168
harry 3 yılda tam 14 yaş birden yaşlanmış, 29 yaşına gelmişti. artık hayallerinin takımında oynuyor, hasan şaş'ın çeşitli şakalarına maruz kalıyordu. mutluydu. ancak bilmediği, yalnızca hissedebildiği bir şey onu boğuyordu, takımdan uzaklaştırıyordu. bunu çözmeliydi, yoksa galatasaray'dan ayrılmak zorunda kalacaktı. "kime gitsem sorunumu çözer acaba ?" diye düşündü. bir hafta aklında bu düşünceyle gezdi. en sonunda tek bir isim üzerinde yoğunlaştı: futbol aleminin medyumu rıdvan dilmen. rıdvan'ın evine gitti. zili çalmak üzereyken içeriden "zil çalar" diye bir ses duydu. akabinde parmağı istemsizce zile dokundu. zil çalmış, rıdvan bir kez daha haklı çıkmıştı. harry içeri girdi, ayakkabılarını çıkardı. çoraplarından biri delikti, ancak olsundu, nasıl olsa rıdvan bunu da hissedecekti. rıdvan harry'i karşısına aldı, "anlat koçum" dedi. harry içini döktü, "hocam benim zaman zaman çok pis ayrılasım geliyor takımdan, mutsuz oluyorum" dedi. rıdvan'ın gözleri parladı, zira sorununun ne olduğunu anlamıştı. "dur harry" dedi, "daha fazla anlatma ben sorununun nedenini anladım." harry şaşırdı, yalnızca bir iki kelime söylemişti daha. "bu yaşadığın şeye huzursuz olma deniyor kövıl" dedi rıdvan. "latincesi de comolokkus humuhumus'tur aklında bulunsun" diye ekledi. rıdvan'ın aklına olayı çözebilecek tek bir isim geliyordu. "kövıl" dedi, "acilen skibbe'den izin alıp londra'ya gitmen lazım yoksa bir aya kalmaz jamaika'da bir kulüpte bulursun kendini. harry şaşırdı, ne yapacaktı ki londra'da ? rıdvan bunu da hissetti. "bu sıkıntını geçirebilecek tek kişi var kövıl, bunu yaşamış, yıllarca comolokkus humuhumus'un pençesinde kıvranmış tek bir kişi. o ki müslüman oldu, sakal bıraktı yine de huzuru bulamadı. ancak geçen sene sırrını kimseye söylememekle beraber bu hastalığın çaresini buldu, kendi üzerinde kullandı, şimdi premier ligin tozunu atıyor." harry merakla bekliyordu, zira belli ki bu nutuğun sonunda bir isim gelecekti. rıdvan durdu, bir süre sessiz kaldı. ortamdaki gerginliği bıçakla kesebilirdin sevgili okuyucu, o derece. sonunda rıdvan'ın ağzından iki kelime döküldü.
"nicolas anelka"...
"nicolas anelka"...