701
popescu’nun dediği gibi "eğer brezilyalı ya da italyan olsaydı o dünyanın en büyük futbolcusu olarak kabul edilirdi". haklıydı bence... ben görmüştüm koskoca tony adams’ın, bergkamp’ın bellerinin nasıl kırıldığını, yüzlerindeki çaresizliği, böylesine tanrısal bir yetenek, klas karşısında nasıl da o büyük yıldızların bir anda küçüldüğünü... ve hiçbiri kaybettiklerinde öyle ağlamamışlardı... ne demişti bana o gece? "kaybedince ağlamayan futbolcu yıldız olamaz". ondan başka hiç kimse otuz beş yaşında gol atınca lise maçında ilk golünü atmış çocuklar gibi sevinmemişti. ne de olsa koskoca collina bir tek onun formasını almıştı. galatasaray’da futbolu bıraktığı gün türkçe konuşmaya çalışırken o tül bir perdeden süzülen meleklerin gölgeleri gibi ince ince dökülen gözyaşlarını kim unutabilir ki?