• 8710
    sosyal medyanın, ülke dinamiklerinin etkisiyle git gide daha da kırılgan bir yapı aldığımızı düşündüğüm ve içinde bulunmaktan gurur duyduğum oluşum. ama bu gurur, saf bir romantizmin ötesinde galatasaray ailesini gerçekten farklı yapan değerlerin getirdiği bir his. ancak üzülerek, rakip takım taraftarlarının bile özeneceği bir seviyede onları yanımıza beklemek yerine (seviye olarak) biz onların yanına yaklaşıyoruz git gide.

    rakip takımın bizi hiç ilgilendirmeyen bir avrupa kupası eleme maçında aldığı galibiyet bile yetiyor modumuzu düşürmeye. ya da rakip takımın başka bir anadolu kulübü karşısında aldığı bir galibiyeti bile direkt "havaya girdiler, eyvah! kaybettik momentumu" şeklinde yorumlamaya başlıyoruz.

    arkadaşlar, bu adamlar da maç yapacak, kazanacak. senelerdir kazandılar; onları bizim rakibimiz yapan şey zaten onların da kazanma alışkanlığı olan bir takım ya da takımlar olmaları. ama biz neden kendi modumuzu düşürmeye bahane arıyoruz? "galatasaray havaya girdin mi çakar sana!" dedirten bir topluluktan ne ara rakiplerle bu kadar ilgilenen bir topluluk haline geldik!? takım kendisine çeki düzen vermeli, evet! ama biz de boş durmamalıyız; bir maç kaybettik diye karalar bağlamaya da rakip takım bir maç kazandı diye şampiyonluğu kaybetmiş noktasına gelmeye de gerek yok.

    galatasaray bu ülkede yeni tarihler yazacak ve edirne'nin ötesinde adından tekrar söz ettirecekse; bunun yolu sahadan önce taraftar yapısından geçiyor. manu 93'te ali sami yen'e gelirken galatasaray'ın oynadığı toptan değil, taraftardan çekiniyordu! şu an galatasaray taraftarından rakiplerden çok bizim kendi oyuncularımız çekiniyor! sahada ne olursa olsun, bir süre, hatta belki uzun bir süre aralıksız desteğe devam etmeli, şu ölü toprağını üzerimizden atmalıyız artık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın