aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 48
    ah su, ah su... ulan su! benim evin banyosunda sorun vardır efendim, bahar ayları geldiğinde banyo yapmak işkencedir. özellikle dünkü gibi ne soğuk ne sıcak havalarda banyonuzu akşama bıraktıysanız, banyonuzun tam ortasında suyun soğumasıyla karşılaşabilirsiniz. çoğunuzun evinde de öyledir. hülasa, 9 mayıs 2010 ankaragücü fenerbahçe maçı ile banyo yapmak için pek alakadar olamadım. ilk golü attıktan sonra o sinirle maçı takip etmeyi bıraktım. suyum da soğuyunca daha da sinirlendim, aşağı indim. televizyon açıktı, bir dizi vardı. sağ üst köşede de canlı maç skoru. çok zevkli oluyor sezonun sonlarında televizyonun sağ üst köşesinden maç takip etmek. gerçi bu sene olduğu gibi takımın iddiası kalmadıysa bir etkisi olmuyor ama o heyecanı dizi izleyerek sinire bıraktığınızı görmek zevkli oluyor. neyse, fenerbahçe 2. golü attı, birazdan 3. gol geldi. şu bilgisayarı laptop alsaydım da sözlüğe baksaydım, içimden dedim ki "kesin bizim sözlükte kaleci satılmış ilan edilmiştir." birazdan sözlüğe baktım; bingo. ne diyorsak o, evvelki tecrübelerimize dayanarak konuşuyoruz tabii. bu tayfa daha önce murat şahinle ivesa'ya da maç sattırmıştı. hatta murat şahin'i biraz savunmaya kalktım da, sonradan baktım başa çıkamıyorum, bıraktım bu işleri (bkz: murat şahin/@sutoglan).

    değişik oluyor bu taraftar tipleri; apaçisi oluyor, eliti oluyor, "ben bir forma alıp kulübümü şahlandırıyorum lay lay lom"cu * orta direk kısmı oluyor. fenerbahçelisi oluyor, beşiktaşlısı oluyor, galatasaraylısı oluyor. ama hepsinin ortak bir özelliği var ki hepsi şike konusunda uzman oluyor. almanya bahis konusunda o kadar davalar açıyor, ne gerek var efendim? sorsunlar bizim taraftarlara, anında kim şike yapmış, hangi maç neler dönmüş bir bir saysın. ha tabii, işin içinde "taraf" olmak olunca biraz farklı oluyor şike bulmak. mesela bu sezon biz şampiyonluğa oynasaydık, fenerbahçe'nin yerinde biz olsaydık kesin bursaspor'un rakiplerinin bursa'ya yattığını söylerdik, bursaspor'un başkanı'nın * * karanlık işlerini bir bir ortaya dökerdik. fenerbahçeliler de tabii bu esnada bizim rakip kalecileri satın almamızdan bahsediyor olacaktı. "erkek milleti değil misiniz, hepiniz aynısınız" lafı buraya "cuk" oturuyor, sadece erkeklik gitsin taraftarlık gelsin, ama cinsiyet ne olursa olsun erkekliğe bok gelmesin, rakibin başarısını kabullenme. baksan adam normal hayatında gayet mülayim, hak hukuk gözeten bir tiptir ha! kimsenin hakkına girmemeye özen gösterir, "yediğin içtiğin haram sayılıyor olm" diyerek gusül abdestini alır. ama iş "taraf" olmaya gelince rakip kalecinin günahını almaktan korkmaz. gözü dönüyor adamın.

    neyse, benim bir önerim olacak. daha önce in haldun we trustçılar nasıl bunu düşünememiş, hayret! seneye 2010-11 sezonu'nun başında transfer yapmayalım. elimizdeki kadroyu da tasfiye edelim. yıldırım demirören'in hayalini gerçekleştirip, maaş gideri çok düşük olan paf oyuncularla sahaya çıkalım. kaç maç var ligde? düşürülen takım olmazsa 34. her maçın öncesinde rakip takımın kalecisine kulübünden alacağı parayı bir maçı bize satması karşılığında teklif edelim * *. sonuçta rakip kalecilerin çoğu düşük ücretle oynadığı için * bu 34 maçın bize olan gideri şimdiki kadromuzun aldığı paradan çok daha düşük olacaktır. böylece hem tasarruf edip hem de 102 puanı cepte bilmiş oluruz. ama sadece kalecileri satın alalım; defansa, forvete filan gerek yok. hepsini satın alınca bütçeyi aşar, tek kaleci satın almak garanti yolmuş, bu sene gördük.
App Store'dan indirin Google Play'den alın