48
--- alıntı ---
''birkaç yıl önce mustafa denizli’nin can çobanoğlu ile birlikte yaptığı bir spor programına konuk olmuştum.
bir soru üzerine, “yüz milyonlarca dolar değerinde bir futbol takımı, sadece teknik direktöre emanet edilmeyecek kadar büyük bir değerdir.bir takımda yönetimin etkisi yüzde 30, takımın etkisi yüzde 50, teknik direktörün etkisi yüzde 20’dir” demiştim.
mustafa hoca da bu sözlerime biraz bozulmuştu haliyle.
ama gerçekten de böyledir.
yönetimdir önemli olan.
mali yapıyı düzgün kurmak, bu mali yapıyla en önemli şey olan iyi bir takım oluşturmak ve bunların başına iyi bir teknik direktör getirmek, yönetimin ilk işi olmakla beraber asla son işi değildir.
teknik direktör getirildiği an yönetimin takımla işi bitmez.
teknik direktörü yönlendirmek, beklentileri aktarmak, gerekirse kulübün yatırım, mal varlığı sayılan oyuncuların değerlendirilmesini ve değer kazandırılmasını sağlayacak adımların atılmasını istemek, sorun görülen yerde anlık müdahalelerle teknik direktöre yol göstermek yönetimlerin işidir.
bu sözlerim asla “soyunma odasına girip takım kurmak gibi” algılanmasın, ama takımın kuruluşunda bile yönetimin mutlaka etkisi vardır, olmalıdır.
aksi takdirde koskoca bir kulübün, takımın bütün geleceği ve hatta varlığı, yarın öbür gün kulübü bırakıp gidebilecek veya daha iyi bir teklif aldığında kesinlikle gidecek birine bırakılmış olur.
böyle bir şey, hiçbir modern işletmede kabul görmez.
galatasaray’da yönetim, rijkaard’ı bu anlamda yalnız bırakmış, önünü açmamış, yol göstermemiştir.
bu yönetimin temel hatasıdır.
rijkaard’ın hatalarına gelince.
dünyanın hiçbir yerinde “sabit bir iskeleti” olmayan bir yapının ayakta durduğu ya da yükseldiği görülmemiştir.
bakınız efsane olmuş tüm takımların sabit bir kadrosu vardır. bu kadroyla gerekli gereksiz oynanmamıştır.herkesin bir yeri, her yerin bilinen bir yedeği vardır.
bunu rijkaard’ın galatasaray’ı için söylemek mümkün mü?
sabit kadro çok yetenekli oyunculardan oluşmasa bile bir alışkanlıkla, herkesin ne yapacağının ve ne yapabileceğinin belli olmasıyla bir istikrar tutturur ve gücü oranında başarılı olur.
sabit olmayan kadrolar ise savrulur gider.
iskeleti olmayan bir binanın veya bir adamın ayakta durması mümkün olmadığı gibi bir takım da ayakta duramaz.
şu veya bu nedenle futbolcular ile teknik direktör arasında sorunlar olur.futbolcular bunu sahaya yansıtırlar.galatasaray yönetimi, bu sorunların ortadan kalkmasında da aktif rol üstlenmemiş, genç adamlar ile farklı bir kültürün adamı olan rijkaard’ı baş başa bırakmıştır.
galatasaray’ın başarısızlığının temelinde bunlar vardır.
şimdi herkes, “bu hafta oynanacak derbi ne olacak?” diye soruyor.
bilemem.
yeneriz de yenilebiliriz de.
ama yensek ne değişir.
adnan polat ve saz arkadaşları tarafından yönetildiği sürece, yönetime bir miktar yoğurt da eklesen bu kulüpten “cacık” olmaz.
not: sakın ola ki, bir olağanüstü kongre istediğim zannedilmesin. galatasaray’a bu yakışmaz. bir olağanüstü kongre sonrası yönetime gelen ve takımı şampiyon yapan bir ekibin parçası olmama rağmen olağanüstü kongrelerin galatasaray geleneğine yakışmadığını düşünüyorum.''
http://www.haberturk.com/...latasaraydan-ne-olur
--- alıntı ---
''birkaç yıl önce mustafa denizli’nin can çobanoğlu ile birlikte yaptığı bir spor programına konuk olmuştum.
bir soru üzerine, “yüz milyonlarca dolar değerinde bir futbol takımı, sadece teknik direktöre emanet edilmeyecek kadar büyük bir değerdir.bir takımda yönetimin etkisi yüzde 30, takımın etkisi yüzde 50, teknik direktörün etkisi yüzde 20’dir” demiştim.
mustafa hoca da bu sözlerime biraz bozulmuştu haliyle.
ama gerçekten de böyledir.
yönetimdir önemli olan.
mali yapıyı düzgün kurmak, bu mali yapıyla en önemli şey olan iyi bir takım oluşturmak ve bunların başına iyi bir teknik direktör getirmek, yönetimin ilk işi olmakla beraber asla son işi değildir.
teknik direktör getirildiği an yönetimin takımla işi bitmez.
teknik direktörü yönlendirmek, beklentileri aktarmak, gerekirse kulübün yatırım, mal varlığı sayılan oyuncuların değerlendirilmesini ve değer kazandırılmasını sağlayacak adımların atılmasını istemek, sorun görülen yerde anlık müdahalelerle teknik direktöre yol göstermek yönetimlerin işidir.
bu sözlerim asla “soyunma odasına girip takım kurmak gibi” algılanmasın, ama takımın kuruluşunda bile yönetimin mutlaka etkisi vardır, olmalıdır.
aksi takdirde koskoca bir kulübün, takımın bütün geleceği ve hatta varlığı, yarın öbür gün kulübü bırakıp gidebilecek veya daha iyi bir teklif aldığında kesinlikle gidecek birine bırakılmış olur.
böyle bir şey, hiçbir modern işletmede kabul görmez.
galatasaray’da yönetim, rijkaard’ı bu anlamda yalnız bırakmış, önünü açmamış, yol göstermemiştir.
bu yönetimin temel hatasıdır.
rijkaard’ın hatalarına gelince.
dünyanın hiçbir yerinde “sabit bir iskeleti” olmayan bir yapının ayakta durduğu ya da yükseldiği görülmemiştir.
bakınız efsane olmuş tüm takımların sabit bir kadrosu vardır. bu kadroyla gerekli gereksiz oynanmamıştır.herkesin bir yeri, her yerin bilinen bir yedeği vardır.
bunu rijkaard’ın galatasaray’ı için söylemek mümkün mü?
sabit kadro çok yetenekli oyunculardan oluşmasa bile bir alışkanlıkla, herkesin ne yapacağının ve ne yapabileceğinin belli olmasıyla bir istikrar tutturur ve gücü oranında başarılı olur.
sabit olmayan kadrolar ise savrulur gider.
iskeleti olmayan bir binanın veya bir adamın ayakta durması mümkün olmadığı gibi bir takım da ayakta duramaz.
şu veya bu nedenle futbolcular ile teknik direktör arasında sorunlar olur.futbolcular bunu sahaya yansıtırlar.galatasaray yönetimi, bu sorunların ortadan kalkmasında da aktif rol üstlenmemiş, genç adamlar ile farklı bir kültürün adamı olan rijkaard’ı baş başa bırakmıştır.
galatasaray’ın başarısızlığının temelinde bunlar vardır.
şimdi herkes, “bu hafta oynanacak derbi ne olacak?” diye soruyor.
bilemem.
yeneriz de yenilebiliriz de.
ama yensek ne değişir.
adnan polat ve saz arkadaşları tarafından yönetildiği sürece, yönetime bir miktar yoğurt da eklesen bu kulüpten “cacık” olmaz.
not: sakın ola ki, bir olağanüstü kongre istediğim zannedilmesin. galatasaray’a bu yakışmaz. bir olağanüstü kongre sonrası yönetime gelen ve takımı şampiyon yapan bir ekibin parçası olmama rağmen olağanüstü kongrelerin galatasaray geleneğine yakışmadığını düşünüyorum.''
http://www.haberturk.com/...latasaraydan-ne-olur
--- alıntı ---