3454
hani "bitse de gitsek" derler ya. bu duyguyu bana aylardır tattıran takımım. 2010-2011 yılına dönüp bakıyorum. istediğim iş değişikliğini yaptım, hayatım baştan aşağı değişti, değişiyor bu sene. her şey iyiye giderken, zamanında tek iyi giden şey olup da, yüzümü bir nebze güldüren bu takım yokları oynuyor. içim acıyor, artık isyan edip sinirlenemeyecek hale gelmek bile aslında çok acıklı. maçlarını seyrediyorum, sanki eskiden kalma bir alışkanlık gibi. ufak tefek pozisyonlarda, basit çalımlarda eskilerden bir kare yakalamaya çalışıyorum ama nafile. her top kaybında, koşulmayan her topta içim buruluyor, kimlere kaldı diyorum bu takım. yok ben öyle, yeni bir yönetimle, yeni bir teknik direktörle düzeleceğine de inanmıyorum. para ile kadro kurulur ama takım kurmak için inanç ve ruh; bunun için de zaman lazım. ve bana skibbe'nin ayrılışından beri sabır denilen şeyi, zaman denilen şeyi unutmuşuz gibi geliyor. rijkaard gelince ümitlenmiştim biraz ama olmadı ve olamadı. kendi kendini zehirleyen bir halde sanki bu takım ve bu zehir bitene dek de iyileşmeyecek gibi sanki. "bitse de gitsek" artık... umut tazelemeye çok ihtiyacımız var çünkü.