352
ilk 12 dakika harika oynayıp 4 tane net gol pozisyonu yakaladığımız ve ikisini gole çevirdiğimiz, sonrasında ise zaman zaman bocalayıp baskı yediğimiz, zaman zaman kontrolü elimizde tutsak da oyun disiplini ve konsantrasyon açısından sorun yaşadığımız, sonunda ise 3-1 galip gelerek ligdeki iddialı pozisyonumuzu koruduğumuz maç.
oyunumuzun bu denli dramatik değişiminde rakibin tavrının etkisini göz ardı etmemek gerekir. maç 2-0 olana kadar göztepe takımının oyunumuzla ilgili aşırı teori çalışmaktan futbolun en basit temellerini unuttuğunu, herkesin elinin ayağına dolaştığını, hücum etmeyi akıl edemediklerini gördük. hücumda meşhur üçgenlerimizi bozamadıkları gibi, üst üste iki pas yapmaktan aciz bir görüntüleri vardı. ancak ikinci golü yedikten sonra bizim 2-0'dan döndürdüğümüz 93'teki manchester maçı misali artık kaybedecek bir şeyleri olmadığını hisseden göztepeli oyuncularda bir miktar rahatlama oldu. savunmada top gevelerken yaptığımız bireysel hata ile golü bulmaları da onları maça ortak etti. iştahlandırdı ve kendilerine getirdi. maçı 10-15 dakika iki farkta tutabilse idik dirençleri hızla düşecek, bulacağımız üçüncü golle birlikte belki de çok farklı bir maç izleyecektik. özellikle 45-60 arasında öyle sistematik ve korkutucu olamasa da rakip üst üste bulduğu korner ve diğer duran toplarla oyun kurma refleksimizi alt üst etmeyi başardı. sonunda 63'te taylan'ın beklenmedik anda attığı muazzam pası feghouli klas bir şekilde gol yaptı ve maçı kopardık. ya da öyle sandık. 3-1'den sonra gol şansına dönüşebilecek oldukça müsait pozisyonları akını sonuçlandırmaksızın basit top kayıplarıyla ezdik. defansta da oldukça kontrolsüz anlar yaşadık. öyle ki rakip golü de buldu fakat şansımıza az farkla ofsayt idi. kazandık, mutlu olduk. ama sanıyorum rahat maç izleyememenin verdiği buruk tat hepimizde kaldı.
üzerinde çalışılması gereken noksanlarımız oldukça göze batsa da türkiye ligi için artık doğru oyun tarzını bulmaya başladığımız ve bunu dönem dönem başarıyla uyguladığımız aşikâr. fatih hocamızın takımı daha zor önlem alınabilir kılmak için yaptıklarını da görmezden gelemeyiz. takıma orantısız yüklenmemek gerekir. fakat diagne'ye bir parantez açmak şart. her galatasaray sporcusu gibi onu da seviyorum, sevmek istiyorum. takımdan gidene kadar bariz bir saygısızlık yapmadıkça arkasındayım. ancak bir forvet oyunusunun ya da santrforunun sahip olması gereken en baz fundamental melekelere sahip olmaması, oldukça düşündürücü. artık bir "futbolcu" olarak değerlendirmeyi bıraktık, bir golcü olarak tek vuruşlarda az da olsa beceri bekliyoruz. yerine giren oğulcan belki skor üretemedi ama ondan çok daha profilli bir oyuncu görüntüsü çizdi.
oyunumuzun bu denli dramatik değişiminde rakibin tavrının etkisini göz ardı etmemek gerekir. maç 2-0 olana kadar göztepe takımının oyunumuzla ilgili aşırı teori çalışmaktan futbolun en basit temellerini unuttuğunu, herkesin elinin ayağına dolaştığını, hücum etmeyi akıl edemediklerini gördük. hücumda meşhur üçgenlerimizi bozamadıkları gibi, üst üste iki pas yapmaktan aciz bir görüntüleri vardı. ancak ikinci golü yedikten sonra bizim 2-0'dan döndürdüğümüz 93'teki manchester maçı misali artık kaybedecek bir şeyleri olmadığını hisseden göztepeli oyuncularda bir miktar rahatlama oldu. savunmada top gevelerken yaptığımız bireysel hata ile golü bulmaları da onları maça ortak etti. iştahlandırdı ve kendilerine getirdi. maçı 10-15 dakika iki farkta tutabilse idik dirençleri hızla düşecek, bulacağımız üçüncü golle birlikte belki de çok farklı bir maç izleyecektik. özellikle 45-60 arasında öyle sistematik ve korkutucu olamasa da rakip üst üste bulduğu korner ve diğer duran toplarla oyun kurma refleksimizi alt üst etmeyi başardı. sonunda 63'te taylan'ın beklenmedik anda attığı muazzam pası feghouli klas bir şekilde gol yaptı ve maçı kopardık. ya da öyle sandık. 3-1'den sonra gol şansına dönüşebilecek oldukça müsait pozisyonları akını sonuçlandırmaksızın basit top kayıplarıyla ezdik. defansta da oldukça kontrolsüz anlar yaşadık. öyle ki rakip golü de buldu fakat şansımıza az farkla ofsayt idi. kazandık, mutlu olduk. ama sanıyorum rahat maç izleyememenin verdiği buruk tat hepimizde kaldı.
üzerinde çalışılması gereken noksanlarımız oldukça göze batsa da türkiye ligi için artık doğru oyun tarzını bulmaya başladığımız ve bunu dönem dönem başarıyla uyguladığımız aşikâr. fatih hocamızın takımı daha zor önlem alınabilir kılmak için yaptıklarını da görmezden gelemeyiz. takıma orantısız yüklenmemek gerekir. fakat diagne'ye bir parantez açmak şart. her galatasaray sporcusu gibi onu da seviyorum, sevmek istiyorum. takımdan gidene kadar bariz bir saygısızlık yapmadıkça arkasındayım. ancak bir forvet oyunusunun ya da santrforunun sahip olması gereken en baz fundamental melekelere sahip olmaması, oldukça düşündürücü. artık bir "futbolcu" olarak değerlendirmeyi bıraktık, bir golcü olarak tek vuruşlarda az da olsa beceri bekliyoruz. yerine giren oğulcan belki skor üretemedi ama ondan çok daha profilli bir oyuncu görüntüsü çizdi.