• 29561
    son dönemdeki sportif başarısızlığın nedenini henüz tam olarak belirleyemeyen takımımız. sorunu kimimiz bir yerde kimimiz ise birden fazla yerde arıyor. ben bu ikinci kısımdayım açıkçası. tek başına ne hoca ne yönetim ne taraftar ne de tff bu durumu açıklayabilir. şimdi sorular şöyle:

    1. hakemler, tff, tff kurulları vb. mi sorun?
    2. takım, transferler, altyapı mı sorun?
    3. hoca, taraftarlar, yönetim mi sorun?
    yoksa bütün bu yukarıda saydıklarımın hepsi mi sorun?

    1. maddeyi konuşup tartışmaya mahal yok zaten adamlar yemiyor içmiyor bizim maçlarınızı bekliyor ki aleyhimize kararlar verip super mario gibi puan toplasın, maç sonunda direğe tırmanabilsin. ben eminim ki kariyer fırsatı veya bir çıkış bekleyen her hakem bizim maça atanmayı iple çekiyor.

    takımın kötü olduğu ise fatih hoca dönemindeki tepkisizlik (özellikle geriye düştükten sonra) tabiri caizse skora/duruma isyan etmeyen ruhsuz veya başı kesik tavuk gibi koşuşturup sağdan soldan yaptığımız gol olacağına topçuların bile inanmadığı saman alevi ataklardan belli. burada lafım kesinlikle fatih hocaya değil ki hocanın asıl bunu değiştirmek istediğine sonuna kadar inanıyorum. transfer konusunda ise bence ciddi bir plansızlık söz konusuydu. yapılan transferler bana göre yanlış değildi ancak puzzle parçaları tam anlamıyla oturmadı. aynı zamanda yedek kaleci konusundaki basiretsizlik de bence gün gibi aşikar. altyapının ise süper ligdeki diğer takımlara nazaran daha potansiyelli olduğunu düşünüyorum. en azından bir şekilde bu gençlere vizyon katabildiğimiz gerçek. avrupa’ya yapılan göçler bunun kanıtı. öte yandan yunus gibi süper ligde anadoluda direkt ilk onbire girebilen ve fark oluşturan gençlerimiz de var. bunlardan bir şekilde biz yararlanamıyoruz. örneğin barış alper yılmaz transferinin yapılmasını destekliyordum hala daha arkasındayım ancak elimizde yunus varken ona da bir şekilde şans verilebilirdi.

    hoca mı suçluydu yoksa, suçlular mı hocayla uğraşıyordu fatih hoca konusunda esas cevaplanması gereken soru bu. bu sorunun da tek ve doğru bir cevabı yok maalesef. hoca hep lider, hırslı bir karakter oldu. hareketleri gittiği her yerde dikkat çeken, fevri hareketlerdi. ancak o suçlular da hocayı bu denli doldurdu ve sinirleriyle oynadı yıllardan beri. belki daha referandum öncesi yapılan evet silsilesinin hocada tıkanması artık hocaya karşı bir kitlenin oluşmasına neden oldu. bundan sonra zaten hoca ilk aşırı hareketinde emsallerine göre yüksekten ceza aldı. hoca yüksek ceza aldıkça daha yüksek perdeden konuşmaya/hareket etmeye başladı derken iş bu denli büyük bir çıkmaza girdi. şimdi hocanın bir yan bakışına 6 maç verilmeye başlamıştı. hoca da bu dönemde oldukça yıprandı, yönetimleri de bu sebeplerden ve mali sebeplerden ötürü miadından erken yorulmaya başladı. liyakatsiz yöneticiler, görece liyakatli olanların ise basiretsiz davranış ve kararları ile birlikte yöneticilerin benlik sevdası vs. derken üst üste gelen sportif başarısızlık/yetersizlik/şanssızlıklar yönetimlerin de başarısız olduğunu gözler önüne seriyor. burada bir konu daha açmak istiyorum fatih hocayla alakalı. benim hocaya bu ve geçmiş yönetimlerle olan gerilimleri nedeniyle lafım şu: madem ki sen haklısın, ki bu gayet tabii olabilir, çık anlat hocam. bana bunlar bunlar yapıldı, şunlar vaadedildi şimdi geldiğimiz noktada ışıtan bey şunu şöyle yaptı, abdurrahim bey bunu böyle istedi. ama her gidiş ortada koskocaman bir muamma ve parçalarının bile yerinin belli olmadığı kocaman bir yapboz ile bizim kucağımızda kalıyor. kimsenin yönetimleri zaten savunası yok ancak hocam çık açıkla artık sonra biz taraftarlar yargılayalım. bizler sizin gibi her dakika kulüp içerisinde değiliz. ne bileyim floryadaki malzemeci abiyi tanımıyorz, yönetimdeki müdire hanımla bir bağımız yok. dolayısıyla kimin arkasında ne kadar durmamız gerektiğini bilmiyoruz. hocanın bu tavrı işleri ciddi anlamda çıkmaza sokuyor bence. taraftara gelince de, stat pandemi öncesinde gayet güzel doluyordu. bizler* hatta burada stadın ulaşım sorunlarından, çevresindeki sosyal aktivite yapılabilecek imkanların olmamasından dem vurup kederleniyorduk. şimdi ise stadın dolmamasının en büyük nedeninin pandemi olduğunu düşünüyorum. ancak arkadaşlarıyla haftada veya ayda bir dışarıda buluşup bir kafede yemek yiyip çay içen, ev oturmasına gidip gelen yani pandemide bazı sosyal aktivitelerine hala son vermemiş olan renkdaşların maçlara da gitmesi gerektiğine inanıyorum. ancak pandemi nedeniyle gerçekten kendi sosyal izolasyonunu sağlamış koronavirüsten gerçekten çekinen veya buna zorunlu kalmış renkdaşlara ise diyecek sözüm yok maalesef.

    özetlemek gerekirse, bence bütün bunları alt alta koyunca karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor. bu parametrelerin hepsi sorun. dün sorundu bugün hala daha sorun. fatih hocanın gitmesiyle bizim uçup kaçmamızın imkanı yok ancak hocanın kalmasıyla da bu tablonun iyiye gideceğini söylemek de zordu. galatasaray futbol takımının geleceği için herkes kendinden başlayarak şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım. bu tabloda herkesin parmağı var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın