42
benim bakış açımdan "nitelikli" ve "niteliksiz" olarak ikiye ayrılan eylem. eleştiriyi şu özdeyişle paralel incelemek istiyorum, "maksat üzüm yemek mi, yoksa bağcıyı dövmek mi?". ülkemizde eleştirilerin hemen %90'ı bağcıyı dövmek için yapılır, o nedenle de her zaman bir tepki ve dirençle karşılaşır. üzüm yemek için yapılacak eylemler daha kapsamlı, daha çok dikkat ve özen isteyen eylemlerdir. bizim insanımızın %90'ı bu ayrıntılarla uğraşmayı sevmez, ne yazık ki çoğunlukla özenli de değildir. aslında gerçeği yansıtmasa bile, eski bir bakanımıza atfedilen "okullar olmasa milli eğitimi ne iyi idare ederdim" şeklinde dile getirilen haldir bu. "eleştiri" tanımı bile eleştiriye açık bir tanımlamadır. (bkz: #3219201) "bir şeyin doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi". tabi önce hemen aklıma gelen soru şu: kime ve neye göre doğru ya da yanlış? "doğru düzgün antrenman yaptırmıyor." kime göre doğru ve düzgün antrenman? senin antrenman algınla benim antrenman algımın farklı olması, ikimizden birinin doğru ya da hatalı olmasını gerektirmez. şimdi pek fazla takılmıyorum ama eskiden pazartesi günleri bütün gazetelerin spor sayfalarını okurdum. bu eylemi yaptığım yaklaşık 30 yılda daha "haftanın kare ası" seçiminde yer alan dört futbolcudan en az ikisinin aynı kişi olduğuna hiç şahit olmadım. ahmet'in haftanın futbolcusu seçtiği kişiyi, aynı maçta mehmet'in haftanın hayal kırıklığı olarak ilan ettiğine ise çok şahit oldum. dolayısıyla eleştirinin kendisi eleştiri konusudur. unutmadan, yukarıda yazdığım "nitelikli" ve "niteliksiz" ayırımı da rahatlıkla "kime ve neye göre nitelikli ya da niteliksiz?" sorusuna neden olmalıdır. ben eğer bir konuda fikir ileri süreceksem ya da eleştiri olarak nitelendirilebilecek bir şey yazacaksam, mümkün olduğunca "benim bakış açımdan" diyerek giriş yapmaya özen gösteririm böylece o konuyu ben nasıl görüyorum onu anlatmış olurum. eleştiri olup olmadığını okuyan tanımlar.