• 182
    türkiye ligi'ni mesken tutmuş olan doyumsuz menejer- kulüp başkanı-siyasi destekli görevsiz yönetici üçgeninden uzak durmamızı dilediğim sezon. branş ayırt etmeksizin bir spor kulübünde başkanlık/yöneticilik yapmak türkiye sınırları içinde en geçerli ve güvenli yolsuzluk/kaçakçılık metodlarından biri. sporun "s"sinden haberi olmayan yüzlerce kişi ülkenin dört bir tarafında spor kulüplerinde yöneticilik yapıyor. voleyi vurup köşelerine çekiliyorlar. olan o kulüplerin profesyonellerine ve varsa camialarına oluyor. kimsecikler de bu insanların peşine düşemiyor ya da düşmüyor. eskiden belediyespor adı ile açık seçik kendini belli eden siyasi erk de bir nesil belediyesporları komple boşaltıp batırdıktan sonra artık yeni yeni isimlerle yeni takımlar ortaya çıkarmaya başladı. hesap sorulamamazlık sayesinde absürd paraları kolayca çar çur edebiliyor herkes ve aynı şekilde küfesini bol bol doldurabiliyor.

    menejer dediğin adamın asli görevi zaten sporcusunun kazancını her daim mümkün olan en üst seviyede tutmak. e olaylar da türkiye gibi etik kelimesinin bile neredeyse sözlükten çıkarıldığı bir ülkede gerçekleşince hangi noktaya kadar gidebileceklerini tahmin etmek bile çok zor. buna kulüp yönetimlerine çökmüş sadece parayı vurma derdindeki insanları, onlarla doğrudan ilişkili siyasi erki ve onların hizmetkarı basını hatta federasyonu da ekleyince ürkmemek elde değil. çok korkunç manipülasyonlar, akıl almaz derecede şişirmeler yapılıyor. işin daha acı tarafı kamuoyunun da bunların attığı her yemi daha ellerindeyken yutmaya çalışması...

    2019 yazı itibarı ile futbolda son 2 sezonun şampiyonuyuz. en yakın rakibimiz fenerbahçe'ye şampiyonluk sayısında 3 fark atmış durumdayız. maddi konular desen fenerbahçe uefa'dan gelecek kallavi cezanın gününü bekliyor. beşiktaş ve trabzonspor da muhtemelen ceza radarına girecekleri günü beklliyor. bizim durumumuz kıyas kabul etmeyecek kadar iyi. geçen yaz yaşanan korkunç döviz dalgalanmasından da şampiyonlar ligine katılmamız sebebiyle gelen döviz geliriyle en az darbeyi alan da biz olmuşuz. finansal fair play konusunda müthiş bir yönetim maharetiyle planlamamızı kabul ettirmişiz ve ilk sezonda da bu planlamaya uymuşuz.

    hal böyleyken vitesi bir tık daha yukarı atıp rakiplerimizi(!) dikiz aynasında biraz daha küçültmek için önümüzdeki en önemli adım bu transfer dönemini de bu yamyamların oyununa gelmeden, paramızı bunlara kaptırmadan geçirmek olacak. siyasetin kucağındaki yöneticilerin çabalarıyla, satılmış medya kalemlerinin gazlamasıyla; hasbelkader türkiye liginde iyi istatistik tutturmuş ama şampiyonlar ligi arenasında beş kuruş etmeyecek futbolculara milyon milyon euroları gömmek kulübe sadece zarar getirecektir.

    yapılması gereken imkan ve ihtimaller dahilinde menejer kılıklı akbabaları mümkün mertebe kulübe sokmadan transfer işlerini yürütmek, iyi kötü şampiyonlar ligi alışkanlığı olan a sınıfı olmasa bile b hatta b+ sınıfa konabilecek isimleri kovalamaktır. geleceğimizi korumanın yegane yolu mümkün mertebe bu kan emici tayfadan uzakta kalabilmektir...

    gerçi uzun uzun yazdıktan sonra sırf cukkası kesildi diye mustafa cengiz yönetimini ibra etmeyen bir divan kurulunun kulübü yönettiği, futboldan sorumlu yöneticinin de abdürrahim albayrak olduğu gerçeğini hatırladım yine...

    şampiyonlar ligi gelirini gömelim yanımda silah olsa hakemi vururdum kulüp başkanına. fukara ibrahimovic'i saç modelli futbolcusu şampiyonlar ligi maçlarında "ya ya ya şa şa şa" filmindeki ilyas salman gibi sahanın ortasına çömünce küfrederiz millete "aha gördünüz mü istediğiniz adamı" diye...

    nasıl olsa önemli olan bugün konuşup günü doldurmak...
App Store'dan indirin Google Play'den alın