• 464
    maçı izlemedim, ara ara sözlükten yorumları okuyarak takip ettim. sonradan az önce maçın tekrarını izledim.
    baştan söyleyeyim, bu denizlispor muhtemelen küme düşme adaylarından biri olur, ama birkaç hafta sonra bu durum daha da netleşir, neyse konumuz o değil zaten.
    belki maçtan önce birçok arkadaşımız dile getirdi, belki benim gibi birçoğumuz da direk dillendirmesek de içten içe bekliyorduk böyle bir kötü başlangıcı. zira yapılan son hazırlık maçlarında alınan sonuçlardan ziyade takımın genel oyun düzeyi bu maç özelinde bizim adımıza kısır bir maç olacağının işaretleriydi, netice olarak beklendiği gibi de oldu, belki selçuk penaltıyı gole çevirse, kırmızı kart olmasa sonuç farklı olurdu ama bunun sonu "halamın bıyıkları olsa amcam olurdu" ya dayanır, uzatmaya gerek yok o açıdan, sonuç olarak kaybettik.
    her şerde bir hayr vardır'dan yola çıkarsak galibiyetler kadar, zaman zaman mağlubiyetler de iyidir, ama ders alabilenler için.
    kilit durum bu bence; "ders alabilmek"...
    öncelikle takımımızda hepimizin kafasındaki ilk 11'i nzonzi ve falcao'yu da katarak düşünürsek bu sezon "sahadaki" yaş ortalamamız 30'un üzerinde olacak gibi gözüküyor. dolayısıyla oyun formatımızı bu gerçeğe göre şekillendirmek şart sanki...
    tabii ki kıyaslamak saçma ama hafta içi izlediğimiz liverpool-chelsea süper kupa finalinde oyunun hemen hemen her anında her iki takımın da en geri ile en uçlarını aynı kadrajda görebildik (takım boyu meselesi).
    varacağım nokta; bu yaş ortalamasına sahip bir takımın oyun boyunu kısa tutması, hem gücünü ekonomik kullanması hem de yetenekli oyuncuların kaliteleri göstermesi adına şart oğlu şart bence. ancak görünen şu ki bizim bu anlamda yıllardan beri süregelen, ve bir fatih terim takımında nasıl olabildiğini aklımın almadığı bir "oyun disiplini" problemimiz var.
    dalgınlık, uyuma, pozisyonunu kaybetme, alan parselizasyonu.....vs konularda oyun içinde öyle kopmalar yaşıyoruz ki inanılmaz gerçekten. bu durum şampiyonlar ligini bırakın, kıytırık takımlarla yapılan maçlarda bile bazen öylesine sırıtıyor, bizi maç içinde öyle zor durumlara sokuyor ki, en yakın örneği geçen hafta oynadığımız akhisarspor kupa maçı.
    neyse fazla uzatmayalım, alınacak çok ders var, bu dersin fiorentina ve öncesindeki hazırlık maçlarından alınmasını ve sıkıntıların bu maça yansımamasını dilerdik ancak olan oldu artık, klişe cümleyle kuyruğu dik tutup "önümüzdeki maçlara" bakmamız lazım...
    benim de çok moralim bozuldu daha ligin ilk maçından ama bundan daha kötü bir görüntü sergileyerek sezona başladığımız 2011-2012 sezonu açılış maçını ve o sezon sonunda kadıköy'de tarihe geçen maçta karanlıkta kalkan kupayı hatırlayarak motivasyonunuzu diri tutun derim ben...
    (bkz: 7 ağustos 2019 galatasaray akhisarspor maçı)
    (bkz: 14 ağustos 2019 liverpool chelsea maçı)
    (bkz: 11 ağustos 2019 fiorentina galatasaray maçı)
    (bkz: 11 eylül 2011 istanbul bb spor galatasaray maçı)
    (bkz: 12 mayıs 2012 fenerbahce galatasaray maçı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın