36285
sorunu boy ortalaması değil ikili mücadele kazanma yüzdesi olan futbol takımı.
galatasaray topu talep eden, topa sahip olacağı kesin olan rakiplere karşı, bayern, manu yahut kadıköy deplasmanı gibi maçlarda iyi futbol oynuyor. çünkü galatasaray 3. bölgede iyi pres yapan ve aynı zamanda iyi bir geçiş takımı. topun rakipte olacağı belli bir maçta kalite farkı olsa bile gerektiğinde pres ile gerektiğinde geçiş ile galatasaray iyi futbol yansıtabiliyor sahaya.
galatasaray topa sahip olmayacağı kesin, topu hiç talep etmeyen anadolu takımlarına karşı iyi oynamasa da bir şekilde maçı kazanıyor. çünkü kalite farkı çok yüksek. bir gün icardi çıkıyor bir gün mertens çıkıyor bir gün kerem çıkıyor artık batsuayi çıkıyor ayda yılda bir ziyech çıkıyor galatasaray kalite farkı çok fazla olduğu için anadolu maçlarını bir şekilde kazanıyor.
asıl sorun galatasaray'a denk, topun çok bariz olarak herhangi bir takımda olmayacağı, oyunun kora kor mücadele sonrası şekilleneceği orta seviye maçlar. kopenhag, prag, fenerbahçe, beşiktaş, young boys gibi maçlarda iki takımdan birinin topa çok sahip olacağını söylemek mümkün olmuyor. orta sahada ikili mücadeleler şeklinde başlıyor maçlar, iki takımda birbirine 1. bölgesinde pas yapmasına izin verirken orta sahada kora kor bir mücadele izleyerek başlıyoruz. bizim ise güçsüz, fizik mücadeleleri çok az kazanabilen takımımız (toriera, kerem, mertens, ziyech, köhn, demirbay, hatta son fizik durumuyla stoperler) maçın başında rakibe büyük bir iştah sağlıyor ve ikili mücadelelerde bize üstünlük kuran rakipler ''ulan istersem topu alırım istersem beklerim'' özgüvenine kavuşuyorlar. bu özgüven 10 kişi fenerbahçe'ye bile deplasmanda maç kazandırabiliyor. kopenhag'a şampiyonlar ligi grup finalinde yürüyerek maç kazandırabiliyor. prag bizi 4'lük beşiktaş 5'lik yapabiliyor. çünkü rakipler isterse bizi orta sahada dövüp topu kazanıp top oynuyorlar, isterse bekleyerek çok da iyi olmayan set hücumlarımızı savunuyorlar. teknik açıdan, kalite açısından bize yakın takımlar için bulunmaz bir nimetiz. çünkü dövüşemiyoruz. bu sorun zaten mevcuttu, boey gittikten sonra arşa çıktı.
peki biz problem çok bariz biçimde ortadayken kimleri transfer ettik? ikili mücadelelerde hiç de iyi olmayan jelert ve sara. yarın yeni prag yeni fenerbahçe maçlarında kim dövüşecek? transfer olmazsa sadece barış alper. peki şimdiye kadar sadece barış alper'in dövüşebildiği geçmiş maçları kazanamamışken, rakiplerimizden orta sahada ve kenarlarda dayak yerken, bize bu yıl eşit güçte maçları kazanacağımızı düşündüren ne? sanırım 2 sene şampiyonluğun vermiş olduğu tehlikeli özgüven.
10 gününüz var sayın yönetim ve teknik heyet. takıma ikili mücadele kazanabilecek, sahada rakiple top için dövüşebilecek adamlar getirin. hangi mevkiye olursa olsun artık kriter bu olsun. yoksa bu sezon şampiyon olamayacağız.
galatasaray topu talep eden, topa sahip olacağı kesin olan rakiplere karşı, bayern, manu yahut kadıköy deplasmanı gibi maçlarda iyi futbol oynuyor. çünkü galatasaray 3. bölgede iyi pres yapan ve aynı zamanda iyi bir geçiş takımı. topun rakipte olacağı belli bir maçta kalite farkı olsa bile gerektiğinde pres ile gerektiğinde geçiş ile galatasaray iyi futbol yansıtabiliyor sahaya.
galatasaray topa sahip olmayacağı kesin, topu hiç talep etmeyen anadolu takımlarına karşı iyi oynamasa da bir şekilde maçı kazanıyor. çünkü kalite farkı çok yüksek. bir gün icardi çıkıyor bir gün mertens çıkıyor bir gün kerem çıkıyor artık batsuayi çıkıyor ayda yılda bir ziyech çıkıyor galatasaray kalite farkı çok fazla olduğu için anadolu maçlarını bir şekilde kazanıyor.
asıl sorun galatasaray'a denk, topun çok bariz olarak herhangi bir takımda olmayacağı, oyunun kora kor mücadele sonrası şekilleneceği orta seviye maçlar. kopenhag, prag, fenerbahçe, beşiktaş, young boys gibi maçlarda iki takımdan birinin topa çok sahip olacağını söylemek mümkün olmuyor. orta sahada ikili mücadeleler şeklinde başlıyor maçlar, iki takımda birbirine 1. bölgesinde pas yapmasına izin verirken orta sahada kora kor bir mücadele izleyerek başlıyoruz. bizim ise güçsüz, fizik mücadeleleri çok az kazanabilen takımımız (toriera, kerem, mertens, ziyech, köhn, demirbay, hatta son fizik durumuyla stoperler) maçın başında rakibe büyük bir iştah sağlıyor ve ikili mücadelelerde bize üstünlük kuran rakipler ''ulan istersem topu alırım istersem beklerim'' özgüvenine kavuşuyorlar. bu özgüven 10 kişi fenerbahçe'ye bile deplasmanda maç kazandırabiliyor. kopenhag'a şampiyonlar ligi grup finalinde yürüyerek maç kazandırabiliyor. prag bizi 4'lük beşiktaş 5'lik yapabiliyor. çünkü rakipler isterse bizi orta sahada dövüp topu kazanıp top oynuyorlar, isterse bekleyerek çok da iyi olmayan set hücumlarımızı savunuyorlar. teknik açıdan, kalite açısından bize yakın takımlar için bulunmaz bir nimetiz. çünkü dövüşemiyoruz. bu sorun zaten mevcuttu, boey gittikten sonra arşa çıktı.
peki biz problem çok bariz biçimde ortadayken kimleri transfer ettik? ikili mücadelelerde hiç de iyi olmayan jelert ve sara. yarın yeni prag yeni fenerbahçe maçlarında kim dövüşecek? transfer olmazsa sadece barış alper. peki şimdiye kadar sadece barış alper'in dövüşebildiği geçmiş maçları kazanamamışken, rakiplerimizden orta sahada ve kenarlarda dayak yerken, bize bu yıl eşit güçte maçları kazanacağımızı düşündüren ne? sanırım 2 sene şampiyonluğun vermiş olduğu tehlikeli özgüven.
10 gününüz var sayın yönetim ve teknik heyet. takıma ikili mücadele kazanabilecek, sahada rakiple top için dövüşebilecek adamlar getirin. hangi mevkiye olursa olsun artık kriter bu olsun. yoksa bu sezon şampiyon olamayacağız.