50
o seneleri bugün yaşayan genç neslin, hele 2000 yılı sonrası taraftar ekolünün, hayal edebilmesi bile mümkün olmayan döneminin içinde olduğum taraftar gurubu. oturduğumuz kiralık ev likör fabrikasının hemen arkasındaydı ve ben yataktan kalkar kalkmaz hemen önümüzdeki sokağın (ali sami yen sokak) bitimindeki giriş kapısından kapalı tribüne girmek üzere kuyruğa girdim. o saatte bile herhalde önümde en az 100-150 kişi vardı. girişler başladığında oğlumda (her iki dedesi sonra onu fenerbahçeli yaptılar sağlık olsun) evden yanıma geldi ve birlikte kapalı tribüne girdik. güneş alnımızın şakına vuruyordu, göstermemeye çalışmakla birlikte öylesine gergindim ki bedenimin her bir tarafı ağrıyordu. kocaman bayrak tepeden aşağı "14 senelik bu çile..." eşliğinde başımızın üstünden aşağıya doğru döküldü. sonrasında, sadece maç 2-1 olduğu zaman yaşadığım şoku hatırlıyorum. duyguların tavan yaptığı anlardı, tüm aile murat 124 arabamızla bütün gece bayraklarla istanbul turu atmıştık. özetle, o kadar ara vermek iyi olmuyor ama dünyanın sonu da olmuyor. sevgi, saygı ve inanmakla ve sportmenlik kurallarına sonuna kadar uyarak zorlukları aşıyorsun.