1272
bizim seviyemizde iyi bir rotasyon oyuncusuydu. oynaması gereken maçlar da belliydi. şutu olduğu için geriye düştüğünüz maçlarda, iyi bir pasör olduğu için de oyunu tutmak istediğiniz maçlarda oyuna sokabilirdiniz.
bilal'in üstün bir fiziksel yapısı yoktu, çok sağlam ciğerleri yoktu ama buna rağmen sahada çok gezinirdi. iyi duran top kullanırdı, iyi bir pasör ve iyi bir şutördü. kendisinin on bir başlayacağı maçlar da belliydi: kupa maçları.
emin olun bilal hiçbir zaman ilk on bir oyuncusu olarak düşünülmese bugün galatasaray seviyesini real madrid seviyesi zanneden dostlar da bilal'i çok güzel hatırlayacaktı.
galatasaray'da bazı saha sorumluları, teknik direktör demeyeceğim, bilal kısa'yı, umut bulut'u, ryan donk'u, hatta dzemaili'yi bitirmeye çalışmıştır. içlerinden bir tek ryan donk kendini kurtardı, hem de ne kurtardı.
yani bilal'i izledik. şutu olan ama çekip vurmaktan ziyade genişte çevresi boşken yakalarsa iyi vuran bir futbolcuydu. üstelik uzun pası da vardı. iyi kısa pas yapabilen biriydi de. kendisini aptal gibi ilk on bir oyuncusu olarak kullanmak yerine ilk pasından sonra daima boş alanlara hareket edecek şekilde yönlendirseydik belki de geçen sene galatasaray'da yüz küsür maça çıkmış bir futbolcu olarak buradan ayrılırdı.
mesele bilal de değil. kendisi de babamın oğlu değil. nötrüm kendisine karşı. yalnız donk, dzemaili, bilal var ya, tam da galatasaray seviyesinde topçular. donk kaç yaşında ingiltere'ye gitmiş, dzemaili nerelerde kaç maç yapmış bir bakmak gerek. şımarıklığın lüzumu yok.
bilal'in üstün bir fiziksel yapısı yoktu, çok sağlam ciğerleri yoktu ama buna rağmen sahada çok gezinirdi. iyi duran top kullanırdı, iyi bir pasör ve iyi bir şutördü. kendisinin on bir başlayacağı maçlar da belliydi: kupa maçları.
emin olun bilal hiçbir zaman ilk on bir oyuncusu olarak düşünülmese bugün galatasaray seviyesini real madrid seviyesi zanneden dostlar da bilal'i çok güzel hatırlayacaktı.
galatasaray'da bazı saha sorumluları, teknik direktör demeyeceğim, bilal kısa'yı, umut bulut'u, ryan donk'u, hatta dzemaili'yi bitirmeye çalışmıştır. içlerinden bir tek ryan donk kendini kurtardı, hem de ne kurtardı.
yani bilal'i izledik. şutu olan ama çekip vurmaktan ziyade genişte çevresi boşken yakalarsa iyi vuran bir futbolcuydu. üstelik uzun pası da vardı. iyi kısa pas yapabilen biriydi de. kendisini aptal gibi ilk on bir oyuncusu olarak kullanmak yerine ilk pasından sonra daima boş alanlara hareket edecek şekilde yönlendirseydik belki de geçen sene galatasaray'da yüz küsür maça çıkmış bir futbolcu olarak buradan ayrılırdı.
mesele bilal de değil. kendisi de babamın oğlu değil. nötrüm kendisine karşı. yalnız donk, dzemaili, bilal var ya, tam da galatasaray seviyesinde topçular. donk kaç yaşında ingiltere'ye gitmiş, dzemaili nerelerde kaç maç yapmış bir bakmak gerek. şımarıklığın lüzumu yok.