• 27750
    leş bir psv serisi ama görece iyi (morutan'ı katsak bile yine de eksik -ah gedson) bir transfer politikası sonrası aklıma geldi:

    her şey güzel, transfer falan hoş ama yeterli mi? uzun zamandır, çoğu kişinin farkında olduğu bir konu var. acayip giriş yapan yeni transferlerin gün geçtikçe oyundan ve performanstan düşmesi. ya da yerinde sayması... bu yüzden aklımda hep bir soru işareti oluyor benim. özellikle genç ve yetenekli oyuncular konusunda... tamam genç oyuncu transfer ediyoruz ama onu geliştiremedikten sonra ne anlamı var?

    mostafa muhammed en yakın örnek gibi duruyor. ya da henry onyekuru... bir oyuncudan performans almak ile oyuncunun gelişmesine ön ayak olmak arasında nüans farklılıkları var. mesela marcao çok iyi bir oyuncuyken, bize geldiğindeki pik yaptığında ya da kötü performans sergilediğindeki aynı eksikleri gösteriyor.

    allah aşkına manchester city'nin phil foden için yaptıklarını bir açın okuyun. en uç örneği mesela onun hakkında şudur: bu çocuğa atletizm koçu tutuyorlar. hızını daha efektif kullanabilmesi için. duruşunu düzeltmesi için antrene ediliyor. bu hem hareket halindeki hem de statik haldeki duruşunu kapsıyor. el ve kolun hareketi, bacakların aktif ve pasif adımlardaki aralığı, ani(sprint) ya da sürekli koşu sırasındaki hareket vesaire...

    şimdi ben soruyorum: biz ne yapıyoruz? türk sporu için, galatasaray'ımız özelinde soruyorum. biz silahlarımızı daha keskin hale getirebilmek için nasıl bir yol izliyoruz?

    günümüz sporunda sporcu gelişiminin birçok kanıtlanmış ve deneysel yolu var. mental, fiziksel, fundamental... ne deniyoruz? ne yapıyoruz? ne yapacağız? ne planlıyoruz?

    açık konuşayım. galatasaray futbol takımının antrenör departmanı veya akademisi bana bu bakımdan hiç pozitif mesaj vermiyor.

    belki açıklanmıyordur, arka planda çok iyi bir antrenman ve eğitim departmanı, antrenörler ve eğitimciler vardır. ama zannetmiyorum. illaki sahaya bir yansıması olması gerek. ama yok. bu da beni iki sonuca vardırıyor, ya yok ya da çok kötü.

    fatih terim hocamızın da artık bunu anlaması gerek. tek başınıza başaramazsınız. mesela oyuncunun kondisyonuyla ilgilenmemesi gerekir hocanın. ya da bir oyuncunun gelişimine odaklanmaması gerekir. bir oyuncunun bir özelliğinin gelişmesi gerektiğini düşünüyorsa onu ilgili antrenöre iletmesi gerekir. benim gördüğüm galatasaray futbol takımının her şeyiyle fatih terim ilgileniyor. ya da ilgilenmek zorunda kalıyor. florya'nın patronu lakabı boşuna değil zaten. bu da kendisinin tercihidir açıkçası. seçtiği veya seçmediği kişiler nedeniyle...

    hoca nereye kadar her şeye yetişebileceğini (yetişemiyor ya, neyse) düşünüyor, açıkçası bilmek istiyorum. ve tüm bunlar bütün sorumluluğun kendisine kalmasına neden oluyor. en çok onun eleştirilmesine vesile oluyor. sorumluluğu ve başarıyı paylaşabileceği yetişmiş ve potansiyelli insanlara ihtiyacı var hocanın. umarım bunun farkındadır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın