86
neden terimcilik? terim egolu, terim otoriter, terim güçlü, terim zor biri. hepsi doğrudur. ama atlanan bir gerçek var; terim liyakat sahibi. ve biz sevilla değiliz, bayern münih hiç değiliz. bizim yönetimimizde futboldan gelme futbol adamları ya da kalifiye yöneticiler yok. bizim yöneticilerimiz galatasaray'ın adını ve gücünü kullanarak servetini arttırmak isteyen iş insanları oluyor genelde. hani terim ters düşüyor düşmesine de ters düştüğü adam karl heinz rumenige ya da monci değil. kimlerle ters düşüyor bakalım hemen;
endoğan adili, ızet hajrovic, oğuzhan kayar, gibi ne idüğü belirsiz adamları transfer eden. emekliliğe gün sayan goran pandew'i falan transfer edip kadroyu 60 a yakın oyuncu ile şişiren bülent tulun.
40m € bütçeyi ya fiziği sorunlu ya da mental olarak sorunlu oyunculara, avrupa'da bonservisli son transferini yapan oyunculara harcayan üstelik bunu yaparken de oyunculara sevr anlaşması gibi kontratlar öneren, çok paraya günü kurtarıp yarına inşa edecek bonservis sirkülasyonu tehlikeye atan, domagoj vida'ya bile beşiktaş'ın 4 yıl için toplamda anlaştığı bedelin 3.5 m € fazlasını teklif eden cenk ergün
ahmed barusso'ları, junichi inamoto'ları getiren, 2010 yılındaki o rezil kadroyu kuran, abdul kader keita'nın yerini juan pablo pino ile doldurmaya çalışan, her başarısız başkanın ardındaki futbol aklı figürü adnan sezgin
kulübün parasıyla yaptığı transferleri şahsi şovuna çeviren, şov için ihtiyaç olmayan bölgeye alkolik ve alemci oyuncu transfer edip takımın en verimli oyuncusunun kadro dışında kalmasına sebep olan, elano blummer'in sözleşmesine dünya kupasına gideceği için ayda 3 maç oynar maddesi koyan haldun üstünel.
şimdi kendinizi galatasaray'ın teknik direktörü olarak düşünün. bu adamların 2 transferini veto ettiğiniz an 2 ay içerisinde başkan ile aranız açılır. önce medya üzerinden bir soğuk savaş başlar. sonra soğuk savaş sıcak savaşa dönüşür. söyleyin bana bu futbol aklının, transferden sorumlu yöneticinin hangisi ile çalışmak istersiniz? ben söyleyeyim, hiç biri ile. ama terim saçma sapan komisyon transferlerini veto edince, ülkesine dönmüş ronaldinho'nun tabutuna yıllık 5 milyon euro ödeyecek kadar gözünü karartmış yönetimi veto edince sorunlu, egoist falan oluyor.
kusura bakmayın arkadaş. ben her zaman liyakati savundum. terim'in karşısındaki başkan ve yönetici figürü değişmediği sürece tabi ki liyakatten yana tavır alacağım. adama öyle şeyler yazılıyor ki gören de monci ile rumenige ile ters düşüyor zanneder.
terim egolu, terim zor biri, terim kibirli 50 tane terimle neden çalışılmaz temalı sıfat ekleniyor ancak sonrasında bir gerçek atlanıyor. terim bu kulüpte 4 sene ard arda teknik direktörlük yaptı şuan da 3.5 sene ard arda teknik direktörlük yapmakta. kendisini yollamak için 1 sene önceden başlayan polat & cengiz oyunlarının da en azından ben başından beri farkındayım. peki soruyorum; zor biri olmayan, egoist olmayan, kibirli olmayan diğer teknik direktörlerden bu kulübü kesintisiz 3 sene çalıştırabilen var mı? yok. yani sorun terimde deyip konunun üstünü kapatırsanız gerçek sorunu göremezsiniz.
endoğan adili, ızet hajrovic, oğuzhan kayar, gibi ne idüğü belirsiz adamları transfer eden. emekliliğe gün sayan goran pandew'i falan transfer edip kadroyu 60 a yakın oyuncu ile şişiren bülent tulun.
40m € bütçeyi ya fiziği sorunlu ya da mental olarak sorunlu oyunculara, avrupa'da bonservisli son transferini yapan oyunculara harcayan üstelik bunu yaparken de oyunculara sevr anlaşması gibi kontratlar öneren, çok paraya günü kurtarıp yarına inşa edecek bonservis sirkülasyonu tehlikeye atan, domagoj vida'ya bile beşiktaş'ın 4 yıl için toplamda anlaştığı bedelin 3.5 m € fazlasını teklif eden cenk ergün
ahmed barusso'ları, junichi inamoto'ları getiren, 2010 yılındaki o rezil kadroyu kuran, abdul kader keita'nın yerini juan pablo pino ile doldurmaya çalışan, her başarısız başkanın ardındaki futbol aklı figürü adnan sezgin
kulübün parasıyla yaptığı transferleri şahsi şovuna çeviren, şov için ihtiyaç olmayan bölgeye alkolik ve alemci oyuncu transfer edip takımın en verimli oyuncusunun kadro dışında kalmasına sebep olan, elano blummer'in sözleşmesine dünya kupasına gideceği için ayda 3 maç oynar maddesi koyan haldun üstünel.
şimdi kendinizi galatasaray'ın teknik direktörü olarak düşünün. bu adamların 2 transferini veto ettiğiniz an 2 ay içerisinde başkan ile aranız açılır. önce medya üzerinden bir soğuk savaş başlar. sonra soğuk savaş sıcak savaşa dönüşür. söyleyin bana bu futbol aklının, transferden sorumlu yöneticinin hangisi ile çalışmak istersiniz? ben söyleyeyim, hiç biri ile. ama terim saçma sapan komisyon transferlerini veto edince, ülkesine dönmüş ronaldinho'nun tabutuna yıllık 5 milyon euro ödeyecek kadar gözünü karartmış yönetimi veto edince sorunlu, egoist falan oluyor.
kusura bakmayın arkadaş. ben her zaman liyakati savundum. terim'in karşısındaki başkan ve yönetici figürü değişmediği sürece tabi ki liyakatten yana tavır alacağım. adama öyle şeyler yazılıyor ki gören de monci ile rumenige ile ters düşüyor zanneder.
terim egolu, terim zor biri, terim kibirli 50 tane terimle neden çalışılmaz temalı sıfat ekleniyor ancak sonrasında bir gerçek atlanıyor. terim bu kulüpte 4 sene ard arda teknik direktörlük yaptı şuan da 3.5 sene ard arda teknik direktörlük yapmakta. kendisini yollamak için 1 sene önceden başlayan polat & cengiz oyunlarının da en azından ben başından beri farkındayım. peki soruyorum; zor biri olmayan, egoist olmayan, kibirli olmayan diğer teknik direktörlerden bu kulübü kesintisiz 3 sene çalıştırabilen var mı? yok. yani sorun terimde deyip konunun üstünü kapatırsanız gerçek sorunu göremezsiniz.