2018
rengine, armasına, ruhuna aşık olduğum takımdır.
ancak şu an itibari ile sahada renk ve armayı bulundurmaktadır. ruh ise uzaklardadır. burada bahsettiğim ruh destanlarda anlatılan kahramanlık filan değildir, bizim görmek istediğimiz kazanma arzusu, mücadeleyi bırakmamak, elinden geleni hepsini takımın için yapmaktır. (bkz: harry kewell)
genel olarak türk seyircisi türk oyuncuların daha az parayla daha yürekten oynadığına, tekmeye onların kafa uzatacağına, mağlubiyette en çok onların üzüldüğüne inanır. jo alves belki de bu yüzden taraftara hiç sempatik gelmemiştir. ancak 19 agustos 2010 galatasaray karpaty lviv macinda görüldüğü üzere skora isyan eden ve değiştirmek için gerçekten çok büyük çaba harcayan üç tane oyuncumuz vardı. işin ilginç tarafı bu üç oyuncu da yabancı oyunculardı. * * *
yerli oyuncularımızın içinde de iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışanlar olduysa da genel itibari ile kötülerdi. bir çok yazarın dediği gibi takımımızın yerlileri gerçekten çok yetersiz.
sonuç itibari ile dünkü maç ve sivasspor maçı ile değerlendirdiğimizde şöyle bir durum ortaya çıkıyor.
aykut erçetin: takıma ve tribünlere hiçbir şekilde güven vermiyor. yan toplarda inanılmaz eksik. kendini hiç geliştirmiyor ve yıllarca neden yedek kaldığını da zaten kimse merak etmiyor.
ali turan: mental açıdan galatasarayda oynamaya kesinlikle hazır değil. çok acemice davranıyor, yerini yadırgıyor. * üstüne de taraftardan tepki alınca iyice içine kapanıyor, oyundan uzaklaşıyor.
lucas neill: defanstaki sigorta. oyunu çok iyi okuyor, zekasını kullanıyor, mücadeleyi hiç bırakmıyor, adam kaçırmıyor, kademe yapıyor, dikine en isabetli pas atan defans oyuncusu. keşke bir tane daha olsa defansta.
servet çetin: gün geçtikçe kötüleşiyor, ağırlaşıyor ve de antipatikleşiyor. eskiden ağır kaldığı durumlarda bile fiziği ile geçit vermezken şimdi o konuda da zayıf.
hakan balta: fizik açıdan yerlerde, kendine güveni, isteği kaybolmuş. hayalet gibi. çok severim kendisini ama kanat oyuncusu profilinden uzaklaşıyor gün geçtikçe.
ayhan akman: sarp ve barış'a göre daha teknik ancak çok ağır oynuyor. hücuma katkısı da çok sınırlı. aynı şekilde yaşının getirdiği fizik dezavantajları da var. iyi bir yedek olabilmenin ötesinde değil kanımca.
mustafa sarp: bu sezona fena başlamadı. meziyetleri sınırlı ancak mevcut orta sahada diğer arkadaşlarına göre daha verimli. biraz kendine güvenip dikine oynayabilse çok daha yararlı olacak. ancak tribün tepkisine müthiş duyarlı, en ufak homurtuda on dakika toptan kaçıyor.
serdar özkan: bana göre üzerine gidilip kazanılması gereken bir yetenek. ancak çok kötü kararlar veriyor saha içinde. devamlılığı da yok. o da ancak iyi bir yedek olabilir. *
arda turan: sezona çok iyi başlamasına rağmen iki maçtır o da çok silik. üstüne isteksizlik de eklenince beni en büyük hayal kırıklığına uğratan oyuncumuz. ya kafası başka yerde, ya da gerçekten formsuz. ama bu takım yine de onsuz olmaz.
mehmet batdal: bence gelecekte çok iyi olacak bu çocuk. ancak şu dakika galatasarayda tek forvet oynayabilecek düzeyde değil. çift forvette ne yapar görmek lazım. yalnız 19 agustos 2010 galatasaray karpaty lviv maci nda farkettiğim bir şey var ki o da pres yapmayı sevmeyen bir adam. top kaptırınca oyundan düşüyor.
barış özbek: kendisi için artık yorum yapmıyorum.
harry kewell: kendi başlığında fazlasıyla övdüm, burada tekrar etmeye gerek yok. mükemmel bir adamsın sen kewell, örnek alınması gerekensin.
milan baros: komple golcü. adamda mario jardel gibi golcü içgüdüsü, üst düzey top saklama becerisi, dribling özellikleri var. ama sakatlanacak diye ödüm kopuyor. galatasarayın son yıllardaki en isabetli transferi. allah sakatlık vermesin.
serkan kurtuluş: çok bir şey söyleyemeyeceğim, çok az kaldı sahada.
ancak şu an itibari ile sahada renk ve armayı bulundurmaktadır. ruh ise uzaklardadır. burada bahsettiğim ruh destanlarda anlatılan kahramanlık filan değildir, bizim görmek istediğimiz kazanma arzusu, mücadeleyi bırakmamak, elinden geleni hepsini takımın için yapmaktır. (bkz: harry kewell)
genel olarak türk seyircisi türk oyuncuların daha az parayla daha yürekten oynadığına, tekmeye onların kafa uzatacağına, mağlubiyette en çok onların üzüldüğüne inanır. jo alves belki de bu yüzden taraftara hiç sempatik gelmemiştir. ancak 19 agustos 2010 galatasaray karpaty lviv macinda görüldüğü üzere skora isyan eden ve değiştirmek için gerçekten çok büyük çaba harcayan üç tane oyuncumuz vardı. işin ilginç tarafı bu üç oyuncu da yabancı oyunculardı. * * *
yerli oyuncularımızın içinde de iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışanlar olduysa da genel itibari ile kötülerdi. bir çok yazarın dediği gibi takımımızın yerlileri gerçekten çok yetersiz.
sonuç itibari ile dünkü maç ve sivasspor maçı ile değerlendirdiğimizde şöyle bir durum ortaya çıkıyor.
aykut erçetin: takıma ve tribünlere hiçbir şekilde güven vermiyor. yan toplarda inanılmaz eksik. kendini hiç geliştirmiyor ve yıllarca neden yedek kaldığını da zaten kimse merak etmiyor.
ali turan: mental açıdan galatasarayda oynamaya kesinlikle hazır değil. çok acemice davranıyor, yerini yadırgıyor. * üstüne de taraftardan tepki alınca iyice içine kapanıyor, oyundan uzaklaşıyor.
lucas neill: defanstaki sigorta. oyunu çok iyi okuyor, zekasını kullanıyor, mücadeleyi hiç bırakmıyor, adam kaçırmıyor, kademe yapıyor, dikine en isabetli pas atan defans oyuncusu. keşke bir tane daha olsa defansta.
servet çetin: gün geçtikçe kötüleşiyor, ağırlaşıyor ve de antipatikleşiyor. eskiden ağır kaldığı durumlarda bile fiziği ile geçit vermezken şimdi o konuda da zayıf.
hakan balta: fizik açıdan yerlerde, kendine güveni, isteği kaybolmuş. hayalet gibi. çok severim kendisini ama kanat oyuncusu profilinden uzaklaşıyor gün geçtikçe.
ayhan akman: sarp ve barış'a göre daha teknik ancak çok ağır oynuyor. hücuma katkısı da çok sınırlı. aynı şekilde yaşının getirdiği fizik dezavantajları da var. iyi bir yedek olabilmenin ötesinde değil kanımca.
mustafa sarp: bu sezona fena başlamadı. meziyetleri sınırlı ancak mevcut orta sahada diğer arkadaşlarına göre daha verimli. biraz kendine güvenip dikine oynayabilse çok daha yararlı olacak. ancak tribün tepkisine müthiş duyarlı, en ufak homurtuda on dakika toptan kaçıyor.
serdar özkan: bana göre üzerine gidilip kazanılması gereken bir yetenek. ancak çok kötü kararlar veriyor saha içinde. devamlılığı da yok. o da ancak iyi bir yedek olabilir. *
arda turan: sezona çok iyi başlamasına rağmen iki maçtır o da çok silik. üstüne isteksizlik de eklenince beni en büyük hayal kırıklığına uğratan oyuncumuz. ya kafası başka yerde, ya da gerçekten formsuz. ama bu takım yine de onsuz olmaz.
mehmet batdal: bence gelecekte çok iyi olacak bu çocuk. ancak şu dakika galatasarayda tek forvet oynayabilecek düzeyde değil. çift forvette ne yapar görmek lazım. yalnız 19 agustos 2010 galatasaray karpaty lviv maci nda farkettiğim bir şey var ki o da pres yapmayı sevmeyen bir adam. top kaptırınca oyundan düşüyor.
barış özbek: kendisi için artık yorum yapmıyorum.
harry kewell: kendi başlığında fazlasıyla övdüm, burada tekrar etmeye gerek yok. mükemmel bir adamsın sen kewell, örnek alınması gerekensin.
milan baros: komple golcü. adamda mario jardel gibi golcü içgüdüsü, üst düzey top saklama becerisi, dribling özellikleri var. ama sakatlanacak diye ödüm kopuyor. galatasarayın son yıllardaki en isabetli transferi. allah sakatlık vermesin.
serkan kurtuluş: çok bir şey söyleyemeyeceğim, çok az kaldı sahada.