23194
eleştirmek zorunda olduğumuz hocamızdır.
öncelikle bir konuya açıklama getirmek istiyorum, örümcek nitelemesini hocayı eleştiren ya da istifasını isteyen tüm arkadaşları kapsayacak bir biçimde kullanmadım. fakat görüyorum ki bu nitelemeyle kırdığım dostlarımız var, kendilerine özrü bir borç biliyorum. ilgili nitelemeyi tek bir arkadaş için yaptığımı da ayrıca belirtmek isterim.
hocanın fiyasko sezonu ve o sezonun bizden götürdüklerinden bahsedilmiş ki ben de o sezona daha önce değinmiştim. 2004 2005 sezonu fiyaskoya dönerken galatasaray ligi ikincilikle bitirmiş, şampiyonluğu son ya da sondan önceki maçta beşiktaşa bırakmıştı. hatta o sezonun ilk beşiktaş maçını yeni açıkta izlemiş, kuddusi müftüoğlu’nun yaptıklarına canlı şahit olmuştum. peki hoca o sezon da hatalı mıydı? evet! o sezonla alakalı çok şey konuşabiliriz, uzar gider... daha detaylı olarak kaideyi taciz eden istisna bilgi verebilir. kaldı ki yine bir arkadaşın ironi yaptığı gibi mecbur olduğumuz bir kimse de değil hoca, daha önce de söylediğim üzere biz kişiden bağımsız, yerli ya da yabancı hocayla hatta hocasız bile şampiyon olabilen bir takımız. bu genetiğimizde var!
peki rezillik nitelemesinden ne anlamalıyız? sonuçlar, oynanan futbol... arkadaşlar geçen sezon da bugün aynı şeyleri tartışıyorduk muhtemelen, şampiyonluk gelince bu tartışmalar bitti... bu sezonun da geçtiğimiz sezonun bir benzeri olacağına olan inancım tam!
rezillikten kasıt plansızlık, içerisinde olduğumuz darboğaz ve açmazlarsa bunun müsebbibi hoca değildir! konuyla alakalı detaylı bilgiyi gurrpegi verebilir, dursun özbek’i, 15/16 transfer sezonu ile galatasaray’ın içine atıldığı çukuru, riva ve floryanın peşkeş çekilişini anlatabilir...
demem o ki, hocanın toplantıda da söylediği gibi, hocayı eleştirelim, hem de ağır eleştirelim. hem nalına hem de mıhına vuralım, ama hocamızı itin köpeğin önüne atmayalım! saygı duyalım, değersizleştirmeye çalışmayalım.
saygılar...
öncelikle bir konuya açıklama getirmek istiyorum, örümcek nitelemesini hocayı eleştiren ya da istifasını isteyen tüm arkadaşları kapsayacak bir biçimde kullanmadım. fakat görüyorum ki bu nitelemeyle kırdığım dostlarımız var, kendilerine özrü bir borç biliyorum. ilgili nitelemeyi tek bir arkadaş için yaptığımı da ayrıca belirtmek isterim.
hocanın fiyasko sezonu ve o sezonun bizden götürdüklerinden bahsedilmiş ki ben de o sezona daha önce değinmiştim. 2004 2005 sezonu fiyaskoya dönerken galatasaray ligi ikincilikle bitirmiş, şampiyonluğu son ya da sondan önceki maçta beşiktaşa bırakmıştı. hatta o sezonun ilk beşiktaş maçını yeni açıkta izlemiş, kuddusi müftüoğlu’nun yaptıklarına canlı şahit olmuştum. peki hoca o sezon da hatalı mıydı? evet! o sezonla alakalı çok şey konuşabiliriz, uzar gider... daha detaylı olarak kaideyi taciz eden istisna bilgi verebilir. kaldı ki yine bir arkadaşın ironi yaptığı gibi mecbur olduğumuz bir kimse de değil hoca, daha önce de söylediğim üzere biz kişiden bağımsız, yerli ya da yabancı hocayla hatta hocasız bile şampiyon olabilen bir takımız. bu genetiğimizde var!
peki rezillik nitelemesinden ne anlamalıyız? sonuçlar, oynanan futbol... arkadaşlar geçen sezon da bugün aynı şeyleri tartışıyorduk muhtemelen, şampiyonluk gelince bu tartışmalar bitti... bu sezonun da geçtiğimiz sezonun bir benzeri olacağına olan inancım tam!
rezillikten kasıt plansızlık, içerisinde olduğumuz darboğaz ve açmazlarsa bunun müsebbibi hoca değildir! konuyla alakalı detaylı bilgiyi gurrpegi verebilir, dursun özbek’i, 15/16 transfer sezonu ile galatasaray’ın içine atıldığı çukuru, riva ve floryanın peşkeş çekilişini anlatabilir...
demem o ki, hocanın toplantıda da söylediği gibi, hocayı eleştirelim, hem de ağır eleştirelim. hem nalına hem de mıhına vuralım, ama hocamızı itin köpeğin önüne atmayalım! saygı duyalım, değersizleştirmeye çalışmayalım.
saygılar...