• 72
    demokrasinin bütün kurumlarıyla makine gibi işlediği ülkelerden biri olsak sonuna kadar eleştirilebilecek bir durumdur.

    80'lerin sonları ve 90'ları hatırlıyorum. tüm sağ camia ülkemizde futbolu resmen işgal etmişti. sağ sloganlar, kurt işaretleri, tribün liderliklerinin mafya özentisi "ya allah, bismillah, allahuekber'ci" kişilerce ele geçirilmesi, cemaatlerin, sağ siyasetçilerin futbolcularla laçka ilişkileri, abilik, sıracılık gibi mafyatik, askeri ilişkilerin futbol dünyasına egemen olması, ihsan kalkavan, ismail demiriz, uğur tütüneker, hakan şükür, ertuğrul sağlam gibi unsurların sporda güçlenmeleri, fethullahçıların bu isimler gibi isimler üzerinden yavaş yavaş örgütlenmesi hep o yıllarda tohumu atılan siyaset/futbol ilişkisinin temelleriydi.

    akp ile birlikte tff, tahkim, federasyon gibi kurumlar tamamen siyaset tarafından kontrol altına alındı. yayın ihalesinden federasyon başkanına kadar reisten icazet beklenir oldu. tek adam rejimi futbolu da tek adam olarak yönetmeye başladı.

    kemalist "muhalif" cenahta da uğur dündar, fazıl say, ekrem imamoğlu ve chp'li trabzon milletvekilleri gibi "muhalif" tipler takımları söz konusu olduğunda ne kadar "muhalif" olduklarını dosta düşmana gösterdiler. iki gündür fazıl say'ın sabah gazetesine bile çıkan ekrem imamoğlu eleştirilerine bakıyorum da hedefi ibb başkanı imamoğlu'ndan ziyade trabzonspor'a destek veren imamoğlu gibi. uğur dündar attığı bir tweetle imamoğlu'nu ayağına getirtir, imamoğlu içinde fenerbahçe'ye giydirmeler bulunan bir kitap hediye eder, türkiye'nin en zengin insanı ali koç tarafından siyasiler fetö'ye hizmet etmekle itham edilir falan filan.

    işte bu ahval ve şerait içinde spor sözlüğünde siyaset olur mu, olmaz mı varın siz karar verin.

    --- alıntı ---
    biz cahiliz bilmeyiz. sen devletsin bilirsin. söylesene hakim bey suç kimde

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın