383
bu bir itiraftan çok pişmanlık. o yüzden galatasaray sözlük pişmanlık duvarı’na yazmak istedim fakat o da ne? öyle bir başlık da yokmuş. * ben o başlığı açmak istemedim ama açan biri olursa dökülecek çok dert var. :( geçelim itirafa;
yıllar 2009’u gösterirken o dönemler amasya’da bir eve taşınmıştık. taşınma öncesi rutin ev temizliğinde evin vestiyerinin çekmecesinde eski bir kutu buldum. kutuyu açtığımda kutunun içinde galatasaray’ın uefa’yı kazandığı güne dair 5-6 gazetenin küpürünün olduğunu farkettim. sevinçten deliye dönmüştüm. anneme gösterdim,önce pek oralı olmadı fakat bendeki mutluluğu görünce o da sevindi. bu da bir hatıra olur diye kutunun içine geri koyalım ki yarın öbür gün normal bir gazeteymiş gibi saçmasapan bir şey için kullanmayalım diye kararlaştırdık. ben bu gazeteleri kutunun içine koydum ama arasıra gidip bakıyorum falan. derken zaman geçti, ablam ankara’yı kazandı, ailecek ankara’ya gitme telaşına tutuştuk. benim o ara aklımdan çıktı ve kutuyu oradan almayı unuttum. evi ankara’ya taşıdıktan takriben 1 ay falan sonra gazeteler aklıma geldi. anneme kolilerden çıkarmadın mı diye sordum ve annemden de o acı cümleyi duydum. “oğlum ben sen almışındır diye düşünmüştüm.” dünyam başıma yıkıldı, çerçeveletip duvarıma asmayı düşündüğüm muazzam değerdeki gazeteleri malca unutmuştum. hayattaki -ki o zaman 10. sınıftayım- en büyük yıkılışım oydu. otobüse binip gitmeyi bile düşündüm ama eve yeni taşınan kişinin gazetelerin değerini anlayan biriyse bana vermeyeceğini, değerini bilmeyen biriyse çoktan atmış olacağını düşündüm. o günden beri galatasaray store’dan aldığım kıyafetlerin etiketlerini dahi kontrolüm altındaki bir kutuda tutuyorum.
bu arada amasya’da yaşayıp böyle bir gazete topluluğuyla karşılaşan olduysa hayrına en azından 1 gazeteyi bana verse çok iyi olur. :(
yıllar 2009’u gösterirken o dönemler amasya’da bir eve taşınmıştık. taşınma öncesi rutin ev temizliğinde evin vestiyerinin çekmecesinde eski bir kutu buldum. kutuyu açtığımda kutunun içinde galatasaray’ın uefa’yı kazandığı güne dair 5-6 gazetenin küpürünün olduğunu farkettim. sevinçten deliye dönmüştüm. anneme gösterdim,önce pek oralı olmadı fakat bendeki mutluluğu görünce o da sevindi. bu da bir hatıra olur diye kutunun içine geri koyalım ki yarın öbür gün normal bir gazeteymiş gibi saçmasapan bir şey için kullanmayalım diye kararlaştırdık. ben bu gazeteleri kutunun içine koydum ama arasıra gidip bakıyorum falan. derken zaman geçti, ablam ankara’yı kazandı, ailecek ankara’ya gitme telaşına tutuştuk. benim o ara aklımdan çıktı ve kutuyu oradan almayı unuttum. evi ankara’ya taşıdıktan takriben 1 ay falan sonra gazeteler aklıma geldi. anneme kolilerden çıkarmadın mı diye sordum ve annemden de o acı cümleyi duydum. “oğlum ben sen almışındır diye düşünmüştüm.” dünyam başıma yıkıldı, çerçeveletip duvarıma asmayı düşündüğüm muazzam değerdeki gazeteleri malca unutmuştum. hayattaki -ki o zaman 10. sınıftayım- en büyük yıkılışım oydu. otobüse binip gitmeyi bile düşündüm ama eve yeni taşınan kişinin gazetelerin değerini anlayan biriyse bana vermeyeceğini, değerini bilmeyen biriyse çoktan atmış olacağını düşündüm. o günden beri galatasaray store’dan aldığım kıyafetlerin etiketlerini dahi kontrolüm altındaki bir kutuda tutuyorum.
bu arada amasya’da yaşayıp böyle bir gazete topluluğuyla karşılaşan olduysa hayrına en azından 1 gazeteyi bana verse çok iyi olur. :(