• 453
    daha maçın başında yüzde yüzlük gol kaçır. yetmezmiş gibi penaltı kaçır. üstüne saçma sapan amatörce bir kırmızı kart gör. tüy dikme niyetine de selçuk yerine seri’yi çıkar. e yenilirsin tabi hocam bunda şaşıracak bir durum yok.

    sezonun ilk hafta maçı olması nedeniyle sinirini kolay atlattığım bir maç oldu. serin bir duş alıp siz de sakinleşmeyi deneyin. sezon daha çok uzun.
  • 454
    penaltı kaçabilir. çok kaçırdık zamanında. :(
    kırmızı kart görülebilir. alıştık neredeyse. :(
    sezon başında deplasmanda kötü oyunla mağlup olmak da kabul edilebilir.

    ancak donk'u stopere almak için selçuk varken seri'yi çıkarmak,
    luyindama-donk ikilisi tandemdeyken ahmet çalık'ı almak,
    on kişi olan takımı rakip on kişiymiş gibi oynatmak kabul edilemez. levent şahin ve ümit davala sınıfta kaldılar. bir kez daha!
  • 455
    fatih hocamin istanbul'da televizyonları tokatlayarak izlediği maç. objektif düşünürsek kendisinin halefleri (ümit davala,levent şahin) pek te futboldan anlamıyorlar. yapılan değişiklikler veya yapılmayan taktiksel eylemler bu sonucu getirdi. marcao'nun bir kaç hafta kesik yiyeceğini ve donk'un oynayacağını dusunuyorum. böylesi herkes için daha iyi olacak gibi. devre arası aldığımız adam ile şuan oynayan adam arasında mental ve yetenek olarak en ufak benzerlik yok.

    karalar bağlamak gerek mi? hayır. biz galatasaray'ız. bu kulübün gelenekleri var. sezona kötü başlarız devamını iyi getiririz. allah yardımcımız olsun.
  • 456
    belki saçma bir tabir olacak ama bizim maçların çoğu fm maçları gibi geçiyor.

    penaltı kazan kaçır eksik kal, fm de olsa kapatıp yeniden oynarız boyle maçı hade lan böyle sey mı olur diye.

    ilk golü atacak onca fırsat yakaladık atamadık sonra konsantrasyon düşüklüğü mü yoksa başka bisey mi nedir * eksik kaldık.

    koca takımda vasat üstü oynayan tek oyuncu vardı * bir de gerçekten sahaya karakter koyan bir oyuncu *.

    kalanların en iyisi vasat oynadı yahu. tamam eksik kaldık da denizliye karşı bu kadar ezilmemiz normal mi allah aşkına.

    mariano resmen zarar verdi takıma, luyindama desen üst düzey çalım yeteneği varmış gibi çalıma girip girip kaybetti topları devamında hep tehlike oldu kalemizde.

    bu kaybedilen ilk mac değil son da olmayacak ama bir hayli hayal kırıklığına ugrattı takım bizi.

    çıkarılacak cok ders var umarım toparlanırız hemen.

    son söz: emre daha çok süre alsın nolur feg gelene kadar fark yaratacak hücum oyuncusu eksikliği var şuan, allah mı lan bu babel.

    edit: entry azcık yumuşatıldı.
  • 457
    penaltıya kadar iyi kötü etkili ataklar geliştirebiliyorduk ama penaltıdan sonra vasat bir mücadele gösterdik, bireysel olarak da hatalar yaptık ve mağlubiyeti hak ettik. dakika 75, recep niyaz topu yayın hemen gerisinden almış ve etrafında bir tane gsli oyuncu yok. selçuk inan nerede, donk nerede mesela orada? orada o adamı o kadar boş bırakırsan mağlubiyeti de hak etmişsin demektir.

    sezon başı olduğundan üstünde çok durulacak bir maç değil, aksine ayakların yere basması açısından iyi bile oldu denebilir. çok takılmadan yola devam.

    (bkz: 25 ağustos 2019 galatasaray konyaspor maçı)
  • 460
    bu senenin şampiyonluk öyküsünün başlangıç maçı. şampiyonluk klibi hazırlanırken, aslan istediği gibi başlayamamıştı aslında, ligin yeni ekibi denizli karşısında şok bir mağlubiyet alan sarı kırmızılılar ilerleyen haftalarda nzonzi ve .... nun takıma katılmasıyla, feghouli’ iyileşip takıma dönemsi ile form tutan aslanlar .... hafta yenilmezlik serisi yakaladı. diye giriş bölümü hazırlanacaktır. yani galiptir bu yolda mağlup diye düşünün, sevgili renktaşlarım.
  • 461
    sakin karşılamamız gereken skor ama kesinlikle takımın ve hocaların ciddiye alması gereken durumlar da var. sıradan bir yenilgi olmadı bu, uzun zamandır oynanan en kötü oyun abartısız, çok ciddi bir hayal kırıklığı yarattı taraftarda. zira 2 sene üstüste şampiyon olmuş ve artık seviye atladığını görmek istediğimiz takım, lige şöyle başlamamalıydı, hele hele lige yeni çıkmış ve vasat bir rakibe karşı.

    sıcağı ve sezon başını bahane ediyoruz, lakin şunu da görmek lazım. 10 kişi kaldıktan sonra tamamen oyunu bitirdik, topu tutamadık, pozisyonu geçtim rakip sahaya giremedik. iddia ediyorum şampiyonlar ligi 1 ve hatta 2. torba takımları bize karşı 10 kişi oynasın 90 dakika, yine oyuna hükmeder. biz neden denizlispora karşı şu duruma düşüyoruz? bizim denizlisporla aramızdaki fark, bu 1 ve 2. torba takımlarıyla aramızdaki farktan bu kadar az ise, boşa alıyoruz nzonzileri falcaoları gerçekten, hiç hayal da kurmayalım. ben bunu kabul edemiyorum, sindiremiyorum. ulan bari son 10 dk can havliyle baskı kurardık gol için, orada bile bir tane pozisyonumuz baskımız yok, güle oynaya 2 yi attı adamlar.

    ciddiyim şu oynadığımız oyun, hiç direnç göstermeyen gevşek ve yavaş tavırlarla bir anadolu kulübü fenere beşiktaşa yenilseydi, ciddi işkillenirdim. canınız bu sıcakta oynamak istemiyorsa boşa oyalamayın milleti, tribüne gelen taraftara ekrana geçen insanlara yazık günah...
  • 462
    maçtan önce rahat galibiyet bekliyordum, ki penaltı gol olsa eminim ordan dönmezdi maç.

    hem penaltının kaçması, hem kırmızı kart, hem hatalı değişiklikler ile denizlispor'a 3 puanı hediye ettik.

    skor, mağlubiyet zerre umrumda değil.

    ilk haftanın günahı olmaz.

    ancak selçuk'un 11 başlaması, selçuk varken seri'nin oyundan alınması, oynanan oyun ve rahatlık hem takımın hem de teknik heyetin maça zihnen iyi hazirlanmadiginı gösteriyor.
  • 463
    benim açımdan gayet olumlu izlenimler veren maç olmuştur. özellikle geçen sezonlardaki deplasmanlara göre çok daha iyi başladık ve biri penaltı ve biri penaltıdan daha kolay olmak üzere(diagnenin kaçırdığı) önemli fırsatlar yakaladık. penaltıyı da muhtemelen herkesin kullanmasında hemfikir olduğu bir futbolcu kaçırdı. topu da geçen sezonlara göre bir kanattan ötekine daha hızlı dolaştırıyoruz. ilk yarıda amatör bir şekilde kırmızı kart görmek maçın sonucunun tek sebebidir. koca bir yarı 10 kişi kalınca galibiyet sürpriz olurdu zaten. maçın hakkı da beraberlikti bu arada. selçuk inan'ın 90 dakika sahada kalması tek kelimeyle saçmalıktır. kendisi ancak ve ancak 2 veya üzeri farklı skorları korumak gereken dakikalarda sahadaki yorgun futbolcuları sakatlıktan koruma adına 10-15 dakika oynatılmalıdır. ligin daha ilk haftası o yüzden biz mi farklıyız rakip mi kötüydü bilemem fakat ilk 35 dakika bana ciddi şekilde ümit verdi. takımın açık biçimde kanayan yarası olan pasör ön libero mevkine nzonzi gelince topu daha kolay çıkarıp daha hızlı dolaştıracağımızı dolayısıyla daha fazla fırsat yakalayabileceğimizi düşünüyorum. he birde 2 yıldır, hatta gomis bile varken 500 kere yazdık fakat bir daha belirtelim. takım oyunu oynamak istiyorsak topa bomba muamelesi yapmayan bir santrfor transferi şart.
  • 464
    maçı izlemedim, ara ara sözlükten yorumları okuyarak takip ettim. sonradan az önce maçın tekrarını izledim.
    baştan söyleyeyim, bu denizlispor muhtemelen küme düşme adaylarından biri olur, ama birkaç hafta sonra bu durum daha da netleşir, neyse konumuz o değil zaten.
    belki maçtan önce birçok arkadaşımız dile getirdi, belki benim gibi birçoğumuz da direk dillendirmesek de içten içe bekliyorduk böyle bir kötü başlangıcı. zira yapılan son hazırlık maçlarında alınan sonuçlardan ziyade takımın genel oyun düzeyi bu maç özelinde bizim adımıza kısır bir maç olacağının işaretleriydi, netice olarak beklendiği gibi de oldu, belki selçuk penaltıyı gole çevirse, kırmızı kart olmasa sonuç farklı olurdu ama bunun sonu "halamın bıyıkları olsa amcam olurdu" ya dayanır, uzatmaya gerek yok o açıdan, sonuç olarak kaybettik.
    her şerde bir hayr vardır'dan yola çıkarsak galibiyetler kadar, zaman zaman mağlubiyetler de iyidir, ama ders alabilenler için.
    kilit durum bu bence; "ders alabilmek"...
    öncelikle takımımızda hepimizin kafasındaki ilk 11'i nzonzi ve falcao'yu da katarak düşünürsek bu sezon "sahadaki" yaş ortalamamız 30'un üzerinde olacak gibi gözüküyor. dolayısıyla oyun formatımızı bu gerçeğe göre şekillendirmek şart sanki...
    tabii ki kıyaslamak saçma ama hafta içi izlediğimiz liverpool-chelsea süper kupa finalinde oyunun hemen hemen her anında her iki takımın da en geri ile en uçlarını aynı kadrajda görebildik (takım boyu meselesi).
    varacağım nokta; bu yaş ortalamasına sahip bir takımın oyun boyunu kısa tutması, hem gücünü ekonomik kullanması hem de yetenekli oyuncuların kaliteleri göstermesi adına şart oğlu şart bence. ancak görünen şu ki bizim bu anlamda yıllardan beri süregelen, ve bir fatih terim takımında nasıl olabildiğini aklımın almadığı bir "oyun disiplini" problemimiz var.
    dalgınlık, uyuma, pozisyonunu kaybetme, alan parselizasyonu.....vs konularda oyun içinde öyle kopmalar yaşıyoruz ki inanılmaz gerçekten. bu durum şampiyonlar ligini bırakın, kıytırık takımlarla yapılan maçlarda bile bazen öylesine sırıtıyor, bizi maç içinde öyle zor durumlara sokuyor ki, en yakın örneği geçen hafta oynadığımız akhisarspor kupa maçı.
    neyse fazla uzatmayalım, alınacak çok ders var, bu dersin fiorentina ve öncesindeki hazırlık maçlarından alınmasını ve sıkıntıların bu maça yansımamasını dilerdik ancak olan oldu artık, klişe cümleyle kuyruğu dik tutup "önümüzdeki maçlara" bakmamız lazım...
    benim de çok moralim bozuldu daha ligin ilk maçından ama bundan daha kötü bir görüntü sergileyerek sezona başladığımız 2011-2012 sezonu açılış maçını ve o sezon sonunda kadıköy'de tarihe geçen maçta karanlıkta kalkan kupayı hatırlayarak motivasyonunuzu diri tutun derim ben...
    (bkz: 7 ağustos 2019 galatasaray akhisarspor maçı)
    (bkz: 14 ağustos 2019 liverpool chelsea maçı)
    (bkz: 11 ağustos 2019 fiorentina galatasaray maçı)
    (bkz: 11 eylül 2011 istanbul bb spor galatasaray maçı)
    (bkz: 12 mayıs 2012 fenerbahce galatasaray maçı)
  • 465
    selçuk inan denilen şahisi sahada 90 dakika izlemek zorunda birakildiğimiz ve muhteşem taktik deha ile forvet çikarip ahmet çalik denilen kazmamsı savunma oyuncusu alarak 3 puani hediye ettiğimiz maç. fatih hocanin yardimcilari teknik adamliğa o kadar uzak ki öyle bir değişiklik yaptilar ki takim 5 dakika sahaya yerleşemedi. hangi mantik dahilinde ahmet çalik oyuna girdi hangi bunu biri bana açiklasin ya açiklasin. sana gol lazim tamam forvetin kötü performans verdi git al abi adem büyük var yunus var erencan var atalay var al birini al hücum oyuncusu al ya. neden ahmet çalik. donku ortaya çekeceksen madem en baş 11 başlat. selçuk zaten fiyasko 90 dakika oynamasi. seri çikiyor selçuk duruyor. neden çünkü selçuk çikamaz. çikarsa evlatçiliğa leke düşer. yoksa beyefendimiz kaptanimiz formasini felan çikarir nasilsa sevdiği hareketler forma firlatmalar felan. maç özelinde konuşursak belhanda mesela adam yanindaki orta sahadan pas alamiyor ya pas. hele o selçuğa bir bakişi var ki kendimi gördüm resmen sahada. eğer orda olsaydim bende ayni şekilde o bakişi atardim o kadar diyeyim. takim ne kadar eksik olursa olsun birlikte kaç tane hazirlik maçi yaptilar takimin bir oyun şablonu olur en azindan. yapabilirsin ya da yapamazsin ama bunu en azindan gösterebilirsin. sifir. duran toplarda selçuğun topun başina bile geçmesi fiyaskoydu. gücün yok ki senin o topu istediğin yere gönderecek kadar. ya ön direğe açarsin ya da rakip stoperin ağzina. bittin selçuk efendi daha fazla bizi ve kendini yormadan birak şu futbolu yap jübileni. gerçekten sana dayanacak ne sabrimiz ne gücümüz kaldi.
  • 466
    kaybedilmesinin hayırlı olduğu maç.

    neden?
    ben kolay kolay aleyhte konuşan birisi değilim. ama bu mağlubiyet davul zurnayla geldi. maç oynandığı sırada ayıptır söylemesi rakı masasındaydım. mekanda maç yayını da vardı, arkadaşlara beraberlik olursa iyi sonuç olur dedim. çünkü hazırlık maçlarıındaki futbol içime sinmemişti. selçuk penaltıyı atsaydı ne olacaktı? sadece kendimizi kandıracaktık. marcao atılmasaydı beeeeelkki bala göte bi gol atıp kazanırdık. ama dediğim gibi kendimizi kandırıırdık.

    defans hattımızda bi aşırı özgüven var (ne olursa olsun laubalilik demek istemiyorum ama laubalililk). ön libero yok direk defansla karşılaşılıyo diyenler olabilir, haklıdır da ama marcaonun atılması tamamen.... (ister acemilik deyin ister laubalilik ister formsuzluk) orta sahada hoca başka bişeyler deniyor, tamam. (pas oyunu için selçuk inan falan filan ) ama donk girerken çıkması gereken seri mi? hücumda baktığın zaman iyi adamlar diyosun ama pozisyon yok. olanı da sonuçlandıramıyoruz.

    bu maç bize ders olur umarım. dert falcao falan değil. takım olamamışız henüz. ikinci hafta arenadaki maça kadar silkelenip kendimize geliriz inşalla. ben bunları farkettiysem fatih terim neler neler farketmiştir. o nedenle içim rahat.
    o nedenle hayırlı bir mağlubiyet
  • 467
    aslında ilk 20 dakikasına iyi başladığımız ancak 20. dakikadan sonra anlamsız bir şekilde zihnen sahadan uzaklaştığımız maç. berbat oynadığımız, hiç iyi bir görüntü vermediğimiz çok doğru ancak ne bu maçla ne de hazırlık dönemi maçlarıyla oyuncuları yerin dibine sokmanın doğru olmadığını düşünüyorum. bu maçta bariz bir şekilde sahadaki eksikliğimiz taktik veya futbol matematiği değildi; sahadaki hiçbir futbolcunun kafasını oyun oynamaya vermediğini gördük. üstüne bir de majör bir orta saha problemi* eklenince takımın sahadaki hiçbir şeye reaksiyon verecek durumda olmadığını gördük.

    bireysel boyutta ise en kritik sorunun marcao'da olduğunu gördük, sanırım rekabet eksikliği yaşıyor ya da özel hayatında bazı sorunlar var.

    ne olursa olsun ortalığı yangına vermeye gerek olmayan maçtır. nzonzi ve falcao ile daha oturmuş bir takım halinde birkaç iç saha maçı gördükten sonra takımın hem birbirlerinin oyun tarzlarına alışacağını hem de bireysel formlarının gitgide yükseleceğini düşünüyorum. yapıcı eleştirimizi yapıp beklemekten daha iyi bir seçenek yok.
  • 469
    maçtan önce berabere biteceğini tahmin ettiğim maçtı. açıkçası maçın başında iyi başladık ve beklediğimden kolay geçecek bir maç izlenimi verdi. ama kaçan goller ve penaltı sonrasında yavaş yavaş oyundan düştük. sonrasında gelen kırmızı kartla maç bizim için bitti.

    hak ettiğimiz bir mağlubiyet oldu. ligin ilk haftasında gelmesi de hayırlı oldu.
  • 471
    sezonun ilk maçı olması ve takımın eksiklikleri nedeniyle kaybedilmesi mazur görülebilecek bir maçtır.

    muhakkak öngörülen bir kondisyon planı var ve genellikle bizim gibi takımlarda kondisyon ilk 10 haftada belli bir seviyeye gelir. zira erken girilen form arkasından hızlı düşüş getirir.

    takımın 6 numara eksikliğinde nasıl oynamaması gerektiği ayrıca görülmüştür. tabi penaltı kaçmayıp eksik kalmasak bunları söyleyemiyor olacaktık. ben 2011/2012 sezonunda olduğu gibi belli bir süre sonra 4’lü orta saha ve çift forvete geçileceğini düşünüyorum. geçen sezon olduğu gibi bu sezon da bizi zorlayabilecek tek rakip olduğunu (trabzonspor) ve görece daha rahat bir lig geçireceğimizi düşünüyorum.

    6 numarayı yedekleyebilecek bir oyuncu ve forvet transferi ile devre arasına kadar idare edebiliriz. fakat beklerin devre arasında muhakkak surette değişmesi gerekiyor.

    @kaideyitacizedenistisna ‘nın da dediği gibi belhanda’nın bu oyun planında efektif kullanılabilmesi için hücuma yakın oynaması gerektiğine inanıyorum.

    bu sonuç ile endişeye kapılan arkadaşlara tavsiyem takıma güvenmeleri. sanırım herkes son iki sezonda şampiyon olan takımdan daha iyi bir takımla sahaya çıktığımızdan emin. o halde sabır gösterip takımı desteklemeliyiz.

    23. şampiyonluğumuzu yine hep birlikte kutlayacağız.
  • 472
    daha önce de söylenildiği gibi taraftarın bu kadar kızmasının nedeni oynanan futbol ve geçen seneye göre birşeylerin değişmediğini görmesi. bu konuyla ilgili artık hoca’nın birşeyler yapması gerektiği gerçek.

    bu arada seri ve nzonzi transferleri ne kadar başarılı transferler olsa da yokluklarında yerine koyabileceğimiz yedeklerimiz aynı kalitede değil.

    beklerimiz zayıf hele mariano baya kötüydü bu maçta, gerçi takım olarak kötüydük.

    umarım hoca takımın deplasmanda da domine edebilecek futbolu takıma oynattırmaya başlar çünkü rakipler zayıf olsa da trabzon’u ciddi bir rakip olarak görüyorum ve bu sene çekişeceğimiz takım olması çok olası.
  • 473
    daha ligin ilk maçını oynadık ve deplasmanda oynadık. ilk 15 dakikayı gayet iyi geçirdiğimizi düşünüyorum. diagne'nin kaçırdığı bir net pozisyon ve yararlanamadığımız bir penaltı var. bunun haricinde oyunun yönünü hızlı değiştirdik ve belhanda'yı ceza sahası içine sokmaya çalıştık. ne olduysa penaltı kaçtıktan sonra oldu zaten. oyuncular büyük ihtimal şu penaltı gol olsa da hava zaten sıcak biz de oyunu rölantiye alsak diye düşündüler. penaltı kaçtıktan sonra bizim oyuncularda gereksiz bir demoralize olma durumu oldu. denizlispor oyuncuları da aksine moral buldu ve 15. dakikadan itibaren oyunun hakimi oldu. 3 puanı bırakmamız çok absürt bir durum değil. zaten tepkimiz de giden 3 puana değil. benim canımı sıkan üç hadise var:

    1-berabere ve yenik durumdayken oyuncuların bir tanesinden bile skora isyan durumu göremedik. kimse oyunun temposunu yükseltmeye çalışmadı. bir an önce maç bitsin kafasındaydılar.

    2-selçuk inan neden 90 dakika sahada kaldı? seri de belki iyi bir oyun ortaya koymuyordu ama biliyoruz ki selçuk'un taş çatlasın dayanabileceği vakit 60. dakikadır. bir tane gazeteci arkadaş da ümit davalaya hocam neden selçuk değil de seri çıktı diye sormadı? soracaksın arkadaş. senin mesleğin bu karşındaki kim olursa olsun soracaksın.

    3-diagne neden çıktı? diagne'nin oyunda olması bile stoperlerin onu markaj altına almasını gerektiriyor. iyi oynar kötü oynar mesele o değil. ben de maç içerisinde kendisine çok kızdım. çünkü kafası maçta değildi. takılıyordu öyle. kafası maçta olmayan hali bile takıma penaltı kazandırıyor. biraz kafasını oyuna verebilse(ki geçti artık) çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik. tamam hadi diagne'yi çıkardın. ya erencan yardımcıyı oyuna alırsın vermek istediğin mesajı herkese verirsin. ya da adem büyük'ü alır en azından ortalığı karıştırmasını istersin. ama biz ne yaptık? ahmet çalıkı aldık. neden aldık bunu da sorguluyorum işin içinden çıkamıyorum. ahmet oyuna girdikten sonra 5 dakika falan kim nerede duracağını bilemedi. emre mor bakınıyordu etrafına kanat mı oynayacağım ikinci forvet mi diye. ahmet'i oyuna alırsın donk'u ileri atarsın onu da anlarım. en azından kafalarında bir şey var derim ama olmadı. gittik 3'lüye döndük. evet bu temposuz beklerle maçın son 20 dakikasını 3'lü oynamaya çalıştık. yine hiçbir gazeteci arkadaş bu değişikliği sormadı.

    velhasıl kelam 10 kişi olmamıza rağmen doğru değişikliklerle biz bu maçı kazanabilirdik düşüncesindeyim. çünkü karşımızda bana göre düşme adaylarından biri olan ve dün de iyi oynadığını söyleyemeyeceğim bir denizlispor vardı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın