483
"- neden bu kadar tatlısınız?
hayranlarınız merak ediyor.
- kaç tane var ki?
- bir tane kaldı, hepsini öldürdüm…"
bir yoksun şiiri
gözlerim açıkken
buz tutmuş bir gölün
huzursu sakinliğindeydi dünya
şehir en derin uykuda
köpekler gibi uzanmıştı kuytuda
gözlerim kapanınca
bombalar patlıyordu dört bir yanda
istasyonda bir tren ağlıyordu
araba lastiklerine işliydi cinayet sesleri
gözlerim açıkken
bir parça hüzne çalıyordu
yorgun kemancı acı acı
dingin bir akşam yorgunluğu
sesinde bulmuştu birisi ilacı
gözlerim kapanınca
brutal inliyordu
çirkin bir kadın vokalde
metalik ve şeytani sesler
kaynatıyordu kabında akşamı
ve anlayamamıştı içimdeki
bir parça insanlık, yaşamı
çünkü sen yoktun yanımda
her gözümü açtığımda…
gözlerim kapanınca
hep peçelendi kadınlar
perde kalkınca açılıp saçıldılar
çok kez sevişmeyi denedim
senden öteye gidemedim
vazgeçtim yaşımdan
git artık başımdan
her hatıranın bir sokağı var bu şehirde
her gün üstünden geçtim, altını çizdim
postalımla çimine bastım, duvarını boyadım
her şey tamamdı da, bir sen eksiktin işte
en dibe düşüyorum kutupların arasında
seyahat ederken kendimden kendime
gözlerim kapalıyken geldin hep
gözlerim açıkken silindi şehrin beziyle
dans ettim ağaç dallarına vuran
rüzgarın soluk sesiyle
bir valsimiz vardı oysa
eminim bu şehir bile unutamadı
ve eminim sen en güzel dansını
benim üstümde ettin, kabul et
bir de yakışıklı bir köpek vardı
vardı aramızda meşhur bir adı
senden sonra hiç karşıma çıkmadı
sen gittin
benden bana kalmadı
şu kocaman kibirden
bir damla fazlası
gözlerim açıkken
yordu beni güneş
asılıyordu ensemdeki nefes
ve bir ordu yüreğimin dövüş kafesinde
eğleniyordu…
gözlerim kapanınca
soydu beni gecen
üşüdüm ben!
uykum sana geldi yine
girince dünün tozu bir şiire
kanser indi bütün şehire
öldüm ben!
cesurkorkmaz a.d.
18 ocak 2020, 23.56
hayranlarınız merak ediyor.
- kaç tane var ki?
- bir tane kaldı, hepsini öldürdüm…"
bir yoksun şiiri
gözlerim açıkken
buz tutmuş bir gölün
huzursu sakinliğindeydi dünya
şehir en derin uykuda
köpekler gibi uzanmıştı kuytuda
gözlerim kapanınca
bombalar patlıyordu dört bir yanda
istasyonda bir tren ağlıyordu
araba lastiklerine işliydi cinayet sesleri
gözlerim açıkken
bir parça hüzne çalıyordu
yorgun kemancı acı acı
dingin bir akşam yorgunluğu
sesinde bulmuştu birisi ilacı
gözlerim kapanınca
brutal inliyordu
çirkin bir kadın vokalde
metalik ve şeytani sesler
kaynatıyordu kabında akşamı
ve anlayamamıştı içimdeki
bir parça insanlık, yaşamı
çünkü sen yoktun yanımda
her gözümü açtığımda…
gözlerim kapanınca
hep peçelendi kadınlar
perde kalkınca açılıp saçıldılar
çok kez sevişmeyi denedim
senden öteye gidemedim
vazgeçtim yaşımdan
git artık başımdan
her hatıranın bir sokağı var bu şehirde
her gün üstünden geçtim, altını çizdim
postalımla çimine bastım, duvarını boyadım
her şey tamamdı da, bir sen eksiktin işte
en dibe düşüyorum kutupların arasında
seyahat ederken kendimden kendime
gözlerim kapalıyken geldin hep
gözlerim açıkken silindi şehrin beziyle
dans ettim ağaç dallarına vuran
rüzgarın soluk sesiyle
bir valsimiz vardı oysa
eminim bu şehir bile unutamadı
ve eminim sen en güzel dansını
benim üstümde ettin, kabul et
bir de yakışıklı bir köpek vardı
vardı aramızda meşhur bir adı
senden sonra hiç karşıma çıkmadı
sen gittin
benden bana kalmadı
şu kocaman kibirden
bir damla fazlası
gözlerim açıkken
yordu beni güneş
asılıyordu ensemdeki nefes
ve bir ordu yüreğimin dövüş kafesinde
eğleniyordu…
gözlerim kapanınca
soydu beni gecen
üşüdüm ben!
uykum sana geldi yine
girince dünün tozu bir şiire
kanser indi bütün şehire
öldüm ben!
cesurkorkmaz a.d.
18 ocak 2020, 23.56