duymamı da kimse beklemesin. mustafa sarp, hakan balta, hatta barış, ayhan. ne yapmış bu adamlar? baıcınıza küfürmü etmişler laf mı atmışlar? şike mi yapmışlar maç mı satmışlar nedir onlara küfür etmenizi geçerli sayacak nedeniniz? yahu 80'lerde biz öner adnan bülent oynarken bile bu sene şampiyonuz heyecanı ile koşardık tribünlere. olmazsak olmayalım anasını satayım. en azından yolunda ölürdük. neyse çok uzun da yazabilirim aslında ama olabildiğince kısa kesmek iyi. yoksa melo'yu beğenmeyenlerin olduğu ortamda anlatacak çok şey var galatasaraya taraftarı hakkında

    yani galatasaray taraftarı geçmişte takımının turbosu, injeksiyonu 2. karbüratörü iken şimdi el freni olmuştur. çoğunluğu net başından sever takımını. masa üstü, arka planı, galatasaray üzerinedir ama hadi maça dediğinde " hava soğuk", "kız şimdi msne girecek" demek daha kolay gelir. onlar kilitler galatasaray'ın juventus'un sitesini twitter'da onlar trending yapalar istediklerini. ama galatasaray aşkları manita yapana kadardır ya da tt net izin verdiğincedir. zaten benim düşündüğüm galatasaray taraftarı da onlar değildir...
  • 1742
    son zamanlarda iyice gotu kalkmis taraftardir.

    galatasaray onumuzdeki sene nerede oynayacak, turkiye liginde. avrupada yok. buna ragmen hedef hem baskan hem teknik ekip tarafindan mumkun olan en yuksek seviye olarak konuldu. o yuzden drogba forlan reyes cambiasso gibi isimler alinmaya calisildi. ama bu kadar kolay mi bu adamlari almak hele avrupada bile oynamiyorken. saydigim adamlar avrupanin top 10undaki butun takimlarda oynar. galatasaray kacinci sirada?

    sene basinda bu sene transfer edilecek adamlar muslera, selcuk, melo, ceyhun, elmander, ujfalusi olacak denilseydi kim kabul etmezdi. oyle bi noktaya geldik ki sanki bu adamlar bank asyadan geldi aq.

    bir de isin muhasebe kismi var ki dillere destan. hem cambiasso drogba gelsin, hem senede 2 milyon euroya oynasin hem messi gibi dribling yapsin, hem viera gibi top kessin tekmeye kafa uzatsin hem hagi gibi lider olsun hem 25 yasini gecmemis olsun hem de bonservisi olmasin. bunun icin turkcede cok guzel bir deyim var bulmak ile ilgili ama yeri degil.

    cambiasso drogba gelseydi emin olun yillik alacaklari para 6-7 milyon eurodan asagi olmazdi. zaten su anda o kadar aliyorlar. ee nasil olacak bu is. birakin oyuncularin alacagi parayi, o yonetimin isi. unal aysalin yapacagi en onemli is odur. kulubu mali olarak rahatlatmak ve ileriye tasimak.

    biz taraftarlarin isi ise destek olmak.

    terim orda, tadini cikarin artik.
  • 1745
    ümit davala lig tv'de quiz isimli bir programa katılmış geçtiğimiz sezon, en unutamadığınız gol vb. sorular sorulmuş kendisine. 99-00 sezonundaki ali sami yen stadyum'undaki milan maçındaki penaltı golünü söyledi en unutamadığı gole. söylediği şey şuydu "85.dakika 2-1 gerideyiz, uefa'ya gidip gidemeyeceğimiz belli olacak maçın skoruna göre, ama taraftar arkamızda güveniyor desteği sürdürüyordu, şimdi olsa o durumda stadı terk ederdi, taraftar" taraftarın güvenini boşa çıkarmayıp 90+da penaltıyla maçı kazandık dedi. şimdi olsa terk ederlerdi lafı çok canımı acıttı. ne hale geldik, nasıl değiştik 10 senede. arena'daki kupa antep maçı geldi aklıma onu izlerken. 1 golün bize yeteceği ama taraftarın 1.dakikadan potestoya başladığı ve avrupa umutlarımızın kapısını sonuna kadar kapayan maç. böyle değildi galatasaray, böyle değildi-değilmiş taraftar. son dakika golleriyle gelen 3 puanlar, terin mücadelenin son düdüğe kadar bitmediği maçlar. çok şey istemiyoruz takımdan, ama takımın da taraftardan istediği çok şey değil. başka galatasaray yok, bu takım bizim, hepimizin..
  • 1746
    birçoğuna göre takıma sol bek gerekli ama ısrarla iyi bir sol bekin dünya üzerinde bile sayılı olduğu gerçeğini çoğu görmezlikten geliyor. dünya çapında bir sol bek almaya kalksan ya fenerbahçe'nin denediği üzere 35inden sonra bir roberto carlos bulup getireceksin ya da transfer bütçeni kaliteli bir sol bekin üstüne kuracaksın. kalkedon halkının yaptığının işe yaramadığını zaten gördük, ilk seçeneği direkt eliyoruz. ikinci seçenek de içinde bulunduğumuz sezon yüzünden pek mümkün değil çünkü takımda büyük bir revizyon var; bütçeyi tek adama bağlamak mantıklı değil. ha la masia gibi bir alt yapımız olurdu, alttan gelen oyuncular sayesinde sezonluk transfer ihtiyacımız 1 veya 2 oyuncuyla sınırlı kalırdı; o zaman alırdık işte.

    yabancı sol bekte çoğu kişi durumun farkında ama yerli sol bekte durum böyle değil ne yazık. "x anadolu takımının sol beki geçen sezon çok iyiydi yea, neden onu almıyoruz?" gibi laflar birçok kişinin ağzında. tamam da biz zaten kaç sezondur sol beke bu tip transferler yapıyoruz. volkan yaman, hakan balta ve çağlar birinci takıma bu şekilde geldi, hepsi de takımımıza gelmeden bir önceki sezon parlamışlardı. e sonra gelince anlaşıldı ki bu adamların çok da numarası yok. fakat hala "komşunun tavuğu komşuya kaz görünür." misali bu tip söylemler değişmedi: "bizimkiler iyi değil, asıl bozüyükspor'da bi sol bek var, fırtına gibi."...
  • 1748
    bilincli taraftar olup, her transfere baliklama atlamiyim, elestiri yapayim derken isin civisini cikarmistir. yasi 30 civari olan dunya yildizi olsa yasli oluyor, yasi makul olanin fiyati yuksek oluyor galatasaray taraftarina gore! yani; wayne rooney, lionel messi, christiano ronaldo, samr nasri, nani vb. oyuncular olmadikca bu sinifin altindaki butun oyuncular tu kakadir bir kismina gore. nerde kaldi o eskiden bidi bidilarina girmekten haz etmesem de, harbiden nerde kaldi o eskiden* kim olursa olsun takima yeni katilan herkesi coskuyla bagrina basan, basarili olmasi icin destegini verip daha sonra yorumlayan taraftar. tabi ki gelen agam giden pasam olsun demiyorum ama andrey arshavin'e bile bir kulp takar hale geldiysek vay bizim halimize arkadas!
App Store'dan indirin Google Play'den alın