259
fahiş bonservis bedelleri ödemeden ve mümkünse yurt içinden yabancı -aynı şekilde yerli de- oyuncu almadan kapatmamız gereken transfer dönemidir.
bu takıma yurt içi transfer yaramıyor. bunda hemfikir olacağımızı düşünüyorum. kasımpaşa'da ağzına leblebi atar gibi gol atan diagne bize gelince duruldu mesela, yine yakın tarih sayılabilecek dönemde amrabat örneği var. yerli konusuna zaten hiç girmek istemiyorum tarık çamdal belasından geçen sene devre arasında zoru zoruna kurtulduk.
nedenine gelirsek;
yurtiçinde özellikle de orta sıra takımlarında iyi performans gösterip takımını sırtlayan oyunculara baktığımızda büyük takıma geldiklerinde aynı verimi veremiyorlar. diagne'yi söyledik zaten, fenerbahçe bunu fernandao - emenike - aatıf gibi isimlerle deneyimledi. beşiktaş'ta tabata kazığı halen konuşulur.
peki nedeni ne bu oyuncuların bu performansı gösterememesinin?
çünkü bu ülkede bu orta sıra takımlar birbirlerine denk güçte de olsa birisi güçlü diğeri güçsüz de olsa açık bir futbol anlayışı ile sahaya çıkıyorlar. kimse kimseye kapanmıyor. yani bu oyuncular kapanan savunmaya karşı futbol oynamıyor. açık savunmalarda da fizik gücü iyi ise ya da hızı iyi ise öyle bir iş yapıyor ki ligi domine ediyor ve büyük takımlarla anılmaya başlıyor.
peki büyük takımlara bakalım. canımız, ciğerimiz, gözbebeğimiz galatasaray için konuşursak eğer ligde 17 takımla oynadığı 34 maçın en fazla 3'ünde bilemedin 5'inde kapanmayan bir takım oluyor karşısında. ki onlar da skoru 1-0'a getirsin zaten kapanıyor.
bu yüzden de oyuncu etkili olamıyor.
bizim yapmamız gereken bu ligde pik yapmış isimlere yönelmek değil. futbolun daha defansif oynandığı, daha az alanda çok iş yapılan yerlerde parlayan oyuncular seçmeliyiz. yani bu tarz liglerdeki küçük takımlarda iş yapan hücum oyuncuları bizim ligde iş yapar. çünkü adamlar futbolun zaten bu şekilde oynandığı ülkelerden geliyor olacaklar.
bir yandan da "nasıl olsa büyük takıma geldim kapağı attım" rahatlığı var. özellikle yurtiçinde yerli - yabancı kim olursa olsun bize geldiğinde bu kafa yapısında oluyor. bu rehavet de bizim için zararlı çünkü diğerleri de onlara ayak uydurabiliyor. böylece takımdaki mücadele ruhu ortadan kalkıyor. ama özellikle avrupa'dan şampiyonlar ligi ya da uefa kupalarında oynamadan gelen futbolcu kendini oralarda daha fazla göstermek için ekstra çalışıyor. garry bunun en güzel örneği bence.
yani bu şu demek:
vedat muriqi için galatasaray'ın vereceği maksimum para: 2,5 milyon euro. fazlası kesinlikle zarar olacaktır. çünkü muriqi bu tarz futbolu oynayabilecek bir futbolcu değil. aynı şekilde galatasaray sadece onun üzerine oyunu kuramayacak rizespor gibi bu da ayrı bir problem. diagne'nin yarım sezonda gösterdiği kötü performansa rağmen bu fiyatlara gidebilmesinin nedeni senelik attığı toplam gol. evet, belki muriqi önümüzdeki sezona da rizespor'da çok iyi başlayacak, belki diagne'nin performansını gösterecek. ama o gün alsak yine aynı sorunları yaşayacağız.
bu yüzden dikkatli olunmalı. özellikle yurtiçi transferinde oyuncunun yarım sezonluk bir sezonluk performansına kanılmaması lazım. oyuncunun iyi marke edildiği, sistemlerinin bozulduğu maçlarda neler yapabildiği bizim için daha önemli olmalı.
muriqi'yi alıp 5 bonservis + 2 maaş vb. saçmalıklar yapacağımıza sözleşmesi bitmiş welbeck var mesela, parasını verip onu alalım. takımında düşünülmeyen bir sürü oyuncu var bunları kiralamayı düşünelim gelecekte satın alma opsiyonu ile. yani çözüm üretin, üretilsin. muriqi çözüm değil ki, diagne çözüm oldu mu? olmadı. muriqi de olmayacak.
enrty'nin genel özeti: muriqi'yi almayın. diagne'den beter eder bizi.
bu takıma yurt içi transfer yaramıyor. bunda hemfikir olacağımızı düşünüyorum. kasımpaşa'da ağzına leblebi atar gibi gol atan diagne bize gelince duruldu mesela, yine yakın tarih sayılabilecek dönemde amrabat örneği var. yerli konusuna zaten hiç girmek istemiyorum tarık çamdal belasından geçen sene devre arasında zoru zoruna kurtulduk.
nedenine gelirsek;
yurtiçinde özellikle de orta sıra takımlarında iyi performans gösterip takımını sırtlayan oyunculara baktığımızda büyük takıma geldiklerinde aynı verimi veremiyorlar. diagne'yi söyledik zaten, fenerbahçe bunu fernandao - emenike - aatıf gibi isimlerle deneyimledi. beşiktaş'ta tabata kazığı halen konuşulur.
peki nedeni ne bu oyuncuların bu performansı gösterememesinin?
çünkü bu ülkede bu orta sıra takımlar birbirlerine denk güçte de olsa birisi güçlü diğeri güçsüz de olsa açık bir futbol anlayışı ile sahaya çıkıyorlar. kimse kimseye kapanmıyor. yani bu oyuncular kapanan savunmaya karşı futbol oynamıyor. açık savunmalarda da fizik gücü iyi ise ya da hızı iyi ise öyle bir iş yapıyor ki ligi domine ediyor ve büyük takımlarla anılmaya başlıyor.
peki büyük takımlara bakalım. canımız, ciğerimiz, gözbebeğimiz galatasaray için konuşursak eğer ligde 17 takımla oynadığı 34 maçın en fazla 3'ünde bilemedin 5'inde kapanmayan bir takım oluyor karşısında. ki onlar da skoru 1-0'a getirsin zaten kapanıyor.
bu yüzden de oyuncu etkili olamıyor.
bizim yapmamız gereken bu ligde pik yapmış isimlere yönelmek değil. futbolun daha defansif oynandığı, daha az alanda çok iş yapılan yerlerde parlayan oyuncular seçmeliyiz. yani bu tarz liglerdeki küçük takımlarda iş yapan hücum oyuncuları bizim ligde iş yapar. çünkü adamlar futbolun zaten bu şekilde oynandığı ülkelerden geliyor olacaklar.
bir yandan da "nasıl olsa büyük takıma geldim kapağı attım" rahatlığı var. özellikle yurtiçinde yerli - yabancı kim olursa olsun bize geldiğinde bu kafa yapısında oluyor. bu rehavet de bizim için zararlı çünkü diğerleri de onlara ayak uydurabiliyor. böylece takımdaki mücadele ruhu ortadan kalkıyor. ama özellikle avrupa'dan şampiyonlar ligi ya da uefa kupalarında oynamadan gelen futbolcu kendini oralarda daha fazla göstermek için ekstra çalışıyor. garry bunun en güzel örneği bence.
yani bu şu demek:
vedat muriqi için galatasaray'ın vereceği maksimum para: 2,5 milyon euro. fazlası kesinlikle zarar olacaktır. çünkü muriqi bu tarz futbolu oynayabilecek bir futbolcu değil. aynı şekilde galatasaray sadece onun üzerine oyunu kuramayacak rizespor gibi bu da ayrı bir problem. diagne'nin yarım sezonda gösterdiği kötü performansa rağmen bu fiyatlara gidebilmesinin nedeni senelik attığı toplam gol. evet, belki muriqi önümüzdeki sezona da rizespor'da çok iyi başlayacak, belki diagne'nin performansını gösterecek. ama o gün alsak yine aynı sorunları yaşayacağız.
bu yüzden dikkatli olunmalı. özellikle yurtiçi transferinde oyuncunun yarım sezonluk bir sezonluk performansına kanılmaması lazım. oyuncunun iyi marke edildiği, sistemlerinin bozulduğu maçlarda neler yapabildiği bizim için daha önemli olmalı.
muriqi'yi alıp 5 bonservis + 2 maaş vb. saçmalıklar yapacağımıza sözleşmesi bitmiş welbeck var mesela, parasını verip onu alalım. takımında düşünülmeyen bir sürü oyuncu var bunları kiralamayı düşünelim gelecekte satın alma opsiyonu ile. yani çözüm üretin, üretilsin. muriqi çözüm değil ki, diagne çözüm oldu mu? olmadı. muriqi de olmayacak.
enrty'nin genel özeti: muriqi'yi almayın. diagne'den beter eder bizi.