24503
en büyük sorunu profesyonellik olan futbol takımıdır.
aslında hangi konuda neye yazsam bilemediğim için en uygun başlığın burası olduğunu düşündüm. galatasaray profesyonel anlamda yönetilmediği sürece bize gam keder olmaya devam edecektir. profesyonellik eksiklikliklerini de bir kaç başlık altında değerlendirmek istiyorum.
taktik: bu sene galatasaray hangi taktik ile sahadaydı bilen var mı? 4-1-4-1 denedik, 4-2-3-1 denedik, 4-4-2 denedik, 4-3-3 denedik, 3-5-2 denedik. elimizdeki oyuncu havuzu o kadar yetenekli ve muhteşemdi ki bu taktiklerin hepsi oynanabilirdi. sizce böyle bir şey mümkün mü gerçekten? biz ne oynamak istediğimizi bilmiyoruz ve ben bunu hala kabullenemiyorum. her sene başında sıfırdan 15 transfer yapmaktan bahsediyoruz. iyi yapalım da neye göre adam alıyoruz ki biz? bu takım şu futbolu oynayacak, bu taktikle oynayacak diye bir şey mi var? yani bunu basit düşünüyorum en basit bir iş yerinin bile kısa,orta ve uzun vadeli stratejileri vardır bu doğrultuda personel istihdam eder karar alır. biz hayallerimiz dünyadan büyük ile yola başlayıp sen bize ne yap biliyor musun şeklinde devam ediyoruz.
transfer: yukarıda da değindim ama bir takım her sene baştan kurulmaz. kurulamaz. sürekli yama yaparak başarı elde edilmez. tamam ffp var, gelirler kısıtlı. o zaman gidip falcao almayacaksın. diagne'ye 13 milyon bayılmayacaksın. tabi bunun için ne gerekli. oynatmak istediğin oyun yani taktik. hadi taktik yok bunu bıraktım. transfer komitesi gerçekten başarısız profesyonellerden oluşmakta. bu takım 2 aya yakın falcao bekledi. yerine adam bakılmadı, alternatif bakılmadı. falcao geldi sakatlandı öylece kaldık. onyekuru yarım dönemde takımına dönen tek oyuncu oldu. yeni sezon planlaması yapılıyor konuşulan isimler caner erkin, arda turan. hangi taktik için bu ikili transfer edilmek isteniyor? sırf bir yere ait futbol bıraksın diye arda turan alınmalı mı en basit örneği böyle transfer politikası olabilir mi gerçekten? (alındığı varsayımı ile yazıyorum bu kısmı)
altyapı: benim açımdan en sıkıntılı kısmı bu. gerçekten bize yıllarca 2000 jenerasyonu altın jenerasyon böyle topçular görmedik harika yeni kupa geliyor dendi. tam olarak nerede bu arkadaşlar? bu arkadaşlardan iki tane daha takımımıza kazandırırsak benim açımdan gerçekten başarı olacak. ama burada bu gençleri suçlayamıyorum. bu gençler altyapıda ne eğitimi alıyor? barcelona ya da ajax örneğinden gidelim. her yaş grubu 4-3-3 oynuyor. bu nedenle altyapıdan bir oyuncuyu bir üst seviyeye geçtiğinde sudan çıkmış balığa dönmüyor. yanılıyorsam düzeltin ama biz en azından u21 takımı olarak 4-2-3-1 oynuyorken a takım 4-1-4-1 ile 4-3-3 arası değişen sistemlere oynuyor. altyapıda öndeki 3 lünün ortasında oynayan atalay neden a takımda oynayamıyor çünkü bu ona öğretilen bir şey değil. neden galatasaray'ın altyapıdan son çıkardığı topçuların hepsi defans (ozan kabak, emin bayram, semih kaya) çünkü bildikleri işi yapıyorlar, önlerindeki oyuncular sakatlanıyor ve şansları yardımıyla formayı alırsa bırakmıyorlar. süleyman luş, atalay babacan, yunus akgün, ışık kaan arslan, ali yavuz kol çok mu yeteneksiz? böyleyse bu oyuncuları tutma altyapında. her çıkan oyuncudan süperstar olmasını beklemiyoruz ama en basit örnek ligde rahatlıkla süre alabilecek oyuncular bunlar. sürekli bir hazır değiller, gelişmeleri lazım. tamam da ne yapıyoruz biz bu oyunculara profesyonel destek mi veriyoruz, özel psikologları mı var bunların, normal okullarındaki eğitimlerine destek mi oluyoruz, yabancı dil mi öğretiyoruz hadi hiçbirini yapmak zorunda değiliz biz gerçekten bu oyunculara teknik/taktik ne öğretiyoruz? 2010 yılında arda turan'ın röportajındaydı yanılmıyorsam "biz milli takım'da öğrendik taktik hocalar bizimle altyapıda ilgilenmezdi" benzeri bir açıklamaydı. gerçekten biz oyuncularımıza ne veriyoruz. bir maç iyi oynayan adam "oooo süperstar" kötü oynadığı anda "balon,çöp" laflarını duyuyor. 18 yaşında adamların bu psikolojiyi kolay kaldırabileceği ne malum? diagne'ye verilen 13 milyon euro'nun 1/4'üne profesyonel bir psikolog, pedagog, yabancı dil hocası getirilemez miydi? eski futbolcular yerine bu işi gerçekten yapan liyakat ile seçilecek profesyonel hocalar ile anlaşılamaz mıydı?
bir de bunların üstüne şımarık galatasaray taraftarı ekleniyor. sürekli insanlar galatasaray seviyesinde olmuyor. muhteşem bir seviyede olduğumuz için en iyisi biziz. herkes kendini türkiye'de yer alan takımlar ile kıyaslayıp bakın şöyle iyiyiz demenin derdinde. bu takımın kuruluş amacı türk olmayan takımları yenmek. en son ne zaman galibiyet aldın avrupa'da? kendimizi gördüğümüz eşdeğer takım real madrid oynadığımız futbol ne peki? bir sene falcao isteriz sonra o gitsin x isteriz. onu satalım bunu alalım. yönetim desen profesyonelliğin son halkası. iyi niyetli olmaları ve ekonomimizi düze çıkarmaları gerçekten başarı ama aşırı derecede duygusal davranan, taraftardan aşırı etkilenen, amatör bir sürü hata yaptıkları da bir gerçek.
yazsan daha çok şey yazılır. belki de ilk defa bu kadar uzun bir yazı yazdım. ama yıllarımı verdiğim, sevinciyle üzüntüsüyle hayatımın en önemli parçalarından birini oluşturan futbol takımının bu şekilde yönetilmesi, bunun kabul edilmesi ve olağan karşılanmasını ben kabullenemiyorum.
aslında hangi konuda neye yazsam bilemediğim için en uygun başlığın burası olduğunu düşündüm. galatasaray profesyonel anlamda yönetilmediği sürece bize gam keder olmaya devam edecektir. profesyonellik eksiklikliklerini de bir kaç başlık altında değerlendirmek istiyorum.
taktik: bu sene galatasaray hangi taktik ile sahadaydı bilen var mı? 4-1-4-1 denedik, 4-2-3-1 denedik, 4-4-2 denedik, 4-3-3 denedik, 3-5-2 denedik. elimizdeki oyuncu havuzu o kadar yetenekli ve muhteşemdi ki bu taktiklerin hepsi oynanabilirdi. sizce böyle bir şey mümkün mü gerçekten? biz ne oynamak istediğimizi bilmiyoruz ve ben bunu hala kabullenemiyorum. her sene başında sıfırdan 15 transfer yapmaktan bahsediyoruz. iyi yapalım da neye göre adam alıyoruz ki biz? bu takım şu futbolu oynayacak, bu taktikle oynayacak diye bir şey mi var? yani bunu basit düşünüyorum en basit bir iş yerinin bile kısa,orta ve uzun vadeli stratejileri vardır bu doğrultuda personel istihdam eder karar alır. biz hayallerimiz dünyadan büyük ile yola başlayıp sen bize ne yap biliyor musun şeklinde devam ediyoruz.
transfer: yukarıda da değindim ama bir takım her sene baştan kurulmaz. kurulamaz. sürekli yama yaparak başarı elde edilmez. tamam ffp var, gelirler kısıtlı. o zaman gidip falcao almayacaksın. diagne'ye 13 milyon bayılmayacaksın. tabi bunun için ne gerekli. oynatmak istediğin oyun yani taktik. hadi taktik yok bunu bıraktım. transfer komitesi gerçekten başarısız profesyonellerden oluşmakta. bu takım 2 aya yakın falcao bekledi. yerine adam bakılmadı, alternatif bakılmadı. falcao geldi sakatlandı öylece kaldık. onyekuru yarım dönemde takımına dönen tek oyuncu oldu. yeni sezon planlaması yapılıyor konuşulan isimler caner erkin, arda turan. hangi taktik için bu ikili transfer edilmek isteniyor? sırf bir yere ait futbol bıraksın diye arda turan alınmalı mı en basit örneği böyle transfer politikası olabilir mi gerçekten? (alındığı varsayımı ile yazıyorum bu kısmı)
altyapı: benim açımdan en sıkıntılı kısmı bu. gerçekten bize yıllarca 2000 jenerasyonu altın jenerasyon böyle topçular görmedik harika yeni kupa geliyor dendi. tam olarak nerede bu arkadaşlar? bu arkadaşlardan iki tane daha takımımıza kazandırırsak benim açımdan gerçekten başarı olacak. ama burada bu gençleri suçlayamıyorum. bu gençler altyapıda ne eğitimi alıyor? barcelona ya da ajax örneğinden gidelim. her yaş grubu 4-3-3 oynuyor. bu nedenle altyapıdan bir oyuncuyu bir üst seviyeye geçtiğinde sudan çıkmış balığa dönmüyor. yanılıyorsam düzeltin ama biz en azından u21 takımı olarak 4-2-3-1 oynuyorken a takım 4-1-4-1 ile 4-3-3 arası değişen sistemlere oynuyor. altyapıda öndeki 3 lünün ortasında oynayan atalay neden a takımda oynayamıyor çünkü bu ona öğretilen bir şey değil. neden galatasaray'ın altyapıdan son çıkardığı topçuların hepsi defans (ozan kabak, emin bayram, semih kaya) çünkü bildikleri işi yapıyorlar, önlerindeki oyuncular sakatlanıyor ve şansları yardımıyla formayı alırsa bırakmıyorlar. süleyman luş, atalay babacan, yunus akgün, ışık kaan arslan, ali yavuz kol çok mu yeteneksiz? böyleyse bu oyuncuları tutma altyapında. her çıkan oyuncudan süperstar olmasını beklemiyoruz ama en basit örnek ligde rahatlıkla süre alabilecek oyuncular bunlar. sürekli bir hazır değiller, gelişmeleri lazım. tamam da ne yapıyoruz biz bu oyunculara profesyonel destek mi veriyoruz, özel psikologları mı var bunların, normal okullarındaki eğitimlerine destek mi oluyoruz, yabancı dil mi öğretiyoruz hadi hiçbirini yapmak zorunda değiliz biz gerçekten bu oyunculara teknik/taktik ne öğretiyoruz? 2010 yılında arda turan'ın röportajındaydı yanılmıyorsam "biz milli takım'da öğrendik taktik hocalar bizimle altyapıda ilgilenmezdi" benzeri bir açıklamaydı. gerçekten biz oyuncularımıza ne veriyoruz. bir maç iyi oynayan adam "oooo süperstar" kötü oynadığı anda "balon,çöp" laflarını duyuyor. 18 yaşında adamların bu psikolojiyi kolay kaldırabileceği ne malum? diagne'ye verilen 13 milyon euro'nun 1/4'üne profesyonel bir psikolog, pedagog, yabancı dil hocası getirilemez miydi? eski futbolcular yerine bu işi gerçekten yapan liyakat ile seçilecek profesyonel hocalar ile anlaşılamaz mıydı?
bir de bunların üstüne şımarık galatasaray taraftarı ekleniyor. sürekli insanlar galatasaray seviyesinde olmuyor. muhteşem bir seviyede olduğumuz için en iyisi biziz. herkes kendini türkiye'de yer alan takımlar ile kıyaslayıp bakın şöyle iyiyiz demenin derdinde. bu takımın kuruluş amacı türk olmayan takımları yenmek. en son ne zaman galibiyet aldın avrupa'da? kendimizi gördüğümüz eşdeğer takım real madrid oynadığımız futbol ne peki? bir sene falcao isteriz sonra o gitsin x isteriz. onu satalım bunu alalım. yönetim desen profesyonelliğin son halkası. iyi niyetli olmaları ve ekonomimizi düze çıkarmaları gerçekten başarı ama aşırı derecede duygusal davranan, taraftardan aşırı etkilenen, amatör bir sürü hata yaptıkları da bir gerçek.
yazsan daha çok şey yazılır. belki de ilk defa bu kadar uzun bir yazı yazdım. ama yıllarımı verdiğim, sevinciyle üzüntüsüyle hayatımın en önemli parçalarından birini oluşturan futbol takımının bu şekilde yönetilmesi, bunun kabul edilmesi ve olağan karşılanmasını ben kabullenemiyorum.